• bob dylan hazretlerinin son albumlerindeki tarzini surdurmekte olan yeni albumu. guzel sarkilar icermekte ama zaten hic olmazsa saygidan dinlenilmesi gerek bir album.
  • son dylan albumu.
    son dylan albumu olduğunu, dinledikten haftalar sonra öğrendiğim dylan albumu.
    hala birşeylerin iyi gittiğini bize gösterebilecek dylan albumu.

    dylan, elinde bastonuyla, kalbi yansa da, tutuşsa da, kederlense de, dünyanın en ücra köşesine dek, hem de hiç konuşmadan yürüyor (ain't talkin'),
    bizi de, ellerimiz cebimizde peşinden sürüklüyor,
    herşey değişiyor,
    herkes gidiyor,
    yeni birilerini de istemiyoruz,
    artık denemekten yorulmuşuz (thunder on the mountain)
    tepetaklak yuvarlanıyoruz (rollin' and tumblin`)
    ufuğun ötesinde masmavi bir gökyüzü ve gözlerimiz dolu aşkla
    ve bir ümidimiz var hala (beyond the horizon ),
    hatta aşk yoksa, kalbimizi gömeceğiz derin mavi sulara (spirit on the water),
    ama hangi yolu seçeceğimizi bilmiyoruz, dalıp gitsek de, gözlerimizi açsak da (the levee's gonna break)...

    ain't talkin,spirit on the water ve nettie moore'un yanına nezaketinizi bozmayıp things have changed'i de katıp hepsi 30 yıl öncesinden gelen şarkılarmış gibi dinleyin, böylece asri zamanlarda da cızırtılı bir plaktan dylan'ın sesini duyabilir, sarı sıcak mum ışığıyla aydınlanabilir, üşüyünce battaniyenin altında sevdiğiniz birine sarılarak ısınabilir ve, tüm bunların herşeyden güzel olabileceğine inanabilirsiniz, bir an da olsa...
  • hani 80'lerde onca midi minnacık sesler ve müzik anlayışı içinde ciuv - tufff efektleri olan comodore dönemi synth soundlar arasından bir anda cıkıp gelen bir tracy chapman vardı. beni pet shop boys'un zulmunden kurtarmış iron maiden ve metallica'dan arta kalan romantik zamanlarıma ilaç olmuştu. sadece ben değil kim varsa tanıdığım aynı duyguları paylaşıyordu. hepimiz kasetleri bozana kadar fast car dinler talkin' bout a revolution ı bağıra çağıra söylerdik. eskilerden the beatles 'ın help albumu o yaşayamadığımız dönemlerin adamı olduğumuzun sinyalini veriyordu sürekli dinlediklerimizin arasındaydı çünkü. seneler geldi geçti kimleri gördü, kimleri dinledi bizim nesil. sonra bizim nesil geçti gitti, üstüne 2 - 3 nesil büyüdü ergen oldu. ama biz hep geride kaldık eski zamanlarda... ya büyüyemedik yada dünya kalabalıklaştı '' küçüldü dense de büyüdü kabalaştı ''...

    onca şey dinledik, gördük şahit olduk, yaşadık, engellendik. şimdi bunları bir anda bana hatırlatan şey yine müzik oldu. 1998 den bu yana beni böylesine sarmaşık gibi saran bir album olmamıştı. o zaman tracy chapman ile büyüyüp genç olduk, sanırım bununla da yaşlanıyoruz. bakalım kiminle öleceğiz.

    işte bu album beni öylesine etkiledi hatta sanki bir devri kapayıp başka bir devri açtı.

    albume gelince ;
    birliktelik ve enstruman renlerinin album boyunca güzel uyuşması bob dylan'ın sesini pes ve mikrofonun içine yuvarlaması ile cool bir blues dinleme şansına kavuştuğum, kulağımda eski bob dylan albumlerine göre farklı bir tat bırakmış albumdur. organikliği, kaydın ve band yapısının mükemelliği sanki bir film içinde hissettirdi beni. onca savaştığımız şeyden sonra işte biz de yorulduk ve sigaramızı koca bir ağacın altında yakıp modern çocuklara hikayemizi anlatıyoruz diyor sanki. gitarın telleri sanki yıllardır değişmemiş gibi eski bir stil geliyor sonra when the deal goes down'da ve contry ile blues sevişiyor fırçanın süpürdüğü trampetin hemen önünde . kanımca bob dylan'ın n güzel şarkı söylediği albumdür. workingman's blues albumun dikkat çeken şarkılarından bunca dijital sound içinde anolog bir sound ile beni uzun bir süre zamandan kopartacağı kesindir.
  • tam olarak 71 sene önce* bugün gösterime girmiş zamanın ötesinde film.
  • charlie chaplinin bu filmde söylediği ve j-five grubunun aynı isimli şarkısında da kullandığı aryavari eserin adı charabiadır
  • birçok kişi tarafından metropolis'ten "aşırı" etkilenmiş olduğu gerekçesiyle eleştirilse de, en az onun kadar değerli olduğu gerçeğini yadsınamayacak chaplin filmi. zaten chaplin'in metropolis'i seyrettiğine dair bir bilgi de yoktur. ancak yüzyılın sonlarına doğru "brasil" modern times'ın tadını yakalamıştır.
    filmin diyaloglar içeren bir senaryosu da bulunmaktadır. bu filmin sesli yapılması ilk niyettir ki aslında seslidir de: mekanik aletlerden gelen konuşma sesleri vardır, mesela radyodan gelen ses gibi.
    filmimizin en önemli özelliği ise: chaplin bu filmde şarkı söyler! şarkı uydurukçadır ki evrensel olabilsin ama hikayeyi anlamamız için gerekli herşey yapılmıştır zaten. filmin sonunda aslında chaplin'in sinir krizi geçirir. bu son çekilir ama şu an geriye sadece fotoğraflar kalmıştır ki 2003 baskı dvd'lerde görülebilir.

    bu filmden sonra chaplin komünist olmakla suçlanmıştır. akabinde amerika'yı terkedip isviçre'ye yerleşmiştir.
  • --- spoiler ---

    fabrikalarin tekrar acildigini gazetede gorup heyecanla evden cikan charlie chaplin, uzun suredir cali$mayan makineleri tamir edecek bir teknisyenin yaninda asistan olarak i$e girer. meydana gelen envayi ce$it gariplikten sonra teknisyen carklarin arasinda suruklenmeye ba$lar. $arlo di$lilerin yonunu bir o tarafa, bir bu tarafa cevirip adami kurtarmaya cali$irken ogle tatilini haber veren zil calar. zilin calmasiyla beraber charlie chaplin adami kurtarma cabasini birakip yanina oturur, yemegine ba$lar. patronunun "get me out of here!" yakari$i uzerine makineleri kontrol eden kolu tekrar zorlar fakat tatil vaktinde carklar donmemektedir. bunun uzerine teknisyenin yemegini de alir, duzenegin icinde siki$mi$ halde sadece kafasi di$ardayken ona yedirmeye cali$ir.

    cunku duzen acik, net ve serttir. i$ saatinde sigara icerseniz odasinda puzzle yapip gazete okumakla me$gul uretim araclari sahibi sizi ozel ekrandan uyarir, yemek saatinde ise makinenin icine du$mu$ bir adami kurtaramazsiniz.

    --- spoiler ---
  • 9 parca halinde playlist olarak, youtube'daki yerini almi$tir.
    http://www.youtube.com/…lay_list?p=6f3e81496817b198
hesabın var mı? giriş yap