• acıkmış olduğumu, yanında ne kadar aç gözlü doymaz bir şişko olduğumla birlikte, bana gösteren balık.

    dünyanın bütün balıkları bir yana, kendisinin kızartması bir yana!

    - bana biraz mezgit kızart usta paketlik!
    + ne kadar olsun?
    - e işte şöyle 3-4 kişinin doyacağı kadar.
    + 2,5 kilo yapıyorum
    - eehhımm yap madem.

    arkadaş, elimde o kadar fazla mezgit var ki şu an, inanın "rezerv" olarak nitelendirebilirim kendisini. daha da abartayım, şu dakika bir zirve yapsam evimde inanın kimseyi aç bırakmam!
  • önce çırpılmış yumurtaya, ardından una bulayıp tavada kızartırsanız daha da lezzetli olur.
    havyarlarını da aynı şekilde denemenizi tavsiye ederim.
  • gereken değeri görmeyen balık .

    balık pazarı tezgahlarında dudak ucuklatan rakamlara sahip çoğu balığın lezzetinden bir cacık olmaz. hepsi deniz kokuyor ve tuzlu.
    mezgit ise; lokum gibi bembeyaz ete sahip, kokusuz, ucuz ve inanılmaz lezzetli bir balık.
    kış akşamlarımın vaz geçilmez tadı.
  • çok sevdiğim halde, 3 seneden beri yemediğim balık. şimdi burada kimsenin zevkini kaçırmak istemiyorum o yüzden spoiler içinde yazacağım. yemek yerken okumayın:

    --- spoiler ---

    3 sene önce normalde hep aldığım gibi mezgit aldım bir gün yine balıkçıdan, ama genelde o gün için değil sonraki bir gün için alırdım balığı ve eve gelince buzluğa koyardım. ya da belki de önceden aldıklarım hep dondurulup sonra satış öncesi eritilen balıklardı bilemiyorum. ondan daha da önceleri üsküdar'da otururken aldığım mezgitlerden böyle uzun ve kalın sarımsı şeritler çıktığını hatırlıyorum. mezgiti genelde ayıklamazlar, evde kendim ayıklarım. garip deniz yosunları veya bitki parçaları diye düşünürdüm. ta ki o son aldığım mezgitleri önce buzluğa koymadan o gün işten gelince hemen yemek için ayıklayana kadar. nereden estiyse, aslında işten eve geldikten sonra ayıklamaya başlayınca yemeği çok geç yiyeceğim için haftasonuna kadar buzlukta tutardım, o gün canım mezgit çekti sanırım. ayıklama başladım. ve bir şeylerin hareket ettiğini fark ettim. o daha önceden hep gördüğüm cansız uzun kalın şeritler şimdi hareket ediyordu. bunun yanında bütün balıkların içinden çıkmaya çalışan küçüklü büyüklü başka şeritler vardı hareketli. sonra hemen internetten arattım ki bu balık tenyasıymış. çok tehlikeli olduğu söyleniyordu o yüzden bol sabunla ve kaynar suyla ellerimi uzun süre yıkadım. umarım kapmamışımdır bunca yıl mezgit ayıkladıktan sonra yumurtalarını falan yutup. yarısını ayıkladığım balığı da aynen o şekilde çöpe atmak zorunda kaldım. balıkçıya gidince büyük büyük mezgitler görüp hep iç çekiyorum artık çok sevdiğim halde o sahne aklıma geliyor.

    --- spoiler ---
  • kumluk alanlarda çok çıkar. avı, 3 ya da 4 iğneli takım ile yemli iğneler dibe yatırılarak yapılır. ilk mezgit oltaya vurduğunda çekilmemeli, diğer iğnelerin de dolması beklenmelidir. hemen yanıbaşında bir başka mezgit oltadayken bile yemlere hücum etmeleri ne kadar zeki olduklarının göstergesidir.

    körfez civarında en çok ve en iyi avı yalova sahilinde yapmıştık. bol miktarda ve iri mezgit tutmuştuk. günün her saati tutulabiliyor ama sandal ya da teknenizde güneşten korunmanızı sağlayan bir imkanınız yoksa yazın öğle saatlerinde denizde olmanızı pek tavsiye etmiyorum.
  • mezgit yakalar iken; balık oltaya vurduğunda ne hemen çekmek ne de fazla beklemek iyidir. çünkü mezgit hayvanı fazla beklediğinizde iğneyi midesine kadar yutar. ondan sonra o iğneyi çıkarmak ile uğraşırsınız. bir de unutmadan bu hayvanı iğneden çıkartırken üzerinize yakın tutmayın çünkü baya tazyikli işiyor kendileri.
  • muhteşem pamuk, enfes lokum olan bu balığın o pamuşluğunun yanında meslek olarak dip balıklığı yapması ve ağır metal içermesi epey ironiktir.
  • gevşek etli bir dip balığıdır mezgit. kılçığı üç yüzlü, üç koldan gider. irisi tercih edilmelidir ki küçüğünün bokuyla püsürüyle oynamaya değmez hiç.
  • tembel balığıdır. kılçık ayıklama derdi olmadığı için tavuk gibi yenir.
  • çok tembel bir balıktır. çapariyi dibe saldıktan sonra oltanın ucunda hissedersiniz, sonra uzun bir sessizlik. "ağırlaşmış ulan bu olta" deyip çektiğinizde, dönerek su yüzeyine yaklaştığını görürsünüz. sudan çıktığında mutlaka iğne ve misina bir yerlerine dolaşmıştır. sonra uğraş ki çözesin, tabi bu sırada komşu balıkçıların gelen istavrit sürüsüyle "köke mi takıldın beah" ya da " çapayı yakaladım sanki mübarek" naraları duyulur. bir elinizdeki altı beyaz sarı-yeşil mezgite bir de dibi hala gözüken kovanıza bakakalırsınız.

    bir de mezgitin büyüğü kara mezgit vardır. çok iri olur bunlar, eti de çok güzeldir.
hesabın var mı? giriş yap