• mhpliler zaten milliyetciligi ayaklar altina alan bir kisiye oy vermez. mhpnin basindaki devlet bahceli koltuk sevdasi icin erdogani destekleyebilir ama tabani, secmeni erdogani desteklemez. ne olacak simdi erdogan kazanirsa? akp mhp toplanip sinirda teroristlerle beraber megri megri mi soyleyecek?
  • ülkücüler adına olumlu ve yerinde bir açıklamadır, milliyetçilerin ince ya da akşener tercihi yapmasına bu açıklama katkı sağlar; lakin açıklama yapmak için biraz geç kalınmıştır...

    sayın vekile sormak istediğim soru şu; tekrar milletvekili adayı olmamışsınız, güzel. peki, bu açıklamayı neden daha önce yapmadınız? vekilken, partinizin meclisteki bir neferi iken bahçeli'nin tavırları ortada değil miydi? yani asıl olay, partinizin milletvekili iken böyle bir başkaldırıyı ve isyanı ateşlemek değil midir?

    zaten aday değilsiniz, yani oy da istemeyeceksiniz kimseden, bu açıklama biraz geç olmamış mı?

    gelen pek çok mesaj üzerine edit; arkadaşlar, lütfen sorumu iyi anlayın. daha önce "hayır" için açıklama yapmış olması, sorduğum sorunun eksenini değiştirmiyor. neden mhp'de siyasete devam etti? ya da neden yönetimi değiştirmek için muhalif ülkücüler ile harekete geçilmedi? veya neden iyi parti'ye bir geçiş yaşanmadı? yani hem muhalif olup, hem de bahçeli'nin bir vekili olarak o sıralarda oturmak size de tuhaf gelmiyor mu? kendisini itham etmiyorum, sadece gerçek ülkücülerin bu süreçte çok pasif kaldıklarını düşünüyorum ve bunun sebeplerini sorguluyorum...
  • mhp mi kaldı allasen. hepimiz iyi partiye geçtik çoktan, kendisine de bunu tavsiye ederim.
  • adaylık başvurusunda bulunmayarak son yıllardaki gelişmelerden rahatsız olduğunu göstermişti atila kaya. emin olun ki bahçeli ve pohpohlayıcısı üç beş kişiden başka hiçbir mhp'li akp yancısı olmaktan memnun değil. bazıları bunu açık açık dile getirip safını belli ediyor, bazıları -maalesef- siyasi ikbal uğruna tüm olanları sineye çekiyor.
    pek çok mhp'li, atila kaya'nın dediği gibi yapacak seçimlerde.
  • atilla kaya hakkında tartışılması gereken bu sözleri söylemesi değil halen nasıl devletin ona karşı hamle yapmadığıdır. kurultay sürecinden beri partide muhalif ama hala parti içi. böyle tek isim. oktay vural bile ağzını açamıyor. üstelik devlet bahçeli denen şahsa yan bakan adamlar anında ihraç edilirken atilla bey 2 yıldır partide.

    bu arada mhpliler erdoğana zaten oy vermiyor. çünkü mhpde mhpli yok. yer kapmaya gelmiş, akp de kemik bulamamış akkurtlar var.
  • kendisini tanıyanlar için asla şaşırtıcı değildir. 2015 yılında yazmış olduğu mektup.
    sayın cumhurbaşkanı;
    ikimiz de biliyoruz ki, ne sizin duymak istediğiniz ne de benim söylemek istediğim hitap budur. sizin bir parti sözcüsü gibi meydanlarda dilendiğiniz “devlet başkanı” hitabıdır; benim gönlümden geçen ise, bağımsız türk yargısının karşısına çıktığınız gün, onurlu bir türk savcısının dudaklarından dökülecek olandır.

    merak buyurmayınız; bulunduğunuz makamda halen akp genel başkanı’ymış gibi davranmanıza dair söyleyecek sözüm yok. zira, üzerine aldığı görevi “tarafsızlıkla” yerine getirmek için namusu ve şerefi üzerine ettiği yemini zevkle çiğneyebilecek tıynette bir insana etki edecek kudrette bir söz yok. öte yandan; ‘tarafsızlık’ı bir kavram olarak algılamanızı beklemek de -entelektüel düzeyiniz göz önünde bulundurulduğunda- size haksızlık olacaktır.

    sayın cumhurbaşkanı;

    başkanlık hırsını bir zırh gibi üzerine geçirmiş psikolojinizin size söylettiği garip sözler ve yaptırdığı garip işler vardır. nedamet getirip bunlardan kurtulmayı dilerseniz, sarayınızda saraçoğlu’dan farklı uzmanları danışman olarak istihdam etmenizi tavsiye ederim. zira sağlığınızı tehdit eden haller, otlarla şifa bulacağınız türden değildir. bu kabilden bir hâl “türk tipi başkanlık” lakırdısını dilinize pelesenk edişinizdir. sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: sizin neyiniz “türk tipi” ki, başkanlığınız da “türk tipi” olsun!

    ne oldu ki; bırakın sahiplenmeyi hatta söylemeyi- “türk” sözünü duymaya bile tahammülü olmayan, anayasa’dan “türklüğü” çıkartmayı siyasi gayretlerinin baş hedefi gören siz, “türk tipi” bir yönetim modelinden bahseder oldunuz?

    kalkmış, “bizim tarihimizde, genlerimizde, geleneğimizde başkanlık sistemi var” diyorsunuz. siz değil miydiniz; türk milleti’ni 36 etnik parçaya bölen. şimdi, hangisinin tarihinden, geleneğinden bahsediyorsunuz? “tarih”, “gelenek” yetmezmiş gibi bir de ırkçı duyguları okşamak için genlerden söz ediyorsunuz. siz değil miydiniz onları ayakları altına alan?

    biz sizi tanıyoruz. siz, elinizden gelse, adında “türk” geçiyor diye “türkü” bile söyletmezsiniz. ama adadaki dostunuz ciddiye alırsa alınabilir, dikkat.

    sayın cumhurbaşkanı;

    “bizim tarihimizde esas olan budur” dediniz ya… hani, söyleseniz de bilsek: sizin tarihiniz hangisidir? hangi milletin tarihidir? türk tarihinde de, bu tarihin belli bir döneminden itibaren iman ettiğimiz kur’an’da da esas, yönetimin şekli değil dayandığı ilkeler olmuştur. bu ilkelerin uygulamaları da –ne yazık ki- sizin eylemlerinizle örtüştürebileceğimiz türden değildir.

    mesela, siz; mete han’ın, attila’nın, bilge kağan’ın türk milleti’ni 36 etnik ve mezhebi parçaya ayırıp bunlardan bir kısmını aşağılayabileceğini düşünebilir misiniz?

    mesela, siz; sultan alparslan’ın devleti 10 yıl gerçek haşhaşîlere teslim edebileceğini, “ne istediler de vermedim” diyebileceğini, sonra da “saflığımdan yararlandılar” diye bir savunma geliştirebileceğini düşünebilir misiniz?

    mesela, siz; kılıçarslan’ın haçlı seferleri projesi’nin eşbaşkanı olabileceğini, “kahraman haçlı askerlerin evlerine dönebilmeleri için dua ediyorum” diyebileceğini düşünebilir misiniz?

    mesela, siz; fatih’in “dindar ve kindar nesil” yetiştirmeyi hedefleyebileceğini düşünebilir misiniz?

    mesela, siz; yavuz’un “yargının vatana ihanetten başka derdi yok” diyebileceğini, kanunî’nin yasalarla yap-boz oynayabileceğini düşünebilir misiniz?

    mesela, siz; abdülhamid’in “ben ülkemi pazarlamakla mükellefim” diyebileceğini düşünebilir misiniz?

    mesela, siz; atatürk’ün anzavur için veya şeyh said için “yani ne istendi de 12 yıllık başbakanlığım döneminde verilmedi” diyebileceğini düşünebilir misiniz?

    mesela, siz; iranlı dolandırıcı bir tıfılın, o dilinizden düşürmediğiniz osmanlı’nızı rüşvetle esir alabileceğini, dahiliye nazırı’nın onun önüne yatmaktan çekinmeyeceğini, rüşvet ve yolsuzluğun fetvalarla meşrulaştırılabileceğini düşünebilir misiniz?

    yeri gelmişken; hani 21. yüzyılın kayserili davud’u olduğunu düşünen birini başbakanlık koltuğuna oturttunuz ya… mesela, siz; orhan gazi’nin 14. yüzyılın kayserili davud’unu medreseden çıkartıp devlet işlerinin başına oturtacağını düşünebilir misiniz?

    yine yeri gelmişken; siz hiç türk tarihinde vatan toprağını savaşmadan bırakıp da atasının türbesini sırtlayıp kaçan sonra bunun büyük bir zafer olduğunu söyleyen devlet adamı gördünüz mü? mesela, siz; emperyalist güçler ve yerli maşaları tehdit ediyor diye medine kahramanı fahrettin paşa’nın böyle bir yola başvurabileceğini düşünebilir misiniz?

    sayın cumhurbaşkanı;

    bütün bu yapıp ettiklerinizin ardında hangi tarihten alınan ilham vardır? söyleseniz de bilsek allah aşkına. belli ki, bu türk tarihi olamaz. zaten şahsınız ve bağlısı bulunduğunuz zihniyetin varlığıyla ilgili temel sorun kendinizi türk tarihine ait hissetmeyişinizdir. biliyoruz ki, ideolojik mensubiyetiniz buna engeldir. sizin dâhil olduğunuzu düşündüğünüz şey, sömürgecilik sonrası arap kimliği arayışından doğmuş olan ihvan’ın kurguladığı ideolojik bir tarih yorumu ve sınırları belirsiz ‘dârü’l-islam’ kavramıdır. iktidarınız boyunca etkilerine açık olduğunuz liberalizmin “şirket olarak tasarlanmış devlet” anlayışını da eklemek gerek. bunları türk tarihinde bulabileceğinizi sanmak –en iyimser yaklaşımla- türk tarihine yabancılığınızın bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.

    sayın cumhurbaşkanı;

    bu millet –ne yazık ki- ideolojik tercihlerinizin bedelini ödemek durumunda kaldığı gibi, kendisini dünyanın merkezinde gören egonuzun bedelini de ödemek durumunda kalmaktadır. siz her fırsatta bunun hazzını tadarken, millete acı sonuçlarına katlanmak düşmektedir. örneğin; bir bürokratın vatanseverliğine kefil olup –hatta edep sınırlarını zorlayarak- sahiplenirken bir başkasını vatana ihanetle itham etmek sizin harcınızdır ve ancak bu çerçevede anlamlıdır. terör örgütünün kontrolünde, vatan toprağını bırakıp sandukayı taşıdı diye birisine meydan muharebesi kazanmış komutan muamelesi gösterdiniz. bıraksaydınız bu kadarını merkez bankası bile yapardı. oysa ondan diğerinin tırnaklarına gösterdiğiniz ilgiyi esirgediniz ve onu vatana ihanetle suçladınız.

    sayın cumhurbaşkanı;

    “vatana ihanet” sizin kullanmayı sevdiğiniz bir itham. peki, kendi atadığınız kadrolardan bu kadar vatan haininin nasıl çıkabildiği sorusuna da verecek bir yanıtınız var mı? hem bu kadar isabetsiz atamalar yapıp hem de her şeyi en iyi bildiğinizi, ülkeyi en iyi şekilde yönetebildiğinizi nasıl savunabiliyorsunuz? eğer işbirliği içinde olduklarınızın gerçek yüzlerini anlamanız en az on yıl sürüyorsa, siz de güvende değilsiniz, ülke de sizden emin değil demektir. bu sorgulamaları yapanları “ankara’dan kuru sıkı atmakla” eleştiriyorsunuz, her önünüze çıkana “delikanlılık” dersi veriyorsunuz ya, hadi siz -kabe’yi bile bir orduyla tavaf edişinizde gördüğümüz- o dillere destan cesaretinizle cevap verin.

    sayın cumhurbaşkanı;

    sahip olmadığınız şeyin kıymetini bilemezsiniz. siz hiçbir zaman ‘tarih’ veya ‘devlet’ bilincine sahip olmadınız. edindiğiniz ideolojik formasyon buna uygun değildi ve bu formasyonu koruduğunuz sürece de olamayacaksınız. sizin gözünüzde ‘ülke’, islam tarihi boyunca bile sınırları belirlenememiş olan muhayyel “darü’l islam” olduğu için, kendinizce müslüman gördüklerinizin ideolojik çıkarı uğruna onu kesip biçmekten çekinmeyeceksiniz. bu işe “çözüm süreci” demeye sadece diliniz varmayacak, gönlünüz de ona eşlik edecektir. siz, başkanlığınızı ‘millet’ kavramından türetemeyeceğiniz için, ‘başkanlık’ kavramından millet türetebileceğinizi sanıyorsunuz. böyle yaparsanız, “milletiniz” sadece “evde zor tuttuklarınız” olacaktır.

    sayın cumhurbaşkanı;

    ‘tarih’ bilincine sahip olmayışınızla özlemini duyduğunuz “dindar ve kindar nesil” arasındaki ilişkiye dair de bir şey söylemek isterim: ‘tarih’ bilinci olmayanda –‘din’i tarihselliği içinde kavrayamayacaklarından- gerçek anlamda bir ‘din bilinci’ de olamaz. insanları tarihlerine yabancılaştırıp hatta “düşman” kılarak “dindar nesil” yetiştiremezsiniz. hz. peygamber örneğinde gördüğümüz islam, cahiliyye’ye bile böyle yaklaşmamıştır. çevrenizde bunları sorup öğrenebileceğiniz çok insan vardır.

    eğer günün birinde bu ülkede –kefen giymiş partizanlar değil de- gerçekten dindar bir nesil yetişirse; onların dilinde arzuladığınız şekilde anılmayacaksınız. zira onlar cihadın en üst derecesinin zalim sultan karşısında hakkı söylemek olduğunu bileceklerdir; onlar, tanrı’nın, kullarının ellerinin dolumu boşmu olduğuna değil, kirlimi temizmi olduğuna baktığını bileceklerdir; onlar, haram yemenin fetvadan kılıfı olamayacağını bileceklerdir; onlar, bir devletin küfr ile değil zulm ile çökeceğini bileceklerdir; onlar, ‘adalet’in en üst değer olduğunu ve sadece müslümanlar için değil bütün insanlar için olduğunu bileceklerdir.

    gerçekten “dindar” olan insanda “kin” bulunmaz; biz, sizin sözünüzü sadece maksadımızı anlatmak açısından kullanalım: eğer, o görmeyi çok arzuladığınız “dindar ve kindar nesil” gerçekten dindar olursa, minnetinin değil kininin konusu olmayı da göze almış olmalısınız.

    sayın cumhurbaşkanı;

    günü geldiğinde hangi tarihte, nasıl anılırsınız bilemem ama türk tarihinde utanılmayacak bir yer edinmek isterseniz, nedamet getiriniz. “türk tipi başkanlık”ı savunmaya hakkınız olsun istiyorsanız, öncelikle siz “türk tipi” olmayı denemelisiniz. o müthiş egonuz milletin her ferdini kefen giymiş partizanlara dönüştürebileceğinizi düşündürtmesin size.

    bakın, anlayasınız diye osmanlıca söylüyorum:

    “ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet

    çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten”.
  • mhp'deki en aklı başında adam olan atilla kaya'nın açıklamasıdır.
    iyip'te bile kendisini kalibresinde kimse yok gördüğüm kadarıyla.
  • fetocu denecek milletvekilidir, kendisine geçmiş olsun.
  • özet: "türk milliyetçiliğini, türklüğün güvencesi görenler, onu ayak altına almaya kalkanlara türklüğün bekasını emanet edemez!"

    hadsizlere hadlerini bildirmiştir.
hesabın var mı? giriş yap