• geçen bi parkın yanından geçiyorum, baktım insanlar doluşmuş sporlar havada uçuşuyor. mevsim bahar, kuşlar yeşillenmiş, dallar havada derken tatlı bi hareketlenme oldu. gözüm barfiks şeysine ilişti. ringlere veda etmiş eski bir boksörün boks eldivenine bakması gibi baktım ona. “ yapabilirsin — hayır yapamam —- yapmalısın —- hayır yapmam diyorum anlamıyor musun —- eski günlerdeki gibi dostum, sen ve ben, cast du it —— no no aykent “ filan melodram akmış giderken parkın köşesindeki yaşlı amcayı fark ettim. amca da tıpkı benim gibi bakıyordu barfiks şeysine. ben içsel muhasebeyi tamamlamamışken amca kalkıp en yüksek borudan tutundu ve bak yalanım varsa boynuzsuz gergedan olayım, çat çat yirmi tane barfiks çekti. en az yetmiş yaşında adam, kulakları peynir kıvamında. uçan bir ejderha görmüş kadar şaşırdım. bu, bu nasıl olabilirdi?

    o geçip banka geri oturdu. ben sinsice sokuldum direğin yanına. şimdi dedim, en az otuz nizami barfiks çekemezsem dünyadan aşağı atlamam lazım. peki çekebilir miyim? tabi ki hayır. üç beş salınıp bırakacaktım lisedeki gibi. belki elnur’un hayali canlanırdı gözümde. elnur çok afili bir kızdı bizim lisede. amca hayallerimi mahvetmişti. ayrıldım direğin yanından ve ona doğru yürüdüm. acaba şu reklam olaylarından mı bu? maske filan mı var yüzünde diye düşünüp çenesinin altından salınan kısma doğru elimi uzatmışken tokalaşmak için elimi uzattığımı zannedip tuttu ve “ merhaba ben metin gürman “ dedi. sesi yılların ağırlığının altında ezilmiş gibiydi. kimse o kadar uzun yaşamadan o sesi çıkaramazdı. demek ki amca gerçekti. yetmiş yaşlarında adam yirmi tane barfiks çekmişti. lan bu yoksa şu belli bi yaştan sonra aklına spor yapmak gelen ana haber bülteni figürlerinden mi diye düşünerek “ merhaba, sanırım sizi bir yerden tanıyorum ama... “ dedim ve böylelikle tanıştık kendisiyle.

    beyler bayanlar bu adam eski milli halterci ve türkiye’ye halter konusunda ilk madalyayı getiren adam. ki halterle tanışması da çok enteresan; okulda dedi ( sanırım lise ) her sporu yapıyordum ve hepsinde de ikinci oluyordum. sonra bi gün halter takımından bir arkadaş sakatlanmış, takıma onun yerine birisi aranıyormuş, sen yaparsın dediler, gece gittik çalıştık salonda, sabah yarışmada birinci oldum. bu benim bir spor müsabakasındaki ilk birinciliğimdi. üstelik akşam kurallara çalıştığım için bayağı nizami bi kaldırış yaptım ve bir ödül de oradan verdiler. sonra iddiasız başlayıp birinci olduğum için utangaç tavırlarıma mı artık neyse bir de centilmenlik ödülü verdiler. o gün bugündür gördüğüm her boruyu tutarım. gah ben onu kaldırırım gah o beni.

    bi yarım saat filan konuştuk, yetmiş yaşında bu kadar dinç kalmak başarı filan deyip aslında seksenbeş yaşında olduğunu öğrendim. mütevazı, entelektüel, beyfendi bir kimseydi milli halterci metin gürman.
hesabın var mı? giriş yap