• normalleştirmenin bir adım ötesidir. meşru olmayan bir şeyi zımni bir takım laflar kullanarak, aralara ama'lar, acaba'lar koyarak onaylamaktır.

    bu tuhaf tarifime örnek vermek gerekirse;

    diyanet topluma şiddet kötüdür, eşleriniz anneleriniz sizin her şeyiniz derken, bir yandan da iffetli kadınlarla evlenin daha sonra pişman olmayın der ve zina kavramını ortaya koyarsa; bir anlamda cinselliğe/evlilik öncesi cinselliği yasaklayan ve bekaretin korunması gereken ve üzerinde problem çıkmasının normal bir olgu olduğunu vurgular ve de bunu normal kabul ederse. bir anlamda şiddetin en uç boyutunu kabul etmemekle beraber başka anlamda şiddetin meşru olduğunu / normal olduğunu ortaya koymaktadır.

    zira bildiğiniz gibi şiddet tek çeşit değildir; sözel, duygusal şiddet en az fiziksel şiddet kadar önemlidir.

    birisini sevdiniz ve aldınız. -mal değil eş aldığınız kişi / soyadı gibi sizin tekelinize geçiyor ya- ama gel gör ki kızımız daha önce birisi ile bir şeyler yaşamış. ama siz bir türlü kendinize sindiremiyorsunuz, tabi sizin köprünün altından ne sular geçti ama bu bizi ilgilendirmez zira sizin ki kimi zaman mahremiyet kimi zaman övünç kaynağı. ama kızımızın ki herkese açık bir tartışma konusu.

    eğer danışılan bir kurum olarak siz problemi meşrulaştırırsanız, o problemin çıkmasını normalize edersiniz. uç noktada tepki vermek, bu konuya yoğunlaşmak sözkonusu insanların dünya görüşü ile ilgilidir. ama siz devlet kurumu sıfatıyla bunu normalize ve meşru ettimiz. ardından da aman karılarınızı, kızlarınızı dövmeyin dediniz. peki napalım; "orospu, kimlerle yattın" diye her gün suratına mı vuralım; duygusal şiddet diyorlar; ya da "benim karım olamaz, kim düdükledi benden önce amanın " diye içimiz içimizi mi yesin ?

    evet devlet kurumlarının bunu yapmaya hakkı yoktur. başlarına dini sıfatını alsalar dahi ..... evlilikler iki insan arasında kurulur. bir zar parçasını ya da bir penisi kendinize eş seçmiyorsunuz. cinsellik sevgi ifadesidir veya boşaltılması gereken enerji birikimi. bu bakış açılarından hangisi daha iffetlidir ? bana göre mi ? beni boşverin, devleti de, diyaneti de .... siz karşınızdaki insana bakın, gözlerine .... o size söyleyeceğini söyler.
  • modern toplumdaki adı yasama yetkisidir.

    (bkz: anlamlandırmak)
  • iki tür meşrulaştırma söz konusudur;

    bir yasama eliyle yapılan ortaklıkta, kanunlar aracılıyla; bir de toplumda uygulamalar sayesinde. zira çoğu zaman sadece yasaları değiştirmek yetmez, toplumda bu yasalara uyumu da gerçekleştirmeniz gerekir. dolayısıyla tek başına yasaları değiştirmek yeterli olmayacağı gibi çoğu zaman yazısız kurallarla yapılan meşrulaştırma çok daha başarılıdır.

    meşrulaştırmanın ilk adımı normalleştirmektir. zira tabana yaydığınız şeyi meşru olduğunu söylemek her zaman çok daha kolaydır. normal olan çoğu zaman çoğunluğun kabul ettiği, hatta doğru kabul ettiğidir.
  • türk toplumunda yaşayan biri olarak söyleyebilirim ki, türklerin en çok kişilere ve durumlara sıfat takarak, bularak yaptığı şey.ben bu tanımı anlamıyorum arkadaş bak şimdi mesela: fuckbuddy, ne bu arkadaşım? m.ö de insanlar sevgili olmadan sevişiyorlardı, o zamanlar da tek gecelik ilişkiler yaşanıyordu? eşcinsellik vardı? daha bir sürü şey vardı? bu bir şeye sıfat kazandırmak, kazandırmak zorunda hissetmek nedir ya. sıfat kazandıktan sonra onu meşrulaştırmak mı gerekiyor, neyi meşrulaştırıyorsun? bunlar yıllar evvelinde de hep var olmuş şeylerdi yeni çıkmadı ki? ben bu meşrulaştırmanın altında yatan çakallığı biliyorum, söyleyim: hadi hemen bu duruma bir isim takalım ve bu sıfata sahip olmayan insanlarla dalga geçelim mantığıdır bu sadece. yemez, yedirmem. sorun hiçbir zaman bazı insanların varlığı, yaşadığı şeyler olmadı. evet insanlar tek gecelik ilişkiler de yaşayabilirler, fuckbuddysi de olabilir, eşcinsel de olabilir, her türlü şeyi yaşayabilir, olabilir bunların hepsi, burda anlaşılmıycak hiçbir şey yok, ama sorun ne biliyomusunuz, bunları gereğinden fazla meşrulaştırarak işin bokunu çıkarmanızda. senin yaptığın şeyi ben illa ki yapmak zorunda mıyım arkadaşım? onu yapmamam benim örümcek beyinli olduğumu mu gösterir? ben bunlara açık olamam mı? olabilirim, ama senden farkım bokunu çıkarmak istemememdir.
  • sonuç odaklı bünyeler için önemsiz eylem.
    (bkz: sonuç odaklı düşünmek)
  • uzun zamandır üzerine düşündüğüm bir kavram.

    son söyleyeceğimi başta söyleyeyim ; insanın kötü biri olmaktan kaçınması için uzak durması gereken en önemli kavram/özelliktir.

    çünkü iyi ve kötü arasındaki ayrımı vicdanıyla yapamayan insanlar, vicdanının yerine dogmalar doldurulmuş insanlar sınırlarını çizmeyi bilemezler. kendilerini davranışlarını, tepkilerini değerlendirirken ölçü olarak vicdanı değil bazı dış etkenleri dikkate alırlar. bir bilene sorarlar, ama herkesin bildiği başkadır dolayısıyla gerçek tek değildir.

    sonra vicdanın yerine konulan bilgi/dogma/duygu adı herneyse insanı ele geçirir.

    mesela normalde çocuğuna yalan söylememeyi öğütleyen, çünkü bunun doğru olduğuna vicdanıyla değil bunu dışarıdan öğrenen biri, bazen akla hayale gelmeyecek yalanları kasıtlı olarak söyler. sonra vicdanı derinlerden seslendiğinde yaşadığı rahatsızlığı gidermek için kendine şöyle der ; "ama ben bir savaştayım ve savaşta herşey mübahtır". işte bu sizi yanlış olduğunu bildiğiniz işleri bile bile yaptıran "meşrulaştırmak" tır.

    ya da o güne kadar hırsızlığın ne kadar kötü olduğunu türlü kaynaklara dayanarak mesela dini kaynaklara ya da felsefi kaynaklara ya da adli kaynaklara dayanarak anlatan, öğütleyen, lanetleyen biri, sevdiği biri hırsızlık yaptığında bunu kabullenemez, çünkü en ufak yapı taşlarımızdan en büyük gezegenlere kadar var olan herşey her zaman kolay olan yolu seçer ve bu örnekte de hırsızlığa arkasını dönmek o insan için en kolay yoldur. ama yine derinlerden seslenen vicdan rahatsızlık verir ve yine "meşrulaştırmak" gelir. " ama yapıyorsa iyi bir neden için yapıyordur" "o yapmasa başkası yapacaktı hiç değilse benim sevdiğim biri yapıyor"

    bu örnekler en uçlara kadar çoğaltılabilir. çocuklarla cinsel ilişkiye girenlerden katillere kadar uzanabilirsiniz.

    mesela hitler'i hitler yapan girdiği hastalıklı düşünce yapısını kendi içinde meşrulaştırmış olmasıdır. böylece en acımasız katliamlarda bile vicdan kolayca bastırılabilir.

    o yüzden insanın önemli kararların eşiğinde kendi içinde çok iyi bir muhasebe yapması gerekir.

    bu yaptığımı başka şartlarda olsa yine yaparmıydım ? mesela beverly hills'te doğmuş olsam yine böyle mi davranırdım ? ya da fakir bir pakistan ailesinin çadırında doğmuş olsam yine aynı yolu mu seçerdim ? gibi olaya dışarıdan bakmasına yardım edecek sorular sorması faydalı olabilir.

    ama en önemlisi tüm değerlendirmelerde ilk ve esas olan vicdanı bir referans olarak alabilmektir.

    yaptığım şeyi başkası bana yapsaydı, ya da başka bir yerde tanımadığım biri tanımadığım başka birine yapsaydı ne tepki verirdim ? sorusunun cevabı muhtemelen aslında yapmanız gereken doğru ve iyiyi size göstermekte yardımcı olabilir.
  • gayrimesru olanin mesru olmaya evrilme halidir.
  • gazetelerin ilk üç sayfa haberleri, tv haberleri gibi her türlü basın ve yayından faydalanarak olmaması gerekeni normalleştirmeye çalışmaktır. kadını dövmek, mini etek giyersen tecavüze uğramak, çalarsan ama çalışıyor algısını verebiliyorsan temiz olmak gibi nice mek-makları zihinlere empoze edilmesi.
  • kötü şeyleri güzel kılıfa sokunca kılıftan ziyade komple güzel olması hali...

    dün, bebek sahilde arkadaşla yürürken, zaman zaman 6. parmağım haline gelen cigaram izmariti yakmaya yaklaşırken usuldan kıyıya doğru yaklaştım. tabi yapacağım şeyi yanımdaki arkadaş öngördü ve “hayır, yapma şunu sakın, rica ederim!” dedi. ona döndüm baktım ve son bi fırt alıp cigarayı denize salladım!

    arkadaş içinden “niye?” diye geçirmeye başlamıştı ki;
    “ ne zaman bi cigara atmışsak denize
    hürlüğün, aşkın, sevginin uğruna
    sabaha kadar yandı durdu!”*
    demiş şair*.... dedim.
    az önce baktım da şiirin alıntıladığım o kısmını bile tam doğru yapamamışım ama bu hali bile benim onun ve genelin nazarında kötü olan bu davranışı muntazam meşrulaştırdı.

    sanıyorum ki bu şiiri okuyup aklının bi köşesinde bu mısralar kalan her kişi her fırsatta cigarayı eğer denize atabiliyorsa denize atar...

    böyle kötü şeyleri özellikle yapıp meşrulaştırabilmek inanılmaz haz veriyor, size de tavsiye ederim. sanırım bu yüzden şu tension loops dalgasını ilişkilerde kullanmak hoş ve anlamlı geliyor...
  • kendi kendimize karşı yaptığımız bir psikolojik operasyondur. içimize sindirme operasyonudur.

    terimi islami perspektiften yorumlayacak olursak; aslında islam içinde kalma, islam dışı bir şey yapıyormuş hissine kapılmama, ama islam içinde ölçüleri esnetme, ölçü dışına çıkılsa bile ölçü içinde kalıyormuş tatminini sağlama operasyonu yani kendini aldatma/kandırma operasyonu olduğu söylenebilir.

    “meşru”, islam’ın ana ölçüleri demek olan “şeriat çerçevesi” içinde olma halini ifade ediyor, “meşrulaştırma” ise, bu ana çerçevenin dışında olmakla birlikte, bizim zihni veya fiili zorlamalarımızla islam içindeymiş gibi algıladığımızı yani daha ıstılahi ifadesiyle gayr-ı meşruyu meşru hale getirme, yani şeriat çerçevesi içindeymiş gibi yapabilme durumunu ifade eder.

    ölçüyü allah koyacakken, insanın kendi heva ve hevesine bakarak ölçü arayışına girmesi ve hevasını razı ve hoşnud edecek ölçüyü nerede bulursa onu hayatına taşıması meşrulaştırmadır.

    farkında olarak – olmayarak bir “ilahlık” vasfı olan “ölçü koyma” işini, “heva ve hevesi”ne tahsis etmesidir.
hesabın var mı? giriş yap