• bu durumun ilginç bir yanı da, polis yakaladığında, yolcuların suçluluk duygusu içinde çömelmiş vaziyette durmaya devam etmeleridir. kanaatimce burada, bu "hastir yakalandık yav" şeklindeki grup psikolojisi, dışarıya (polise) "ne kalkacakmışız, biz zaten böyle yolculuk etmekten hoşlanıyoruz" imajı vermeye çalışmaktadır.
  • sabahin korunde is yolunda, kulakta death cozur cozur calarken birden daha biraz once lenin heykeli gibi duran amca yere cokmus halde kolunuzdan cekistirir, ustune bir de el isaretleriyle cöm cöm yapar. mnsikyim nooluyo diye dusunmeye bile firsat bulamadan ancak bu konuda iyi bir egitim almislara has bir refleksle cokerken vucuttan one dogru uzayiveren diz zort die ondeki baska bir amcanin kusura bakmayin ama gotune giriverir. normal durumlarda cinayete varacak bir dizi olayin baslangici olabilecek boyle bir hareket gecistirilir cunku ortada bir kriz durumu karsisinda orgutlenmis adeta tek beden olmus bir topluluk vardir. hatta her sabah nasil o kadar guzel olduguna inanamadiginiz sarisin hatun bile ilerlerlerde bir yerlerde cokmus korku dolu gozlerle tehlikenin gecmesini beklemektedir. o an kalkip "korkma ben hayattayken kimse seni incitemez, son nefesime kadar seni koruycam" falan die gaza gelme hayali kurarsiniz ama cok kisa bir sure icin cunku akla birden annenin pantolunun utusu ile ilgili aksama soyleyecekleri gelir. kadincagiz haklidir evet utunun agzina sicilmistir ama ceket pantolon da yogun dusman atesi altinda ilerleme usullerinin tatbiki icin ideal bir kiyafet degildir. sonra ortamdaki sessizlige hakim gerilim o kadar artar ki sanki uzansaniz o korkuyu tutabileceksinizdir. cunku o melul, lanetli, nice buyuk savascinin yikildigi donemece geliyorsunuzdur. koseyi tutmus polisin onunden gecerken disari bakmaktan korkarsiniz ama bir sey sizi bakmaya cagiriyodur oysa baksaniz onun gozlerine yakalanacaginizi ve sizi sonsuza kadar birakmayacagini bilirsiniz. frodo dersiniz, “heralde boyle hissetmistir barad-dur’un eteklerini tirmanirken”, ama frodonun sam i varsa sizin de nice badireler atlatmis, o yasli bedenle nice savaslara katilmis, nice trafik polislerinden gizlenmis yasli amcaniz vardir. az bir sure once gotune bacak soktugunuzu unuturak size guvenle gulumser o en zor anda… adeta gozleri “korkma evlat, herkes yakalanir ama bizim icin o gun bugun degil” demektedir. o an iciniz guven ve umutla dolar, aragorn gelir gozunuzun onune durmus bir avuc adama “but it is not this day” deyisini hatirlarsiniz. sonra nefes alabildiginizi farkedersiniz, tehlike arkada kalmistir, yakalanmamissinizdir. tehlikesini ve bedelini bile bile sizi arabasina almayi kabul etmis soforu en zor aninda yalniz birakmamis, tek bir beden tek bir akil gibi hareket edip basarmissinizdir. sevinc cigliklari yukselir, sofor gaza gelip motoru bagirtirir, hatta amca arka cama dogru slap diye bir de hareket cekiyordur, eski savaskurdunun ici hala yanmaktadir. boyledir ankarada sabahlari ise gitmek, biraz amistad izlemek gibi … (bkz: geliyorum doktor bey bir saniye)
  • ankara'da toplu taşımanın kadim geleneklerinden olup, yerine göre değişik duygular yaşatır insana.

    farz-ı misal odtü'den kızılay dolmuşuna bindiniz. akşam olmak üzere ve doğal olarak tıklım tıklım dolmuşun içi, oturandan çok ayakta yolcu var. kızılay'a dönen kavşağa yaklaştığınızda şoför ayaktakilerin çökmesini rica ediyor, fakat "iki kişi ayakta kalabilir" diye de ekleyerek topu yolculara atıyor. halihazırda yarım saattir ayakta bir o yana bir bu yana sallanıp durmuş olmaktan dolayı burnundan soluyan yolcular arasında kıyasıya bir irade mücadelesi başlıyor o an. bakışlarıyla birbirlerine "ay valla hiç çökemem" diyor, rakiplerini çömelmeye zorluyorlar. kaderini baştan kabullenmiş ve/veya iradesi zayıf olanlar hemen eleniyor zaten, çömüyorlar direkt. kalan birkaç kişi arasındaki kıyasıya mücadele neticesinde ise mağlup taraflar ağır çekimde ve pis bakışlar atarak götü yaklaştırıyor yere.

    işte tam o esnada, az evvel vuku bulmuş mücadeleden galibiyetle ayrılmış ve ayakta kalmayı başarmış iki yolcudan biriyseniz, şöyle bir manzara seriliyor önünüze:

    [http://youtu.be/rbtzudk40pe?t=27s http://youtu.be/rbtzudk40pe?t=27s]

    akabinde son durağa varıldığında başınız dik, mağrur bir şekilde iniyorsunuz dolmuştan ki, işte bu hissiyat mükemmel birşey.

    teşekkürler ankara dolmuşları.
  • para ver üstüne maymun ol temelli eğlence... hele ki koltukta oturan bi hatunla kesişiyorsanız, ya da sevdiceğinize ayakta kalmasın diye yer verdiyseniz rezaletin doruklarında bayrak diktirecek olaydır, bir de işi şakaya vurup ehehe mehehe diye gülme seçeneği vardır, insanı bitirir...
  • bir odtu dolmusu klasigidir. ama bir sicrarsin cegirge, iki sicrarsin cegirge, ucuncu de sicarsin cegirge misali, yine boyle bir cokme komutunun ardindan dolmus soforu tam odtu ye girmeden onceki gobekte kirmizi isiga yakalanmis ve mecburen dolmusu tam da memur beyin yaninda durdurmak zorunda kalmisti. fakat o da ne, memur bey sen kafayi yana cevirmesiyle, icerde kaka yapar pozisyonda cokmus olan 3 - 5 yolcuyu gormesin mi? hemen solugu soforun yaninda alip "kardesim sen bizi salak yerine mi koymaya calisiyosun?!" diye fircayi kaymisti. ceza kesmemisti sanirim, hatirlayamadim.
  • eğer minibüs şöförü kapalı tribünde amigoysa, birazdan "pınarbaşı burma burma" diye tribünleri inleteceğinin göstergesidir.
  • minibuste ayaktayken mp3 player dinletmeyen, paranoya yapan uyari. mutlu mesut etrafi izlerken bi de bakmi$sin ki herkes cokmu$, poposunu, dizlerini sokacak bir bo$luk bulmu$, sen deve cuce oyununda cuvallayen beceriksiz bebe gibi kalmi$sin ayakta. hocayla "$imdi ciktim oyundan di mi?" baki$masina girer gibi urkek urkek bakarsin minibus $oforune. sinirden segiren biyiklari a$agi dogru meyletmi$tir. "otur!" der sana adeta. aman agabey der egilirsin direk..
  • minibüse binmeden önce ciddi miktarda bacak kası yapılarak hadiseye uyum sağlanması şarttır. zira çökme süresi sıkışık trafikte dakikalar sürebilmekte olduğundan dayanıklı ve güçlü bacaklara ihtiyaç duyulmaktadır. diğer taraftan minibüste çökmüş insanlar arasında etekli hanım kızlarımız var ise onlara derhal yer verilmeli, kalpleri kazanılmalı ve akabinde titanikte ı am the king of world diyen leonardo di caprio edasıyla kuytu bir köşeye çökülüp gözler uzaklara çevrilmelidir.
  • minübüs şoförü çökün talimatını verir ve ondan sonra değişik tiplerden değişik tepkiler başlar.
    * birinci tipimiz, emre karşılıksız ve sorgulamadan itaat eder. bunlar uysal insancıklardır. bu adama sabaha kadar çök kalk desen sorgulamaz, çöker kalkar.
    * başka birisi daha vardır. bu da hemen emrin akabinde şoförle ağız dalaşına girer. mücadeleci tiptir bu. "kardeşim nereye çökcez bu kadar insanı almasaydın" der. şoför de " binmeseydin, o zaman taksiyle gitseydin zorla mı bindin" diye karşı cevap verir. minübüste kısa bir tez antitez ve sentez süreci yaşanır. bu dalaş böyle giderken en sonunda şoför "gerek kalmadı zaten trafiği geçtik" diye sinirlice söylenir ve mücadele berabere biter.
    * bir de hem çökerim hem söylenirimci vardır. üstteki şahısla aynı özelliklere sahiptir ama bu tartışmayı yere çökmüş vaziyette sürdürür.
    * şoför yalakaları vardır. bunlar da çökmeyenlere karşı şoförün yanında yer alır. "hadi arkadaşlar çökelim, yardımcı olalım ceza yazmasınlar. abi çök bi zahmet" der bunlar. kraldan çok kralcılar grubuna dahildirler.
    * bir de çökmeyi tam içine sindiremeyen ama mücadeleyi de göze alamayıp, en nihayetinde yavaş yavaş da olsa çökenler vardır. bunlar ağırdan alanlardır. bunu gurur meselesi yapar, çökersem karizma çizilir düşüncesindedirler ama minibüs şoförü ile mücadeleyi göze alamazlar çeşitli nedenlerle. içten söylenmecilerdir bunlar.
  • (bkz: dolmus sorfu)
hesabın var mı? giriş yap