• ilk önce aziz nesin'den, daha sonra başka kaynaklardan da okuduğum bir hikaye var. bir ambarı kocaman fareler, sıçanlar basıyor. mülk sahibi kediydi ilaçtı ne yaparsa yapsın kurtulamıyor farelerden. ondan sonra bir tanıdığının tavsiyesi üzerine 8-10 tane fare yakalayıp bi kafese koyuyor ve hiç yemek vermiyor. fareler bir müddet sonra açlıktan birbirlerini yemeye başlıyorlar ve iyice vahşileşiyorlar. bu şekilde sağ kalan en vahşi 3 fareyi ambara salıyor ve o 3 fare ambardaki diğerlerini tarumar ediyorlar. ama bu sefer aç olduklarından değil, öldürmeye alışmış, öldürmeye programlanmış olduklarından.

    mobbing yapan kişinin psikolojisi de aynı bu fareler gibidir. işin ilerlemesine değil, öldürmeye, can acıtmaya programlanmıştır. enteresan şekilde kendisi de bunun farkında olabilir ya da olmayabilir. farkında olanlar çok tehlikelidir ve bu adamlarla/kadınlarla özel uğraşmanız gerekir. zira bunlar akıllıca davranırlar, kurnazdırlar ve nerede geri adım atacaklarını bilirler. ancak farkında olmayanlar kontrolsüz olurlar ve bir müddet sonra ya kendilerini imha ederler, ya da elimine edilirler. elimine edilmeyenler de "köyün delisi" muamelesi görüp dengesizlikleri sağda solda mizah malzemesi olduğundan, verecekleri zararın büyüklüğü büyük ölçüde azalır.

    peki mobbing'e maruz kalmaya kimler daha müsaittir? vasıflı ama becerisi eksik diye tabir edebileceğim, iyi bir eğitim görmüş, ya da iyi bir kariyeri olan, ancak yeni başladığı yerde fark yaratacak bir becerisi (örneğin iş açısından kritik bir makineyi, yazılımı ya da programlama dilini kayda değer şekilde kullanmak) olmayan, yine de zaman içinde tecrübe kazandıkça şirkette yükselme potansiyeli taşıyan kişiler mobbing'e açıktır ve eminim ki ülkemizde psikoloji/psikiyatri uzmanlarına ulaşmış vakaların çoğu bu profildedir. alaylı yetişimiş, hayat okulu mezunu dediğimiz tipler ve beta tipi insan başlığında bahsettiğim, özetle "sadece erk sahibine hürmet gösteren" insan tipi mobbing'den daha az olumsuz etkilenir. bu yazdıklarımdan düşük eğitim seviyesine sahip kişilerin mobbing'e uğramadığı sonucu çıkmasın. onlar mobbing'in tillahına uğrarlar ama genelde bunu "sürecin bir parçası" olarak algılarlar. ezile ezile yükselecek, ondan sonra da -tabi ki kişiliklerine bağlı olarak- ezme ya da yönetme sırası onlara gelecektir. ayrıca türkiye bağlamında, yüksek öğrenim görmüş kişide egonun daha yüksek olduğunu düşünürsek, daha yüksekten düşen ego daha fazla zarar görecektir.

    sonuç: ne kadar mağrur isen, ezilirken o kadar fazla cılk sesi çıkartırsın.

    bir sonraki bölüm: mobbing'den nasıl korunulur? ve daha önemlisi nasıl kurtulunur?
  • üniversite 2. sınıftayım. babamı kaybetmişim. çalışmam gerek. yaz geldi, memleketin eşşek gibi tekstil firmalarının birinde bilgi işlemde işe başladım. işte oradaki tıynetsiz amirim bana bu konuda çok çektirdi. bi kere zerre iş yapmama müsaade etmiyordu. bi sorun olduğunda diğer elemanları görevlendiriyordu. ben sabahtan akşama kadar masada pinekliyordum. hâlbuki işin ilk günü liseden beri bilgisayar firmalarında çalıştığımı söylemişim, tecrübem var demişim.

    sonradan kulağıma çalındı ki "bu burada fazla. iş falan yaptığı yok." diye yukarıdakilere şikayet etmiş. onlarsa adıbatasıca iyi bi üniversitede okuduğum için benden faydalanmak istiyorlar. okul devam etse de bi ayağım orada kalsın, illâ bi şekilde değerlendiririz diye düşünüyorlar. bu cinsoğlu cins muhtemelen tırsmış. konumunu tehdit ettiğimi düşünmüş. sürekli aşağılamalar, hor görmeler, dalga geçmeler bir yana, o yılansı bakışlar canımdan bezdirdi. sabah geliyorum. asansöre bineceğim. 3 kişi var. ben de dördüncü. içeri giriyorum, beni dışarı itiyor. "hepimizi kaldırmaz. sen merdivenleri kullan." diyor. ulan o merdivenleri çıkarken yaşadığım ıstırabı bi ben bilirim. firmada 1000 küsür kişi çalışıyor. bazılarıyla samimi olmuştum. makinelerinde bi sorun olunca beni çağırıyor adamlar. bu, "erdem, sen git. bu yapamaz." diyor. bi terslik oluyor, çözemiyor, bana çemkiriyor. bağırıyor, çağırıyor. 3,5 ay boyunca her gün! ama her gün...

    lan zaten orada kalmak gibi bi niyetim yoktu, bu kenef herifin bu hareketlerinden sonra bıraktım işi. ingilizce biliyorum diye müşteri temsilciliğine almak istediler, onu da kabul etmedim. paraya o kadar ihtiyacım vardı ki anlatamam. yine de bıraktım.

    ondan sonra da bi daha böyle orospu çocuklarına asla izin vermiycem diye kendime söz verdim. 2 defa daha böyleleriyle karşılaştım ama beni ezmelerine izin vermedim. kavga ettim, kendimi kovdurdum, istifa ettim.

    naçizane tavsiyemdir. sineye çekmeyin arkadaşım. iş bulunur ama yıpranan ruh sağlığı, azalan özgüven, duruma göre yitirilen haysiyet yerine zor gelir. bırakın gidin anasını satim. her defasında maddi olarak çok zor durumdayken çıkıp gitmiş bi kardeşiniz olarak söylüyorum bunu. düzeltmenin elinizde olmadığı bi çarpıklıkla mücadele edip, rocky gibi yumruk yiye yiye kazanacağınızı sanarak kendinizi heder edeceğinize bırakın...
  • olmayacak bir işi yapamadığınızı belirttiğinizde, e ben o işi 1 günde yapardım, hayal kırıklığına uğrattınız beni şeklinde çemkirmeleri de bu gruba girer.

    zira orada söylediği 1 günde çözerdim kısmı külliyen yalandır, sırf sizi zor durumda bırakmak için uydurulmuş bir savunma cümlesidir.

    amma velakin bunu söyleyen genel müdür olunca bişey diyemezsiniz ne diyeceksin ki? hayır yapamazsın?

    onun da cevabı hazır, sen bana yapamayacağını sabah söyleseydin ben hallettirirdim.

    her türlü size giriyorsa bilin ki bu da bir tür mobbing'tir moral bozma sanatında level atladı türkiye cumhuriyetindeki iş verenler şu son 10 yılda.
  • mobbingiçiye ses çıkarmayan, göz yuman iş hayatı böyledir, yesinler birbirini diye içten içe sevinen yöneticilerin, patronların, ortakların mobbing mağdurunun donanımlı ve kinci olmasını farkedememesi veya mobbing mağdurunun donanımlı ve kinci olduğunu fark etmesi durumunda bir anda kaybedilen müşteriler, lideri oldukları pazarlarda müşteri dahi bulamama, satışların durması, müşteri şikayetlerinin tazminat davalarına dönüşmesi, eriyip giden şirket itibarı, yurtdışına giden ihracat elemanının şirketin ürününü tanıtmak isterken ürünün arızalarını potansiyel müşteriden öğrenip gelmesi, taşşak geçilen rakiplerinin nanik yaparak kendilerini sollaması gibi dramatik olaylara şahit olması çok uzak bir ihtimal değil hatta çeşitli yaşanmış örneklerle gerçek vakalardır.

    her mobbing mağdurunun psikolog psikolog gezeceğini, depresyondan depresyona gireceğini zanneden mobbingçi ve onun yardakçılarının bir taraflarından kan alınırken birisi çok uzaklarda bir şarkı söylüyor olabilir.

    (bkz: iz bırakanlar unutulmaz)
  • turkiye'de calisma hayatinda normal bir seymis gibi uygulanan, calistigim sirkette defalarca ve halen ornekleri uzerimde denenen eylemdir.

    turkiye'de mevki kaygisi devlet sektorunde ve ozel sektorde oldukca fazla. bu yuzden makam kaygisi insanlari kendilerine rakip gordukleri kisileri mobbing yoluna itiyor.
  • "gelişmekte olan" ülkelerde istihdam yaratımı ve ihracat nihai amaçtır. bu nedenle temel kriter her zaman için "mal satılıyor mu ona bak" ya da "iş yürüyor mu ona bak" olmaktadır. çoğu zaman katma değer üretimi bile önemsenmez, insanlar evine ekmek götürüyordur ve önemli olan budur; evet daha yazdığımın üzerinden iki tane ezan geçmeden geldi: (bkz: #31614196)

    yukarıdaki paragraftaki gerçekler, "siz" ile başlayıp birinci tekil şahıs ile bitiren türk insanının kurumsallığa çok meyilli olmayışı ve iş mahkemelerinin çok uzun sürmesi ile birleştiğinde, şu acı gerçek ortaya çıkar: kanunlar sizi pratikte mobbing'den korumaz.

    peki bu durumda mobbing'den nasıl korunacağız ve uzun vadede nasıl kurtulacağız?

    öncelikle şunu söyleyeyim, mobbing'den kaçamayacağınız ve mobbing'i uygulayana karşı asla kazanamayacağınız durumlar mevcut. mesela şirket ceo'suna; sahibine ya da şirkette/organizasyonda taşşaklı ve vazgeçilemez bir konuma sahip, varlığınızın iki dudağının arasında olduğu birine bağlı olarak çalışıyorsanız, kendisinin karşısındaki bu durumunuz değişmeyecekse ve mobbing'e maruz kalıyorsanız geçmiş olsun; sizi kimse kurtaramaz. kendinize daha fazla eziyet etmeden oradan ayrılın ya da o işte bir müddet kalmanız gerektiğini düşünüyorsanız sabredin, uzman desteği alın veya bir şekilde patronunuzu yumuşatmaya çalışın. (bu durumda doğrudan yaklaşım işe yarayabilir. bazen yöneticiler mobbing yaptıklarının farkına varmazlar, patrona doğrudan söylenmiş "siz bana öyle deyince rencide oluyorum" lafının bazı sorunları şak diye çözüverdiğini bizzat gördüm) patrona dava açmak da uzun süreli davaları hazmedebiliyorsanız bir seçenek ama o noktadan sonra o şirkette barınmayı beklemeyin. işe iade davasını falan unutun, kimse kendisine dava açmış birini şirketinde tutmaz. ayrıca, "patronuna dava açmış bir çalışan" imajı daha sonraki işe alım sürecinizi olumsuz etkileyebilir.

    bakın barış seçeneğinden pek bahsetmiyorum. nasıl ki he man iskeletor ile barış içinde yaşamıyorsa, mobbing uygulayan kişi ya da kişiler ile barış pek mümkün değildir. zira bilinçli ve kasıtlı olarak yapıldığı takdirde (bkz yukarıdaki paragraf, parantez içi) mobbing haince bir eylemdir. hain insanla sulh olmaz.

    özetle: ilk adım çok önemli: düşmanınızı tanıyın. başa çıkabilir misiniz çıkamaz mısınız, yaralı bir aslan mısınız yoksa koşa koşa bir tekerleği döndürmekte olan bir fare misiniz iyi tartın.

    eğer mobbing failini iyi tarttı iseniz ve gerçekten yukarıda bahsedildiği kadar güçlü biri olmadığı sonucuna objektif olarak varıyorsanız bir sonraki bölümde nasıl bir mücadele/strateji sergilemeniz gerektiğini nacizane anlatmaya devam edeceğim.
  • mobbingçi (bu terimi kullanmamak için yeterince direndim) ile mücadelenin özetle üç evresi vardır. birinci evre duvar örme ve sırtını duvara verme; ikinci evre karşı koyma, üçüncü evre de geri püskürtme evresidir.

    birinciden başlayalım, mobbing faili ile mücadele ederken öldürücü darbe çoğunlukla arkadan gelir. adamla/kadınla uğraşırken bir de bakmışsınız ki muhasebe departmanından birikmişinizi alıyor, "dostum çok tanışamadık ama hayatta başarılar" gibi iğrenç cümleleri bir daha asla görmeyeceğiniz insanlardan duyuyorsunuz. şunu asla unutmayın: `mobbing faili önden çalıştığından fazla arkadan çalışır`. sizi patrona ve çevresine boklar. önceki entry'lerimde iki tip mobbing'çiden bahsetmiştim, bunlardan birincisi kontrolsüz ve agresifliği ile nihayetinde kendine zarar veren, diğeri ise sinsi ve her şeyi dozunda yapan kişi ya da kişilerdi. işte bu yazıların asıl konusu olan bu ikinci tip, patronla ve şirketteki kıdemlilerle sürekli temas halindedir. siz hissedersiniz ya da şirkette sizi seven / mobbingçiye kıl olan birileri size söyler belki ama sizin haberiniz olmadan arka planda hep bir karalama kampanyası çalışır.

    bu durumda yapmanız gereken ilk şey: soğukkanlılığınızı kaybetmeyin. üzüntü ve öfke nöbetlerine kapılmayın (ben ikincisine birkaç kere kapılmıştım), özellikle başlarda ters bir davranıştan sonra bir iki saniyelik bir ananı sikerim bakışı ile yetinin, rahatsızlığınızı bakışlarınızla belli edin. bu, bakışı fark eden insanlarda en azından "bu adam/kadın bu tarz davranışa alışık değil" intibası uyandırır ve emin olun bu kapalı kapılar ardında konuşulur. başlangıç için bu yeterli.

    sırtınızı vereceğiniz duvar demiştik. nedir bu metaforik duvar? her şeyden önce eğer o şirkette bir gelecek görüyorsanız kovulmamayı garantilemek olmalı. işi çok iyi öğrenin. detaycı olun. özellikle kendi işinizin detaylarına obsesiflik düzeyinde hakim olun ve mobbing'i gerçekleştirenin isteklerine "ama şöyle yapılsa daha iyi olmaz mı?", "böyle diyorsunuz da şu şöyle şöyle değil miydi?" diye cevap verebilecek seviyeye gelin. bir müddet sonra mobbingçi sizden ufaktan tırsmaya başlayacaktır. kıdemli bir insanın en çok korktuğu şey "şu kadar yıldır buradasın daha bunu bunu bilmiyorsun" yaftasıdır. bu süreç içinde hafta içi mesai yapın. tercihen salı-çarşamba günleri. sizi mesaiye bırakan o olmasın, siz mesaiye kalın. evet biliyorum, mesai ücreti verilmiyor; ancak genelde fazla mesai, özellikle de mobbingçinin kalmadığı fazla mesai, bağımsızlık mücadelenizin tohumlarının atılacağı mükemmel bir özgürlük alanıdır. bu alan içinde şirkette işinizle ilgili, diğerlerinin çok çakozlamadığı şeyler üzerine yoğunlaşın. bilgi asimetrisi yani başkalarının bilmediği şeyleri bilmek mükemmel bir silahtır. mesaiye kaldığınızdan büyükbaşın mutlaka haberi olsun.

    hafta sonları çok özel durumlar hariç mesaiye kalmamaya çalışın. mobbingçi elma kurdu gibidir, elmaya yani yaşamınıza ne kadar derin nüfuz ederse o kadar hızlı çürütür, bunun en güzel yolu da hafta sonu mesaisidir. hafta sonu gitmemek için kurs icat edin. "parasını peşin vermiştim" vs. deyin, "hafta içi canını dişine takan ve hafta sonu da kişisel gelişime vakit harcayan" adam/kadın olun.

    mutlaka iyi giyinin. "giyinmesini bilen adam" daha zor harcanır ve saygısızlık şık elbiselerin içinden daha zor geçer.

    arkanızdaki duvar yavaş yavaş yükselmeye başladı. kendinizle ilgili (içsel) önlemleri aldınız. şimdi de dışsal ve yasal faktörler.

    şirketle iş akdinizi andımız gibi iyi bilin, görev tanımınızı yutun ve iş kanununun kendiniz ile ilgili maddelerini hayvanlar gibi özümseyin. bir sürü hukuk forum sitesi var, bunlara -söylememe gerek yok- ama çakozlanmayacağınız bir takma isimle üye olun, işyerini biraz tanıdıktan sonra karşılaştığınız ve karşılaşmanız muhtemel olan tatsız senaryolarda ne yapabileceğinizin bilgisini alın. hukukçu bir tanıdığınıza da sorun ancak unutmayın ki hukuki yol acil durum butonu gibidir. en son basılır ve "lüzumlu lüzumsuz" kullananlar cezalandırılır. hukuki yollar sadece çok çok ekstrem durumlarda kullanılmalı, amma velakin stratejinize perspektif kazandırması için özümsenmelidir.

    informal networkleri çözün. yani kim kimi seviyor kim kimi sevmiyor, mobbingçiye kim kıl, muhasebeci proje müdürü ile sevişiyor mu, satın almacı bakım mühendisinin arkasından "amına koduğumun çocuğu" diye mırıldanıyor mu bunları toplayın. özellikle mobbingçiden nefret eden adamları tespit edin ve bunları küçük kıyaklar yapmak üzere not edin.

    "duvar çıkma" aşamasında hareketleriniz gayet ölçülü olmalı, az konuşun çok dinleyin. kendinizi işe verin, iş yaratın. mümkünse etrafınızdaki işlerden mobbingçi size çok yaklaşamasın. erkekler için söylüyorum fiziksel görünümünüz iyiyse ve kadınlarla belli bir tecrübeniz varsa, yönetici kadınlarla çok çok hafif flörtöz bir diyalog kurun. dozu ayaramanız çok önemli. o yönetici kadın daha sonra o mobbingçinin amına koyar haberiniz olmaz. kadınlar için ise taktik belli: hep hanımefendi tam hanımefendi.

    ve tabi ki o mobbingçinin zayıf ve eksik taraflarını tespit edin. zaten mobbing'e tenezzül eden bir insanın çok zayıf tarafı olacaktır.

    en tepedeki adamla doğrudan diyalog kurmaya çalışın. "ulan bizim mobbingçi de amma boklamış bu adamı bize" diye düşündürecek bir iki klas cümle yeterli. kurduğunuz cümlelerin hedefi bulduğunu mobbingçinin olay yerinde bitip muhabbete dahil olmak için yırtınması ile anlayabilirsiniz.

    bu süreç deneme süresi +- %10 gibi bir süre boyunca devam etmelidir, eğer bu şekilde tutunabildi iseniz tebrikler!

    özet: duvar örerken çok konuşma.
    bir sonraki bölüm: ikinci ve üçüncü evreler: karşı koyma ve geri püskürtme!
  • deneme süresini kazasız belasız atlatıp arkamıza anlattığım gibi sağlam bir duvar çektik, işimizin püf noktalarını iyice öğrendik, informal networkleri çözdük, sırtımızı da duvara verdik. ancak sonsuza kadar böyle mi yaşayacağız? tabi ki hayır. her şeyden önce duvar soğuktur, taş çeker. ayrıca sürekli pasif halde kalarak mesleğinizde / kariyerinizde (birincisi benim için daha önemli, ikincisini isteyen alsın) ilerleyemez, gerekli insanlarla iyi ilişkiler kuramazsınız. dolayısı ile arkanızı sağlama aldıktan sonra yavaş yavaş hasmınıza karşı koymaya başlamanız ve akabinde onu geri püskürterek ilerlemeniz lazım.

    doğrudan saldırı risklidir, sizi şirkette agresif konumuna sokar. bırakın o üzerinize gelsin. en sert karşılık bile en hafif doğrudan saldırıdan daha meşrudur. zaten ilk etapta karşılıklarınız sert olmasın. açık yakalama, sorgulama ve zorlama üzerine olsun. (gavurların challenge dediğinden) yanlışlarını yakalayın, bilemeyeceği sorular sorun, karşısında dominant bir tavır takının. konuşurken kibar bir üslup takınırken, el hareketleriniz ve beden diliniz bir aptala izahatte bulunduğunuzu söylesin. ancak mobbingçi bir sorun yaşadığında yardımcı olmaktan çekinmeyin. burada etrafımızdaki insanlara vermemiz gereken görüntü tam olarak şu: kadife eldiven içinde demir yumruk.

    bu süreçte ilişkiler son derece sınırlı ve seviyeli olmalı, alengirli laflardan ve laubali tavırlardan kaçınılmalıdır. mobbing failinin sıklıkla başvurduğu metotlardan biri de önce ortamı yumuşatıp, sonra bir anda "güldük eğlendik yeter, hadi çalışalım" moduna girmektir. sizi kontrpiyede bırakarak kontrolü eline almaya çalışır. buna mahal vermeyin. mobbing faili ile havadan sudan konuşurken "neyse işim var sonra konuşuruz" diyen taraf hep siz olun. böyle böyle reaktif olmaktan proaktif olmaya geçtiğinizde, mobbingçi ya yavaş yavaş yerini ve konumunu bilmeye başlayacak ve geri çekilecek, ya da agresifleşip kontrolünü kaybedecek ve galiz hatalar yapacaktır. ikinci durumda kendisini bir iki kere kibarca uyarın ve üçüncüsünde insan kaynakları departmanınıza şikayet edin, amirine değil. bu, "şirkette dirlik düzen bozulsun istemiyorum" anlamına gelir ve mobbingçi kalesinde bir gol daha görür.

    dikkatinizi çekti ise karşı koyma ve geri püskürtme sürecini bir arada anlattım, zira bu iki süreç çoğu zaman eş zamanlı ilerleyecektir. kimi zaman işler karıştığında duvara doğru bir iki adım atıp kendinizi savunacak, kimi zaman da sert bir hamleyle rakibinizi üç adım geri kaçıracaksınız.

    bir defa daha söylemekte fayda görüyorum, bu noktaya gelebilmek için iş bilginizin çok iyi olması gerekmekte. zira mobbing faili işle ilgili her açığınızdan kolunu bacağını sokar ve sizi hiçbir şey kurtaramaz. şunu asla unutmayın, mobbing sürecinde, şirket içindeki altı okka taşşak sahibi biri size sahip çıkmadığı sürece tek başınasınız, diğer insanlar da sadece birer araçtır.

    devam edelim. üst yönetim ve müdür tayfası ile olan ilişkilerinizde, mobbingçiyi mümkün olduğu kadar araya katmamaya, devreden ve cc'den çıkartmaya çalışın. kimi zaman müdür mobbing failini cc'de görmek ister. cc'ye koyun ama sadece özel istek gelirse. çok hızlı bir şekilde müdürün gözünde müstesna bir konuma yükselmeli, bunu da göt yalamadan yapmalısınız. müdürlerle konuşmalarınızda belli bir saygı ve mesafe gözetin ama karşınızdakinin müdür olduğunu unutun. asla burnunuzdan kıl aldırmayın, eğer şirkette bu yönde bir baskı yoksa yazışmalarda asla ve asla arz etmeyin. (ayrıca mobbingçi size rica ediyorsa siz de ona rica edin). küçük küçük trivialarla kültür seviyenizi ve bilgi dağarcığınızı belli edin, hani "o amcık ağızlı kiminle dans ettiğini bilsin" gibilerinden. bu anlattığım şeylerin çok mide bulandırıcı olduğunu kabul ediyorum ama unutmayın ki orospu çocukları ile uğraşıyorsunuz.

    insanların ağzından laf alın. özellikle şirketteki dedikodular, büyük fiyaskolar / sıçışlar ve kavgalar (tercihen mobbing failininkiler) hakkında bilgi edinmeniz size mücadelenizde inanılmaz geniş sahalar sağlayabilir. sosyal veri işleme ve analiz kabiliyeti mobbinge karşı mücadelede inanılmaz bir yer tutar.

    kanunu bilin falan demiştim. mobbingçinin de olduğu bir sohbette alakasız bir yerde "ya enteresandır iş kanununda şöyle şöyle yazıyo" diye araya laf sıkıştırın. "vay amına koyim kanun da mı biliyo bu" tepkisini (tabi ki sessiz) alacak ve bir nebze daha güçleneceksiniz çünkü türkiye'de kanun okuyan ve haklarını bilen insan azdır, kanun kitap bilen insandan korkulur ve kıl olunur. bilin, bildiğinizi bilsinler ama yaptırıma gitmeyin, kanuni haklarınız bu işe yarar.

    bir de beta insan denen tiplemeye dikkat edin. beta insan nedir ve kendisi ile ilgili ne yapılmalıdır daha önce yazmıştım.

    özet: mobbing'ten kurtulmak için iyi bir avcı toplayıcı olun.
    son bölüm: ne mobbing değildir? ve kapanış.
  • yavaş yavaş kapatıyoruz. son olarak mobbing ile karıştırılan davranış ve tavırlardan bahsetmek istiyorum.

    işkoliklik mobbing değildir. dünyaya çalışmak için gelmiş, asker disiplinine sahip ve canınızı çıkartırcasına çalıştıran patron mobbingçi değil, sadece işkoliktir, sizi sadece bedenen ve zihnen yorar, çökertmez. dayanamadığınız noktada bunu uygun bir dille patronunuza ifade edin, sorun hallolur.

    mobbing faili zannettiğiniz kişi aslında bir mobbing mağduru olabilir. tepesindeki adam ya da kadın ona devamlı baskı uyguluyordur, o da daha fazla acı çekmemek için işin görülmesi adına size yükleniyordur. bu kişiyi kenara çekerek güzel bir dille aynı kayıkta olduğunuzu, o işyerinde huzurlu olmanızın ya da olmamanızın sizin elinizde olduğunu ve eğer kendisine mobbing yapan kişiden kurtulmak ya da şerrinden sakınmak için üzerinize düşen bir şey varsa yapmaya hazır olduğunuzu anlatın. size güvenmesi zaman alabilir ama tavırları rahatlayacaktır. bu sayede şirkette bir müttefikiniz de olabilir, buna mahmut hoca etkisi diyoruz.

    mesafe mobbing değildir. piç bir dünyada yaşıyoruz ve herkes yeni tanıştığı insanla başta mesafeyi korumak, çoğu zaman da mesafeyi devam ettirmek istiyor. "beni dışlıyor, mobbingçi" diye düşünmeyin. mesafeliye mesafeli, ölçülüye ölçülü olun, zamanla her şey yerine oturur. doğru hamleyi yaptığınız sürece her şeyin ilacı zamandır.

    hülasa, bir tavrın sizi rahatsız etmesi onun mobbing olduğuna dair kesin ve yeter delil değildir. mobbing, kağıt üstünde yanlış bir davranış sergilemeden karşısındaki insana "daha aşağılık" olduğunu hissettirmeye yönelik bir tavırdır. mesela yemekhanede, masada 3 kişi güle eğlene yemek yerken siz geldiniz, bir anda buz gibi bir hava esti. "afiyet olsun" dediniz, yarım ağızla cevap verildi. siz masadan kalktınız önce mırıl mırıl bir şeyler, sonra şamataya devam. işte bu, yani "işyerinde kişiyi dışlamaya ve kendini yetersiz ve değersiz hissettirmeye yönelik hareket" `mobbingdir. yani "tosun bey müziğin sesini biraz kısar mısınız?" mobbing değildir, sadece emekliliğine gün sayan şükrü bey shred gitaristlerinden pek hoşlanmıyordur. kendimi kimseye ezdirmeyeceğim diye aşırı tepki gösterip düşman kazanmayın.

    sözün özü: her kıllandığını mobbing'e yorma

    ve son söz,

    iyi olun, mutlu olun, güçlü olun, orospu çocuğu olmayın, "biz çektik siz de çekeceksiniz" diyen zayıf karakterli insanlardan olmayın. dünya alicenap ve kalender insanlarla güzel.

    hadi hayırlı işler.
  • dünyanın en yavaş intiharı gibi hissettirir.

    7-8 aydır çalıştığınız iş yerinde; birisi size iyi akşamlar dedi diye, gidip anneyi aramak demektir. daha da kötüsü annenin de şaşırıp "hayırdır inşallah" demesidir :/

    her seferinde farklı şekilde karşılık verilse de, hep aynı kalan durumdur.

    yöneticilerin bile halinize üzüldüğü, o yüzden sizin için pozisyon uydurup; profesyonel mobbingçilerinizden uzaklaştırmasıdır.

    uzaklaşan, mobbing azalarak bitse de, o iş yerine girildiği anda yine de ürkek, tırsak ve ağlamaklı olmaktır. (neyse 8 ay sonra işten çıkıyorum, geri sayım gibim bir şey)
hesabın var mı? giriş yap