• garip bir kısır döngüyü barındıran süreç. kalksan kalkılmaz, yatmak istesen uyku yok, öyle yorganın içinde esir oluyor insan. ciddi manada sabır gerektirir.
  • dünyanın en sefil olayı. lan kalksanız olmaz, uyusanız uyanmışsınız bi' kere o hiç olmaz. mal gibi tavanı seyredersiniz, boyası falan dökülmüşse dökülen yerlerden şekiller üretirsiniz zihninizde... zor yani. evet.
  • akıllı telefonların icadıyla tarih olmuştur.
  • eğer ailesiyle yaşayan arkadaşta kalındıysa, isa'yı bekler gibi arkadaşınızın bir an önce uyanıp kurtarıcı olarak gelmesini beklemekle geçer.
  • ondan sonra derler iphone gereksiz bir alet. siktir la.

    eskiden neydi öyle abicim. uyan sabahın 8 inde. ev sahipleri 11-12den aşşa uyanmıyor. resmen yarra yering. yorgan içinde dön dur. eğer şanslı isen yakınlarda balkon kapısı falan varsa çıkar oturursun (tabi mevsime bağlı).

    dünyanın en büyük kahrı (askerdeki boş beklemelerden sonra tabi)

    ha şimdi iphone var. en az 2 saat oyalıyor seni. gir sözlük oku, maillere bak, tiwtterda dolan, bir şeyler oku, oyun oyna. oh be. dünya varmış.

    bu arada evde misafir varken geç uyanan ev sahibinin de amına koyim ya. ben hayatta yapmam. misafir varsa erken kalkarım. ha misafir olmasn o ayrı.
  • tuvalete girersem sifon sesi n'olcak endişesinin egemen olduğu, yatakta aç aç tavana, duvara bakılan süreçtir.
  • samimi olmadığım birinin evinde erken uyanıp, odada bulunan sikimsonik kişisel gelişim kitaplarından birini alıp yüz küsür sayfa okuyarak (ne kadar erken hesap et) kısmen dahil olduğum eylem. kitap bana inanırsan başarırsın derken ben daha işemeye gidemiyordum mına koym.
  • bizim evde yasanilmayandir. zira annem sabahin korunde kalkip sinsi sinsi kaloriferleri sonuna kadar yakarak herkesi kendisine katilmaya davet eder. zira misafirlige gelen uykusu agir bir arkadas sirti petege degince ziplayarak kalkmistir. anne olayi sonuna kadar inkar eder, her ne kadar kahvalti hazirlamis, cayinizi bile koymus olsa da (bkz: canim)
  • einstein'ı anarım o anlarda. rahmetle. göreceli zaman kavramını bir kez daha ispatlarım kendime, -bir dakika nasıl bir yıl kadar uzun olabilir?- iki yıl sonra pardon iki dakika sonra da goethe aklıma gelir (her iki anlamda). genç werther’in acıları. sol gözüm seğirirkende friedrich nietzsche'yi düşünürüm. en son da aklıma hawking gelir. ama uzay,evren zamandan değil. kıpırdamadan yatarken kısmi felç geçirmekten.
  • yastik ve yorganin desenlerinin ezberlenmesi, kuyruk sokumunun bos bos yatmaktan dolayi agrimaya baslamasi, hayatin kisa diye hayiflanamayacak kadar uzun oldugunun farkedilmesidir. yalnizliktir. bosluktur. karamsarliktir.
hesabın var mı? giriş yap