• 1861 amerika doğumlu, titanik'in batışıyla ilgili kendisinin de farkında olmadığı kehanette bulunduğuna inanılan kişi...

    "titanik gemisinin gizemi" başlığıyla gelen ve titanik'in batışıyla ilgili birkaç kişi ve olaylardan bahseden bi forward mailde, morgan robertson ile ilgili kısımlar şöyle:

    *****************

    tüm zamanların en ünlü gemisi titanik, herkes tarafından bir deniz faciası nedeniyle tanınır oysa dev
    yolcu gemisinin ardında inanılmaz bir gizem saklı. titanik'in akıl almaz öyküsünü sunarken uyarıyoruz.
    bir düşünün, titanik'i batıran gerçekten bir buz dağı mıydı?

    hiç kimse onun dünyanın en büyük kehanetlerinden birisini yaptığını bilmiyordu. hatta kendisinin dahi
    haberi yoktu. adı; morgan robertson´du. amerikalıydı, 1861´de doğdu, gençken denizcilik yaptı,
    sonra ise bir elmas eksperi oldu ve new york´da kuyumculuk yaptı.

    sonra kipling'in bir oykusunu okudu ve yazar olmaya karar verdi.ilk oykusu 25 dolara satildi.
    daha sonra yazdigi 10 oykuden ise 1000 dolar kazandi. yazmak ona kolay ve kazancli geliyordu.
    1897 yilinin bir kis gecesinde 24. caddedeki dairesinde yeni bir deniz oykusu yazmayi planladi.

    bu bir uzun öykü olacaktı. hayali "titan kazasi''. hayalinde dev bir yolcu gemisi vardı, asla batmayan
    bir gemi. bir aşk teması üzerine kurulu olan öykünün kahramanları bu dev gemiye binip, ingiltere´den
    abd´ye gidiyorlardı ve aşk hikayesi dünyanın en lüks gemisinde sürecekti.

    ama öykünün hayali kahramanları beklenmedik bir sürprizle karşılaşacaklar ve bir deniz kazası batmaz denen gemiyi okyanusun dibine yollanacaktı.robertson´un teması buydu, oturup yazmaya başladı
    ve öyküye iki isim verdi; "futility"yani "nafile" ve "titan kazası"...
    evet, yanlış okumadınız; titan...

    şimdi beraberce robertson´un romanından bir bölümü;
    "titan"ın batış sahnesini okuyalım.

    "gözcü haykırdı; ´buzdağı! birinci subay, kaptana haber verdi ve derhal makine dairesine tornistan yani geri git emri verildi. fakat dev gemi durmuyordu, hızını kesmesi için zaman lazımdı ve sisler arasında görünen buzdağı yaklaşıyordu. aşağıdan ise orkestranın ve eğlenen insanların sesleri duyuluyordu. sonra buzdağı gemiye ulaştı, bu arada gemi ters çalışan pervanelerin gayretiyle yan dönmüştü ama yetersizdi ve kaptanla yardımcılarının çaresiz bakışları arasında buzdağı titan´ın sancak tarafına çarptı.

    darbe hafifti hatta pek hissedilmedi, kaptan o anda ucuz atlattık diye düşünüyordu. ama birkaç dakika sonra gemi birden yan yattı, buzdağı asıl yarayı su kesiminin altında açmıştı, yara öldürücüydü çünkü uğursuz buzdağı titan´ın bordasını jilet gibi keserek, parçalamıştı."

    daha sonra robertson öyküye; gemi hızla su aldığını. alarm verildiğini,filikaların indirilerek, önce kadınlar ve çocukların bindirildiğini, yardım çağrıları yapılırken, avrupa´nın en ünlü ve zengin ailelerinin mensuplarının birbirlerine ebediyen veda ederken, dev yolcu gemisi titan'ın buzlu kutup
    sularına hızla gömüldüğünü anlatarak devam ediyordu.

    inanılmaz kehanet gerçekleşiyor...
    ve robertson 1898 yılında öyküsünü küçük bir kitap olarak yayınladı. kitap onu çok daha sonra ölümsüz
    yapacaktı, dünyanın en çarpıcı ve en dehşet verici kehanetini yazmıştı ama sonuç yayınladığı dönem için
    aynen kitabın adı gibiydi yani "boşyere" aradan 14 yıl geçti ve başka bir zamanda, başka bir gemi, asla
    batmaz denen dünyanın en lüks ve en büyük yolcu gemisi titanik, ingiltere'nin southampton limanından yeni dünyaya doğru denize açıldı.

    sonra, 1912 yılında 14 nisan´ı, 15 nisan´a bağlayan gecede sisler arasından birden ortaya çıkan
    bir buzdağı batmaz denen titanik'in katili olacaktı. yukarda okuduğunuz robertson´un romanındaki
    batış sahnesi aynen gerçekleşti. sadece o kadar mı?
    bakın morgan robertson titanik´den 14 yıl önce yazdığı romanında daha neleri bilmişti;

    robertson´un romanındaki titan adlı gemi southampton limanından yola çıkıyordu ve
    14 yıl sonra titanik de aynı limandan yola çıktı.

    romandaki gemi ile, titanik arasında sadece 4 metre fark vardı.titan 248 metre, titanik 252 metreydi.
    iki geminin ağırlıkları da çok yakındı.
    robertson romanında titan´ı 70.000 ton ağırlığında yazmıştı;gerçek titanik ise 66.000 tondu.

    her iki geminin de üç pervanesi vardı ve her ikisi de 3000'er yolcu taşıyorlardı.gerek romandaki hayali titan´a gerekse de gerçek titanik´e avrupa´ nın sayılı zenginleri ve ünlü aileleri binmişlerdi.

    daha da ötesi var;
    robertson´un romanındaki dev titan, new foundland yakınında; kuzey atlantik´de bir
    buzdağına çarparak battı ve işte inanılmaz ama gerçek; talihsiz titanik de 14 yıl sonra aynı koordinatta,
    aynen romandaki benzeri gibi bir buzdağına çarparak okyanusa gömüldü.

    ve her iki gemide de; yeterince cankurtan filikası yoktu; robertson romanındaki gemide 24 filika
    bulunduğunu yazıyordu; titanik´de ise 22 filika vardı ve bu yüzden can kaybı büyük oldu.
    sonra...gerçek kazanın sonucunda 1513 yolcu boğularak öldü ve kayboldu.

    aynen 14 yıl önceki romanda yazıldığı gibi... robertson´un romanındaki titan´da ise 1500 kişi
    ölüyordu.

    her iki gemi de 3000 kişilikti ve titanik´e 2224 kişi binmişti.
    aynı asla batmaz denen gemi,aynı yerden aynı yere yolculuk,aynı tarihte, aynı yerde kaza,
    aynı buzdağı ve aynı tür batış,aynı yolcu ve ölü sayısı, hatta iki gemi de batarken orkestranın ilahi çalmasına kadar...

    bir kez daha okuyun ve düşünün...
    büyük kehanet farkedilmiyor...

    morgan robertson başarılı olamadı, kitabı satmadı, daha sonra yazdıkları da ilgi görmedi.
    bunalıma girerek, bir hastanede psikolojik tedavi gördü. sonra yeni bir öykü yazdı, bir fransız
    dergisinde yayınlanan bu öyküde de,denizaltılardan söz ediyor ve periskopu tarif ediyordu.
    ama yine ilgi görmedi. başarısız bir yazar olarak, mart 1915´de bir otel odasında ayakta geçirdiği
    bir kalp kriziyle yaşama veda etti.

    asıl inanılmaz olay burada çünkü robertson mart 1915´de öldü. yani gerçek titanik´ in batışından üç yıl sonra... ve hiç kimse robertson´la ilgilenmedi, yine kimse farketmedi ve hiç kimse onun 14 yıl önce titanik´i aynen nasıl anlatabildiğini merak etmedi. kimse onu anımsamadı, ta ki 1980´lerde inanılmaz
    olaylarla ilgili araştırmalar yapılıncaya kadar...

    morgan robertson;titanik batmadan 14 yıl önce, gemiyle ve kazayla ilgili herşeyi tıpatıp aynen
    nasıl yazmıştı ?
    rastlantı mıydı?

    o, başarısız bir yazar olarak tarihin karanlıkları arasında kayboldu, şimdi ise ruhu hatırlanmanın sevinci içinde olmalı... kehanet sıradan bir iş değil, ve asıl gizem kendi yapısında, ne zaman ve nerede ortaya çıkacağı hiç belli olmuyor; oysa gelecekte nelerin olacağı konusunda çevremiz sayısız ipucu dolu; yeter ki görmek için çaba gösterelim.

    *****************

    yazı dikkatimi çekince sözlüğe yazmadan önce, üşenmedim aradım, olayın doğruluğuna dair şu linki buldum..

    http://www.historyonthenet.com/…itanic/futility.htm
  • gelecekten gelmiştir.
  • geminin batmasıyla ilgili hep bir ibnelik olduğunu düşünmüşümdür. bu abinin 90 yıl farkedilmemesi ayrı bir ibneliktir. şahsi kanaatim bu mevzuyu ahaber ekibi çözer.
  • bu dayının yazdığı (bkz: futility) -nafile, boşuna- adlı kitabı muhtemelen (bkz: white star line)'ın en üst düzey yöneticisi joseph bruce ismay okudu (bir şekilde haberdar oldu) ve mühendis (bkz: thomas andrews)'e gidip, tıpkı bu romandaki gibi batmayan bir gemi tasarlamanı istiyorum dedi. yani bu kitap ilham kaynağı oldu. geminin isminin titan olmasını ilham verici bulmuş olmalılar, titan'dan devasa anlamına gelen yunanca titanikos'u türetip sonuç olarak ingilizce titanic isminde karar kılmış olabilirler.

    kitap belki yazarın bilinmezliğinden belkide isminin titan kazasına atıfta bulunmamasından görmezden gelindi ve pek az kişinin bildiği bu kitabı bruce ismay okuduğunu ve bu kitaptan ilham aldıklarını medyaya söylemedi.

    böyle gerçekleşmiş olması kuvvetle muhtemel bu durum günümüzde kehanet olarak algılanmasına yol açtı.
  • 'kendini gerçekleştiren kehanet'e sebep olmuş yazar. ha belki de böyle birisi yoktur, titanik'in batışından sonra yazılmış bir kitaptan para kaldırılmış da olabilir, her şey beklenir günümüz kapitalist pop-kültür düzeninden...
  • ister şom ağızlı deyin bu adama ister müneccim foseptiği yemiş. bir yazar olan morgan robertson farkında olmadan, adeta dünya tarihine geçecek bir kehânete imza atmıştır. bu öyle bir kehânettir ki 14 yıl sonra her detayıyla birebir gerçekleşir.

    aslında ortada bir kehânet yoktur. robertson 1898 yılında bir roman yazmıştır ve tutmamış olan bu roman kendisine hiçbir ticâri getiri ya da başarı sağlamamıştır.

    kimsenin doğru düzgün tanımadığı bir yazar olan m.robertson'ın 1897 yılında yazıp 1898 yılında bastırdığı romanının adı ''titan kazası/nafile'' adını taşır. robertson kitabında gemiye binip amerikaya giden aşık bir çiftin hikayesini anlatır ama hikaye, çiftin bindikleri geminin bir buzdağına çarpıp atlas okyanusuna gömülmesiyle sonuçlanır. işte bu roman hiç ilgi görmez, satmaz.

    14 yıl sonra 1912 yılında titanic faciası meydana gelir. robertson'dan yine kimsenin haberi yoktur.

    1980li yıllarda roman gündeme gelir ve okuyanlar romandaki titan kazasıyla gerçek titanic kazasının birebir aynı olduğunu görür.

    benzerlikler:

    1-romandaki titan gemisi o dönemin en büyük transatlantiğidir ve ilk seferine çıkar. titanic de en büyük gemidir ve ilk seferine çıkar.

    2-her 2 gemide ingiltere nin southampton limanından new york'a doğru yola çıkar.

    3-robertson'ın titan isimli gemisi 3 pervaneli, 248 metre ve 70 bin ton, titanic 3 pervaneli, 252 metre ve 66 bin tondur.

    4-her 2 gemi de 3000 kişiliktir.

    5-titan'da 24 filika varken, titanic'de 22 filika vardır.

    6-her 2 gemi new foundland yakınlarında aynı koordinatlarda, bir buzdağına aynı şekilde çarpıp batmıştır.

    7-romandaki titanda 1500 kişi ölürken titanic'de de 1513 kişi ölmüştür.

    morgan robertson başarısız bir yazar olarak 1915 yılında sefalet içinde öldü. titanic kazasını faciadan 14 yıl önce romanında titan kazası olarak birebir anlattığı 80li yıllarda anlaşılınca dünya çapında ün kazandı.
hesabın var mı? giriş yap