• yeni nesil dna parmak izi.

    insan vücudunda trilyonlarca bakteri bulunuyor. yaklaşık olarak 10 trilyon vücut hücremiz olduğunu; bununla birlikte yaşayan 100 trilyona yakın mikrop, bakteri, mantar gibi mikroskobik organizmaların olduğunu biliyoruz. yani vücudumuz milyonlarca canlıya ev sahipliği yapıyor.

    ve bu organizmaların hangi yogunlukta hangi türlerinin bulunması kişiden kişiye değişiyor ve bu mikroskobik organizmaların toplamı insan vucudunun mikrobik alanını oluşturuyor; buna da mikrobiyom deniyor.

    her kişinin mikrobiyom'u kendine özgü oluyor.
  • aslında vücudumuzun sadece %43'ü insan diyor haberde.

    bbc haberi

    20. yy'da antibiyotiklerin bilinçsiz kullanımıyla beraber mikrobiyomu oluşturan faydalı bakteri, virüs, mantarlara da zarar verdiğimiz için bağışıklık ve alerji hastalıklarının arttığını söylüyor bilim insanları. hatta obezitenin bile altında bu durum yatıyor olabilirmiş.

    mikrobiyomumuzun kıymetini bilelim.
  • insanın vücudunda taşıdığı bakteriler artık bir organ olarak değerlendirilmekte olup bu mikroorganizmalara mikrobiyom deniyor.

    bedenimizdeki ekosistemdir.

    haber url'si
  • mikrobiyom incelenerek 15 yıl öncesinden ölüm olasılığını ve kronik hastalıkları tahmin edebileceklerini iddia ediyor biliminsanları.

    ilginç bir haber : sciencemag haberi
  • mikrobiyom, gastrointestinal (gı) sistem içinde yer alan bakteri, mantar ve virüs gibi çok çeşitli mikroorganizmalardan oluşan bir topluluktur.
  • (bkz: al gore) (bkz: the future)

    gerçekten de hepimiz sayısı vücudumuzun hücrelerinin sayısını bire on oranında aşan bir bakteri mikrobiyomuna sahibiz. diğer bir deyişle her bir kişi vücudunu 3 milyon insan-dışı gene sahip yaklaşık 100 trilyon mikropla paylaşıyor. bu mikroplar bizim de parçası olduğumuz bir adaptif topluluk içinde vücutlarımızla sinerjik bir şekilde yaşıyor ve çalışıyor.
    ..
    bu mikrobiyom tarafından yerine getirilen işlevlerden biri, özellikle bebeklik ve çocukluk çağında, edinilmiş bağışıklık sisteminin ‘eğitimi’…
    …...
    pek çok bilim insanı uzun süredir, antibiyotiklerin tekrarlayan bir şekilde ağır kullanımının bu eğitim sürecine müdahale ettiğinden ve adaptif bağışıklık sisteminin işgalcilerle sağlıklı hücreleri birbirinden ayırt ederken hedefe yönelik olmayı öğrendiği bu sürece zarar verebileceğinden şüphe duyuyor. tüm otoimmün hastalıklarının ortak noktası, işgalcileri vücudun hücrelerinden ayırt etmeyi öğrenmesi gereken bağışıklık sistemi tarafından sağlıklı hücrelere uygunsuz şekilde saldırılmasıdır…
    …..
    insanın bağışıklık sistemi doğumda tam olarak gelişmiş olmuyor. insan beyni gibi o da doğum kanalından geçişten sonra gelişiyor ve olgunlaşıyor ( insanlar tüm hayvanlar arasında en uzun bebeklik ve yardıma muhtaç olma dönemine sahip, bu da doğumun ardından beynin hızla büyümesine ve gelişmesine olanak tanıyor ve gelişmenin ve öğrenmenin çoğunluğu çevreyle etkileşim içinde gerçekleşiyor.) bağışıklık sistemi virüsleri veya bakterileri yok etmek için beyaz kan hücrelerini aktive etmek şeklinde doğuştan gelme bir yeteneğe sahip, ama vücut ayrıca istilacılar geri gelirlerse onlarla daha etkili bir şekilde savaşabilmek amacıyla istilacıları hatırlamayı öğrenen edinilmiş -- veya adaptif- bir bağışıklık sistemine de sahip. bu edinilmiş bağışıklık sistemi, belli türde beyaz kan hücreleri istilacıları tanıyıp yok edebilsin diye kendilerini istilacıları iliştiren antikorlar üretiyor.
    sorunun özü şu ki, antibiyotikler zararlı bakteriler ile yararlı bakterileri birbirinden ayırt etmiyor. bizler bir hastalıkla savaşmak için antibiyotik kullanarak istemeden, sağlıklı bir dengede kalabilmek için ihtiyacımız olan bakterileri de yok ediyoruz…………...
    insan mikrobiyomunda önemli bir bakteri olan helicobacter pylori enerji dengesi ve iştahında yer alan, insan midesindeki iki önemli hormonun düzenlenmesini etkiliyor. genetik çalışmalara göre h.pylori 58.000 yıldır içimizde çok büyük sayılarda yaşıyor. 100 yıl kadar önce, çoğu insanın midesinde en yaygın görülen mikroptu.
    …..
    h.pylori tarafından düzenlenen hormonlardan biri olan ghrelin, iştahın anahtarlarından biri. normalde, insan yemek yedikten sonra ghrelin seviyeleri önemli ölçüde düşüyor, böylelikle beyne yemeği kesme zamanının geldiği sinyalini yolluyor. ancak karınlarında h.pylori bulunmayan insanlarda yemekten sonra ghrelin seviyeleri düşmüyor ve yemeği kesme sinyali gönderilmiyor.
  • cok ilgincmis.

    ben bunu south park in 23. sezon 8. bolumunde gordum. ulan dedim asdasdas herifler gene cosmus, diye guldum. baktim bolumun devaminda sanki ciddi bir bilimsel mevzuya, insanlarin tepkileri ile dalga geciyorlar kafasi daha hakim. hasktir lan dedim, gotten gote bok nakli de neymis aminyum diyesiye, solugu burda aldim.

    mikrobiyomu duymustum ancak, bu kadar etkili sekilde degisim sagladigini, hatta kicina ayse teyzenin bokunu iteleyerek kendindeki bakteri florasini degistirmek ciddi ciddi dehset bir konu. iki ustteki prion un entarisi de bu anlamda kayda deger, guzel bir entari olmus, ellerine saglikmis.
  • bir çeşit dosya özeti.
  • https://youtu.be/9ih-_0x3ruy

    mikrobiyata, vücudumuzda yaşayan tek hücreli canlılara verdiğimiz isim, bu canlıların genetik materyallerine mikrobiyom diyoruz.. mikrobiyatanın önemli kısmı barsaklarda yaşıyor, ve artık biliyoruz ki bu yararlı bakterilerin çok önemli fonksiyonları var. peki neden mikrobiyom analizi bu kadar yaygın değil? çünkü mikrobiyom analizi, yani trilyonlarca canlının genetik materyalinin analizi ciddi manada pahalı(idi). artık günümüzde yapay zeka teknolojileri ile daha ucuza ve güvenilir şekilde mikrobiyom analizi yapmak mümkün. bu yöntemler sayesinde mikrobiyom analizinin yaygınlaşacağı ve wellness adına popülerliğini koruyacağını düşünüyorum.
    artık biliyoruz ki, mikrobiyata erkek kısırlığı, testosteron üretimi gibi basamaklarda etkili. evet, erkek cinsel sağlığında da önemli bir yere sahip. zaten erkek cinsel sağlığı genel vücut sağlığı ile paraleldir. yani wellness dediğimiz olay, aslında erkek cinsel sağlığını direk olarak etkiler, ki mikrobiyatanın cinsel sağlık üzerine ekstra basamaklarda da rolü olduğu ispatlandı. önümüzdeki yıllarda en çok tartışılan konular arasında olacağını düşünüyorum.
hesabın var mı? giriş yap