5848 entry daha
  • uzandı. sokak lambasının sarı ışığı sekiyordu sanki parlak teninden. pencereden bu kadar ışık hüzmesinin girebiliyor olması şaşırttı önce. sonra telefonuna sarıldı ve başladı tabldot ilgi sunan ve gün boyunca mesaj bekleyen onca erkeğin uzunca mesajlarına kısacık cevaplar yazmaya. beklediğinin onlar olmadığını bile bile bir umut, açlığını dindirme hevesiyle. açlığını dindirecek olanın sokakta dağıtılan lokma değil, boğaz manzaralı bir meyhanede güvecine ekmek banılan sarımsaklı bir karides olacağını bile bile. yine de açlıktı bu, avlanmaydı, hayatta kalmaydı. hayatın getirdiği onca zorluğu, aile anksiyetesini, kariyer gelişimi stresini, duygusal gitgellerini ve açlık içgüdüsünü gidermeyeceğini bile bile pişen bir lokma daha attı ağzına, hayalini kurduğu karidesten bir adım daha uzaklaştığını bile bile. belki de tüm hakettiği gerçekten de sadece buydu.
  • -sana baktığımda tozlaşmaya sebep olup doğanın dengesini sağlayan, polen kokulu, bal üreten, gerektiğinde kendine feda etmekten çekinmeyen, kolonisine bağlı arılar geliyor, o kadar çok sivrisinek var ki ama yüzlerdeki bu vızıltılardan seni sesini kan emicilerden ayırma yeteneğine eriştim, dedi, erkek.
    kız, artık sinek ilacını bırakabilirsin, biliyorum çok kan emici var ama onlar bal kokusuna gelmezler, iki kişilik küçük bir kovanımız olsun. dedi.
    sonsuza dek mutlu ve ballı bir hayatları oldu.
  • karasevdadır bizdeki bu, dışı sizi içi bizi yakar. bu ateşten yüzüğü sorgusuz sualsiz kim kime takar.
  • "görüyorum ki çaresizliği tatmamışsınız hayatınızda" derken, bu sözleriyle malum bıyıklıyı paramparça ettiğinin farkında mıydı, belli ki değildi. böyle bir niyeti de yoktu. basit bir isteği vardı, yaşamak. yaşam hakkını koruması gereken devletin bakanına kibarca, açıkça ve samimiyetle söylediği sözlere aldığı karşılık, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan birilerinin nobran sözlerinden, tavırlarından başka birşey değildi.
1279 entry daha
hesabın var mı? giriş yap