• a'raf 12

    allah, "sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?" dedi. (o da) "ben ondan hayırlıyım. çünkü beni ateşten yarattın. onu ise çamurdan yarattın" dedi.

    yukarıdaki ayette ifade edildiği üzere kişi/grup/kavim/millet, ben/o ayrımı yaparak, kendine bir takım üstün özellikler/nitelikler/yetenekler vb atfediyorsa milliyetçilik şeytani bir hastalıktır.

    nisa 119

    "... kim allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o apaçık bir hüsrana düşmüştür."

    kavram, yurtseverlikle karşılaştırılmamalıdır.
  • türkiye'de milliyetçilik bir dönem hoş karşılanmıyordu. milliyetçileri herkes yerden yere vuruyordu. bugün herkes milliyetçilere sarıldı. milliyetçilik hemen her yeri teslim aldı.

    diyeceğim o ki, geniş kitlelerce kabul görmüş, yaygın bir ideoloji etkinliğini uzun süre koruyor.

    benim içinse önemli olan milliyetçilik kavramının içini doldurabilmek.
  • insanoğlunun tarih boyunca “ ürettiği” en saçmasapan ürün...
  • "övünecek hiç mi özelliğiniz yok da 80 milyon kişide olan bir özellik ile övünüyorsunuz?"
  • hiç tanımadığın ırklardan nefret etme sanatı.
    kıskandırır... a..dumun evlatları başka bişey için bir araya gel desen gelmezler..

    siyasi ayaklarının da ne emekliler ne sokakta çöp toplayan adam ne işçi emekçiler ile ilgili zerre çalışmadığı, iki kelam laf etmediği zümrenin düşünce biçimi

    afedersiniz de youhananısınınami
  • aynı tarihi paylaşıp, aynı dili konuştuğun millete sadakattir milliyetçilik. faşizm ile bir alakası yoktur. bölücü ve yıkıcı düşünceye sahip yavsaklarin zoruna giden bir tabirdir.
    ulu önderimizin de dediği gibi ;
    -ben her şeyden önce bir türk milliyetçisiyim.
    böyle doğdum böyle öleceğim
    mustafa kemal atatürk
  • milliyetçilik daima hakkında konuşmayı sevdiğim bir ideoloji. tek uluslu devletlerin yükseltildiği yıllarda zirve yapmış ve artık köhneleşmiş bir anlayış. gerçi mülteci krizleriyle farklı bir şekilde yeniden canlandı. ama bu canlanma feodal devrin bitmesine benziyor. nasıl ki batı avrupa'da feodal yapı çökmüşken doğu avrupa'da feodal yapı yeniden canlandıysa, şu anda etkisini gösteren milliyetçilik de tıpkı onun gibi ölmeden son kez yükseldi. gidici olduğu açık. globalleşme hepimizin gittiği nokta.

    aslında dikkatli incelersek, son 500-600 yıllık gelişmenin nereye doğru evrildiğini anlayabiliriz. yeni ticaret yolları, sömürgecilik, merkantilist politikalar, sanayi devrimi, yeni pazar ihtiyacı, büyük imparatorlukları yani çok sayıda pazarı kontrol eden ülkeleri parçalamak için pompalanan milliyetçilik rüzgarı, sonrasında yaşanan diktatör devri, demokratikleşme, durulma, serbest piyasa ekonomisi, kapitalizmin her yer sirayet etmesi, her ülkenin pazarda etkin olma çabası, fazla sivrilenlerin babalar tarafından durdurulması...

    milliyetçilik özünde anlamsız bir ideoloji. tabii bana göre anlamsız. vatan uğruna canını vermeyecek, yaşama bir defa geldiğini düşünen bana anlamsız. çünkü ben bu toprak uğruna en değerli şeyimi, yani canımı versem bile birileri bu fedakarlığımı yüzüstü bırakacak. vatan denen şey bir avuç toprak parçasından farksız. ölen öldüğüyle kalıyor.

    milliyetçi gazlarla, epik şiirlerle gaza gelen büyük bir kitle var. mantığın, duygulardan geride işlediği bir güruh. sadece türklere özel değil, milliyetçiliğin etkisini nerede görürseniz orada zekânın iç güdüsel davranışlardan daha geride olduğunu fark edersiniz. bu insanlar çocukken kulaklarına fısıldanan şeyleri ölene dek yüksek sesle söylemeye devam ediyorlar. içten içe hitler'e sempati duyan bir alman ne kadar saygıdeğer olabilir ki? tabii bu da subjektif bir konu. ne zaman israil-filistin haberi çıksa, keşke hitler daha çok kesseydi diye ağlaşan ülkücü kardeşlerimiz var. empati yoksunluğu böyle bir şey olsa gerek. devletleri ve insanları ayıramamak milliyetçilerin sembolü gibi.

    ülkemizden söz edecek olursak, milliyetçilik yapanların tamamı varlıklarını övmekle meşguller. türk milliyetçisi, kürt milliyetçisi veyahut diğerleri... fark etmiyor. ütopyalarından söz ederken gerçekmiş gibi davranıyor ve halüsinasyonlarını hakikat sanıyorlar. alternatif gerçekliklerinden uzaklaştıracak birtakım sorular sorduğunuzda ise ya faşist oluyorsunuz ya da terörist. bu işler böyle, milliyetçiler genelde sorgulamıyorlar, soru sorduğunuzda yanıtlamıyorlar, sadece damgalıyorlar. gerçi onlara kızmıyorum, insanların çoğunluğu böyle.

    ideolojilerin temelinde iki yüzlülük var esasında. aklınıza gelen siyasi her ideoloji öyle. hakeza milliyetçilik de. açıklayabildiği ve açıklayamadığı sorular var. haklı olduğu ve haksız olduğu noktalar var. ad hominem'e başvurduğu alanlar var. çıkmaz sokakları var. takipçilerinin gözü başka ideolojilere kaymasın diye yarattığı mağduriyetleri var. duygusal, ağlak birtakım olayları kullanmaları var. karşı tarafın yaşadığı olay ise mağduriyet değil, tam aksine hak edilmiş bir son onlar için.

    günümüzde türk milliyetçiliği ülkücülük diye değerlendiriliyor. yurdum insanı ülkücülüğü hakiki milliyetçilik olarak görüyor. en azından benim gözlemim o yönde. islamdan önceki türkleri pek sallamıyorlar. yönleri kâbe, dilleri arapçalaşmış türkçe, davranışları araplardan hallice. çoğu da bunu toplumda bir statü yaratmak için kullanıyor. giyimleri kuşamı, ağzında eğreti duran birtakım sözleri... müslüman olmayanın türk olamayacağı sanrısı maalesef herkesin zihninde yer almış. hâlbuki türkler islam'a nasıl geçmiş, talas savaşı'ndan önceki yetmiş seksen yılda n'olmuş, araplar kaç bin türk öldürmüş, dedelerimiz nasıl kesilmiş diye sorgulayan yok. herkes işine geldiği gibi tarihi de ideolojileri de kabul ediyor.
  • içi boş olan ideolojimiz, içi boş olan bir şey, koşulların gerektirdiği her şeyle doldurulabilir. söylem koalisyonu olduğu gibi liberalizm, muhafazakarlık yada sosyalizm ile eklenmekte zorluk çekmez. ilkeleri devamlı değişebilir ittifak yaptığı diğer ideoloji ile beraber. bahsedilen “tek” bir milliyetçilikten bahsetmek yanlış olacaktır. milliyetçilikler vardır. bilimsel değildir. bahsedebileceğimiz fikir insanı yoktur.
  • yeri geliyor kardeş kardeşle anlaşamıyor, onu istemiyor. milliyetçilik manasız.
  • tanımı, algılanışı çok değişkenlik gösteren benim de tam oturtamadığım kavram. melez bir ırktan geliyorum ve türk kültürü denilen, karmaşık bir toplamdan ibaret olan sosyal, ahlaki değerlerle büyütüldük. ki bu türk kültürü değil türkiye’nin yozlaşmış değerleriydi.

    çocukken kürt müyüm türk müyüm çok anlamıyordum ancak annenin daha baskın olması sebebiyle yaşım ilerledikçe klasik bir türkçü gibi sığ bakıyordum; ben türküm diyordum ırktan dem vurarak. hatta milliyetçi kuzenim bir gün bana “sen türksün bizim asil kanımızdansın, annen türk olmasa seni sevmezdim” demişti. çocuk aklıyla anlamamıştım. belki gururlanmış, kabul görmüş hissetmiştim. kendisi bize askeri rütbeler verir ve kendini de komutan sanardı*. neyse aklım erince milliyet kavramı çok aptalca geldi. her sağlıklı! insan gibi böyle şeylere uzak bir dünya vatandaşı gibi kendi ahlaki ve vicdani değerlerimle yaşadım. ve milliyetçilik gibi bir kavram bana çok uzak oldu. ama bugün yaşadığım olayı nereye koyacağımı bilemedim ve bu kavram aklıma düştü.

    74 yaşında bir alman vatandaşı size bir şey sormak istiyorum dedi. özetle: neden şunu yap bunu yap diyormuşuz da lütfen kelimesini kullanmıyormuşuz tarzında bir şeyler söyledi ortada hiçbir sebep yokken. kendisinin yaşından dolayı saygı beklediğini düşünüp haklısınız dedim. ancak biraz sonra tavrında bir küçümseme hissettim ve kibar olmanın gerekli olduğunu ve bunun milletle alakası olmadığını söyledim. iş yapıyoruz, yorgunuz herkese o taktığı “please” kelimesiyle hitap edemeyeceğimizi belirttim. ısrarla devam edince avrupa’da amerika’da da insanların hepsinin saygılı olmadığını, bizim insanımız gittiğinde üstünü köpekle arattıklarını; insan onuruna saygı duymamayı milletle ilişkilendirilmemesi gerektiğini söyledim. sonra neden savundum ki diye düşündüm. çünkü son zamanlarda insanlarımızdaki nezaketsizliğe, anlayışsızlığa hep saydırıyorum. ama dokundu bir yerlere işte ve cevabını verdim. sanırım iyisiyle kötüsüyle eleştirmeyi bilip aynı zamanda da sevmeliyiz kendimizi, insanımızı. ayrım yapmamalıyız. kim milliyetçi, kim vatan haini? hepimiz bu memleketin çocuklarıyız.

    memleketim, memleketim... (bkz: nazım hikmet ran)’ı anmış olayım.
hesabın var mı? giriş yap