• ağır sevda

    romantik aşk filmlerinin oynadığı bir sinema burası. en azından girişin bu yanındaki tabelada öyle yazıyor.

    benim evim, yurdum ve dünyam bu sinemanın gelecek matinesini bekleyen şu insancıkları izleyerek geçiyor. onların dünyası şu sinemaya gelen filmlerden daha ilgi çekici. hele biri var ki...

    bizim nalan abla şu köşede oturan kişi. öğle matinesini hiç kaçırmaz. yine bir 14 şubat günü, sevdalandığı isimsiz bir adamın randevusuymuş ilk kez onu kapılarından sürükleyen bu bekleme salonuna. kimse o adam, gelememişti o gün ve sonraki günlerde de.

    ama o beklemeyi seçti. her gün bu saatlerde gelir; perdedeki filmi izler ve... gider. ertesi gün mutlaka geri dönmek üzere.

    onun haricindeki aşık yüzler ağır ağır değişirler bu salonda. gençlerdir onlar. aşkları da genç ve uçarıdır. hiçbiri nalan ablanın sevdası gibi değil tabii. yaşıyorlar hayatlarını kendi bildiklerince... ama nalan öyle mi?

    seviyorum onu. evet, itiraf ediyorum; seviyorum onu. başımı okşayışını, parmağını bedenimde gezdirişini... sırf onun için her gün kabuğumu yosunla temizliyorum.

    sevdamız karşılıksız sayılmamalı. belki dört saydam duvarın çevrelediği ıslak bir hapishanede kader mahkumuyum. belki onun peşinden özgürlüğe ve aşka kaçabilmek için haddinden fazla yavaşım. belki ben küçük, aptal bir kaplumbağayım.

    ama bu hapishanemin, hatta sinemanın ve hatta dışarıdaki alemin ötesine taşacak bir aşkla seviyorum seni nalan'ım. beklediğin kişi belki hiç gelemeyecek ama ben her gün senin bu salona girişini umutla ve tutkuyla bekliyor olacağım.

    seni çok ama çok seven pıtırcık salih'inin sözüdür bu.
  • tek sayıların uğursuzluk getirdiğine inanırdı; sessizce girdi üçüzlerin odasına.

    kaynak
  • bizden bu aşk'ı söküp alabilene, aşkolsun gardaş, aşkolsun.
  • günahlar, acılar, kırgınlıklar... her birini yakıt olarak kullanıyordu ateşine. üşüyordu geceleri, gündüzleri bu telaş ile geçmediğinde.
  • hiper uyku güncesi

    şu teknoloji ne garip değil mi? on yıllar önce sadece hayal kabul edilenler bugün sıradanlaşıyorlar. gelecek, geçmişte hayal edilenlerin gerçekleşmesinden ibaret.

    zaten bu deneyin amacı da bugünün hayallerine ulaşılan bir zamana uyanmak üzerine kurulu. 3 yıl boyunca insan deneklerin katıldığı testler başarılı sonuç verdiğine göre... önümde kim durabilir; geleceğin dünyasıyla olan randevuma? kesinlikle ilerleyen yaşım olmasa gerek!

    bu son sesli dijital notu, çok sevdiğim ve bana üç güzel evlat veren karıma adıyorum. onun anlayışlılığı sayesinde bu son hayalimi gerçekleştirebiliyorum.

    gelecekte görüşmek üzere!

    ...

    deneyin başlangıcından itibaren ilk uyandırılışım bu. gözlerimi açtığımda karşımda tanıdık bir yüz görmek hoş bir duyguydu. insanın, ona tıpatıp benzeyen kendi torununun, hayatının amacı olan projeyi devam ettirmeyi seçtiğini öğrenmesi ne büyük bir mutluluk kaynağıymış! geleceğin aydınlık dünyasını tecrübe etmek için sabırsızlanı...

    ...

    ikinci uyanışım. ilk uyanışımdan beri iki nesil yaşamış. projeyi sahiplenen ailem sayesinde sonsuz bir uykuya kapılıp gitmemişim ve eldeki kötü sonuçlar nedeniyle başkalarını da deneye katmak istememişler.

    uyanmamın hemen ardından deneyin geldiği noktaya dair bana anlatılan ilk bulgular can sıkıcı. nöronlarım, yeterli aktiflik seviyesine ulaşamadıklarından ilk uyanışım sonrası bilincimi kaybetmişim. ağır koma hali sürünce de torunum bedenimi tekrar deneye dahil etmiş.

    maalesef, gerekli hücresel yenileme teknolojisinin hala yokluğunda deney kapsülündeki zorunlu, yarı ölü uykuma geri dönmek zorundayım.

    ama umudum var. olmak zorunda...

    ...

    neredeyim ben? ne kadar zaman geçti?

    kapsül kapağını açamıyorum. uyandığım bu yerde kapsülün dışında görebildiğim her şey soğuk, sessiz bir yıkıntıdan ibaret. ailemden kalan kimse yok etrafımda. hatta yakın çevremde yaşayan hiçbir insan sesi duyamıyorum.

    bu bir kabus. tekrar uyumalıyım. eminim, uyandığımda her şey düzelecek. emin hissetmem gerektiğini hatırlamak zorundayım.

    ...

    siz de kimsiniz? bu taş sütunlar size mi ait? ne söylediğimi anlayamıyor musunuz?

    hayır, bırakın beni. tekrar kapsüle dönmek istemiyorum. bırakın, bırakııın!!!

    ...

    uyandım. kapsülümün dışındayım. önceki iki uyanışım birer kabustu. ama bu da tuhaf...

    yattığım yerden kapsülümü görebiliyorum. imalat bandından yeni çıkmış gibi. bu gizemi çözmeliyim. biri geliyor. sen de kimsin?

    "selam, insan."
  • feshedelim tüm sözleşmelerimizi. sevgi dışında hiçbir bağ kalmasın.
  • sandalet
    turuncu saçlarını kaşıdı. sandaletinden dışarıya fırlayan, ayakta kalmaktan moraran parmaklarına baktı. her bir parmağını teker teker kıpırdattı.
  • kendi evreninde yapamadığını paralel evrenlerde yapabildiğini düşünmek istiyordu, lakin yaşadığı evren somut kanıtları ile karşısında dururken, kendisini dünyayı omuzlarında taşıyan atlas'dan ayrı düşünemiyordu.
  • bir yarım ölüdür bayan, diğer yarımla varım. ölü olan tarafımı nolur siz sarın.
  • başlık: kanaat

    öykü: dünyaları istemedi, dünyalar onun oldu.
hesabın var mı? giriş yap