• tekrar diyorum, okumayin. bir kisiyi bile kurtarsam kardir su anda. okumasi da masraflidir. filmlerde veya arkadaslarinizda, akrabalarinizda, abinizde, ablanizda gordugunuz universite hayatini unutun. ortaokul liseden daha fazla odev yapiyor olacaksiniz. odev, odev ve daha fazla odev. daha once de belirttigim gibi belli bir cevreniz yoksa, ailenizde bu meslege bulasan biri yoksa, kucuk bir ilde taninmis birisi degilseniz, politik acidan torpiliniz bilmemneyiniz yoksa, mezun oldugunuzda sigortaniz asgariden yatmak uzere (hadi yine iyisiniz, asgari ucret 1300 oldu) en iyi ihtimalle 2000 o da en iyi ihtimalle 2000 tl sizin icinse uygunsa (bu rakami da istanbul disi bulursaniz dusunmeden oraya tasinin) okuyun. bir eseklik ettiniz benim gibi okudunuz madem, autocad'i zaten saymiyorum, revit, max, photoshop ciddi anlamda hakim olun (bizim okulda o zamanlar max falan kabul edilmiyordu mal gibi ogrenmedik) yanina ekleyeceginiz her program menfaatiniz icabidir. malzemeleri takip edin, youtube uzerinde cok guzel malzeme uygulama videolari var. girin radye temel yazin, surme izolasyon yazin, alci siva uygulamasi yazin, self level yazin, yanda benzer videolar alaninda daldan dala atlayin. takip edin onlari. yazlarinizi biliyorum istemeyeceksiniz ama santiyelerde gecirmeye calisin. bir size okulda ogretilen 1940 yilindan kalma detaylarin yanlisligini daha dogrusu gecerliligini yitirdigini gorurken ayni zamanda cizdiginiz seylerin ne oldugunu da canli olarak goreceksiniz. yine piyasaya is yapmayan hocalarin ve asistanlarin detay ve uygulamaya yonelik olarak hic bir halttan anlamadiklarini goreceksiniz. ha son olarak okulda hocalar sana ne yonetmelikten, imar durumundan vesaireden diyecekler. nah sana ne. serbest olarak bu isi yapacaksaniz, projenizi okulda sana ne o islerden diyen hocaniz degil belediye onaylayacak. siz de seve seve onlarin plan notlarinda, imar planinda vermis olduklari kural ve kaidelere uyacaksaniz.
  • okuyun ama mimarlik yapmayin.

    okumayin denmis hep, biraz degisiklik olsun.

    oncelikle, okumasi hakikaten zordur. isletme okuyan arkadaslariniz tasak kebabi yaparken siz geceyarilarina kadar proje cizersiniz. "hem calisip hem okuyayim" derseniz imkansiza yakindir. yapan arkadasim var, 6 senede bitirdi. gerci ben de 5 senede bitirdim ama olsun. ha, son sene toplam 3 ders aldim gerci. oyle butunlemeden geceyim, yaz okuluna gideyim olmuyor cogu zaman. bir kere bile but ya da yaz okuluna kalmadim cunku yoktu. bilgidin yok kardesim kaldiysan seneye alirsin. kolay gelsin. yani okumasi cidden iskencedir ama hayata bakisinizi degistirir, pek cok alanda kendinizi gelistirme imkani bulursunuz. buna donucem az sonra.

    ote yandan okulda esas sinir bozan ogretimin zorlugundan ziyade "kucuk daglari ben yarattim" modundaki hocalar ve "hepiniz muhtesem sanatci olacaksiniz" yalanlari. resmen ogrencileri trollemekle, bilgisayar kullandirmamakla vs ovunen hocalar goreceksiniz. size yapi dersinde 60 yil oncesinin yapi tekniklerini gosteren hocalar goreceksiniz. illa ki bir sacmalik denk gelecek yani, okullar boyle genelde turkiye'de. bunun haricinde su "sanatcilik" mevzusu var. okulda tasarim derslerinde iyi degilseniz basarisizsiniz ve iyi mimar olmazsiniz havasi var. kardesim, o okuldan mezun olanlarin %5'i konsept tasariminda calisacak. geri kalani uygulama, yapi detaylari, malzeme secimi, yapi bilgi sistemi, proje yonetimi (ki en cok para bunda var muhtemelen) gibi alanlara yonelecek. yani gunumuzde mimarlik yapmanin tek bir yolu yok, tum bunlarla ugrasanlar mimardir ve bir yapiyi duzgun projelendirmek ve insa etmek istiyorsaniz hepsi gereklidir. bu konuda kesinlikle bir yanlis yonlendirme var, ogrenciler piyasa nasil isliyor haberdar degil. cunku genelde hocalar da haberdar degil, omurleri okulda gecmis.

    bunun yaninda insaat sektorundeki tasarima "alternatif" isler haricinde mimarlikla yakindan veya uzaktan alakali fotografcilik, grafik tasarim gibi alanlarda calismaniz pek ala mumkundur. gidip malzeme sirketleriyle de calisabilirsiniz, muteahhit sirketlerle de, hatta benim yaptigim gibi makina-elektrik muhendisleriyle de. isvicre cakisi gibi olmaya calismayin, ufak tefek bilin her seyi ama tek konuda uzmanlasmaya bakin. en iyi kariyer firsatlari bu sekilde karsiniza cikacaktir. ayrica yeni mezuna 3 ay "deneme suresi" deyip para vermeyen (ki gayet yasadisi bir sey), cumartesileri calistiran ama yine de hafta ici saat 8'den once isten cikamadiginiz yavsaklarin ofislerinde asgari ucrete calismayin. gidin garsonluk yapin gerekirse, bir sure sonra o ofis sahipleri eleman sikintisi cektiklerinde o maaslar artar, calisma saatleri duzelir. musterinin de her istedigi degisiklige eyvallah demez. cunku adamin buyuk revizyonlara ucret almadan "tamam" demesinin sebebi, seni mesai ucreti vermeden calistirabilecegini bilmesi. sonucta patrona giren cikan yok, olan calisan mimara oluyor.

    ha, bu arada calisan mimar demisken, eger bir ofise girip calismaya baslarsaniz, birer calisan oldugunuzu hatirlayin. "siz sanatcisiniz, cok ubersiniz, bu ofiste calistiginiz icin sanslisiniz" gazina gelmeyin, kullaniliyorsunuz. bu da nihayetinde bir meslek. belli calisma saatleri vardir, maasi vardir, anlastiginiz kadar her hafta calisir, siktirip gidersiniz. daha fazla calismaniz gerekiyorsa mesai ucreti talep etmelisiniz, yasal olarak hakkinizdir.
  • burnunuz ve götünüz yerçekimine muhalefet etmesin.
  • ted mosby'inin yaşamı gibi hayat hayal etmeyin.
  • bölüme başlamadan önce son bir kez güzelce uyuyun.
  • avrupa'da is alani pek olmadigini unutmayin.hatta turkiye'de daha çok is alani bile olabilir.
  • çok idealist değilseniz, ya da daha ilk dönemden yaşadıklarınız sizi bezdirdiyse yapmanız gereken şey şu:

    okulu en kısa zamanda bitirmeye çalışın. c almışsınız, d almışsınız önemli değil. bitirin.

    bu durum sanıyorum tüm yaratıcılık gerektiren meslek eğitimlerinde geçerli. inekleyin ve bitirin. siz "bu proje olmadı, bırakayım seneye veririm." diye ağladığınızda, büyük ihtimalle bir sonraki dönem ufkunuz açılıp çocuk oyuncağı gibi geçmeyeceksiniz o dönemi. yine aynı acıları yaşayacaksınız. olan kaybolan hafta sonlarınıza, katılamadığınız etkinliklere, zayıflattığınız ilişkilerinize (aile, arkadaş, sevgili) ve malzemelere harcayacağınız paraya olacak.

    mimarlık okulu, psikolojik, sosyolojik her neyse, her şekilde, okuması en çok yoran ilk üç okuldan biri. evet, okulu uzun yıllara yayarak bu sürede teknik, kültürel, sanatsal, tarihsel anlamda kendini doldurabilmek mümkün ve iyi bir şey belki de. ancak bütçenizi zorlayabilir. birikimli bir şekilde mezun olmak, orta gelirli aile çocukları için çok mümkün değil.

    okulu bir an önce bitirmeye çalışırken, bir yandan da mümkün olduğunca atılgan olun ve mesleğinizden ve mesleğinize yakın dallardan çevrenizi genişletin. iş işte öğreniliyor. yapacağınız stajlar size hangi ortamda çalışmak istediğiniz konusunda inanılmaz yardımcı olacaktır. o yüzden yine çevrenizi kullanarak kaliteli yerlerde staj yapmaya çalışın ve işi öğrenin.

    çalışma ortamınıza karar verdikten sonra gerisi mezun olup iş aramaya geliyor. burada biraz tasarım ofislerinden bahsedeceğim. burası türkiye. o ödül listelerinde adını gördüğünüz ofisler bile tecrübesiz çalışan aradığı zaman önce patronun, sonra ortakların, büyük müşterilerin sonra da çalışanların yakınlarına değerlendirmede ilk sırayı veriyor. buna torpil diyebilirsiniz. kısmen doğru ama bana göre bu akdeniz sıcaklığından kaynaklanıyor. "iş öğreteceksek tanıdığa öğretelim." diyorlar. tecrübesiz çalışanın yapacağı ilk şey zaten ofisin çalışma düzenine alışmak olacak. bu maksimum 1 yıllık süreçte sizin yaratıcı tarafınız çok da fazla dikkate alınmayacak. neredeyse bir tekniker edasıyla çalışırken, proje süreçlerini, çizim ve render programını daha iyi kullanmayı ve yasal olayları öğreneceksiniz. yani demem o ki, bu pozisyona gelmek için müthiş bir portfolyonuz olması o kadar da önemli olmuyor türkiye'de. ilişkileri güçlü olan her zaman önde oluyor.

    daha fazla uzatmadan; mimarlığı sevdiğinizi ama okulun sizi çok yorduğunu hissettiğiniz anda, aldığınız notları önemsemeden, boşu boşuna ders bırakmadan, bir an önce bitirin ve iş sahibi olun. yerine göre yaklaşık aynı yorgunluğu veya daha fazlasını yaşayacaksınız. ama unutmayın, çok değerli şeyler var hayatta. hem sevdiğiniz işi yapıyor olacaksınız, hem üstüne para alıyor olacaksınız, hem de üniversite yıllarına göre daha çok boş akşamınız, geceniz, uykunuz, hafta sonunuz olacak.

    mutlu bir hayat dileğiyle.
  • kurduğunuz hayallerde birazcık realizm olsun. sagrada familia yapmayı hayal ederken, elinizde metreyle ustaya kapı boşluğu ölçüsünü anlatmak durumunda kalabilirsiniz.
  • dünyanın en eski ikinci mesleğini icra edeceğinizin farkında olun. birinci sıradaki meslekle emek/kazanç oranı açısından başa baş durumdadır da, o nedenle.
  • çok sevmiyosanız okumayın yazmışlar. çok seviyosanız da okumayın. çok seviyodum, hala seviyorum ama değmiyor. okurken harcanan enerjiye, arkadasların dönemde bi hafta vize haftası bi hafta final haftası çalışırken senin herrr hafta çalışıyor olmana değmiyor. mezun olup asgari ücretle başladığında, ya ofise tıkılıp bel ve göz sağlığını yitirip ya da şantiyede sahada insanların sorunlarıyla uğraşıp ortaya bir şey çıkardığında sonuca değmiyor.
hesabın var mı? giriş yap