• bir çok kişinin zannettiği gibi meslek ile aynı şeyler değildir.

    meslek insanın yeteneği yada eğitimiyle kazandığı, bu eğitim yada yeteneği belgeleyebildiği ve en önelisi kalıcı, belirli bir kurum, kuruluş veya zamana bağlı olmayan uğraştır.

    mesela mühendislik, doktorluk, avukatlık birer meslektir. bu meslek erbablarından biri çalıştığı kurum/kuruluş tan ayrıldıkları zaman ünvanları düşmez. evde boş da otursa mühendis her zaman mühendistir.

    ise kişinin o an içinki uğraşısıdır ve mevkisidir. müdürlük, satış danışmanlığı, müşteri temsilciği vs... bunlara örnektir.

    ayrıca meslek erbabları yasal bazı düzenlemeler ve kuruluşları ile kanunlar tarafından tanınır. şirketteki herhangi birini seni müşteri temsilcisi yada pazarlama müdürü yaptım diyebilirsiniz ama seni mühendis yaptım, diş hekimi yaptım diyemezsiniz.

    en güzel örneklerinden biri nüfüs sayımlarında yaşanmaktadır.

    devlet büyükleri nüfüs sayımları esnasında mesleğiniz? sorusuna, cumhurbaşkanıyım ya da bakanım gibi değil mühendisim, ekonomistim, doktorum, hukuçuyum gibi cevaplar verirler.

    evet.
  • iktisadi idari bilimler fakültesi yada siyasal bilgiler fakültesi gibi mektepleri bitirenlerin mezuniyetleriyle elde edemedikleri altın bilezik.
    bu fakültelerdeki işletme, kamu yönetimi, çeko, uluslararası ilişkiler gibi bölümleri bitirenlerin bir meslekleri olmaz. her işi yapabilecek donanımları olur ama meslekleri olmaz.. okul bittikten sonra bir sürü sınava girerler, sınavlardan sonra yerleştikleri işe göre meslek edinirler; bankacı, maliyeci, müfettiş, akademisyen falan olurlar..
    eğer işe girememişlerse sadece vasıflı işsiz olurlar, halbuki hukuk, tıp, eğitim fakültelerini bitirenler çalışmasalar bile avukattır, doktordur, öğretmendir..
    kamu yönetimi okuyup, ne iş yaparsın dediklerinde "ben kamu yöneticisiyim" diyememenin ezikliğini yaşayan biri olarak bu yıl açıköğretimden sosyoloji okumaya karar verdim.. artık bi' mesleğim olacak, sorduklarında paşalar gibi "ben sosyoloğum" diyebileceğim.. bitecek ızdırabım..
  • bugün çok işim az vaktim var, buraya iki satırını sızdıracağım ansiklopedi eşliğinde fezleke okumaya devam edeceğim.

    cezaya yeni yeni giriyorum, ama onlar da hep kalabalık dosyalar. kalabalık = işin içinde 6724 kişinin birden olması.

    haa pardon ya burası bir avukatın günlüğü başlığı değildi di mi lan pardon dfhhsf benim kafa otomatik oraya yazdığı için hep.

    o halde tekrar: merhaba. ben dagny. istanbul'dan katılıyorum. 31.5 yaşında ve 7.5 yıllık avukatım. bir süredir seri halde polis fezlekesi okuyorum. çünkü fezlekeler iddianamelere, iddianameler davalara, davalar beraatlere, sonra herkes uşağa.

    benim müvekiller belirli bir meslek mensubu. diğer şüpheli şahısların belirli meslekleri yok. ilkokul mezunu olan da var, üniversite mezunu olan da. yaptıkları iş, genelde ne bulurlarsa.

    mesela şu an ifadesini okuduğum çocuk, benimle yaşıt, evli, çocuklu, öncesinde bir sürü alakasız iş değiştirmiş.

    belki parası vardır, aylık geliri düzgün de olabilir, evi kendi evidir mesela, bunların hiçbirini bilmiyorum.

    ama, ne yapacağını asla tam bilemeden yaşamak nasıl bir şey ya? düşününce bir ürperdim.

    markette çalışmış, eczanede çalışmış, konfeksiyonda çalışmış, allah bilir öncesinde nerede ne yapmış, allah bilir şimdi nerede çalışıyor - ifade iki yıllık.

    ya ne yapacağımızı bilmeseydik? ya, ne aradığımızı bilmeseydik? bundan sonra ne olacağı konusunda hiçbir fikrimiz, "aman canım en kötü ne olacak allaşkına, ailem var mesleğim var" diyecek bir şeyimiz olmasaydı?

    ürperdim lan. bak konu vallahi para değil, onu her türlü kazanırsın.

    tutunma hissi.

    oha çok kötü olm. öyle olmayın. gidin bir iş öğrenin, çünkü bunlar hep altın bilezik.
  • toplumumuzda sıklıkla mevkiyle karıştırılan kelime.

    "mesleğiniz nedir?" sorusuna "müdürüm" benzeri cevaplar veren çok insan vardır ülkemizde.

    avukatlık, terzilik, marangozluk ya da fahişelik meslektir, müdürlük ya da başkanlık meslek değildir.
  • kanımca tüm idealler bir yana bunun mesaiden en uzak olanı, kişiye en fazla zaman bırakanı makbuldür.
    ki kendi adıma; en beter koşullarda gemide 4-5 ay yaşam savaşı verip kalan 7-8 ayı o işin getirisi ile yaşama yoluna gitmişim...
  • çetin altan'a göre, dünyanın her yerinde icra edilebilecek şeydir. "ben türkiye'de valiydim" diyerek, lyon'da tribe girmeyin, rencide olursunuz. öte yandan türkiye bu anlamda, meslek olmayan meslekler cennetidir. kıssadan hisse: önce bi mesleğini al eline, sonra başka şeyleri de alırsın!
  • insanın, ömrünü, seçtiği veya seçmek zorunda kaldığı bir iş dalında çürütmesine meslek denilir. bunun için taraflar adına sözleşme denilen kağıtlara imzalar atarak aralarında sözleşirler. insanlar bir takım ihtiyaçlarını elde etmek uğruna çeşitli özgürlüklerden feragat ederler. yalnızca uykusu geldiğinde uyuma özgürlüğüden, açıktığı zaman yemek yeme özgürlüğünden, seyahat etmek istediği zaman seyahat etme özgürlüğünden kısaca istediği zaman istediği şeyi yapma özgürüğünden çeşitli malları veya ünvanları elde etmek uğruna vazgeçerler. daha sonra mesleğin icra edilmesi için bir makina başına veya bir mekana geçilir. yıllar sonra bu kişi artık o makinanın veya mekanın cansız bir uzantısı olur. insanlıktan çıkar mekanikleşir. ruh fukarası olur. dışarıdan çok zengin ve şöhretli görülen insanlarla konuştuğunuz zaman bu insanların ruh güçlerinin veyahut ruhi kabiliyetlrtinin çok aşağılarda olduğunu ve adeta pislik içinde can çekiştiklerini görürsünüz. o yüzden sokrates ölüme giderken savunmasında, 36c'de "çoğu insanın tersine para, ev yönetimi, askerlik ve kamu işleri ve siyaset gibi konulardan uzak durdum" der. 29e'de zengin ve gösterişli atinalılara "tüm çabanızı para kazanmaya, ün ve şeref kazanmaya yöneltiyorsunuz ama hakikat ve anlamaya veya ruhun mükemmelleştirilmesine hiç kafa yormamaktan sıkılmıyor musunuz?" der. yine savunmasında 21c'de başlayan yerde siyasetçilere, devlet adamlarına, şairlere, zanaatkarlara gidip bilge ve erdemli olup olmadıklarını soruşturmaya gittiğini ve hepsinin de ilgilendikleri meslekleri haricinde bir bilgiye ve hiçbir erdeme sahip olmadıklarını anladım der.

    monteigne'nin denemelerinin birindeydi zannedersem amerikayı keşfedenler, bölgede çıplak halde dolaşan yerlileri birçok giysi ve malın bulunduğu bir pazara götürmüşler. amaçları onları çeşitli ihtiyaçlara alıştırmaktı. çünkü ne kadar çok ihtihaç o kadar çok kölelik anlamına gelir. dillerini bile zor anladıkları yerliler bütün pazarı gezmiş. ve adamlar yalnızca üzerlerini örtmek amacıyla masa örtüsüne benzeyen bir kumaş parçasını çalıp tekrar ormana doğru koşup oradan hızla uzaklaşmışlar. daha sonra laftan anlamayan bu yerliler büyük bir katliamdan geçirilmişler. monteigne' nin yamyamlar üzerine adlı denemesini okuyabilirsiniz. bu katliamcıların bugünkü mirasçıları olan, hayatı ve insanları ofislerinin penceresinden yorumlayanları da sokrates'e havale ediyorum.
  • 1 haftalık taze iş arama denemelerim sonucu anladığım, ben de yok bu. mesleksizim amına koyayım.

    kalifiye olarak başladığım iş hayatıma vasıfsız olarak devam edeceğim anlaşılan. her sitede meslek tanımı değişir mi lan insanın, zorla delirtecekler beni. her yola meyilli çıkacam sonuç o olacak. form doldurmaktan imanım gevredi, her sitede meslek tanımım başka, diploma da başka, sertifikalarım başka.

    en son laboratuvarın gülüyüm anam ben diyecem
  • belki çok ileride buradaki herkes dünyadan geçtikten sonra, başka bir gezegende bir çalışma yapılabilirse, onun nedeni bugün değerlendirerek bir parçası olduğum proje sayesinde olabilecek...

    sadece para sağlamayan şeydir benim için. çok daha manevi ve vizyoner değeri vardır insanların yaptığı için.
    ne katılıyor şimdiye ve geleceğe diye bakıyorum. senden başkasına faydası nedir sonraki zamanlara...
    o bakımdan bazı insanlara çok pekçok saygı duyuyorum...
  • hayati yasamak isteyen insanlar icin en buyuk tehlike.. kacisi olmayan sonsuz labirent.. 50 yasina gelene kadar pesini birakmayan sosyal acidan bireyi sincap haline getiren hastalik. capitalismin insan uzerinde en cok hissedildigi donem.. insanlari siniflandirmak icin kullanilan en acimasiz sistem..
hesabın var mı? giriş yap