• bir arvo pärt bombası. efendim öncelikle bir beste, ayrıca da bir albümün adı. ecm new series'den çıkma, manfred eicher'den olma. miserere ile açılıyor albüm. kulaklarımızın pası alınıyor. festina lente ise albümün babasına ithaf edilmiş. sarah was ninety years old ise kişiyi orta yerinden çatlatıyor, en azından beklemekten...
    efendim miserere, pärt'in dini eksende ürettiği önemli eserlerinden. 51. mezmurdan çıkmış estonyalı deli amca yola, dies irae batağında saplanmış. o ne dies irae öyle diye sorasım geldi kendisine. değişken, bazen yüreklerde hissediliyor, bazense sağır ediyor. garibi elektrogitar bile var çalınanlar arasında. dinlerken kulaklarıma inanmadığım için, üşenmeyip cdnin içine baktım. valla var, billahi var. bas gitar bile var. kafamdaki sınırlara bir saldırı olsa gerek. bu estonyalı ile başım belada diyip bu bahsi kapatayım. siz siz olun, yakın bu albümden. ayrıca karanlık sulara açılmak isteyenlere hararetle tavsiye ediliyormuş, söylemeden geçmeyelim...
  • favori yazarlarımdan jean christophe grange'ın son romanı...

    şeytan yemini gibi iyi işlenmiş fakat benim için belirli bir eşiği aşamamış bir kitaptan sonra yeni eserini merakla bekliyordum.

    baştan söyleyeyim, kızıl nehirler'i , leylekler'in uçuşu'nu bekliyorsanız bu kitap sizi pek tatmin etmeyebilir.çünkü temposu daha yavaş. siyah kan'ı görmeyi umuyorsanız yine hayalkırıklığına uğrarsınız çünkü okuyucuyu o kadar içine çekmiyor,o kadar germiyor.

    koloni'nin en belirgin yanı, grange'ın diğer kitaplarında da mevcut olan fakat bu eserde özellikle yoğunlaşmış olan karakter derinliği. karakterler ve diyaloglar çok çok sağlam.kasdan ve volokine çok iyi bir ekip oluşturmuş.

    sonu belki biraz tahmin edilebilir gibi dursa da siyah kan'dan da şeytan yemini'nden de daha iyi bir sonu var kanımca.

    --- spoiler ---

    grange istemeden de olsa bir mesaj yollamış bize. romanın ermeni kahramanı kasdan'ın aslında ermeni olmadığının ortaya çıkması, ermeni kültürünü inceledikten sonra o kültüre hayran kalıp kendini ermeni hissetmesi ve yıllar yılı ermeniyim demesi,damarlarında ermeni kanının dolaştığını söylemesi bana biraz bizim "ne mutlu türküm diyene" sözünü hatırlattı.anlayana...

    --- spoiler ---

    grange'in bilgi dağarcığı yine kendini gösteriyor bu kitapta.çok küçük detaylarda bile satırlarca dolu bilgi vermiş.fakat bunların ne kadarının doğru olduğu şüpheli.leyleklerin uçuşu'nda bizim boğaz köprüsünün yanında koyunların kuzuların otladığını yazmıştı mesela.bu kitapta da yoğurdu ermenilerin bulduğunu söylüyor.kurtlar imparatorluğu'nda 12 eylül darbesini birçok yanlışla aktarmıştı,koloni'de de şili darbesinden bahsederken aynı hataları yapmış olması muhtemeldir.ama sonuçta bunun bir kurgu olduğunu unutmamak lazım,önemli olan yazarın hikayeyi nasıl işlediği, anlatımı, tasvirleri,kahramanları,diyalogları,kitabın sonunu nasıl getirdiği,hikaye içi tutarlılığı.bunların çoğunu grange bu eserinde de çok iyi yapmış.

    son tahlilde koloni grange hayranlarını tatmin edecek bir eser fakat eski eserlerini aratan tarafları var.romanın sonunda insan eksik birşeylerin olduğunu hisseder gibi oluyor.ama 400 küsur sayfa boyunca kaliteli bir anlatımla hikayeyi güzel işleyen bir grange var.tavsiye ediyorum.

    son değerlendirme de kitabı çeviren tankut gökçe'ye; çoğu tabiri türkçe'ye çok iyi çevirmiş.türkçe deyimleri çok yerinde kullanmış fakat bir çevirmen nasıl "çek ettim" , bir çok yerde tamam yazacağına nasıl "ok" ya da "okey" yazabilir?msn'de "çet" yapar gibi bir üslup kullanmış bazen.
  • jean christophe grangeın iki polisin zaman zaman birlikte, zaman zaman ise ayrı kollardan araştırdığı cinayetler serisini anlattığı romanı.
    biraz dan brown tarzı olmuş bu kitap, tarih ve sanat göndermeleri, diger grange romanlarindan hayli fazla. kahramanımız ermeni olunca bize teğet geçen konular da var tabii ki.. "pahlava mı?baklavanın yunan tatlısı olduğu iddiasına ek olarak bir de ermeni tatlısı olduğu iddiası mı var?" sorusu doğuran, araştırınca alakasız bir tatlı olduğu, sadece isim benzerliği bulunduğunu öğrenmeme vesile olan kitaptır aynı zamanda.

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    nazi zulmünden yola çıkarak insanların içindeki şiddet duygusunu irdeleyen bir kitap olmuş; çok derin tahliller beklenecek bir kitap değil neticede, aksiyon amaçlı yazılmış, ama kahramanlarımız kasdan ve volokine'den başlamak üzere, neredeyse kitapta karşılaştığımız herkesin bir şiddet kullanma geçmişi olduğunu görüyoruz. herkes kendince bunu haklı çıkartma uğraşında olsa da, sonuçta acı çekme ve çektirme teması okuyucuyu ürpertiyor. yahudi merkezindeki araştırmacının sözleri bu şiddet vurgusuna özellikle dikkat çekiyor; kasdan'a nazi vahşetinin fotoğraflarını gösterip işkence öykülerini anlattıktan sonra, "yan tarafta da bizim filistinliler'e yaptıklarımızı görebilirsiniz" demesi, bu işin sonu olmadığını anlatıyor zaten. tıpkı kitabın sonunda, öldürücü çığlığa sahip olan çocuğun anonimliği gibi...

    --- spoiler ---
  • tankut gökçe bu kitabı çevirmemiş, yorumlamış. zaten cümle düşüklükleri, "ok"'un "tamam" yerine "ok" olarak bırakılması, zaman kipi kaymaları falan derken sürekli bir tehcir muhabbeti dönmesinden işkillenip daha 10 bölüm okumadan kitabın orijinaline baktım. gökçe "génocide" * sözcüğünü tehcir olarak çevirmekle kalmamış başka ilginç işler de yapmış. örneğin bir noktada karakter "yine ermeni soykırımından bahsetme" derken bunu "yine ermeni soykırımı zırvalıklarından bahsetme" olarak değiştirmiş. dahası "ermeni ismiyle türkiye'ye gidersen başın ağrır, hele ağrı dağına gideyim dersen sana asker eşlik eder ve geri dönemezsin" gibi karakterin (ya da jean christophe grange'in) aşırı ırkçılık yaptığı bir kısmı tamamen çeviriden atmış.

    grange popüler bir yazar olduğu için kitabı türk okuyucuyu rahatsız etmeyecek bir hale getirmek istediklerini anlayabiliyorum, (ki ağrı dağıyla ilgili olan paragraftaki "midnight express" seviyesindeki ırkçılık grange'e şüpheyle bakmama yol açtı) ancak soykırım mı değil mi tartışmasından bağımsız olarak çeviri açısından bunlar hem şık hem de etik değil, zira bir çeviri okuduğumda aksi belirtilmediği sürece ufak tefek gramer hataları olsa bile içeriğin değiştirilmediğini, ekleme çıkarma olmadığını varsayıyorum. çevirmenin okuyucuyu dip notla bile bilgilendirmeden bu tarz değişiklikler yapmış olması "başka kim bilir neleri değiştirdi" sorusunu oluşturduğu için kabul edilebilir değil.

    edit: bu arada ingilizce okuyayım bari diye baktım da, kitap ingilizce'ye çevirilmemiş bile.
  • 4'te 3'ü ağır tempoda giden son çeyrekte insanı uykusuz bırakan kitap. tahminim, bunun da filmi çekilir.
  • grange'in 20 liradan piyasaya sürülen kitabı.

    tüm kitaplarını okumuş fanatik bir grange hayranı olarak koloniyi pek tutmadım ben. ilk defa kitabın sonunu, iki ana karakterin geçmişlerinin olaylarla bağlantısını okumadan tahmin edebildim. hatta cinayet yöntemini kestirmek de zor olmadı. ya adamın tarzına alıştım, yada bu sefer fazla açık etmiş hikayesini.
  • jean christophe grangé'nin son kitabı...

    her ne kadar yazan abimiz grangé olsa da ve yine her ne kadar d&r'da birkaç haftadır çok satanlarda görünse de beni öyle aman aman vuran bir kitap olmadı.

    ana karakterlerin hayatlarının tüm detaylarına rağmen, tuhaftır, benimsenemiyorlar (kanımca)

    kitapta 57.641 farklı karakterin bulunması sorunu da bir süre sonra kimin neci olduğunu unutmamıza neden oluyor. kitabın sonunda akılda sadece üç isim kalıyor: lionel kasdan, cedric volokine ve wilhem goetz... bir de soyadlar tabii; hartmann, py vs.

    bütün hikayenin nereye bağlanacağı endişesi, her an bir yerden bir bit yeniği çıkabilir düşüncesi ise hikayenin sonunun o kadar uğraşa rağmen beş sayfada apar topar toplanması gerçeğiyle karşı karşıya gelince insanda "ne oldu ulen şimdi?" hissi yaratıyor.

    bütün bunlara rağmen nazizm'e ve sonrasına yaptığı atıfların yanı sıra barındırdığı bir kısım genel kültür için okunabilecek bir kitap (bkz: condor planı)
  • jean-christophe grange ın yeni kitabının ismi.
  • grange'i neden sevdiğimi bir kez daha hatırlatmış olan kitabı.

    işin kötüsü bundan önce, daha sonra yayınlanmış olan la foret des manesi okudum. itiraf edeyim büyük hayalkırıklığına uğradım. hayır kitap çok kötü değildi, ama grange'e yakıştıramadım. sonra bunu okuyunca arkadaşın epeydir güney amerika ile kafayı bozmuş olduğunu anladım. taşlar yerine oturdu, ve okurken innnanılmaz keyif aldım.

    bir kere önceki romanları ile kıyaslayarak okunmamasını tavsiye ederim, farklı yöntemler, farklı ilerleyen bir örüntü tercih etmiş yazarımız. aynı tadı elbette vermiyor. ve fakat devir değişti yani tabi grange de değişti. olduğu gibi kabul ediyorum ben kendisini. cin ali çıkarsa okurum, o derece seviyorum.
    bu nedenle üstünden kaç yıl geçmiş, filmleri çekilmiş diğer kitaplarıyla karşılaştırmadan düşünüyorum: bence olmuş.

    --- spoiler ---

    öncelikle volokine, evlen benimle! (bkz: hatunların efendi adam yerine piç tercihi) ay öyle bir anlatmış ki, nerdeyse bir nicholai hel fakat yaralı! hangi kadın sevmez böyle bir karakteri. (bkz: allison cameron) geçmişindeki karanlık bölümlerden bahsettiğinde malesef burdaki alertsiz bir spoiler'a gözüm takılmış ve duruma dair bir fikre sahip olmuştum. yine de okuma zevkimi mahvetmedi, zira bu bilgi o kadar minik bir ayrıntı gibi kalmış ki.

    cinayet - macera ekseninde ilerleyen bir kitaptan beklenmeyecek kadar güzel bir ayrıntılar bütünü ortaya çıkmış. aşırı fazla karakter var, insan kimin kim olduğunu unutuyor. bir de benim gibi isimleri atlayarak okuyan biriyseniz geri dönüp dönüp bu kimdi, şu neydi demeniz oldukça mümkün. ama her karakterle ilgili gayet doyurucu açıklamalar mevcut, havada kalan pek bir şey görmedim şahsen. yani bu kadar anlatmaya karar verdikten sonra bi 400 sayfa daha çok rahat çıkarırmış aslında bu sistemden de, tadında bırakması iyi olmuş.

    tat bırakmak demişken, kitabın sonu müthiş. yani hiç beklemediğimya da tam beklediğim gibi olmasından ziyade, daha doğrusu açığa çıkan olaylardan ziyade anlatımına bayıldım. arkadaş kitaplarının filmleştirilmesinden oldukça memnun kalmış olacak ki sanki kitap değil senaryo okudum özellikle sonlarında. bu kadar mı güzel canlandırılabilir yazar bir insan.

    kitabı okurken geçen yer, olay ve kavramlarla ilgili araştırma yapıldığında (internet ne güzel bir icadımızsın.) nerelerde yerinde, nerelerde abartı, ya da hangi kısımların yanlış olduğunu görmek mümkün, bu yüzden diğer kitaplarında verdiği bilgilerin yanlışlığından yola çıkarak bu kitabı yargılamanın doğru olmadığı kanaatindeyim. en azından ilgisi olmayan birini bile güney amerika tarihi hakkında araştırma yapmaya sevk edecek kadar incelikli anlatmış olması övgüye değiyor.
    ve şiddet. bu konuda da tarafsız yaklaştığını düşünüyorum, ve bir noktada konuşturduğu karakterlerden biriyle kesinlikle hemfikirim
    " kin bu dünyada en iyi paylaşılan yetenektir. üzücü olan ne nazizmin ortaya çıkmış olması, tüm insanlığı kirletmesi ve milyonlarca insanı katletmesi. ne de günümüzde bile bu canavarlığın dünyanın her köşesinde varlığını sürdürmesi. asıl üzücü olan her birimizin içinde bir nazinin bulunması. istisnasız hepimizin."
    dünyanın bir ucundan diğer ucuna giden bir öykünün her noktasında şiddetin ve kötülüğün kol gezmekte olması, bu düşünceyi gayet destekiyor. hiçbir yer güvenli değil, evet.

    ayrıca, öldürücü çocuk sesinin peşinde koşan deneyler ve nihayet buna erişilmiş olması o kadar da fantastik gelmedi bana. yani fiziksel olarak bu belki de mümkün değildir, sanıyorum ana nokta bunun gerçekleşme ihtimalinden ziyade, insanoğlunun genelin aklına gelmemiş fikirlerden yola çıkarak - iyilik ya da kötülükle yoğrulmuş - büyük yenilikler yaratabilme kapasitesi. uzun uğraşlar sonucu edinilmiş bu silahın dünyayı - bizim kirli ve bayağı - dünyamızı değiştireceği söyleniyor.
    kendisini ari ve diğerlerinden üstün gören tek topluluk hatırlatırım ki asunción değil. ve mevcut dünyada senin benim gibi insanların bilmediği ve dünyayı değiştirecek ne silahlar vardır, şahsen aklımız almaz.

    --- spoiler ---

    neyse, ben kitabı baya beğendim. dönüp bir daha bile okuyabilirim bir süre sonra. bitmesin diye lokma lokma okudum nerdeyse. grange yazsın.
    ve fakat orijinalini okumadım ama türkçesinde çok sırıtan kullanımlar vardı, çevirisinin tekrar gözden geçirilmesi iyi olabilirmiş.
  • --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    ciglikla olduren bebe kimdi laaaan?! onun akibeti ne olacak? sorularina sevk etmis jean-christophe grangé'nin son kitabı.

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    bu kadar guzel kitap elestirmenligi yaparim iste.
hesabın var mı? giriş yap