• tüketim çılgınlığının varoluş sebebine dönüştüğünü ortaya koyan yerinde tespit.

    sen de harcama diyen arkadaşların kunta kinte'yi kırbaçlayan köleden ya da ikinci dünya savaşı polonyasındaki yahudi polislerden hiçbir farkı yok. yapay zeka sizi işinizden ettiği zaman görürüm ben halinizi.
  • bu adı kafasızlık değil artık, bambaşka bir boyut. modern dünya fatura üzerine değil, lüks ve ihtiyaçlar üzerine kuruludur. tüketilecek o lüksü ve ihtiyaç kaynaklarını da üretmek için çalışmak gerekir.

    şu dünyanın üstündeki devasa barter sistemini görmek o kadar mı zor ya. yahu elektrik kullanıyorsun, onu birileri üretiyor. su kullanıyorsun, birileri pompalıyor. televizyon izliyorsun, birileri o programları yapıyor. karşılığında da sen kendi işini yapıyorsun, o adamlar da senin ürettiğin değeri kullanıyor (artık nerede çalışıp hangi değerin üretilmesine katkı sağlıyorsan).

    yahu en iyi ihtimalle doğaya geri dönsen, yine tam gün çalışman gerekecek. avlanıp veya meyve sebze toplayıp yemek ihtiyacını, odun kesip ısınma ihtiyacını karşılayacaksın. kestiğin odunlarla aynı zamanda bir barınak yapacaksın. su bulmak için ya bir kuyu kazıp kovayla su çıkaracaksın, ya da her gün yakınlardaki akarsuya gidip kovayla su getireceksin.

    tam gün çalışmaktan hiçbir şekilde kaçış yok. modern dünya size aynı çalışma karşılığında çok daha fazla lüks veriyor, hala "ama hayat fatura ödemek ühü ühü" diye ağlıyorsunuz.

    fatura ödeme güzel kardeşim sen. git doğada yaşa. mis gibi, ne güzel.
  • (bkz: matrix'e hoş geldin)
    mavi ya da kırmızı hap meselesi bu.
    seçim senin.
  • özelde, pek çok istisna barındıracak olsa da; genelde doğru olabilecek bir durumdur. acı ama gerçektir.

    hepimizin ödemesinin gerektiği bir elektrik, su, gaz, internet parası var. onlar olmadı, cep telefonu parası var. fatura olarak bakmazsanız eğer, market alışverişi, giyim kuşam alışverişi bile bir ödemedir. bugün birinin normal şartlarda hayatta kalabilmesi için para kazanması lâzım. o para nereye gidecek? tabii ki faturalara! faturalarınızı ödeyebildiğiniz sürece özgür ve zenginsiniz.
  • kullanilan hizmetlerin veya satin alinan urunlerin karsiliginda para odenmesi durumunu sacma bulanlari gordugumuz baslik.

    bak bir sir vereyim, eger gardirobundaki 10 adet pantolona 1 tane daha eklemezsen o ay pantolon parasi odememis olursun.

    once iradeli olmayi ogrenmek lazim zira kimse senin tuketim simarikligini tolere etmek zorunda degil.
  • madem çok koyuyor kullanma ve ödeme. kendini buna mahkum etme sayın çok yüzeysel düşünen kişi.

    modern dünya zamanını iyi kullanmaktan ibarettir. kim daha güzel kullanırsa zamanını o kadar mutlu olur.
  • zorla mı kullandırdılar interneti, film kanalı aboneliğini, lig tv'yi (ya da bu aralar ismi ne ise) diye sordurur adama.
    her şeye gereksiz ajitasyon yapmayın.
  • o zaman daha iyi bir sistem tavsiye edin dediğim. modern hayatta fatura ödemek elzemdir ama bu nerede ödediğinle de alakalıdır, refahı yüksek bir ülkede yaşasan belki daha az şikayet ederdin, kominizm de gelmeyeceğine göre refah seviyesinin yükselmesi gerek.
  • amerikan filmlerinde iyiydi ama "hey mike faturalar gelmiş" diyordu evin babası. benim sikimde olmuyordu ama hafiften imreniyordum o adamlara. vay anasını adam gitmiş ekmek almış, faturası eve geliyor demek, ne kadar güzel şey diye.
    sonra büyüdüm ve başladı benim de posta kutum faturalarla dolmaya. internetten telefona, dijital tvden kredi kartı ekstrelerine kadar habire zarf geliyordu.
    o zaman anladım modern hayatın posta kutusunda bulduğun faturaları gidip yatırmak olduğunu. faturanın ekmekle kalmadığını, girenin çok daha büyük olduğunu.
  • sonuçta aldığın hizmet ya da ürünün faturası olduğu için doğal olan durumdur.
hesabın var mı? giriş yap