• doksanların başında liverpool da parlamışken tanındı. bu üç ingiliz'in transferi bir zaman premier lig takip etmiş herkesi heyecanlandırmıştı. seneler sonra tekrar bir ingiliz sistemi, venison, saunders, marsh gibi sıradan olmayan isimler taraftarlara acaba başarı mı geliyor diye sordurmuştu.
    ancak vakti-i zamanında paul merson ve tony adams gibi belki de anılmayı hakedecekleri yerin daha altında anılan oyuncular gibi mike marsh'da alkole teslim olmuştu. kısa sürdü galatasaray macerası. ali sami yen'e bile çıkamadan gitti.

    saç tıraşı tam evimiz holywood'da modeli saç tıraşı idi. vennison ne kadar porno stara benzerse bu marsh'da o kadar porno filmlerde arkada sırasını beklerken masturbasyon yapan heriflere benzerdi. allah günahlarını affetsin.
  • sezon başında galatasaray marsh'ın alkol sorununu bildiğinden sözleşmesini istediği zaman fesh etme hakkına sahipti. ilk olarak liverpool yıllarından kalma kırmızı kartı ortaya çıktığı için prag maçlarında oynayamadı ve tepki gördü.. o zamanlar kulüpler bu denli profesyonel yönetilmiyodu ve marsh '' ben bir kaç yıl önce gördüğüm kırmızı kart cezasının hala geçirli olduğunu bilmiyordum '' diye işin içinden sıyrılmıştı. ama isminin üzerine de çizik atılmıştı. van deplasmanında içip içip dönülmez akşamın ufkundayım şarkısını bağıra bağıra söylediği için sepetlendi. galatasaray ilk defa bir futbolcusunu tazminat ödemeden yollama şansına sahip olduğu için çok mutluydu ve marsh'ı ilk uçakla ingiltere'ye geri yollamıştı.
  • galatasaray'ın orta sahanın yükünü taşıması için getirttiği bi ingilizdi... graeme souness tavsiye etmişti bunu ve barry venisson ile beraber gelmişlerdi.

    adam iyiydi hakkatten de; sessiz sedasız, oyununa bakan, tam ayağa pas atan, üstelik, gs'de o zamanlar ihtiyaç olduğu üzre, şut çekebilen bi adamdı. "topla çok fazla oynamıyo, ayağında top tutmuyo" diye topa tutmuştu bunu "futbol emekçisi" futbol yazarları. daha sonra kolektif futbol terimi türkçe'ye girdiğinde anladılar adamın değerini ama hiçbiri ses çıkartamadı, astılar adamı direkt. toplam üç maça çıktı.

    ingiliz birinci ligindeki, southend united'a oradan da kidderminster'e transfer oldu.
  • adnan polatın faks makinasıyla yaptığı ve bu nedenle övündüğü transferdi, sıradan bir ingilizdi, geldi ve gitti.
  • eşi türkiye'ye gelmek istemeyen oyuncular familyasının atasıydı. uzun süre kendisine ev dahi beğenememişti hatta. en son geçtiğimiz yıl 6. lig takımı nortwich'i çalıştırırken görüldü.
  • efsanenin evlerimize ilk konuk olduğu cm93 sürümünde mid-att-r-c mevkiinde 14'ten aşağı özelliğinin olmaması ve responsible (bu en iyi karakter) karakteri sayesinde liverpool'da yıllarca oynattığım oyuncumdu, o yıllarda premier league'i fazla takip etme şansımız olmadığı için gs'ye ilk geldiğinde "amanın bu çılgın oyuncudur, ziker atar hepimizi" diye bir korkuya bile kapılmıştım ne yalan söyleyeyim, sonrasında fos çıktı tabi

    cm 93'ün liverpool'u ile ilgili durumu çok sonra öğrenebildik, tüm zamanların en beceriksiz hocalarından biri olan graeme souness'ın dalglish'ten görevi alır almaz takıma yerleştirdiği bombalardanmış marsh, "beardsley, houghton, staunton falan yalan hemen satalım" deyip sonrasında mike marsh, don hutchison, lee jones gibi tiplerden medet uman souness çok fena çuvallamıştı liverpool'un başında
  • 1999-2000 sezonunda ingiliz conference liginde yilin oyuncusu secilmis ve kidderminster harriers'in promote olmalasini saglamistir.
  • galatasaray'a 'orta sahanin beyni geldi, domino gibi maasallah deyip getirdiler. iki hafta sonra da gonderdiler adami. severdim adami. tugay tarzinda bir stili vardi sankim.
  • souness'in venisson-marsh-saunders üçlüsünden ilk gideniydi... kısa siyah saçlı 1 herifti...
hesabın var mı? giriş yap