• mersin'de 3 ay önce sonlanan bir darbe girişimi davası vardı. burada masum bir astsubaya ve masum olduğu ifadeler ve tanıklar ile kanıtlanmış diğer bir askere müebbet verildi. hem de ağırlaştırılmış müebbet. gelin o gün orada neler olduğuna bakalım.

    saat 17:00 gibi yıllık izinde olan amiral nejat atilla demirhan koramiral hasan uşaklıoğlu tarafından aranıyor. birliğine dönme emri veriliyor. afyon'da yıllık izinde olan atilla birliğine dönmeye başlıyor. 21:00 gibi kurmay başkanını arayarak birliğe dönme emrini veriyor. 21:30-22:00 saatleri arasında tüm birlik askerleri birliğe çağrılıyor. 23:00 gibi astsubay evinden yüzbaşı ve bir başçavuş tarafından aranılıyor ve sabkor kırmızı alarm verildiğini iletiyorlar. daha sonra yüzbaşı ve başçavuş astsubayı evinden alarak beraber birliğe gidiyor. birliğe giriş saati 23:45-00:00 gibi. bu askeri kurmay albay çağırıyor ve cerideyi yazma emri veriyor. cerideyi o saate kadar kurmay albay yazıyordu. bilmeyenler için ceride komutanın verilen emirlerini kayıt altına alındığı bir defter. bu defter kurmay tarafından imzalanarak tsk'nın arşivinde saklanır. astsubay ceride yazma emirini yerine getiriyor. kurmay albay bu sefer aynı askere amiral'in emir astsubayı olmadığı için onun emir astsubayı olmasını emrini veriyor. kurmay albay bu emri amiral'e de ileterek ondan teyit alıyor. böylece hem ceride hem de emir astsubaylık görevi başlıyor. buraya kaldığımız yerden döneceğiz. bir de diğer gelişen olaylar var.

    21:30 da birliğe gelen kurmay aldığı görev ile birliği topluyor.22:15 gibi birliğe sıkıyönetim mesajı geliyor. bu mesaj orada bulunan en üst rütbeli olan kurmay albaya iletiliyor. kurmay albay 4 albay ile beraber bu gelen mesajı değerlendirmek üzere topluyor ve görüşme yapıyorlar. 23:30 gibi amiral birliğe geliyor ve onun öncülüğünde birliğin üst rütbelileri bir toplantı yapıyorlar. bir kurmay ve bir albay, askerlere kumanya bahanesi ile toplantıdan ayrılıyor. bu,mahkemede kendilerine sorulduğu zaman, bunun sabah kahvaltısı için yapılan bir hazırlık olduğunu ifade ettiler. ayrıca 22:00 sularında kurmay albayın hasan uşaklıoğlu ile telefon görüşmeleri yaptığı mahkemede ifade edildi. neden hasan uşaklıoğlu bu kadar önemli? çünkü hasan uşaklıoğlu birlikte bir binbaşıya telefon açarak amiral'in gerekirse öldürülmesi emrini veriyor. tanık olan bu binbaşı bunu 3.mahkemede dile getiriyor. bu binbaşı hala görevde bu arada. bu mahkemeye kadar kimsenin böyle bir emirden haberi yoktu. kurmay albay amiralin koruması olmadığını görünce emir astsubayını çağırarak "neden amiralin başında olan korumaların olmadığını ve kendisinin bunu neden takip etmediği ile ilgili" emir astsubayını fırçaladı (bu ifade amiralin sivil memur olan şoförünün ifadesi).

    bir diğer konu, o gün emekli edilmiş bir albay var ki ortalığı karıştıran ve kendisine oradan kahramanlık çıkartmaya çalışan kişi. bu kişi o gün 22 sularında eski birliğini telefon açarak boğazda köprülerin kapandığını ve konu ile ilgili bir bilgisinin olup olmadığı, bir terör saldırısı olup olmadığı ile ilgili görüşme yapmış. 23:17 gibi mıt bölge başkanı kendisini arıyarak askeri bir hareketliliğin olup olmadığı sormuş ve kendisi de emekli olduğunu ve artık bir inzibat görevinin kalmadığını iletmiş. ama bu emekli albay amirale telefon açıyor ve amiralin telefonu kapalı olduğundan ulaşamadığını ifadesinde belirtiyor. emekli albay, koramiral hasan uşaklıoğlu'nu arıyarak bilgiler alıyor ve arkasından emniyet ve valiliği. kendi ifadesine göre birliğin en yüksek rütbeli askeri olduğunu ve kendisinin bilgi ve birikimlerinden dolayı valiliğe gitmeyi uygun gördüğünü belirtiyor (bu arada kendisi o gün emekli edilmiş ve yine kendisinden daha rütbeli ve görevi başında olan kurmay albay mevcut). buraya tekrar geleceğiz.

    birlikte de bu arada amiral'in verdiği görevleri yerine getiren albaylar mevcuttu. bir albay hurdaya ayrılmış gemiye silahlı askerler çıkarttı. bunu sabkor olmasından dolayı yaptığını iletti. ayrıca atilla'nın mahkemede ifadesine göre kurmay albayın "mezitli'de askeri bir bölgeye silahlı saldırı var oraya gemi çıkaralım" dediğini ama kendisi bunu teyit ettirdiğinde, böyle bir şeyin olmadığını iletti. amiralin kendi ifadesine göre albaylar kendisini yanlış yönlendirmeler yaparak birlik dışına asker çıkarmaya çalışmışlar. ama amiral bu yönlendirmelere kapılmayarak sadece birliğin güvenliğini sağlamak için liman kapısına polis ya da halk girmesini önlemek için 8-10 asker koyduğunu belirtti ifadesinde. bu askerlerden bir albay sorumlu.

    bir astsubay var ki o gün orada bitenleri telefon ile ses kaydı almıştır. bu ses kaydında birliğin en büyük ikinci konumundaki kişi olan kurmay albay askerlere;

    -"bizler emir silsilesi içinde bizlere verilen emir neyse onu yapmak zorundayız.eğer yapmazsak suç zaten".

    bir yüzbaşı da ses kaydında birinci ordu komutanının televizyonda yaptığı açıklamalar ile ilgili;

    -"manipülasyon" diyor ve sonrasında da;

    -"darbe yaptık lan" diyor.

    saat 03:30 gibi birliğe emekli albay geliyor ve bu emekli albay kendisini arıyan amiralin telefonunu açmıyor. doğrudan birliği korumak ile görevli albayın yanına gidiyor. bu andan itibaren amiralin şoförünün mahkemede ki ifadesi aynen şöyle;

    -"türk silahlı kuvvetleri birden bire, türk silahsız kuvvetleri oldu".

    emekli albay yanında silahlı askerler ile amirali almaya gidiyor ama amiral kendisinin emekli olduğunu ve her hangi bir inzibat görevinin olmadığını bundan dolayı kendisi ile gelemeyeceğini iletiyor. emekli albay zorla amirali gözaltına almaya çalışıyor ve bir arbede çıkıyor. amiral etrafında bulunan askerlere bu emekli askeri tutuklayın diyor. emir astsubayı dahi hiç bir asker bu emri yerine getirmiyor. emekli albay dışarı çıkıyor. emir astsubayı arbede olduğu esnada emniyet müdürünün koruması ile görüşüyor ve telefonun diğer ucundaki kişi, telefonu amirale verilmesini istiyor. emir astsubayı telefonu amirale iletirken arbede olduğundan dolayı veremiyor. emniyet müdürünün koruması da bir arbede sesi geldiğini iletiyor ve daha sonra kendisinin telefonu kapattığını ifadesine belirtiyor.

    amiral gözaltını kararına uyacağına ama bunu yapacak kişinin emekli olmuş bir albayın olmayacağını söylüyor ki zaten kendisi ile onun arasında geçmişten gelen bir husumet mevcut. bu husumetten dolayı, hiç bir inzibat görevi olmayan emekli albay, amirali gözaltına almaya çalışıyor, amiral de kendisinin emekli ettiği bir askerin kendisini gözaltına alınmamasını istiyor. amiral etrafındaki binbaşı ve emir astsubayı tarafından ikna ediliyor ve kendisinin husumetli olduğu bu askere teslim ediliyor.

    amiral teslim alındıktan sonra kurmay albay tarafından bir kurul toplanıyor ve 10:00 gibi 5 ismi emniyet bildiriyor.bu 5 kişi arasında o gün orada olmayan bir asker dahi var. darbe girişimi günü marmaris'de tatilde olan bir albayın ifadesine göre;

    kurmay albay: "benim yetkilerimi hayal bile edemezsin. beştepe'de komisyon benden kelle istiyor, sivil şahıslarla olan ilişkilerinize dikkat edin, yoksa sizin için hayırlı olmaz, beni sizin hakkınızda işlem yapmak zorunda bırakmayın".

    kurmay albay böyle bir ifadesinin olmadığını söyledi.

    -bu davada ilk mahkeme heyeti değiştiriliyor, ikinci heyet mahkeme sonunda u davaya bakmak istemediğini iletiyor ve çekiliyor. üçüncü mahkeme heyeti karar veriyor.

    emir astsubayı ilk mahkemede yazılan ceridede oynamada olduğunu iletiyor. ceride bilirkişi incelemesini gönderiliyor. üçüncü mahkeme heyetine bu bilirkişi raporu geliyor ve emir astsubayın dediği gibi ceride üzerinde oynanma olduğu sonucu çıkıyor. mahkeme heyeti bu sefer bu cerideyi müsvedde olarak görüyor ve dikkate almıyor. ama mahkeme savcısı aynı cerideyi amiral için delil olarak sunuyor.

    -askerlere kumanya olayı var ki bu, o saatler orada olmayan bir binbaşıya iteleniyor ve dava savcısı bu şekilde itham ediyor (kayıtlara göre orada olmayan).

    -binbaşının fetöcü olduğu ve verilen tarihte marmaris'de abi olduğu iddia ediliyor ama binbaşı o tarihlerde zonguldak'da görevli.

    daha vahim, onu fetöcü olduğunu söyleyen kişi, mahkemede, "polis bizlere işkence ediyordu, ben de işkenceden kurtulmak için öyle dedim" dedi.

    -o gün birden bire göreve çağrılan askerlerin hepsi sivil ama emekli olmuş asker askeri kıyafetlerini giyerek geliyor.

    -birlikte 16 kamera var ama mahkemede sadece 1 kamera görüntüsü var. bu defalarca hem mahkemede hem de savcılığa iletiliyor ama bunun ile ilgili bir gelişme yapılmamış.

    -yemekhanenin kamera görüntüleri mevcut değil.

    -resmi evraklar üzerinde oynamalar mevcut.

    -mahkemeye talepler iletiyor ama mahkeme talepleri kabul etmiyor.

    -emekli albay emir astsubayı için ilk ifadesinde silahsız, ikinci ifadesinde silahlı, mahkemedeki ifadesinde silahlı olduğunu söylüyor. kendisine bu askerin kıyafetleri sorulduğunda, o gün gömlek giyiyordu, gömleğin içindeydi demiştir. ama o gün gömlek giymemişti.

    -hem mahkeme hem de dava savcısının tsk'nın teammüleri hakkında bilgiye vakıf olmadıkları ortaya çıkmıştır. emir astsubayının görevi hakkında bilgiye vakıf değildiler.

    -ilk mahkemede bir tutuklu yüzbaşı, kurmayın kendisine tutuklular için ifade vermeye zorlandığını itiraf etti.

    -bu arada bu amiral balyoz davalarından da yargılandı. hatta kurmay albay ifadesinde izmir casusluk davasından tutuklanmasını bekliyorduk, tutuklanmayınca şaşırdık demişti.

    -emekli albay 15 gündür istirahatteydi ameliyat olmuştu ve emekli dilekçesini 1 ay önceden vermişti. o gün görevi ve izni bitiyordu.

    dikkat çekici detaylardan biriside emekli albay 15 temmuz cuma sabahı resmilerini giyip valiye veda ziyareti diye gidiyor, valiyle birlikte mersin valiliği sayfasında yer almıştır.

    -amiral'in ifadesine göre kendisi hakkında gözaltı kararı, 15 temmuz 20:00'da çıkmıştır.

    -dava savcısı sanıklar lehine hiç bir delil toplamadı. ama onlar aleyhine yalan ifadeleri dahi alarak, bu ifadeler üzerinden onlara suçlamalar yaptı.

    örneğin;

    kurmay albay tarafından emir astsubayı için verilen ifade, "o gün oraya kendi kendi geldi" ifadesini dava savcısı aldı ve emir astsubayını bunun ile suçladı. ama hem telefon,hem kamera hem de diğer tanıkların ifadesine göre emir astsubayı komutanı olan yüzbaşı tarafından aranmış ve evinden alınmıştır.

    yine kurmay albayın ifadesine göre, kendisi emir astsubayı olmak istemiş. yine tanık ifadelerine göre bu emir, kurmay tarafından ve amiral onayıyla gerçekleşmiştir. yine kendisine yöneltilen bir başka suçlama,askerlere silah alın emri verilmesi. silah alınması verilen askerlerin kendisinin birliğe gelmeden önce zaten silahlı olduğu tanık ve var olan tek kamera görüntüleri ile sabit. ama dava savcısı bunlar ile bu emir astsubayını suçladı.

    dava sonucunda ne mi kara çıktı?

    -bu asker müebbet hem de ağırlaştırılmış müebbet aldı. dava savcısının kendisine yüklediği tüm suçlardan beraat etti ama bu sefer mahkeme savcısı yeni yeni ithamlarda bulundu.

    1- emir astsubayı olarak amiralin yanında olması.
    - bu astsubay amiralin yanında hiç bir zaman olmadı. sadece kurmay albay ve general tarafından kendisine verilen emir astsubaylık görevinden dolayı yanında olmak zorundaydı. kaldı ki kendisi hiç bir illegal hareketlerde bulunmadı. hatta kendisine verilen kanunsuz emirleri dahi uygulamadı. ama savcı inanılmaz bir şekilde askeri teammüller ile ilgili bir araştırma yapmadan bu suçlamayı yöneltti. işin ilginç tarafı mahkeme heyetinin de bu yönde karar vermesi.

    2- emekli albay kendisini amiralden uzaklaştırmak için çağırmış ama gitmemiş. tanık ifadesine göre böyle bir çağrı olmadı. ayrıca gerçekten de çağrılıp gidenlere de ağırlaştırılmış müebbet verildi. ayrıca şunu belirtmekte fayda olacak ki, kendisinin hiç bir kolluk görevi yok. bu astsubayının sıralı amirlerinin hiç birisi bu astsubayı çağırmamış. yani sıralı amirleri yaptığı görev ile ilgili illegal yaptığı bir hareket olmadığını bildirmişler. bu askere bu ceza veriliyorsa tüm sıralı amirlere x 100 ceza verilmeli. bunlar görevde. bu astsubayın şu an da görevde olması gerekirdi. bırakın cezayı, yargılanmaması gerekirdi.

    -darbe yaptık lan diye kişi beraat etti. bu kişi emir astsubayı için 5 ifade veriyor ve 5 ifadede bir birinden farklı. evet 5 ifade de bir birinden farklı. birlikte kurmay albayın askeri liseden beri arkadaşı olan 2 albay mevcut.

    -o gün kendisini korumak için ses kaydı alan ve ses kaydında akp'li olduğu belirtilen bir asker, emir astsubay için darbeye yönelik hiç bir girişiminde olmadığını mahkemede ifadesinde söyledi. buna rağmen emir astsubayı darbe ile suçlandı.

    -bakınız bu da mahkemede bir tanıdığın ifadesi. bir üsteğmen emir astsubayı için amirale biat etti dedi. "bunu nereden anladın diye" sordular. hissetmiş. sonra yine aynı kişi, "ara kattaydım ama varlığıyla komutanı koruyordu" diyor. ama oradan bulundukları yeri görmesi mümkün değil. koridor çok uzun en az 20-30 metre. yani o gün zorla emir astsubayı yapılan bu askere o kadar çok kini var ki geçmişten gelen, bu üst teğmenin onu içeri atmak için görgü tanıklığını geçtim, artık hissleri ile onun aleyhine tanıklık etmeye çalışmış. yani artık yuh diyorum. bu tanığın yaptığı suçtur.
    evet darbe günü ne yaptığınızın ya da ne yapmadığınızın önemi yok. eğer sizleri o gün tutuklayacaklarsa sebebe gerek yok. sizlere ceza vereceklerse sebebe gerek yok. nihayetinde bu asker suçsuz yere ceza aldı.

    kısacası aslında amirale bazıları bir kumpas kurmuş ve onu oyuna getirmişler. atilla ya kumpasa düştü, sonrasında farkına vardı ve geri çekildi ya da birliği vardıktan sonra farkındaydı ve hareket etmedi. bunun cevabı kendisinde. ben davanın tümünü okuduğum için kumpascıları tahmin ediyorum. ama atilla'ya ceza verilecek diye diğer masum askerlere de ceza verildi. kurmay dava sonunu kadar tutuksuzdu. dava sonunda ağırlaştırılmış müebbet aldı. ondan 6-7 ay öncesine kadar deniz kuvvetleri merkez komutanlığında görev yapıyordu.

    - kurmay albay ve bir yüzbaşı hakkında resmi evrakta sahtecilikten dava açıldı.

    - iki albay hakkında da suç duyurusunda bulunuldu.

    -kurmay albay 21 temmuz 2016'da dzkk'ya rapor gönderirken o saatlerde orada olmayan (kamera ve resmi kayıtlara göre ) bu astsubayı orada varmış gibi rapor edip iletmiş. tabi dzkk bu rapora göre bu askeri ihraç etti. yazık değil mi?

    -bu askerin telefonuna el konuluyor. bu askerin telefonu 28 temmuz 2012 den 16 temmuz 2016'ya kadar format dahi çekilmemiş şekilde el konuldu. telefon üzerinde oynama çalışıldı. bu google ile yapılan görüşmelerde ortaya çıktı. varın gerisini sizler düşünün. bimer'de bu dile getirildi ama hiç bir işlem yapılmadı.

    -birlikte o gün birileri bir şeyler yaptı ama bunu bu masum astsubaya atarak kendilerini düze çıkartmaya çalıştılar. astsubay bu, suçu bunun üzerine at gitsin mantığı ile.

    - emekli albay kurmayı korumak için;" orada köşede duruyordu ve hiç bir şeye karışmıyordu" ifadesini verdi. tüm tanıklar, kamera kayıtları hatta hepsini geçtim, kurmayın kendisi ifadesinde emekli albayın dediği gibi olmadığını ve ayırma görevinde olduğunu söyledi.
    varın bu emekli albayın diğer ifadelerini siz düşünün. hepsi çelişkili,tutarsız ve taraflı.

    emekli olmuş, kendisinin dahi ifadesinde hiç bir kolluk kuvveti gücünün olmadığı belirtmiş emekli asker, üstelik askeri kıyafetle birliğe gidiyor. o gün birliğe alel acele çağrılan askerlerde dahi askeri kıyafet yoktu.

    evet ama bütün bunlara rağmen bu astsubay neden ağırlaştırılmış müebbet aldı? mersin'de hiç bir olay olmamış, sadece teslim olmaya daha önce ikna olmuş bir amirali, kendisini gözaltına alacak kişiyi beğenmemesinden kaynaklı,bir oda da gecen, ikna edilme çabalarının neticesinde teslim edilmiş ve olayların içerisinde olmayan bu asker neden ceza aldı? mahkemede ki tüm avukatlar dahi mahkemenin kendisi için verilen bu karara anlamış değildi. hiç birisi bir anlam verememişti. hepsi şaşırdı. mahkemenin gerekçeli kararını okudum. gerekçeli kararda dahi gerekçe yoktu. suç yok, delil yok, sadece kendilerine kurtarmaya çalışan kişilerin iftiraları var ki hepsi çelişkili.

    şu an da boşu boşuna 23 aydır hapis yatan bir asker var. adaletin sağlanması gerekirken, adalet ülkemde yine gözlerini kapamış. umarım yağmur misali ülkeme adalet gelir. ülkemde bu yağmurlar göletler oluşturur da bunlardan insanlar faydalanır. inanın çok güzel ülkemiz var ve ne olursa olsun hepimiz ülkemizi her koşulda daha iyiye getirmeliyiz. adalet ise adalet, hak ise hak, özgürlük ise özgürlük.

    ülkemdeki bu haksızlığı görmezden gelerek huzur bulamayız. ne demiş marlo morgan; “kan ve kemik tüm insanlarda bulunur; farklı olan, vicdan ve yürektir...

    masum bu asker için adaletin bir an önce gelmesi ümidiyle.
hesabın var mı? giriş yap