• kimileri için ekşi sözlüğe ek olarak summitz de eski sözlük de açılmasının sevinçle karşılanacağı gelişme.
  • yaklaşık 6-7 aydır sözlükte var olan bir altıncı nesil olarak söyleyebilirim ki, yazar olmadan önce bile şu andaki entry girebildiğim ve yazarı olduğum sözlükten daha fazla haz alıyodum sözlüğe girerken. belli bir süre dinlenmeye çekilmeli bu durumda, hiç değilse günün başlıkları kısmında altıncı nesil ile alakalı birşey görmeyene kadar
  • günün başlıklarının yanlarındaki sayıları epey arttıran, ama şöyle bir bakmaya yeltendiğimizde;

    entry1: çok kötü bi şey...
    entry2: hiç tasvip etmediğim hareket
    entry3: bir arkadaşımın yaptığı, ama benim yapmadığım.
    entry4: hmmm dedirten olay
    entry5: olur mu öyle hasan diye düşündüren kavram
    entry6: hakkında "ben de kınıyorum!" diyebileceğim şey.
    ...

    gibi aylardır sözlüğe yazar olamamanın getirdiği dikkatle bir şekilde formata uydurulmuş, lakin içerik olarak hiçbir şey ifade etmeyen bir entry çöplüğüyle karşılaşmamızı sağlamış süper bir karar.
  • unutulmaması gereken; gandalf* ve rohan süvarileri’ni******** günün doğuşuyla birlikte şark'a baktığımızda göreceğimiz ve tüm umutlar tükendi derken bu uruk hai* ve orc* akınlarından kurtulunacağıdır.

    hayır henüz tüm umutlar yitirilmedi!*

    bi de $oyle bi$iiler war:
    (bkz: the battle for helm's deep is over); (bkz: the battle for middle earth is about to begin)*
  • 6. nesil yazarları migferdibi çaylak alımlarıyla yazar olmuşlar ve diğerleri olarak ikiye ayıracak alımdır. ssg'nin kafa güzelken "gel öpücem" demesine muteakiben gerçekleşmiş olsa gerek.

    (edit: bir kısım kişiler hemen zıplıyorlar oysa ki bakınız ben de bir altıncı nesilim yani bu kadar heyecanlanacak bir şey yok)
  • heyecanla arkadaşıma anlatırken "iyi de nerde yatacak o kadar insan?" tepkisini almamla aklıma geldikçe kikirdememe vesile olan hadise.
  • orta dünya’nın üçüncü çağının son yıllarına denk gelen miğferdibi çaylak alımları, yıllardır zaptedilemeyen bir kale gibi 17000 küsür çaylağın önünde dikilen ekşi sözlüğün sonu olacak gibi gözüküyordu.19 mayıs 2004 altıncı nesil alımları kuşatmasıyla sözlük kapılarına dayanan bu orduyu etkisiz hale getirmenin tek bir yolu vardı. ileride tarih kitaplarına ssg manevrası olarak geçecek olan bu savunmanın ana prensibi “hapset ve yok et” olarak özetlenebilir.

    11 şubat 2005 gecesi kurmaylarıyla bir durum değerlendirmesi yapan ssg karşılaştığı şiddetli muhalefete rağmen kararında ısrarcıydı. zira kendisi, düşmanı yenmenin tek yolunun “beklenmeyeni yapmak” olduğunun farkındaydı. uzun süren tartışmalardan sonra moderatörlerinin “paşam, kararınıza katılmasak da verdiğiniz emirleri uygulamakta bir an bile tereddüt etmeyeceğimizden emin olabilirsiniz” sözünü duyan ssg’nin gözlerinin dolduğu rivayet edilir.

    bu sırada çaylak cephesinde:

    çaylak 13022: olum skicem sıkıldım ben artık, gidip yonja’ya mı takılsak yine eskisi gibi?
    çaylak 9432 : hacı orda karı kalmadı artık be..girmediğimiz bi tek burası kaldı..bekle..sabırlı ol biraz..
    ç1..: abi bekle bekle 9 ay oldu be..bebek olsam doğmuştum mına koyyim..
    ç9...: olum var ya bi girelim…var yaa.. bi girelim..ilk günden 100 tane başlık açmayanı sksinler..
    ç1..: ben de anında 1500 entryi girip ortama akıyorum hacı..
    ç9:..: olum baksana şuraya..aaa..yazar olmuşum lan…sen de baksana bi..
    ç1:…hasssktirr..ben de olmuşum…yürü lan..yürü …yürü beeeeaah!!!

    olayın şaşkınlığını üzerinden atamayan çaylak ordusu yıllardır kurmuş oldukları cephe düzenini bir anda terk ederek, yazar olmanın heyecanıyla irili ufaklı gruplar halinde kapıdan içeri girmeye başlamışlardı…tahminlerinin doğru çıktığını gören ssg sağ elini havaya kaldırarak surların tepesinde konuşlanmış olan gammaz piyadelerine saldırı emrini verdi. aylardır bu anı bekleyen eksi sozluk gammaz senior staff hazırlamış oldukları kızgın gerekçeli ispiyonları şaşkın çaylak ordusunun üzerine boşaltmaya başladı..neye uğradığını şaşıran çaylaklar can havliyle kaçışırken bir anda karşılarına çıkan ekşi sözlük elit kuvvetleri moderatörlerle yüz yüze geldiler. gammaz piyadelerinin darbeleriyle iyice sersemleyenleri, kahraman moderatörler, üzerlerinde “yonja”, "private sözlük", "80630", "ac90", "siberalem" yazan dev mancınıklara oturtup surların dışına fırlatıyorlardı..bir şekilde moderatörlerin elinden kurtulmayı başaran ve ölüm çığlıkları atarak ssg’ye doğru koşturan gözü dönmüş çaylakları ise kötü bir sürpriz beklemekteydi: praetorlar…onlar ki yenilmez hukuk savaşçıları..onlar ki gözünü kırpmadan sözlük için canlarını verecek yiğit şövalyeler…hemen ssg’nin etrafında bir kalkan oluşturup, yaklaşan çaylakları mızraklarıyla “götümüze girebiliiiiiiirrrr” naraları eşliğinde savuştururken hiddetleri gözlerinden okunuyordu.
    işte tam bu sırada düştükleri tuzağı geç te olsa fark eden çaylak ordusu yeniden toparlanmaya, cepheyi yarmaya başladı..hava kan kokuyordu..fakat ssg bu çaresiz saldırıya cevap vermekte gecikmedi..sol elini kaldırmasıyla beraber, saklanmış oldukları yerden çıkan birinci nesil yazarlar vermiş oldukları ince ayarlarla binlerce çaylağı ayar manyağı yapıp geri dönmeye zorlamaya başladılar…tam bu sırada havada gür bir ses yankılandı.. “dahi anlamına gelen de ayrı yazılııııııııııırrr!!!”…
    bu çığlığın sahibi genç, cesur ve altın gibi bir karmaya sahip olan bir altıncı nesil yazardan başkası değildi..kaybedilmek üzere olan savaşın kazanıldığı an bu andı işte…

    tekrar gözleri doldu ssg’nin…karargahını bir anda terk edip, kılıcını çektiği gibi daldı savaş meydanına…

    o gün ssg’nin tek başına 2000 çaylağı hakladığı söylenir..öfkesi dinmeyen, estikçe daha da güçlenen bir rüzgar gibiydi..son çaylağı da bir kılıç darbesiyle yere yıktıktan sonra etrafına baktı..sadık savaşçılarını gördü yine..kahraman savaşçılarını…az önce yere yıktığı, can çekişen çaylağın başında diz çöktü..şu sözler yankılandı sözlüğün duvarlarında:

    “ah be çocuk..kim dedi size yerinizi yurdunuzu bırakıp taaa buralara kadar gelesiniz diye?”

    ssg ağlıyordu.
hesabın var mı? giriş yap