• itiraf ediyorum, yollardayken daha cok olmak uzere bazi bazi npr'i dinlerim. hep country muzik radyolari hep yerel kilise radyolari, bi yere kadar... insan fresh air istiyor renee montagne istiyor. country'den western'den caldigim suremin yarisinda robert siegel, michele norris ve melissa block'tan diger yarisinda da ibrahim tatlises'ten aci gercekler'i dinlerim. yanlis baslikta degilim yoldayim minnesota'ya gelecem.

    abd'de public radio dinleyip de public radyolara bircok programini yayinlatmayi basarmis minnesota public radio'yu duymayan yoktur. minnesota ve public radio kaliplarini bi araya getir garrison keillor ciksin. garry ciksin dedim de eger ki sovlarini keyifle dinlemeye devam etmek istiyorsan cikmasin. radyoda iyi ama o steril esprileriyle bizi gulduren kibar ve duygusal sesi tasiyan 2 metrelik bunyeyi gorme derim. artik ayni sekilde dinleyip gulemiyorsun, cekiniyorsun. simdi, bu norvec-iskoc kirmasi(minnesotalilarin muhimce bir kismi iskandinav kirmasi... kirma ne yaa? bana sorma...) garry'nin sovlarini dinlemeyi sevenler minnesota'yi da sever. anilan sov minnesota'nin nehirlerine daglarina ormanlarina bir istiyak uyandirir. minnesota'yi daha gormeden seversin. gezince ise duygusalliktan siyrilir bir mantik iliskisi yasarsin ki daha sagliklidir...
    simdi sen de gezinenler gibi birlesik devletlerin kuzey hatti boyunca onemli bir kisminin orman, gol ve nehir oldugunu gormussundur. minnesota 40 defa tekrar ettigi icin boyle bir cografyada kendini goller yoresi diye andirmayi basarmis bir memleket. 10 bin gol var diyorlar. dogru mu diye 74'e kadar saydim, sonra vazgectim tamam 10 bin dedim. ama gol dediklerinin cogu pennsylvania'daki unlu lake jamal buyuklugunde goller. lake jamal'in kutsal suyuna, bulbul otuslu kurbagalarina ve niluferlerine saygisizlik olmasa su birikintisi diyecem, demiyorum... eyalet nufusunun yarisi twin cities'de yasiyor ama eyalet ikisinde de yasamiyor. wisconsin'e yuzunu donmus minneapolis ve st paul ahalisi, kicini cevirdigi minnesota'ya outstate diyor. gencliklerinin bir doneminde east village'de takilmis bir kisim minneapolisli gormus/okumus, skyline'nindaki gokdelen sayisi 5'i gecen her midwest sehrinin tasra entelektueli gibi new york'a oykunuyor... minneapolis'e miniapple diyor, st paul'e suburb diyor... nezih st paul ahalisi gibi bizi de rahatsiz ediyor. gerek yok bunlara.
    nerdeyse 100 dereceye vurmus nemli sicaklikta o hep yakinilan kisina karina soguguna serin bir sempati duyuyorsunuz. butun upper midwest'te oldugu gibi burda da kar ve sogugu dusununce dilinizin ucuna gelen o filmin adini diyesiniz geliyor. dilin kopsun abi ama yine de deme. bu filmi de hic alakasi yokken ustune alinan wisconsinlilerin gereksiz ve asiri alinganligi saniyordum ama artik eminim ki fargo, butun upper midwest'in midnight express'idir. biraz da basarilarimizla anilmak istiyoruz diyorlar. minnesota aksaniyla "he valla" dediginde seni seviyorlar, hot dish dedikleri guvecten ikram ediyorlar. iskandinav etkisi mi bilmiyorum ama midwest ortalamasinin ustunde bir demokratlik hatta yer yer parcali bulutlu liberallik var. bunlar eyaletlerde gormek istedigimiz guzellikler.
  • insanlari fazla nazik olan sehir.
    hikayemiz amerikanin en dar koltuk araligina sahip olma rekorunu elinden birakmayan spirit airlinesin minnesota ucaginda baslamistir. yanima oturan orta yasli hanim abla ucagin koltuk araliginin dar olmasinin yegane sebebi kendiymiscesine yaninda, arkasinda ve onunde oturan herkese, "sizi rahatsiz ediyor muyum, tepsimi acsam daralir misiniz" vb sorular sormustur.
    minnesotaya ulasildiginda downtownda elindeki telefonun guduk gps yetenegiyle yol bulmaya calisan garibana, sokaklari supuren bir baska hanim abla, bel cantasindan harita cikarip vermis, telsizle merkezi arayarak binilmesi gereken otobusu ve en yakin duragini ogrenmek suretiyle yardim etmistir.
    bir baska otobus soforu, yol soruldugunda, altinda guzargahi belli bir otobus olmasa seni gidecegin yere goturecekmiscesine yardim etmis, indikten sonra kapiyi acip "yolu anladin mi bak suradan, donmek istersen de durak buradan" diye gostermistir. bunlar amerika' nin bencil ve kendi gununu kurtarmaya odaklanmis insanlarindan beklenen hareketler olmadigcun bunyede burasi neresi, ben neredeyim, bu insanlar neden bu kadar nazik, olecek miyim yoksa etkisi yaratmistir.
  • marshall eriksen'in memleketi olan eyalet.
  • burasi state of ten thousand lakes olarak bilinir ama aslında irili ufakli 35,000 adet göl vardır. başkent saint paul ile minneapolis twin cities olarak anılırlar ve otoyolla birbirlerine 10-15 kilometre mesafededirler. ortada ise havaalanı bulunur. minneapolis son yıllarda nüfus olarak artmış ve burada hayat canlanmıştır. üstüne üstlük 2007 yılında dünyada hayat standardı olarak yaşanabilecek 5. şehir seçilmiştir. elbette biraz ot gibidir bu yaşam istanbul la karşılastırırsanız ama her halikarda insanların aydınlığı, ilericiliği, sanat ve çevreye verdikleri önem ve sağlık hizmetleri amerikanın pek çok yerine göre çok ileridedir bu blue state te.

    saint paul ise eski korunmuş binaları, sessizliği ile tam bir başkenttir. 1920 lerde gangsterlerin saklanmak için geldikleri bu şehirde ve minneapolis te toplam 1,5 milyon sarı kafalı, iskandinav kökenli insan yaşar. herkesin soyadı gunderson, ericsson, gustafson dur. kara kaşlı, kara gözlü adam yokmu diye illalah dersiniz buralarda.

    ha belli bir zaman evvel somali den göçmen almıştır bu eyalet o sebepten ortada bir sürü başı örtülü arap dolaşır. diğer eyaletlerde hispaniklerin yaptıkları işleri bunlar yapar. alt kültür olmasına rağmen haliyle ve tabiatıyla bir somali lokantası bulamazsınız elbette. zira bu bir oksimoron olur en hasından

    özetlersek : yazlar sıcak ve kisa , kışlar uzun ve soğuk ama çok soğuk , insanlar kibar ama samimiyetsiz, medeni ama tatsız, ne esmerde ne kumralda gönlüm yanlız sarışında diyenlerin pek seveceği, seattle gibi marjinal olmaya calışan fakat midwest oldugu için insana kasvet çöktüren ve arabasız çişe bile gitmenizin zor olduğu bir eyalettir minnesota
  • 1 yilimi gecirdigim, sinir bozucu soguklariyla unlu abd eyalettir. 23 şubat 2009 tarihinde -45 fahrenheit'e inerek son 7 yilinin en soguk gununu yasamistir. turkiye'nin "yazlari sicak ve kurak, kislari ilik ve yagisli" olan bir sehrinden geldiyseniz eger cekilen izdirap x8 combo pointle carpilir. futbol takımları super bowl'da yalnızca 1970 yılında şampiyon olan minnesota vikings'dir. çok iddialı olmasalarda, maçları eğlenceli geçer. beysbol takımları minnesota twins'dir ki onlarda tarihlerinde 3 kere(1924- 1987- 1991) dünya serisi şampiyona birincisi olmuşlardır. minnesota twins ismi başkent st.paul ve metropol şehir minneapolis'in koca eyaletteki en büyük iki şehir olması ve birlerine yarım saatlik mesafede olmalarından gelir. zira bir şehirin tepesinden baktığınızda diğerini netçe görebilirsiniz. ayrıca country müziğin duayeni bob dylan da bizzat minnesotalıdır.hatta ve hatta izmir'e daha yeni şubesi açılan meşhur amerikan elektronik ürün mağazalar zinciri bestbuy'un kurucusu ve sahibi richard m. schulze de minnesotalıdır. minneapolise 15 dakika olan richfield'da kocaman, u şeklinde headquarterları bulunmaktadır. bu da yetmezmiş gibi rollerblade'in icat edildiği ve gökdelenler arası geçişleri sağlayan kapalı köprüler olarak tanımlanabilecek ''skyway''lerin dünya üzerinde en uzununa sahip olan eyalet de yine minnesotadır. (bkz: evet böyle)
  • (bkz: henry gale)
  • kızılderili dilinde "many lakes "," bir sürü göl " anlamına gelen bir kelimeymiş.buradan minneapolisin de bir sürü bi şey barındıran bir şehir olduğunu çıkarabiliriz sanırım.
  • işe gitmeden önce bir kaç saatim var ve hazır boş vaktim varken ve green card çekilişi de açıklanmışken, yaşadığım eyalet olan minnesota ile ilgili bir kaç kelam edeyim.

    öncelikle, burası soğuk bir yer. kışın bazen tipi olur ve günlerce evden çıkamayabilirsiniz. özellikle hayatında doğru düzgün kar görmemiş biri olarak ben neden burada yaşamayı seçtim ona değineyim önce. bu bölgenin insanı, açık görüşlü ve aslında soğuk havanın aksine sıcakkanlı ve yardımsever. şimdi bana floyd olayıyla gelmeyin lütfen çünkü bu münferit bir olay değil ve zaten olayın nereye geldiği ortada. bu hareketler bölgenin her yerine yayılmış vaziyette değil ve aryan ırk olduklarını düşünen insan sayısı sıfıra yakın.

    ben bir yandan master yapıyorum diğer yandan geçimimi sağlamak için iki işte çalışıyorum. master programım bittikten sonra ikinci işimi bırakmayı planlıyorum ki bu ikinci iş benim günlük 1-2 saatimi almasına rağmen yüksek efor istediği için bana aylık 1000 dolara yakın para bırakıyor. asıl yaptığımız iş, burada uzun bir zaman uğraşarak butik bir dükkan açtık iki kişi ve bütün naktimiz ve vaktimiz buraya gittiği için ikinci işi şimdilik yapmaya devam ediyorum. tüm bunlar olurken master programına çalışmak zor geliyor ancak biraz uzamasına rağmen onu da bu yıl sonuna kadar bitirmeyi planlıyorum. master bittikten sonra kafeden de fiziki olarak çekilip sadece yatırımcı olarak yoluma devam edeceğim. şimdi bütün bunların minnesota ile ne ilgisi var derseniz; insanları ön yargılı olmadıkları için, sizin bölgesel lezzetlerinize veya yaşam biçimlerinize aslında merakla yaklaşıyorlar. ve bu da size iş hayatında daha parlak bir gelecek vadediyor. ha bu amerika'nın her yeri için aynı değil mi derseniz, değil arkadaşlar. kesinlikle değil. bazı yerler var ki bayrampaşa'yı insana mumla aratır. ben bir türk restoranı gibi bir yer açmadım ama açsanız o da tutar doğru lokasyonu bulmanız kaydıyla. burada kastım insanların sizi ve onlara sunduklarınızı ilginç ve eğlenceli bulmasıdır. dediğim gibi lütfen floyd olayını burada bana getirmeyin, gidin başka yerde tartışın o mevzuyu.

    bölgenin havası suyuna gelirsek; burası buzlar bölgesi. ciddi anlamda soğuk. ben yazın yerleşmiştim kışını çok bilmiyordum bilsem gelir miydim bilmiyorum. şu an gelirdim derim ama kışı sevmiyorsanız burası size göre bir yer değil. benim işlerimde maliyet hesabı yaparken, tipiden dolayı dışarı çıkamayan insan sayısını aklıma getirmemem ve bazen bir hafta kapalı kalmam nedeniyle göt olmak aklımda yoktu tabii. ama doğası harika bir yer. ben minneapolis'teyim ancak luverne, duluth, st. paul, twin cities ve bemidji gibi bir çok yere gittim ve hepsi de güzel yerler.

    yaşam maliyetleri konusunda cali ve ny gibi acımasız fiyatlar yok burada. ben sadece kendim çalışarak 6 yılda bir kafe açacak hale gelmiş vaziyetteyim. şu anki evime kira olarak 1300 dolar veriyoruz ve parayı ikiye bölünce bu iyi bir rakam. bunun çok altında son derece güzel evler de mevcut ancak bize başka projelerimiz için büyük bir yer gerekliydi ve böyle bir evde karar kıldık. böyle muazzam bir evi türkiye'de görmem mümkün bile değil.

    burada araba çok önemli çünkü toplu taşıma kesinlikle çok zayıf ve mutlaka bir arabanız olması gerekiyor. ama abd'ye ilk gelen biri gibi hemen bir mustang alacaksanız ayvayı yemeye hazır olun çünkü kışın çok büyük sıkıntı yaşarsınız. ben suv bir araba almanızı öneririm. karda araba sürmeyi bilmiyorsanız o da bir sıkıntı ama kolay alışırsınız çünkü burada belediye kışın tuzlama, kar küreme gibi hizmetlere yüksek masraflar harcıyor. ha bu bile yetmiyor bazen o ayrı konu.

    kış kış deyip durdum ancak yaz kış fark etmez, burada her zaman bir etkinlik bulabilirsiniz. minnesota state fair mesela yılda 2 milyon kişinin katılımıyla gerçekleşen bir etkinlik ve akla o hemen o gelir ancak bir çok etkinlik var ve bunlar gerçekten zevkli geçiyor.

    şimdilik kaba taslak bunları yazdım. talep olursa sonra yine editleyip güncellerim.
  • politik olarak abd'nin izmiri, radikal bir blue state. hatta bir seçimde bütün eyaletler cumhuriyetçi partiye oy vererek red state olmuşken, bu eyalet yine demokratlara oy vererek blue state statüsünü inatla korumuştur.

    (bkz: blue state)
    (bkz: red state)

    edit: bahsettiğim seçim için link
    http://en.wikipedia.org/…residential_election,_1984
  • hayatimin bir senesini gecirdigim kuzey abd eyaleti eksi 40lara varan sogulkari ve 10000 golu ile meshurdur...
    ama o soguklarin insanlari pek etkiledigi soylemez, eger araban yoksa yapacagin pek bir sey, ha araban olsa da yapicak pek bi sey yok ama olsun...
hesabın var mı? giriş yap