• merak edenler için tamamı;

    --- spoiler ---

    germany
    vs.
    greece

    man: good afternoon, and welcome to a packed olympic stadium in munchen for the
    second leg of this exciting final. and here comes the germans now, led by their skipper "lobby" hegel. they must truly be favorites this afternoon. they've certainly attracted the most attention from the press with their team problems. and let's now see their line-up :

    deutschland
    1 leibniz
    2 i.kant
    3 hegel
    4 schopenhauer
    5 schelling
    6 beckenbauer
    7 jaspers
    8 schlegel
    9 wittgenstein
    10 nietzsche
    11 heidegger

    man: the germans playing 4-2-4, leibniz in goal, back four kant, hegel,
    schopenhauer, and schelling, front runners schlegel, wittgenstein, nietzsche, and heidegger, and the midfield duo of beckenbauer and jaspers. beckenbauer obviously a bit of a surprise there. and here come the greeks, led off by their veteran centerhalf herakleitos. let's look at their team :

    griechenland
    1 plato
    2 epiktet
    3 aristoteles
    4 sophokles
    5 empedokles von acraga
    6 plotin
    7 epikur
    8 heraklit
    9 deraklit
    10 sokrates
    11 arkimedes

    man: as it's expected it's a much more defensive line-up. plato's in goal, socrates
    is a front runner there, and aristotle as sweeper. aristotle, very much the man in form. one surprise is the inclusion of archimedes.

    well, here comes the referee:
    con-fu-cu, confucius and his two linesmen, st. augustian and st. thomas acquinus.

    and as the two skippers come
    together to shake hands we're ready for the start of this very exciting final.. the referee, mr. confucius, checks his hand...

    referee's whistle: [whistle]

    man: ...and...they're off! nietzsche and hegel there, old jaspers ---- on the outside, wittgenstein there with him, there's beckenbauer, schelling there, heidegger covering, schopenhauer, and now it's the
    greeks. epikuros, we find him number six, aristotle, empedokles and deraklites, and demokrites with him, there's archimedes, socrates, there he is, socrates, socrates there going through...there's the ball, there's the ball. we'll be bringing you back to this exciting contest the moment anything
    interesting happens.

    germany 0 greece 0

    man: well, there may be no score, but there's certainly no lack of excitement here,
    as you can see, nietzsche has just been booked for arguing with the referee. he accused confucius of having no free will,and confucius he say name going book, and this is nietszche's third booking in four games.

    whistle: [phuiiih]
    man: and, oh, that is karl marx. karl marx is warming up, it looks as if it is
    going to be a substitution on the german side.
    obviously manager martin luther has decided on all-out attack and indeed he must,
    with only two minutes of the match to go. but the big question is: who is going to be replaced? who is gonna come off? itcould be jaspers, hegel or schopenhauer.
    but it's wittgenstein! wittgenstein ---- only last week!

    and here's marx! let's see if he can put some light in this german attack. evidently not. what a shame. well, now, with just over a minute left,replay on tuesday looks absolutely vital.
    there's archimedes, and i think he's had an idea!

    archimedes: heureka!

    man: archimedes out to socrates, socrates back to archimedes, archimedes out to
    herakleitos, he beat hegel, herakleitos is a little flick, here comes on the bardboard socrates, socrates is there! it is in!

    the greeks are going... the greeks are going mad! the greeks are going there, socrates scores, beautiful----the germans are disputing it! hegel is arguing that reality is merely a ---- ethics, kant by the categoric imperative is holding that ultimologically possessed only in the imagination and marx is claiming it was off-side! but confucius blows the final whistle...it's all over!

    germany, having chanced england's famous midfield trio vincent, mogalov in the semifinal, have been beaten by the odd goal! and that's it again! there it is, socrates, socrates heads it in, and leibniz somehow has no chance! and just look at those delighted greeks! there they are, chopper sokrates, empedokles, and deraklites! what a game here! and epikuros is there, and sokrates, the captain who scored what must probably be the most important goal of his career!

    --- spoiler ---
  • almanlar gole şöyle itiraz etmektedir:

    "the germans are disputing it. hegel is arguing that the reality is merely an a priori adjunct of non-naturalistic ethics, kant via the categorical imperative is holding that ontologically it exists only in the imagination, and marx is claiming it was offside."

    "almanlar itiraz ediyor! hegel, gerçekliğin, doğal olmayan ahlakın yalnızca verili bir uzantısı olduğunu öne sürmekteyken kant, gerçekliğin şüpheye mahal bırakmayan zorundalığa mebni yalnızca tasavvurumuzda var olduğunda ısrar etmekte.
    marks "hocam offside var!" diyor"*

    izleyin, izletin. özellikle marks'ın golden sonra komünist manifestoyu yere çalması muhteşem. son olarak da şunu söylemek isterim. marks'ın bir hevesle sahaya girip umutları boşa çıkarması gerçekleşmeyen devrim'e gönderme yapıyor olabilir..

    not: marks sonuna kadar haklıdır. açık ofsayt var o pozisyonda! *
  • sözlük bünyesinde var imiş, türkçeleştirmek de bana düşsün:

    yorumcu: iyi günler sayın seyirciler. tıka basa dolu münih olimpiyat stadına hoşgeldiniz. bu heyecanlı finalin ikinci ayağındayız....ve işte almanlar geliyorlar, görüyorsunuz kaptanları 'nobby' hegel'in arkasından sahaya doğru ilerliyorlar. bu öğleden sonra oynanacak oyunun favorisi olarak gösteriliyorlar. almanlar aynı zamanda takım sorunları nedeniyle basından da en fazla ilgiiyi gören takım oldu. evet şimdi sırayla takım elemanlarını görelim.

    almanlar 4-2-4 oynuyorlar. leibniz kalede. geri dörtlü kant, hegel, schopenhauer ve schelling'den oluşuyor. santrofor schlegel, wittgenstein, nietzsche ve heidegger, orta sahada ise beckenbauer ve jaspers ikilisi bulunmakta. açıkçası beckenbauer orada biraz sürpriz olmuş.

    ve işte yunanlılar da emekli orta saha oyuncusu herakleitos önderliğinde sahaya geliyor. şimdi de onların takımlarına bir göz atalım: beklenildiği gibi takımın defansif bir dizilimi var. platon kalede. socrates ilerde ve aristoteles de libero olarak oynuyor. aristoteles, formdaki adam. burdaki sürpriz ise oyuna archimedes'in dahil edilmesi.

    ve işte hakem de geliyor. hakemin elinde kum saati ve yardımcılarının kafasında ise hareler var. konfüçyus ve iki yardımcısı, st. augustian ve st. thomas acquinus.

    şimdi iki kaptanın karşı karşıya gelip el sıkıştığını görüyoruz. bu son derece heyecanlı final için hepimiz hazırız. hakem, konfüçyus, kumunu kontrol ediyor.... ve düdüğünü çalıyor.

    evet, herkes dağıldı. nietzsche ve hegel'i görüyoruz, yaşlı jaspers dışardan hareketli, wittgenstein da onunla birlikte. evet işte beckenbauer. schelling şimdi ekranda, onu heidegger koruyor. schopenhauer...

    ekranda yunanlılar. epikuros'u altı numarada izliyoruz. aristoteles, empedokles ve deraklites ve demokrites yanında. işte archimedes, socrates. evet socrates orda, ilerliyor. işte orda da top var. o da top.

    araya giren ses: bu heyecanlı karşılaşmaya şimdilik ara veriyoruz; bir gelişme olduğu anda tekrar bağlantıya geçeceğiz.

    yorumcu: evet, henüz bir skor yok ama maçın heyecansız sürdüğünü iddia etmek yanlış olur. gördüğünüz gibi tam şu anda nietzsche hakemle tartıştığı için sarı kart cezası almakta. nietzsche hakem konfüçyus'u özgür iradesi olmamakla suçluyor. hakem de ona sarı kart aldığını söylüyor. bu nietzsche'nin dört maçta aldığı üçüncü sarı kart cezası. ve düdük çalıyor.

    yorumcu: karl marx'ı görüyoruz. marx ısınıyor. görünüşe bakılırsa maçın bitmesine sadece birkaç dakika kalmışken alman takımında birinin yerine oyuna girecek. anladığımız kadarıyla teknik direktör martin luther tamamıyla hücum üzerine kurulu bir oyuna geçmeye karar verdi. fakat tabi burda cevabını bilmediğimiz soru marx'ın kimin yerine geçeceği. oyundan jaspers da çıkarılabilir, hegel de schopenhauer de. wittgenstein! evet oyundan çıkacak olan isim teyzesini sadece geçen hafta görebilmiş olan wittgenstein. ve işte marx. bakalım marx alman hücumuna biraz canlılık getirecek mi?

    [hakemin düdüğüyle duran marx'ı görünce] anlaşılan hayır. çok yazık. artık maçın bitmesine birkaç dakika kala salı günün tekrarı önemli olacak gibi görünüyor. yalnız orda, archimedes, tarafında bir hareketlenme var gibi sanki. archimedes'in bir fikri var gibi görünüyor.

    archimedes: evreka!

    yorumcu: archimedes socrates'e doğru açığa çıktı, socrates'ten archimedes'e, archimedes
    herakleitos'a topu yolluyor, herakleitos hegel'i aşıyor, herakleitos hızlı hareket ediyor, evet işte geriden socrates geliyor, socrates geldi! ve gol! gol!!!

    yunanlılar çılgına döndü...yunanlılar çılgına döndü ! golü kutluyorlar, sevinçlerini paylaşıyorlar, socrates golü atan kişi, mükkemmel bir gol!----almanlar! almanlar pozisyonu tartışıyor!

    hegel, gerçekliğin a priori doğacı olmayan bir etiğin ikamesi olduğunu iddia ediyor. kant ise kategorik imperatif aracılığı ile gerçekliğin ontolojik olarak sadece imgelemde var olduğunu savlıyor. ve marx!! marx'a göre pozisyon ofsayt!!!

    hakem konfüçyus hepsini düdüğünü çalarak cevaplıyor. maç bitti!

    böylece, yarı finalde meşhur orta üçlüsü benhtam, locke ve hobbes'a sahip ingiltere'yi mağlup etmiş olan almanya garip bir golle bu maçı kaybetmiş oluyor. evet yeniden izliyoruz. işte socrates, socrates kafayı koyuyor ve leibniz'in hiç şansı yok. şu sevinçten çılgına dönen yunanlılara bir bakın hele...işte hepsi orada. "oduncu" sophocles, acragus'lu empedocles. çıkardığı oyun müthişti. ve evet epicurus da orada, ve socrates. muhtemelen kariyerinin en iyi golünü atmış oldu....
  • videodaki hoş ayrıntılar üzerinde serbest uçuşa devam edersek:

    - hakemin kolundaki, yani elindeki, saate dikkat..

    - golün gerçekleşmesi nihai olarak, son adam olan kaleciye bağlı ise, yunan takımının kalesinde bir tür ana kaynak olarak platon'un bulunması, hatta önünde de kapı gibi bir aristoteles'in olması doğal. ama alman takımında aynı mevkide neden kant değil de leibniz var, çözemedim.

    - alman takımında sürpriz bir şekilde beckenbauer'in yer almasının nedeni, kanımca sahadaki kelli felli filozofların, futbol gibi pratik bir oyunda, o muhteşem teorilerine fazla güvenememeleri ve "ne olur ne olmaz, aramızda bu işi bilen biri bulunsun" demeleridir, yoksa alman feylesofların köküne kıran girmedi ya.. ek olarak beckenbauer'in defansif ve de devletlu kimliği de, hem takımın "ölümüne defans" kurgulu oyun sistemine uymakta, hem de nietzsche'yi tenzih edersek -ki dört maçın üçünde oyundan atılmıştır- takımdaki alman filozoflarının bitmez tükenmez devlet aşkı dolayısıyla kendilerini iyi hissetmelerini sağlamakta ve performanslarını artırmaktadır. bu durum, devletle her daim sorunlu ve hücum futbolu anlayışına sonuna kadar bağlı olduğunu beyan eden marx'ın yedek kalmasını da açıklıyor.

    - yunanlılar ise oyunun fizik kuralları ve geometri ile ilişkisini çözdüklerinden akıllılık edip sürpriz oyuncu haklarını bir fizik, matematik ve geometri dahisi olan arşimet'ten yana kullanıyorlar ve hayrını da görüyorlar. önce fizik bilgisi destekli eşsiz top tekniğiyle almanları moralman çökertiyor, neden sonra topa vurup atağı başlatmayı akıl ediyor, orta nokta ile kale arasındaki en kısa mesafeyi mümkün olan en kısa sürde katediyor ve sonunda da sokrates'in kafasına, açısı, ivmesi, sinüsü, kosinüsü tastamam hesaplanmış o lokum ortayı adrese teslim gönderiyor.

    - maçın ilerleyen dakikalarında, her şeyi dil içine hapsetme derdindeki, adam gibi oyun oynamak yerine dil oyunlarıyla uğraşmayı yeğleyen wittgenstein'ı kenara alıp, yerine "ille de praksis olsun, ister çamurdan olsun" diyen marx'ı oyuna sokmak, almanya teknik direktörü martin luther'in oyun okuma yeteneğini ve ileri görüşlülüğünü göstermiştir, ama iş işten geçmişti ne yazık ki..

    - ısınırken sergilediği hırsı ve hareketliliği maçta da devam ettirip deliler gibi koşturan marx'ın hakemin düdüğüyle bir anda durulması komik olsa da, kırık dökük ingilizcem olayı anlamaya yetmedi. hakem bu düdükle bizim sakallıya "yavaş koş, saçın başın dağılmasın" mı dedi, yoksa oyun dışında kelebek gibi uçup arı gibi sokan marx amca, düdük çalıp oyun başlayınca diğerler gibi kuzu kesildi de, biz izleyicilere "bu marxistler de böyledir işte, dışarıdayken mangalda kül bırakmazlar, ama iş başa düşünce kimse bir numaralarını göremez.." mi mesajı verildi, çakamadım.

    - golü yerken hiç bir hamle yapmayıp aval aval seyreden leibniz'in akabinde hemen itiraz için hakeme koşturması da pek manidar. abicim hani mümkün dünyaların en mükemmelinde yaşıyorduk? golü yemende de bir keramet vardır, itiraz filan ayıp olmuyor mu? (voltaire tarzı felsefe eleştirisine katkımız olsun, yoksa leibniz candır)

    - bu zıpır filmi ingilizlerin yapmış olması, tarihsel ingiliz-alman gıcıklığını getiriyor akla. bir tür alman idealizmine ingiliz bakışı da diyebiliriz zorlarsak. yani diyorlar ki, "bu almanlar da böyledir işte, nesne etrafında ha bire dönüp vırvırdı, dırdırdı, bin tane laf söylerler, ama nesneye bir türlü dokunamazlar, sonra birileri yapınca da 'o iş öyle olmaz, şusu eksik, busu yamuk' diye üzerine çullanırlar.." filmin sonunda hobbes, locke gibi laflar duydum, sanırsam bir sonraki maç yunanlar ile ingilizler arasında, ama alman idealizmine dahi pabuç bırakmayan antik yunanspor, ampirisistti, pragmatistti demez, ingilizleri de dağıtır walla..
  • almanların son derece formda gözüken bir marx'ı yedek soyundurdukları için yenilgiyi sonuna kadar hak ettikleri maç, gerçi sonradan girdi ama kurtaramadı. hayatımda gördüğüm en komik şeylerden birisi ayrıca. yardımcı hakemler thomas aquinas ve aziz augustinus, orta hakem konfüçyüs. sokrates'in golü kafayla atması da hoş bir ayrıntı. marx'ın kırmızı eşofmanı ve ısınırken de, maçta da elinden bırakmadığı kalın kırmızı kitabı* da müthiş. birisi sözlerini de yazsa da tam olsa..
  • aslinda monty pythons fliegende zirkus icin hazirlanmistir, daha sonra monty python live at hollywood bowl gibi canli gosteriler icin ingilizce dublajlanmistir.. michael palin'in spiker olarak performansi, nietzsche'nin kart gormesi, gol yiyen almanlarin hakemle gercekligi tartismalari gibi detaylari ile pythonesque espiri anlayisinin en iyi temsilcilerindendir.

    edit: (bkz: #12034364) kendimden utaniyorum...
  • buradan daha kaliteli bir versiyonunu seyretmek mumkun (hem goruntu, hem ses acisindan):

    http://www.youtube.com/watch?v=n7mly56gj3y

    not: link yarin obur gun calismasa da, youtube'de "greece vs. germany" diye aratabilirsiniz her zaman icin.
  • sokrates'in golune karsilik hegel'in bir dizi eksantrik argumanla konficyus'a (bkz: hakem) itiraz ettigini izledigimiz mac. marx'in hakeme sadece "o top disaridaydi" demesi yatirir yere.

    --- spoiler ---
    beckenbauer obviously bit of a surprise there...
    --- spoiler ---
  • içinde sistem hataları barındıran maç.
    herakleitos 'un 8 numara olmasıyla şaşırtmıştır, zira adam adama markajda nietzsche - sokrates eşleşmesi ne kadar makulsa, herakleitos'un da 10 numara olması gerekliliği de o kadar ratioya uygundur.
    ayrıca; socrates 'in forvette olması, brezilyalı efsanevi forvet socrates 'e gönderme olabilir.
    ayrıca; nietzsche 'nin hiç uyuşamayacağı, ya da yer yer uyuşup da, hırpalanacağı ya da hırpalayacağı isimler aynı takımda; marx gibi, schopenhauer gibi.
    ayrıca; benzer bir durum yunan takımında da mevcut; herakleitos-demokritos çatışması bir kenara, kaleci platon ile forvet sokrates'in diyalektik ve ironik yaklaşımları -mythos zararlısı-, her ne kadar sophokles ve empedokles uygunluğuna rağmen, epikuros felsefi sistemine zararlı olacaktır, takım içi tartışmalar takımı batıracaktır.
    ayrıca; neden defansı "sophokles - evripides - aiskhylos" üçlüsünden veya homeros - hesiodos ikilisinden oluşturmamışlar, bu da dikkat çekici.
    ayrıca; zenon gibi takıma uyum sağlama ihtimali bir hayli yüksek olan bir adam nasıl yer almaz.
    ayrıca; epiktetos 'un ne işi var defansta, ikinci yarı zenon 'la yer değiştirmeli mutlaka.

    edit @: söylemeyi unutmuşum sonradan yunan vatandaşlığına geçen romalı lucretius, mehmet lucretius adıyla hellen milli takımında yer alabilirdi.
    ve unutulmamalı ki; ksenophanes, thales, anaksimandros, gorgias, anaksimenes, protagoras gibi genç yeteneklere de şans vermek lazım.
hesabın var mı? giriş yap