• mission : impossible (türkçe gösterim adıyla 'görevimiz tehlike'), istanbul'u fetheden ve 380 yıl boyunca imparatorluğun idare merkezi ve padişahların resmi ikametgahı olacak olan topkapı sarayı'nı 1478 yılında inşa ettirmiş olan osmanlı padişahı 'fatih sultan mehmed'in dolaylı katkılarıyla, önce televizyon ekranlarında dizi olarak, sonrasında da beyazperdede film olarak karşımıza çıkmış ve çıkmaya devam eden görsel seridir görsel .. 'kardeşim olur mu öyle şey, ne alakası var' diyor olabilirsiniz .. siz de haklısınız elbette ama şakayı bir kenara bıraksak bile, yabana atılmayacak bir 'alaka' için lütfen aşağıya buyrun :

    amerikan televizyon dünyası, 1978 mayıs'ında, santa barbara (california) açıklarında düşen bir cessna 337 skymaster uçağının enkazında hayatını kaybeden 2 yapımcının haberiyle çalkalanır .. ölenler 'bruce geller' ve 'stephen gentry'dir .. görsel ..

    konu, 'bruce geller' ile alakalı olduğu üzere bir miktar kendisinden bahsetmekte fayda var görsel : 1930 doğumlu 'geller', psikoloji ve sosyoloji eğitimi gördüğü 'yale' üniversitesi'nden 1952 yılında mezun olur ve 1953'ten itibaren de çeşitli şov ve dizilere senaryo yazmak suretiyle televizyon endüstrisine, arka planda, ismi pek duyulmadan hizmet eder .. ta ki tv dünyasındaki şöhretine ulaşacağı 1966 yılına kadar ..

    hani bir film izlersiniz ve dünyanız değişir ya .. gerçekten de 'bruce geller', 1964 yılında, dünyasını tamamiyle değiştirecek bir film izler ve filmin konusundan ilham almak suretiyle bir dizi senaryosu yazmaya başlar .. izlemiş olduğu film, eskiden bir saray olan bir müzede yapılacak olan bir soygun ve soygunu gerçekleştirecek olan profesyonel mücevher hırsızı bir çift ve bu çiftin bir araya getirdiği bir alarm uzmanı, bir sirk akrobatı ve hasbelkader bu gruba dahil olmuş olan basit bir dolandırıcının hikayesini anlatmaktadır .. fazla uzatmadan sadede gelirsek film, 1964 yılı yapımı, yönetmenliğini 'jules dassin'in yaptığı ve 'en iyi yardımcı erkek oyuncu' dalında 'peter ustinov'a oscar kazandıran 'topkapı'dır görsel ..

    bruce geller'ın, filmden ilham alarak oluşturmaya başladığı dizi senaryosu için ilk başlarda düşündüğü isim 'briggs squad' (briggs'in takımı) .. emekli bir yarbay ve onun komutasında, her birinin farklı yeteneği olan eski özel harekat askerlerinden oluşan bir görev gücünü konu alıyor öncül taslak .. fakat yapımcı şirketle konuyu istişare ettiği süreçte senaryo, geçmişleri belli olmayan ama ana konunun, devlet yararına yapacakları işlere odaklanmış ama eğer kimlikleri ortaya çıkarsa devlet tarafından tanınmadıkları ilan edilecek olan ve bünyesinde dişi unsurlar da barındıran bir grubun hikayesine evriliyor ve sonuçta yapımın ismi canlanıyor : mission : impossible .. 1966-1973 yılları arasında yayınlanmış olan dizinin, efsane bir lalo schifrin bestesi olan intro müziğinin başlangıcında kibriti ateşleyen eller, dizinin yaratıcısı bruce geller'a ait görsel .. 1969 - mission impossible intro

    yıllar yıllar sonra, yapım haklarını satın alarak, senaryoyu bir film serisine dönüştüren tom cruise, ilham kaynağı olan 'topkapı' filmini hiç anmıyor mu ? elbette anıyor .. brian de palma yönetmenliğinde çekilen, serinin ilk filminde, tom cruise'un cia merkezinden ajan listesini çaldığı sahne, aslına bakarsanız 'topkapı' filminin son 20 dakikasında topkapı sarayı'nda yapılan soyguna bir saygı duruşu görsel görsel ..

    mission : impossible haricinde birçok filme ('ocean's eleven' da dahil olmak üzere) ilham kaynağı olan ve 1960'lardan mükemmel istanbul manzaraları içeren 'topkapı' filmini türkçe altyazılı izlemek istiyorsanız : topkapı - türkçe altyazılı

    kaynak : nytimes, imdb, en.wikipedia, youtube, mercuire.blogspot, newspapers.com, filmaffinity, spymovienavigator .. türkçe kaynak kullanılmadı ..
  • türkçeye "olmaz böyle misyon" şeklinde çevirebileceğimiz kelime öbeği.
  • görevler eskiden çanta büyüklüğünde, monitörü ve küçük optik disk oynatıcısı olan bir aletle verilirken, şimdilerde sadece bir güneş gözlügüyle veriliyor..
    malum olduğu üzere işiniz bittikten sonra 5 sn içerisinde gözlüğü atmalısınız, yoksa hayatinizin geri kalanini elinizde bir baston ve yaninizda bir kurt köpegiyle geçirebilirsiniz
  • yok adam zaten o heyecanin icinde ki dunyanin bi ucuna gitmis, binbir garip kiliga girip enteresan sifreli diyaloglara girmis senin verecegin mission icin, sen hala "should you choose to accept bidi bidi" diyosun. hayvanin evladi seni. sonra o adam cd playerimsi gudik aleti sana yedirip icinde self-destruct etmesini hu$u icinde izlemez mi saniyosun...
  • görevi öğrendikleri aletin yerini söyleyen adamları nasıl bulduklarını merak ettiğim dizi. ya bir mantık hatası var ya da beyaz saçlı eleman mahalle mahalle dolaşıyor "abi görev var mı?" diye.
  • vakt-i zamanında prag turizmine hatırı sayılır katkısı olmuştur.
  • izlediğimiz onca film ve dizi'nin arasında sonunda bu seriye de başlangıç yapabildik.

    casus gerilimi, casus aksiyonu çekmek zor bir iş, bir kere yarattığın hikayeyi seyirciye önemsetmen gerekiyor, final bloğuna kadar sakladığın süspans ilgi çekici olmak zorunda, mutlaka iyi çekilmiş bir ya da birden fazla sekansın olacak ki yaptığın iş akılda kalıcı olsun. ve son olarak tam anlamıyla nasıl bir casus hikayesi çekmek istediğin.

    tinker tailor soldier spy ya da a most wanted man gibi aksiyon'dan arındırılmış, seyircinin pür dikkat seyrettiği bir yapboz mu, jason bourne serisi gibi hem aksiyonu hem geçmiş ve şimdiki zaman üzerinde kurulan bir dinamik kurgu mu yoksa salt aksiyona dayalı, havalı, ciks bir james bond macerası mı?

    --- spoiler ---

    brian de palma'nın sinema yaklaşımı ve estetiği ile ilk mission impossible filmi aksiyon ve gerilimi harmanlayan bir yapım olmuş. aslında de palma'nın sinemasal zekasını en keskin biçimde gösterdiği yer; cia karargahından bilgilerin çalıındığı sekans; ses tasarımı, müzik kullanılmaması, tercih edilen geniş açılar, kesme'lerin yerinde ve az kullanılması gibi bir çok noktasıyla de palma oldukça formunda.

    fakat finaldeki hızlı tren sekansı tam bir hollywood işi. gereksiz gürültülü ama sanırım gerekli. yönetmenin biçim takıntısının oldukça hoş estetik yansımaları sayesinde 10 üzerinden 7.

    --- spoiler ---
  • soğuk savaş dönemi senaryo eksikliği hissetmeyen tv dizisi, konu 90'ların sineması olunca çark edilip iç çekişmelerin, para etkisinin, satışın yaşandığı, uluslararası suç örgütleri ile yapılan işbirliğinin normal olduğu, kısacası kapitalizmden beslenen bir filme dönüşür.

    uluslararası oyuncu kadrosu birinci filmin en önemli artısı. üstüne brian de palma'nın yakın plan çekimleri, yönetmenin hayranlarına hiç yabancı gelmez. cıa'nın merkezi langley'deki disk kopyalama sahnesi ise herhalde sinemalarda sessizliğin en güzel sağlandığı sahnelerden birisidir. seyirci diken üstünde 3 cm sonraki alarmın, ter damlasının gerginliğini yaşar. serinin diğer filmlerinde de bu tarz sahneler vardır ama hiçbirisi birinci filmdekine yaklaşamaz.

    tom cruıse'un yapımcı olduğu ilk filmlerdendir ayrıca ve yakaladığı gişe başarısıyla hem tom cruıse'u zengin eder hem de serinin diğer filmlerinin önünü açar. tom cruıse'un özgürlüğü, serinin diğer filmlerinde istediği yönetmeni seçmesini de sağlar.

    oyuncuların kalitesi, dönemi çok iyi ifade eden senaryosu, absürd sahneleri ile serinin en özel filmi olduğunu söyleyebiliriz ve dvd-bluray'dan filmi izleyenler jeneriğin sonuna kadar sabrederse okan isminde bir set çalışanının ismini de görürler.
  • nette öteki sinemacıların copy paste analizini görünce genel bir değerlendirmesini yapasım tuttu. diziyi de dahil ediyorum.

    bir kere “mi” serisini diğer tüm ajan serilerinden hatta solo ajan filmlerinden ayıran en büyük özelliği, hiçbir bölümün herhangi bir yerinin istanbul'da geçmemesidir.

    bir filmin, serinin konusu gizli servisler, istihbarat olduğunda türkiye'nin özellikle istanbul'un olmama şansı hiç yoktur. 007 (2 kez) den tutun, 24, jack ryan gibi dizilerde hep bir yerlerde istanbul gözükür. hatta yazılan casusluk romanları da dahil.

    aç parantez-istanbul'un en güzel gözüktüğü film tinker tailor soldier spy filmidir bence bunu da not düşeyim.-kapa bakim parantezi-

    bir not daha düşeyim. jackie chan (dak mo mai sing) 2001 liam nesson (taken 2) 2012, zamanında burada film çekildiğinde “uuu götlere bak ülkemizi kara çarşaflıdan geçilmeyen arap ülkesi gibi göstermişler.” diye çok haklı tepkiler vermiştik. peki şimdi o tepkileri verebilir miyiz? nah veririz. yıl 2023. şimdi tom, istanbul'da mişın impasıbıl çekse görev mesajını nargile kafede seri köz getirirlerken alırdı.

    aslında 3. filmin bir kısmının istanbul'da da çekilmek istendiği rivayet edilir. o zamanlar filmin yönetmeni tom'un collateral filminde yapımcı olarak çalıştığı frank darabont olarak düşünülüyormuş. frank filmin bir sahnesinin kız kulesinde çekilmesini istiyormuş. (bence bok gibi seçim) hatta scarlett johansson ve kenneth branagh da oyuncu kadrosundaymış.

    yalnız tom yönetmen olarak alias dizisi ile çok beğendiği j.j. abrams olmasını şart koymuş. kız kulesi işi de olmamış. ki 3. film çok iyiydir bence. rahmetli p.h. hoffman da tü kaka adam olarak köy çeşmesi gibi akmıştı.

    bir de bu serinin süt kardeşler filmi ile de bir benzerliği vardır. "ne alakası var " dediğiniz duyar gibiyim.
    ikisinde de filmde olacaklar filmin başında jenerikte akar.

    hayley atwell'in bölümde olmasının tek nedeninin meme faktörü olduğunu düşünüyorum. bu faktor bundan önce paula patton tarafından başarılı ile yerine getirilmişti. ben rebecca ferguson'cuyum. vanessa kirbyhasbihal etmek güzel olmaz mı? olur.

    mission impossible dead reckoning part one tüm fragmanları yanlış hatırlamıyorsam the dark knight ile başlayan "acayip üzücü şeyler olacak" temalı, kasvetli bir müzik ile verildi.
    holivud senaryolarında şöyle bir üçleme var. ilk film kahraman doğar, ikinci film kahraman halk tarafında düşman ilan edilir, itibarı sarsılır ya da güçlerini kaybeder.
    üçüncü filmde de kahramanla öpüşüp barışılır. bu seri olmayanlarda da genelde böyledir.
    burada da böyle bir örgü var. ilk filmi de hatırlarsanız ethan müthiş bir ajan olarak tanıtılıyor sonra hain deniyor sonra mutlu son. serinin bu filme gelene kadarki duruşuna da bakarsak ethan'ı ilk filmlerde tanıdık. artık kahraman.
    yukarıda ikinci film dediğim bence part 1 olacak. tom cruise ve ekibinin itin götüne sokulacağı ve filmin sonunun da öyle biteceği part 1.
    part 2 sonuncu. seriyi bitirecek bölüm.

    her filmde tom yakasız peder yaka ceket giyer.
    her filmde bir baloya, davete gidilir.
    her filmde yüz değiştirilir.
    her filmin jeneriğinde film içindeki 7 sahne olur. neyse sonra güncellerim başım ağrıyor.

    bakalım part 2'den sonra tom, yerine kimi atayacak?

    edit: oha istanbul didi dldllld geçen bölüm de istanbul'da geçti denmiş ama baktım imdb lokasyonlarda da belirtilmemiş. burada çekilmediği tabi ki kesin ama belki istanbul diye başka bir yeri gösterdiler ben atladım. haydaa istanbul bir kapalıçarşı esnafının çekim gizliliği ihlali yüzünden iptal edilmiş.

    haylet atwell'i bayağı iyi buldum. yalnız büyük göğüslü birini giydirmek çok zor bence. hayley'i o yüzden maskülen giydirmeyi tercih etmişler. zira yemeğe giderken bile öyle giyinmişti. memelerin oyuna dahil olması 2. parta kaldı sanırım.
hesabın var mı? giriş yap