• çok çeşitli hedeler üzerine yapılan tarih çalışmalarıdır. bu hedeler yemek çeşitleri de olabilmekte, keyif verici maddeler de olabilmekte hatta çatal bile olabilmektedir.
    ülkemizde mikro tarih çalışmaları son zamanlarda hız kazanmıştır.
  • tarihin "aşağıdan" yazılmasıyla uğraşan bir "kültürel incelemeler / cultural studies" alanı... devletin resmi tarih ideolojisinin dışında kalan çeşitli marjinal gruplar, altkültürler ya da cemaatler gibi göreceli "sessiz toplulukların" tarihinin araştırılması...
  • yaratıcılık gerektiriyor metne yaklaşırken..işte bu yüzden çok zevkli.
    insanların sosyal psikolojilerine inerek ordan binbir türlü hadise çıkarmaktır..
  • yönetenlerden, diplomasiden, devlet meselelerinden bayılan bir kısım tarihçinin bakkal mehmet amcayı merak etmesiyle ortaya çıkan tarih metodolojisidir ki, zamanla bakkal ahmet amca'da napolyon'dan 2. mehmet'ten daha bol, daha eglenceli malzeme ortaya çıkmıştır. en iyi örneklerinden bii icin: peynir ve kurtlar
    (bkz: carlo ginzburg)
  • mikro tarih, meta anlatiyi sona erdirmesiyle ve daha once ihmal edilen gundelik yasamin felsefesini yapmasiyla siradan insan ve marjinal topluluklari tarih yazimina sokmustur.ginzburg kadar onemli diger mikro tarihciler: carlo ginzburg, carlo poni, giovanni levi ve eduardo grendi.
  • daha evvel gözlemlenmemiş ya da gözardı edilmiş bir takım faktörlerin mikroskobik bir bakışla ortaya serilebileceği yaklaşımıyla yola çıkan bir tarihsel pratiktir. mikrotarihle uğraşanlar araştırma ölçeklerini iyice küçültürler ki daha bireysel unsurlar ve gündelik düzeyde yaşananlar genellemelere kurban gitmesin, gerçek insanların hayatları da tarihe yazılabilsin. carlo ginzburg'un "peynir ve kurtlar"ı, natalie zemon davis'in "the return of martin guerre"si ve giovanni levi'nin "inheriting power: the story of an exorcist" adlı kitapları dışında bugün osmanlı tarihi üzerine yapılmış bir mikrotarih çalışması da bulunmaktadır. leslie pierce türkçeye "ahlak oyunları-1540-1541 osmanlı'da ayntab mahkemesi ve toplumsal cinsiyet" olarak çevrilen kitabında, 1540-1541 yılları arasında ayntab'taki şeriye sicillerini inceleyerek, mahkeme tanıklıklarından yola çıkarak, o dönem antep'indeki toplumsal cinsiyet, ahlak, adalet gibi kavramların insanlar üzerindeki etkisinin, bir taşra kentinin imparatorlukla eklemlenme süreçlerinin, imparatorluk merkezinde yapılan hukuk reformunun bu taşra kenti üzerindeki etkisinin izlerini sürer. tüm anlatısını ine, haciye sabah ve fatma adındaki üç kadının mahkemede dillenen hikayeleri üzerinden kurar.
  • tanimini daha sarih yapmak lazim galiba, cunku mikrotarihi basindaki mikrodan kaynakli kucuk ve onemsiz seylerin, gundelik hayatin tarihine bir cirpida eslemek gibi bir acele yapilabiliyor. yani, pek tabii mikro tarih, tenar'in da yukarida bir yerlerde vazih bir sekilde soyledigi gibi, mercegi olabildigince mikroskobik tuttugu icin daha once gorulememis, gorulse bile gormezden gelinmis detaylari oyle illa bir buyuk resim sunma gayreti kasmadan onemli addediyor, ama bu demek degil ki yalnizca kucuk ve onemsiz seylerin tarihi mikrotarih olur. ya da baska bir soruyla gelirsek, aslinda her kucuk ve gundelik seyin tarihi mikrotarih midir? carlo ginzburg'un buna yaniti kesinlikle hayir, adamla konustum oradan biliyorum ehehe, oturduk bir raki sofrasina, heybetli adam, iyi de goturutor, 'ya carlocugum' dedim, 'birak mezelere abanmayi da anlat hele, nedir bu mikrotarih de mikrotarih dedigin.' rakisindan bir yudum aldi, 'ya aslinda ben baska bir sey kastediyordum onla, boyle tekil olay ve kisilere sondaj calismasi yapip mikro duzeye inmek gibi bir seydi aklimdaki, niye oyle yapisti uzerime kucuk seylerin tarihciligi yaftasi anlamadim' diye dert yandi. e dedim simdi mesela merzifonlu kara mustafa'nin mikrotarihini yazabiliyor muyuz yani? yazarsin dedi, ama dibine kadar git, sefer sirasindaki lalettayin gorusmesinin detaylarini onemse, satir arasinda kalmis bir muasir sair sozunun pesinden kos, onu illa doneminin siyasi-toplumsal dertlerini anlamak icin kullanma, bizzat bir ozne olarak kendisini hissetmeye calis. bak o zaman gor kizlar seni de sever."
  • benim tez öyle makroki kızlar duyunca kaçışıyor sağa sola. ama tezden sonra postdocda çalışacağım mikro tarih konusunu buldum aga, ahan da yazıyorum:

    taharet bezinden tuvalet kağıdına: temizlik pratiklerinin dönüşümüne foucault'nun practices of the self yaklaşımı üzerinden bir yakın bakış.

    bok çalışıcam. var mı daha mikrosu? ondan sonra gelsin kızlar teklif etsin.
hesabın var mı? giriş yap