• esasında cengizhan'ın "bu babam için, bu anam için, bu aşkım için..." diye başlayan intikam hareketinin bokunun çıkmasının sonucudur.

    cengizhan dediğimiz abi dönemin küçük emrahı. 1160-1227 yıllarında yaşamış, çok uzun değil. ama dünyayı alt üst etmeye yetmiş. kendisi henüz 9 yaşındayken komşu kavimden bir beşik kertmesi var. adı börte. kız da 9 yaşında. bunlar kardeş kardeş oynasın ve birbirini tanısın diye cengizhanın dahil olduğu aşiretin reisi olan babası oğlunu bu börtenin kavmine yolluyor. cengizhan müstakbel manitasıyla mutlu mesut oynarken babasının düşmanları adamı bir ziyafete çağırıyor ve zehirliyorlar.

    tabii göçebe toplumunda baba ölünce yenge amcanın eline kalıyor. ama cengizhanın amcası piç bir insanmış. cengizhanı, kardeşini ve annesini stepin ortasında dımdızlak bırakıp aşiretin yeni reisi olarak kaçıp gidiyor. 9 yaşında öksüz ve annesi, küçük kardeşiyle bir başlarına kalıveriyorlar. üstelik beşik kertmesi börte'yi de düşman bir aşiret kaçırıyor. al sana yeşilçam dramı gibi bir hayat.

    anneleri uyanık ve güçlü bir kadın. stepten aşağı inip ormanlık bölgeye gidiyor. ormanda avcılık ve toplayıcılık yapıp çocukları ot ve balıkla bir şekilde büyütüyor. nehrin kenarında su içip geçinip gidiyorlar. çocuklar büyüdüklerinde de gelip geçen kervanlardan, küçük aşiretlerden hayvan çalarak at sahibi oluyorlar. arada mağaralarına et girmesini sağlıyorlar. böyle böyle vur kaç taktiğiyle ufak bir sermaye yapıyorlar. zaman içerisinde küçük çetelerine yeni yeni arkadaşlar katarak daha büyük bir çeteye dönüşüyorlar ve gelecekte moğol akınlarını yürütecek olan ordunun iskeleti de bu oluyor zaten.

    küçük ordusunun yeterince güçlendiğine inandığı dönemde ortasyanın bozkırlarına sürüyorlar atlarını ve önce amcasını, ardından amcasının adamlarını temizliyor. beşik kertmesini kaçıran aşiretin liderlerini kesiyor ve bildiğin hürriyet gazetesi üçüncü sayfasında yer alacak pespaye işlere imza atıyor. şanı yürümeye başladıktan sonra 1206 yılında karakurumda düzenlenen büyük bir kurultayla bütün göçebe dünyasının lideri oluyor ve başı seçiliyor. o zamana kadar timuçin adıyla anılan bu abimize göçebe dünyasının hanı olduğu için cengiz adı veriliyor. işte ne oluyorsa ondan sonra oluyor. "bu babam için, bu anam için..." diye başylayan intikam hareketinin hızını alamayıp "yakarım ulan bu dünyayı, batsın bu dünya" diye bütün dünyaya girişiyor. karakurum’dan başlayıp bütün ortasayayı fethediyor, rusyaya giriyor. kırım bölgesini, balkanları fethedip ortamı birbirine katıyor.

    nasıl beceriyor derseniz, cengiz amca bir kere her daim elinde bir güç bulunduruyor. bildiğin düzenli ve kalıcı orduyu kuruyor. ayrıca yönetilmesi zor devasa bir ordu kurmuyor. 10 bin kişilik bir atlı ordusuyla takılıyor. çin denizinden başlayıp balkanlara kadar ilerlemek herkesin yapabileceği bir şey olabilir. ama bu kadar hızlı biçimde yapmak ancak küçük ve hızlı bir orduyla mümkün. disiplin için anayasa bile hazırlıyor. suçu tanımlıyor ve cezasını belirliyor. hatta protokol kurallarını da belirlemiş. kim nerede oturur, kim önce konuşur, kim susar hepsi belli. tabii göçebe oldukları için yazıları yok. yazısı olan eskinin göçebesi yeni yerleşik bir tek uygurlar var. dolayısıyla cengiz han uygur alimlerini çağırıp moğollar için alfabe bile yarattırıyor.

    sonuç itibariyle bir kere yayından çıkan moğollar ortaasya kültürünü batıya, batının kültürünü doğuya taşıyarak sonucu itibariyle güzel bir iş yapıyorlar. ancak gidiş yolları yanlış. gidiş yolundan puan kırsak da moğol istilası dilimizden düşürmediğimiz küreselleşen dünya geyiğinin 12. yüzyıldaki dinamosu olmuştur.
  • katliamdır, istiladır fakat faşizm değildir. 20-21. yüzyıl sosyalist jargonuyla 13. yüzyılı yorumlayınca çok salak görünüyorsunuz.

    (bkz: anakronizm)
  • islamı bilim ve aydınlanma çağından çıkarıp yobazlığa itmiştir.
  • hem müslümanların hem de islam dini ve medeniyetinin bugüne dek başına gelmiş olan en tahripkar iki olaydan biridir. diğeri için bkz.: reconquista

    moğolların bağdat'a yaptıkları düşünülecek olursa, 1258'de yaşananı objektif olarak da bir fetih değil istila olarak tanımlamak mümkündür.

    müslümanların bağdat ve kurtuba ile birlikte kaybettikleri medeniyeti bir daha yeniden inşa edemedikleri, bugünkü (beşeri/medeni anlamda) gerikalmışlıklarında bu iki travmanın önemli bir payı bulunduğu söylenebilir.

    --- alıntı ---

    islam’daki akılcı geleneğe ve onun birikimine yönelik en yıkıcı darbe, 13. yüzyılın ortalarındaki “moğol felaketi” olacaktı. cengiz han ve haleflerinin vahşi orduları, suriye ile hindistan arasındaki her yeri fethetmekle kalmayıp ortadoğu’nun altını üstüne getirdiler. her işgalci acımasızdır, ama moğolların sebep olduğu vahşet, “eşi benzeri daha önce görülmemiş” bir şeydi, çünkü onlar “yıkımı, yıkım uğruna seviyorlardı.”49 islam dünyası içinde ilerledikçe:

    "tekrar ve tekrar, bir şehrin neredeyse bütün halkı, cinsiyet ve yaşları dikkate alınmaksızın katledildi, sadece kabiliyetli zanaatkarlar korundu ve uzağa götürüldüler. köylüler bile, ordunun önünde okları göğüslemek veya hendekleri doldurmak için canlı bir moloz kitlesi olarak kullanıldı."50

    moğollar, 1258 yılında, islam aleminin en büyük, zengin ve görkemli şehri olan bağdat’ı yağmaladılar. halife dahil olmak üzere neredeyse bütün müslüman nüfusu katlettiler. mutezililerin ve diğer islam bilginlerinin eserlerinden oluşan muhteşem koleksiyonların bulunduğu hikmet evi’ni yıktılar. öyleki dicle nehri’ne attıkları el yazması eserlerden ötürü, nehrin günlerce mürekkep renginde aktığı söylenir.51 moğollar, bununla da yetinmeyip, ortadoğu’daki sulama sistemlerini paramparça ederek, mevcut tarımsal üretimin on kat düşmesine yol açtılar.52 bu, avrupa’nın hiç karşılaşmadığı kadar devasa bir yıkımdı.53

    benzer bir trajedi, üç asır sonra, islam aleminin batı ucunu, yani ispanya’yı da vurdu. oradaki müslüman endülüs krallığı, hem muhteşem sanat ve mimari eserleri hem de convivencia (birlikte yaşama) ruhuna sahip renkli bir medeniyet üretmişti.54 fakat, bağdat’ta olduğu gibi, endülüs’teki ortaçağ aydınlanması da, ilk önce içteki bağnazlık, ardından da dış işgal tarafından yıkıldı. müslüman ispanya’nın zengin kütüphaneleri, ilk önce kuzey afrika’nın harici-benzeri militan müslümanları ve ardından da katolik reconquista güçleri tarafından yağmalandı.55 1499 yılında “islam öğretilerinin izlerini süpürmek için” granada’da seksen bin civarında kitabın yakılması emrini veren engizitör ximenez de cisneros’un aslında süpürdüğü şey, islam’ın en parlak ürünleriydi.56

    kaynak: akyol, mustafa. 2013. özgürlüğün islami yolu. istanbul: doğan kitap. 89.

    --- alıntı sonu ---

    bu konuda ayrıca (bkz: islamın altın çağı /@derinsular)

    ana tema:
    (bkz: islam /@derinsular)
  • 13. yüzyılda temuçin(daha sonradan chinggis khaan) adlı moğol beyi'nin orta asya steplerinde güçlü bir türk-moğol ittifakı oluşturmasıyla başlayan, asya'nın etnik yapısını büyük ölçüde değiştiren, daha önce görülmemiş fetihler. tarihte tekrar sahne bozkır adamınındı.

    tüm orta asya bozkır kağanlıklarında olduğu gibi moğollar'ın da asıl amacı çin'i ele geçirmekti. lakin beklenmedik bir olayın sonucunda kafaları atıyor ve vietnam'dan polonya'ya, kore'den suriye'ye, hindistan'dan anadolu'ya ayak basmadık, yıkmadık yer bırakmıyorlar.

    bu olayın batıya yayılmasının fitilini ateşleyen olay ve harezm istilası;

    cengiz han'ın imparatorluğu karahitay devletini topraklarına katınca, batısında soyca türk fakat dil ve kültür bakımından derin şekilde farslaşmış harezmşah imparatorluğu'nun komşusu durumuna gelmişti.
    cengiz han ile harezmliler arasında meydana gelen tatsızlık harezmliler yüzünden olmuştur. cengiz han harezmlilerle ticari ve siyasi ilişkilerini düzgün yürütme amacındaydı. fakat 1218 yılında moğol imparatorluğu'ndan gelen kervan sir derya yakınlarında sınır şehri olan otrar'da durdurulmuş, malları yağmalanmış ve kervandaki yaklaşık 100 kişi otrar valisi inalcık'ın emriyle öldürülmüştü. cengiz han zararının karşılanmasını istedi. cevap alamayınca savaşa hazırlanmaya başladı. harezmşah muhammed kibirli bir adamdı, gelsin savaşalım fikrindeydi, tabii ki başına geleceklerden habersiz.

    moğol ordusu 1219 yazında toplandı. cengiz han balkaş gölü'nün güney doğusuna geliyor, burada kendisine uygur kağanı idikut barçuk ve karluk hükümdarı da katılıyor. yaklaşık 150-200.000 kişilik bir ordu toplanmasına rağmen harezm ordusu sayıca daha üstündü.

    harezmşah muhammed birliklerini sir derya hattında belirli yerlere dağıtmıştı. cengiz han harezm imparatorluğu'na otrar yakınlarından girdi. cengiz han oğulları çağatay ve ögedey'i bir tümen askerle birlikte otrar önünde bırakıyor ve bu şehir uzun bir kuşatma sonucu ele geçirilecekti. cengiz han'ın büyük oğlu cuci komutasında başka bir tümen nehir boyunca inerek sığnak ve cend'i fethediyor. bu tümenden ayrılan 5 bin kişilik moğol birliği taşkent'in batısındaki benaket'i alıyor.
    cengiz han'ın kendisi, küçük oğlu tuluy ile esas ordunun başında direkt buhara'ya yürüdüler. şubat 1220'de buhara'ya vardılar. şehir savunucuları kuşatma hattını delmeyi denemiş fakat çok sayıda kayıp vermişlerdir. savunucusu kalmayan şehir teslim olmuştu. buhara eşi görülmemiş şekilde planlı ve yoğun bir yağmaya tabi tutulup her yeri ateşe verildi. halk her türlü şiddeti görmüş, malsız mülksüz kalmıştı.

    cengiz han buhara'dan çıkıp semerkand'a yürüdü. otrar'ı fetheden oğulları ögedey ve çağatay da burda orduya katıldı. semerkand savunması kahramanca bir çıkış denemiş fakat hepsi imha edilmişti. 5 günün sonunda 1220 mart'ında şehir teslim oldu. halk şehirden çıkarıldıktan sonra semerkand tamamen yerle bir edilmişti. halkın içinden sanatkarlar ayrılıp moğolistan'a gönderildikten sonra halkın neredeyse tamamı kılıçtan geçirilmişti. direnmeyen, hayatları bağışlanan insanlar sadece 1 mahalleyi dolduracak kadardı.

    harezm'in eski başkenti olan urgenc cuci ve çağatay'ın yoğun çabaları sonucu ele geçirilmiş, burda da aynı şekilde sanatkarlar moğolistan'a gönderilmiş ve halkın geri kalanı katledilmişti. hatta şehri amu derya'nın sularına gömerek ortadan silmişlerdir.

    tüm bu olaylar olurken harezmşah muhammed hiçbir şey yapamamış ve belh'e kaçmıştı. fakat daha sonra dehşete kapıldığından en zıt yöne kazvin'e koşmuştu. cengiz han en yetenekli generalleri cebe ve sübedey'i bir süvari birliğiyle peşine takmıştı. ve müthiş bir takibe başladılar. cebe ve sübedey'in yaklaştığını haber alan belh teslim olmuş ve atanan valiyi kabul etmişti. kaybedilecek vakit yoktu. sübedey ve cebe yol üzerinde semnan, tus ve damgan'ı tahrip etmiş, muhammed'in peşinden takibe devam ederken rey şehrini ele geçirip erkekleri infaz etmişlerdir. takibe doludizgin devam ederken karun'a gelmişler ve sonunda muhammed'in izini kaybetmişlerdi. bunun hıncını kazvin ve zencan şehirlerinden çıkarmışlardır. muhammed ise hazar denizinde bir adacıkta sefil bir şekilde 1220 aralık'ında ölmüştür.

    harezmşah muhammed işini hallettikten sonra cengiz han 1221 ilkbaharında afganistan ve horasan istilasına girişti. daha önceden sübedey ve cebe'nin teslim aldığı belh yağmadan kurtulamadı. horasan'a yolladığı tuluy merv şehrini tek ok atmadan teslim almasına rağmen halkın tamamı öldürülmüştü. erkekler kadınlar ve çocuklar gruplandırılıp birliklere dağıtılmış ve sürüler halinde başları vurulmuştu. kedi köpeğe varana kadar tek bir canlı bırakılmamıştı.
    cengiz han'ın damadı tokuçar'ı öldüren nişabur da nasibini almıştı tabi ki. nişabur tuluy'un taarruzuna dayanamayıp 10 nisan 1221'de düşmüş ve tamamen yakılıp yıkılmıştı. herkese ibret olsun diye cesetlerin başları kesilmiş ve erkekler, kadınlar ve çocuklar için ayrı ayrı yığınlar yaptırılmıştı.
    moğollar, sultan sançar'ın, harun reşid'in türbeleri gibi dönemin fars-arap uygarlığının simge yerlerini planlı şekilde yok etmiştir.

    her şeye rağmen harezmşah muhammed'in oğlu celaleddin mengüberdi bu felaketten kaçmış ve gazne'de bir ordu toplamıştı. kabil'in kuzeyi pervanda şigi-kutuku komutasında bir moğol birliğini yenmişti. cengiz han bunu öğrenince kumandanının intikamı için celaleddin'in peşine düşer. en sonunda indus nehri kıyısında celaleddin'i yakalar ve askerlerini kılıçtan geçirir. celaleddin nehre atlayarak kurtulur ve delhi sultanlığına sığınır.
    cengiz han önce gazne ile olan hesabını kapatır. artık bir ritüel olan katliam ve yıkım tabi ki burda da sergilenir.

    moğol subayı alcigidey 6 ay sonunda 14 haziran 1222'de herat'ı düşürdü. 1 hafta süren katliam yapıldı. merv'i tekrar dolduran sağ kalanlar tuluy'un atadığı fars valiyi öldürme gafletine düşerler. bunu tek bir insan bile sağ kalmayacak şekilde boğazlanarak ödemişlerdir.

    moğollar tüm bu çatışmalarda ilginç yöntemler de uygulamışlardır. katliamı bitirdikleri şehirden biraz uzaklaşıyorlar.sağda solda saklanmış olanlar çıkınca bir birlik gelip kalan kim varsa öldürüyormuş.
    mesela aldıkları tüm esirlere moğol kıyafeti giydirip manga başlarına bayrak veriyorlar, bunu gören şehir garnizonu o deli kalabalıktan korkup şehri teslim ediyordu veya ölüme sürülen esirler şehir savunmasını yoruyordu. bu yöntemle çok küçük birliklerle bile şehirler alınmıştır.

    cengiz han vurduğunu deviren, tam bir winner kumandandı. yerleşik hayatı iyi anlayamadığından, şehir medeniyetini yıkmaya, tarlaları bozkıra çevirmeye dayalı bir göçebe karakteri vardı. bozkırın kendi hayat tarzına daha uygun ve yönetirken de daha kolay olacağını düşünüyordu. ölümünden sonra oğulları ve torunları da onun mirasını en iyi şekilde değerlendirmiş ve genişletmiştir.
    ayrıca islam dinini de kendisine anlatılmasını istemişti fakat bütün dünyanın köktengri'nin evi olduğunu kabul ettiğinden mekke'ye yapılan hac ziyareti kendisine ters gelmişti.
    cengiz han birkaç yıl yeni fethettiği topraklarda yaşamış, 1225 ilkbaharında moğolistan'a geri dönmüştür.
  • bağdat kütüphanelerindeki kitapların nehirlere dökülmesine yol açmış istiladır.

    faşizm'in "primitive" örneğidir denilebilir. bir de "moğolların köklü bir kültürü olmadığı için istila ettikleri yerlerde tutunamamış ve asimile olmuşlardır" var. konuyla ilgili galiba..
  • bazı iddialara göre dünya nüfusunun yaklaşık 6'da 1'inin yaşamını yitirmesine sebep olan istilalar zinciri.
  • batı literatüründe mongol invasion, islam literatüründe ise istila-i tatar olarak geçen, cengiz han döneminden itibaren başlayan moğol hegemonyasını ifade eden, tek elden moğol seferlerinin düzenlendiği dönem.

    avrupa ve ortadoğu haricindeki bölgeleri sonradan yerleşime açmaları ve vergilendirme amaçlı nüfus sayımı gibi uygulama nedeniyle bu husustan ötürü günümüzde moğol seferleri şeklinde biri isimlendirme yapılsa da, önceki dönemlerde yapılan tarih araştırmalarında islam kaynaklarının etkisinden ötürü ve akın mahiyetindeki seferlerin görüldüğü batı toplumunda da bir tür "viking raids" intibası yarattığından günümüzde yapılan batı araştırmalarında halen invasion-istila olarak adlandırılmaktadır.

    dönemin kaynaklarında (moğol hakimiyeti öncesindekiler) istila, moğol hakimiyeti dönemi kaynakları açısından fetih olarak algılanıp yazılageldiği için, nüfus yerleşimlerini ve ticarete dayalı geniş bir sistem oluşturulmasını kerteriz alıp "sefer" olarak nitelendirmek de, raid-akın yönünden ötürü ve dönem kaynaklarında vurgulanan yıkıcılıklarından ötürü istila-invasion olarak da adlandırmak da mümkündür.

    askeri tarihten aşina olanların bilebileceği gibi nasıl dönemlerin askeri yapısı, o dönemin en üstün sayılan askeri gücüne karşı koyma mantığı üzerine kurulmuşsa, o dönemde de batıda seyahatnamelere dayanan raporlarda bir konu başlığı "moğollar'ı nasıl yeneriz" konusuna ayrılmıştır. doğuyu kılıçlarıyla zapt eden moğolların, bu dönemden yıllar sonra kırım'daki veba salgınına neden olarak atlarının eremediği toprakları da veba mikrobuyla tarumar ettiğini kabul edebiliriz.

    o dönemde nasıl bir etki uyandırdıklarını, dönemin kaynaklarını okurken sıkça görebilmek "neymiş la bunlar" demek mümkündür. o muazzam psikolojik baskıyı gösterebilmektedir. bu denli etkin olabilmesinin nedeni ise ilk kurulduğu dönemde sadece atlı okçu birliklere dayalı bir bozkır ordusuyken, ele geçirdikleri bölgelerden takviye ettikleri kale kuşatmalarına müsait piyade birlikleri ve kuşatma aletleri kullanabilen istihkam birlikleriyle oldukça yıkıcı bir güce ulaşmasıdır.
  • medieval 2 total war'a da konu olmuştur. 65-66. turnde anadolunun doğusundan akın akın gelmektedirler. turkleri alımış iseniz yapacağınız buna hazırlı olmaktır. çünkü haritanın en sonu olduğu için kimse orayı geliştirmeyi askeri yığınak yapmayı düşünmez. bunun için öncelikle ordaki kaleler güçlendirilmeli ve asker doldurulmalı. hatta ve hatta yanına ek birlikler götürülülerek moğolların hafiften götüm götüm kuzeye yöneltilmelidir. ilk aşama orda çok sağlam birlikleriniz yoksa savunma yapmanızı öneririm. yok birlikleriniz sağlamsa hazırlanmış iseniz savaşa saldırın gitsin. gelen ordularda genellikle atlı okçu, okçu, ve süvariler olacağı için ona göre bir hazırlığınız olsun.

    tavsiye olarak ; assassin ve spy getirin oraya muhakak. assassinla biraz adam öldürdün moğollar gelene kadar sonra çıkacakları yere getirip hazır bulundurun. böylecelikle generalleri birer birer indiriyorsunuz ve doğal olarak generalin özel birliğide kaybolmuş oluyor. adam eksiltiyorsunuz. spyla zaten birlikleri görüp ona göre hamle yapıyorsunuz.
  • cengiz reyiz ve orklarının onüçüncü yüzyılda başlattığı moğol istilası boku sırasında dünya nüfusunun neredeyse altıda biri katledilmiş, büyük göçler yaşanmış, dünyanın en zengin toprakları olan ortadoğu topraklarının altını, gümüşü, buğdayı, arpası da yine moğollar tarafından yağmalanmış, dımdızlak edilmişti.
    günümüz ortadoğuda yaşanan işid istilasını onüçüncü yüzyıl moğol istilasına benzetmek yanlış olmayacaktır. ortadoğu hala dünyanın en zengin coğrafyası, işidliler ekseri moğol nesli ve yaşanan kıyımlar, devasa boyutlardaki göç dalgaları... petrol hırsızlığı da cabası.
hesabın var mı? giriş yap