• (bkz: mon cher)
  • buraların yabancısı ama öteki sayılmaması gerekendir.
  • kendi cehaletinden zerre kadar rahatsız olmayan birçok kişinin eğitimli, görgülü, frankofon kişiler için hafif burun kıvırarak, biraz da yumuşaklık ilave ederek kullandığı terimdir. imam hatip mezunu değerlerin bu ifadeyi koskoca büyükelçiler için kullandığı bile görülmüştür. hakkınızda bu söz kullanıldıysa demek ki siz bizim anladığımız manada hödödö bir erkek değilsinizdir, kadınlara karşı nazik, kelime seçiminizde dikkatlisinizdir ve esasına bakacak olursanız bütün bunlar erkekliğinize fena halde halel getirir mazallah
  • (bkz: #11034989)
  • başbakanın bu günlerde kafayı taktığı kişidir. iki lafın birinde kendilerinden bahsetmektedir.
  • başbakan o kadar büyük bir hatiptir ki hem dışişleri bürokratlarına hem de kelimenin geldiği dilin konuşan fransızlara laf geçirmektedir!..
  • 29 ocak'taki yazısında akp ve tayyip erdoğan'a olan derin hayranlığını her satırda belirten gökhan özgün, aynı metinde abd'deki neo-con'lardan başlayıp ergenekoncular, laik irticacılar, türkiye merkez medyası ve oradan da avrupa birliği'ne haddini bildirip o hışımla dışişleri monşerlerini de araya sıkıştırıvermiş.

    gökhan özgün için ne mutlu bir tesadüfki bu methiyesinin hemen bir gün sonrası "israil siyasetine karşı gurur duyulacak bir tavırla uğraşan", "avrupa değerlerini avrupa'dan daha iyi taşıyan", "soğuk savaşın bitişinin ortadoğu ve avrupa’nın kenarındaki resmi yüzü" (tırnak içleri gökhan özgün'e ait) tayyip abisi de gökhan kuluna nazire edercesine "bazı monşerler, gölgesinden korkanlar bunu anlamakta zorlanabilirler" diyerek monşerlere haddini bildirmiş.

    gökhan özgün - taraf - 29.01.2008
    --- alinti ---
    soğuk savaşın bitişi berlin duvarının yıkılmasıyla başlamış olabilir. ama soğuk savaşın bitişinin ‘resmi’, resmî yüzü, dünyada obama, ortadoğu’da ve avrupa’nın kenarında tayyip erdoğan’dır. soğuk savaşın tam bitişi ise korku siyasetinin kökünün tamamıyla kurutulmasıyla gerçekleşecektir. o da bize, insanlara, insanlığa kalmış.

    türkiye’nin dış politikası ‘nuh der peygamber demez’ dışişleri ‘monşerlerinin’ elinden kurtarılmıştır. ve akp bunu, iç siyasette sırat köprüsü üzerinde yürürken gerçekleştirmiştir.

    en sıkışmış gününde bu tarihî virajı almayı başaran akp’ye, başbakana ve nedense akp dış politikasının ‘şuuru’ olduğuna inandığım ahmet davutoğlu’na huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
    --- alinti ---
    http://www.taraf.com.tr/makale/3771.htm
  • aynı zamanda hali hazırda memleketin değişik köşelerinde huzur içinde yatan, bu toprakların onurlu devlet adamlarının da sıfatıdır. (bkz: asala tarafından şehit edilen diplomatlar)
  • genel seçim öncesi halk ağızıyla konuşmaya, onlara yakın görünmeye çalışan başbakanın "siz züppesiniz, sınıfınız ayrı, vatandaşın halinden anlamazsınız" manasına gelen bir tonlamayla söylediği hitaptır. sağa sola sataşıyorum, sizin hakkınızı savunuyorum mesajı verir.
  • bundan bir 40-50 sene kadar önce.. türkiye'nin dış politikada bugüne nazaran neredeyse hiç sorunu yokken.. kıbrıs meselesi yok, ermeni sorunu yok, pkk yok vs vs. kaymak tabakası var türkiye'nin, onların yurtdışında tahsil almış, porselen kadar değerli ve narin ve kibar çocukları var. o zamanlar belirli büyük yerlerde temsilciliklerimiz var sadece. büyüyünce büyükelçi olmaya tercih eden bu süper tahsilli çocuklar dertten tasadan uzak bu temsilciliklerde takılıyorlar. bu kesime "monşer" diye hitap ediliyor. yani "azizim". neden? çünkü onlar kendi aralarında frankafonluklarının da verdiği alışkanlıkla birbirlerine böyle sesleniyorlar. halktan über kopuklar, halkı ziyadesiyle hakir görüyorlar, halka katiyen inemiyorlar değil, inmiyorlar.

    peki ya şimdi.. hartum'dan tutun riga'ya, darfur'dan tutun nairobi'ye, her yerde türk misyonları var, burada görev yapıyor bu "monşer"ler. gerektiğinde bellerinde silah taşıyorlar, konsolosluklarda, oradaki türklerin babası gibiler adeta, rezidansta, kançılaryada kavaslarla beraber de çalışıyorlar, işçilerle birlikte de. ha dışişleri bakanlığı'nda hala monşer ekolünü devam ettirenler yok mu şimdi? elbette var. ama eskisiyle mukayese bile edilemez. ama bir kesime bu insanlar bile hala "monşer" geliyor.. diplomasiyi, alttan almak, dolayısıyla "ezik olmak" zannedenler var. diplomasinin yeri geldiğinde adabıyla karşıdakinin ağzına sıçıp burnundan çıkarabilecek bir kudret olduğunu unutup, bilmeyip, "diplomat dediğin ekmeği aslanın ağzından almalı", "diplomat uysal olmasın, yırtsın ortamı", "diplomat, her eve lazım, iki kere rafine" şeklinde beyanlar uçuşuyor ortalıkta. garip valla..

    oh mon cher.. oh mon dieu..
hesabın var mı? giriş yap