• hakkinda cok komik bir anektod mevcut bulunan ekmek cesididir. buyrunuz okuyunuz

    hayatinin sonbaharini yasayan 70 yas uzeri 2 arkadastan birtanesi 18 yasinda bir kizla evlenir. gel zaman git zaman eski aliskanliklarini degistirmeye baslar, kahveye ugramaz olur. merak icinde kalan arkadasi bu zaman icinde ne yaptigini sorar ve yasli kurt olayi ozetler.

    - "her gun misir ekmegi yiyiyorum, kendimi 18 yasinda hissediyorum, sonra da 18'ligin yanina ilisiyorum" der.

    bunu duyan yasli kurt arkadasindan misir ekmegini nereden bulabilecegini sorar ve bir pastahane adresi alarak yola koyulur. pastahaneye girer girmez acele tarafindan 10 adet misir ekmegi ister ve parayi odemek uzere iken pastahane sahibi ile konusmaya baslar.

    - "on tane cok degil mi"? diye sorar pastahane sahibi
    - "yok, yok degil" der yasli adam
    - "ama yarina tas gibi olur" der pastahane sahibi

    yasli adam kendi kendine soylenir;

    - "vay be! demek bir tek ben bilmiyormusum".
  • pastanede ya da fırında satılanlardan yiyip bunu tüm bir mısır ekmeği fenomenine mal etmemek gerekir, evde iyi yapılmış mısır ekmeği yemesi cidden keyifli, leziz bişidir. bilindiği gibi yoğurtla harika gider, bir de kırmızı et sevenler sıcak kavurmayla deneyerek içine düşebilirler. bu ekmeğin en güzelini ben anneciğimin elinden yiyorum, genlerinde karadenizlilik olduğu için hakkıyla yapıveriyor, fazla uğraşmıyor, ama ben hiç yapmayı denemedim, denesem elime yüzüme bulaştırırmıyım, bilemiyorum, o yüzden aşağıdaki tarifler tarafımdan denenmemiş ama afiyetle yenmiştir.

    3 bardak mısır unu 1 bardak beyaz un
    1 çorba kaşığı şeker
    tuz
    1 bardak sıcak süt (kaynar değil, sadece sıcak)
    kabartma tozu
    2 çorba kaşığı zeytinyağı

    hepsini bir güzel yoğuruyorsunuz. başka bi olayı yok. kıvamı önemli, katı olursa biraz sıcak su ekleyerek yumuşatıyorsunuz ama vıcık vıcık da olmayacak. elinizde dağılmayan, birbirini tutan, kıvamlı bir hamur yaratmanız lazım. zeytinyağı ile yağlanmış tepsiye bastırıyorsunuz bu hamuru. (çok ince bir tepsi olmasın, borcamlar iyidir mesela) ekmeğinizin üzerine tahta spatula ya da öyle bişeyle dilim çizgileri çekin, daha iyi pişer hem de oralardan böler yersiniz. 180 derecede 1 saat kadar pişiriyorsunuz.

    bunun zeytinlisini de yapabilirsiniz, o da güzel oluyor. o zaman da süt yerine 1 kase yoğurt kullanıp şeker koymayın. 2ye 2 yapın mısır unu-beyaz un oranını. 2 yumurta ve 1 kaşık sirke de koyun.
  • sıcakken çatalla ezilip , tereyağıyla karıştırılınca tadından yenmeyen; güzel,sapsarı, mucizevi ekmek .
  • gluten alerjisi olanların yiyebildiği ekmek çeşidi.
  • kokusu ve tadıyla cezbeden ekmek çeşididir.
    tamam, tek başına bağzılarına tatsız gelebilir bu nedenle önerilerle deneyin derim.
    hem çok sağlıklı.
    balıkla da iyi gider, peynirle de.
  • yogurtla beraber super olur
  • kara lahana yemeğinin yanında süper giden karadenizlilerin sıklıkla yaptığı ekmek.
  • sıcakken tereyağı ve tulum peyniriyle, soğukken yoğurtla, karalahana yemeğinin içine doğrayarak, sıcak kavurmayla, balıkla.....her hali güzel olan nefis ekmek. *
  • sihirli ekmek.

    çocukken pek yemiş olmasanız bile, ısırdığınız anda sizi çocukluğunuza götüren ekmek.
  • doğu karedeniz'in gariban köylü halkının kara lahana çorbası (ğuli), kuymak, muhlama ve fasülye turşusu kavurması ile birlikte en temel besinlerinden biridir. default olarak trabzon tereyağı zaten her yemekte kullanılmaktadır onu saymadım .
    mısır ekmeği, yük taşımaktan gugar misali kamburu çıkmış ayşe hala'nın katığıdır yanından ayırmadığı.
    çilekeş karadeniz kadını, ot keser orak ile sene boyu çıplak elleriyle, ot taşır ağırlığından çok sırtında, yüklenir dağ gibi karşı ki kırandan baş verir umarsızca.
    odun yapar meşeden, fındık toplar, çay keser, ahırda en az beş sığır, yukarda en az beş cecuk büyütür hayranlık beslenilecek asil insan,
    zamanı yoktur yemek yapmaya. karadeniz erkeğinin de büyük kısmı pek yardım etmez eşine. kahvede 66 oynar hoşkin oynar sabah akşam.
    genelde aile reisi hanımdır evin doğu karadeniz'de, evin direğidir.
    yemek kültürü oluşamamıştır karadenizde. çalışmaktan eve girmeye vakti olmaz karadeniz kadınının. bu nedenle pratik ama bedenle gün boyu çalışmaya yetecek besini sağlayacak yemekler yapmalıdır.
    mısır ekmeği kesinlikle salt bir ekmek değildir, alttana üstten en az yarım santim koyu kızıl kabuğu vardır, yüreği 24 ayar altın gibidir, doyurucudur gün boyu tutar insanı.
    asıl mısır ekmeğitrabzon yöresinde sadece o yörede yetişen eski rumce de, lazut diye tabir edilen yiri taneli mısırın unundan yapılır.
    toprak yokluğundan fındık gibi çay gibi o bölgede yetişen nadide tarımsal hazinelerden biridir lazut. yaz boyu beklenir yabani girmesin diye mısır tarlasına, bağırılır topluca, tenekeye vurulur, silah atılır ayıdan domuzdan besinini kurtarmak için.
    yine de yabani hayvanlar ile belli bir kısmı paylaşılır tarlanın tıpkı fındık bahçesinde olduğu gibi...
    mısır unu öyle kolay üretilmez bakmayın şimdiki fabrikasyon lastik gibi mısır ekmeklerine.
    enerjisini şu anda hes lerle piç edilmeye çalışılan küçük derelerden alan tarihi taş değirmenlerinde öğütülür lazutun yiri taneleri. takribi 200 kilo gelen değirmentaşlarının yapımında nasıl bir emek ve ustalık kullanııldığını varın düşünün.
    ağır ağır öğütülen lazut tanelerinden çıkan altın sarısı mısır unu, tipi misali düşer tahta tekneye, arada ince ayar verilir değirmentaşının hızına yukardaki mandal ile un yeterince
    yiri olsun diye. bu işlem yaklaşık 4-5 saat sürer. bazen değirmende sıra olur, bazen yeterince su olmaz kuraklıktan derede ve değirmen taşını döndürmeye gücü yetmez değirmenin... karadeniz kadınınının her işi gibi bu işte oldukça meşakkatlidir.
    gün sonu elde edilen mısır unu çuvallara doldurulup yine sırta alınarak uzun bir yolculuktan sonra ambarlara asılır, yere konulmaz çünkü, mısırın yarısı yabaniyle paylaşılmıştır öbür yarısı da sıçanlarla gelinciklerle paylaşılmak istenmez.
    gelelim mısır ekmeğinin nasıl yapıldığına: yiri taneli un, tuz, su ve bazen hafif süt karışımı yoğurularak elde edilen hamur pilekidenilen trabzonun kırmızı toprağını pişirerek yapılan kaba dökülür ergitilmiş altının külçe kalıbına döküldüğü gibi.
    üzeri düzlenen hamur şimşir kaşığın arkasıyla baklava misali çizilir ekmek kolay dilimlensin diye.
    ocağa konulan pileki bir saçla kapatılır. saçın üzerine 2 saattir yanan kaliteli köz bırakabilen meşe odunu ya da kestane odununun kızgın közleri, pileki ve saçı kapatacak şekilde dökülür.
    3-4 saat gibi bir zaman dilimi içinde ağır ağır pişen mısır ekmeği pilekiden alınır, hemen çıkan ekmeğin yüreği tereyağı ve peynir ile karıştırılarak müthiş bir yemek elde edilebilir sumur denilen...
    karedeniz kadınının kristalleşmiş emeğidir mısır ekmeği, nasırlı narin ellerin mücevheridir...
    son olarak mısır ekmeği, yayla yoğurduna, yayla sütüne, ğuliye ufatılabilir.
    şehirde yaşamaktan mütevellit halen bu mükemmel tatları hiç bir yerde bulamıyorum...
    ayşe halalar, asiye halalar ellerinize sağlık, toprağınız bol olsun, çok özlüyorum sizleri...
hesabın var mı? giriş yap