• (:( bunun gibi bir şey. sağdaki parantezi kapattınız mı gülüyor,soldakini kapattınız mı ağlıyor. fazla büyütülecek bişi değil...
  • louvre müzesinde, camdan bir bölme içinde durur, çünkü bikaç sene önce bir herif uzaktan bıçak atmış resme...
  • louvre müzesine girer girmez sizi "mona lisa şu tarafta" yazan tabelalar karşılar, tabloya giden en kısa yolu gösterir; "görsünler de kurtulsunlar" mantığıyla konmuş olsa gerek
  • da vinci'nin bir tablosu olmasının yanı sıra böylesine bir fenomen oluşunu 1911 yılında louvre'dan çalınmasına borçlu olan eser. çalındığı farkedildiğinde polis bulunabilmesi için hızla la gioconda'nın 6,500 kopyasını üretip paris sokaklarında dağıtmış, gazeteler ön sayfalarına eserin tamamını basmış. sanatın o yıllarda seçkinlerin ayrıcalığı olduğu düşünüldüğünde, her fransız'ın louvre'da bulunan bilmemkaçbin tane eseri tanımayacağı açık. mona lisa, aslında seçkinlerden olmayan sıradan avrupalı'nın ilk tanıştığı sanat eserlerinden biri olmuş. onca tablonun arasından nedense sadece mona lisa'nın bu denli kıymetli olmasında arkasındaki "halk desteği"nin rolü büyük.

    bir rönesans eserinin nasıl olup da 20. yüzyılın popüler kültür ikonlarından biri haline geldiğinin düşündüren hikayesini yazmış bu ufak portre.
  • leonardo da vinci tarafindan 1503 yilinda tamamlanmis eserdir. gercek adi la gioconda'dir. (ama daha cok mona lisa diye bilindigi icin ben de geldim buraya yaziyorum.)

    bu tablo su anda dunyadaki en degerli sanat eseri olarak degerlendirilmekte. 1962 yilinda tam 100 milyon dolarlik sigorta yapilmis bu eser icin. ama...

    evet "ama"si var. bircok sanat eserinde oldugu gibi yapildigi yillarda degeri anlasilamamistir. bu konuda anlatilan sehir efsanesi ise soyle.

    madonna (mona'nin uzun hali) lisa gerardini'nin -ki tablosu yapilan ve tabloya adini veren sahis oluyor ve kisaca mona lisa olarak biliniyor- kocasi francesco del giocondo -ki floransa'ni ileri gelenlerindenmis- tabloyu hic begenmemis ve "bu ne be, bir gozun kalk gidelim derken oburu otur bok yeme diyor" demis ve vinci'ye tablo icin para odemeyi "hadi canim, hadi aslanim baska kapiya" sozleri ile reddetmis.

    caresiz vinci tabloyu sanki tavlada yenilen adamlarin tavlayi koltuk altina almasi gibi koltuk altina koyup ortami terk etmis. ama bu tabloyu cok sevmis ve hep yaninda tasimis. tablonun ilk sahibi ise tabloyu 10 yil sonra satin alan fransa krali 1. francis olmus. tablo icin yaklasik 13 kg altin -simdinin parasi ile yaklasik 300 bin dolar- vermis.

    tablo su anda paris'teki louvre muzesi'nde muhafaza edilmektedir.
  • leonardo da vinci'nin gizemlerle dolu tablosu. hakkında bir çok rivayet olmakla birlikte, kanımca en kuvvetlisi aslında yaşadığı aşkı bu tabloya aktarmasıdır.

    rivayete göre leonardo da vinci eşcinseldi ve asistanı olan gian giacomo caprotti da oreno'ya aşk besliyordu. mona lisa tablosu ise gian giacomo caprotti da oreno ve lisa del giocondo'nun karışımıydı.

    http://www.itsjustlife.com/salimonac.jpg

    soldaki bildiğimiz mona lisa tablosu, sağdaki ise gian giacomo caprotti da oreno'nun suratı. benzerlik yadsınamaz.

    leonardo da vinci'nin o zamanlar tabloyu yanından ayırmamasının sebebi o zamanlar anlaşılamıyordu. aslında sebebine şimdi bakınca çok açık olduğunu anlayabiliyoruz.

    eşcinsellik o zaman büyük bir suçtu ve leonardo da vinci hakkında dedikodular vardı. tabloya bakılıp bunun gian giacomo caprotti da oreno'ya benzerliği anlaşılırsa o zaman sorun çıkabilirdi.

    işin en can alıcı kısmı ise gian giacomo caprotti da oreno olarak bilinen kişiye leonardo da vinci nin taktığı lakap. leonardo da vinci, gian giacomo caprotti da oreno'ya "mon salai" lakabını takmıştı. bu küçük şeytan anlamına gelir. sebebi ise gian giacomo caprotti da oreno'nun çok kavgacı, israfkar ve dağınık biri olmasıydı.

    bir şey dikkatinizi çekmiştir belki. "mon salai" yani gian giacomo caprotti da oreno'ya takılan lakap, mona lisa'nın anagramı..
  • tablo ile ilgili bildiklerimi sıralarsam;

    -yapıldığı dönem aydınlanma çağı ve bu çağda aklın önemini göstermek için alınlar geniş çizilirmiş. mona lisa'da da alın geniş, daha geniş göstermek için kaşlar açık renk ve bu genişlik göze çok batmasın diye alnının üst kısmında tül gibi görünebilicek ince bir çizgi ile sınırlandırılmış.

    -o dönemde üçgen kompizyon çok fazla kullanılırmış ki da vinci'nin eserlerinin çoğunda görülebilr. yani resmedilecek kişi veya kişiler dikdörtgen tuval içinde üçgene sığar şekilde resmedilir. belirli oranları vardır. altın oran da denilir.
    örnekleyecek olursak:
    http://monalogue.org/monadlisa.jpg
    http://designshack.designshack.netdna-cdn.com/….jpg
    http://www.resimle.net/…do da vinci tablosu (4).jpg
    http://imggaleri.hurriyet.com.tr/…nna selbdritt.jpg

    -yakının net ve canlı renkte, uzagın buğulu ve daha soluk renklerde olduğu ilk tablodur. en önemlisi cisim/kişi resmedilirken yakında olan yeri daha büyük, uzakta ise daha küçük olduğunun bilinçli şekilde yapıldığı ilk tablodur.

    daha bi sürü vardı. yani yok yüzünün bi tarafı gülüyo diğer tarafı üzgün değil olay. hem zamanının akımları etkisinde hem de zamanının farkındalığının ilerisinde olan bi tablodur. gerisi aklıma geldikçe eklerim.
  • freud, leonardo üstüne kaleme aldığı ünlü yazısında mona lisa'nın hem baştan çıkartıcı hem de anaç bir karakteri barındıran ikili bir mevcudiyete sahip olduğunu dile getirir. bu yanıyla eser, sadece bir tüccarın güzel karısının muammalı gülümseyişinin damgasını vurduğu bir resim değil, aynı zamanda da vinci'nin kayıp annesinin gülümseyişinin canlandırıldığı bir eserdir. (not: da vinci evlilik dışı bir çocuktu. üvey annesi de o çok küçükken ölmüştü)

    ödipal üçgen dolayımında bakıldığında bir anne yerine-geçeni olarak mona lisa baştan çıkartıcıdır, çünkü baba ile çocuğun annesi için rekabetinin merkezinde konumlanır. anaçtır, çünkü çocuk, babasıyla annesi için mücadele eder.

    her iki durumda da muammalı bir tablodur, tıpkı ressama (bize) bakan oturaklı kadının esrarengiz gülüşü gibi. ayrıca mona lisa, yine freud'un "kadın, kayıp bir kıtadır" sözünü anımsatır. ona ressamla birlikte bakarız: ellerinin konumu, gülüşü, pozisyonu gibi muammalıdır, tıpkı bir sis filtresinden geçirilmiş gibi çizilen, başka bir dünyayı, hayali bir dünyayı çağrıştıran arkaplan (kayıp kıta) gibi. evet, kadın kayıp bir kıtadır, ama keşfetmeye, o muammalı topraklara ayak basmaya değer!

    edit: imla
  • değişik derecelerdeki kontrast ve aydınlatma beyin tarafından farklı algılanırmış ya:
    eğer ilk kadının gözlerine dikkat ediliyorsa, bakan gözün çevre alanı -siyah ıle beyaz, hareket ve gölge algılanır- ağız üzerine odaklanacak ve detay görülmeyeceği için belirgin elmacık kemiklerinden köken alan gölgeler*, tarafınızdan gülümseme olarak algılanacaktır.
    ancak dogrudan ağız üzerine odaklanılırsa, gülümserken görülemez.
    ayrıntıları ortaya seren o ellerle* yaratılmıştır bu da zaten.
  • fransalı bir tüccarın eşinin portresidir. üstünde yeni ölen çocuğunun acısını taşımaktadır. yüzündeki gizemli gülümseme yüzyıllardır sanatçıların ve bilim adamlarının ilgisini çekmiştir.
hesabın var mı? giriş yap