271 entry daha
  • filmden hiçbir şey anlamayanlar var, öve öve bitiremeyenler de. aronofsky'ın diğer filmlerini izlememiş (özellikle pi) birisi filmi korku/gerilim olarak bekleyip saçma bulmuş olabilir. yaratılış ve insanlık hakkında özet geçmiş süper bir film aslında.8/10.
  • her şeyden önce, bir sinema filmi hakkında kurul kararı verir gibi "dünyanın en iyi filmi aabi" ya da "tırrek gibi film mk" yorumlarını okuyunca kan beynime sıçrıyor. bunu yapan bir eleştirmen ya da cannes jüri başkanı olsa bile. sanat ve onun değerlendirilmesi aşaması son derece subjektiftir ki kendinden önceki 6 sanatı da kullanan, dolayısıyla çeşitli katmanlardan oluşan ve değerlendirme sapmalarının kol gezdiği sinema sanatından bahsediyoruz.

    kendi yargılarım ve seyir zevkime göre şaheser bir filmdir mother! açık konuşayım filmin alegorisine son yarım saat kala uyandım. ama uyandığım ana kadar da filmden ne nefret ettim ne de sıkıldım. çünkü film iki katmanı da gayet iyi işlemişti. yani; alt metinde anlattığı tüm o devasa mevzuyu da, bu mevzuyu anlamazsak - yok sayarsak üstte ve daha görünürde olan kadının kafa karışıklığı, hezeyanları, bilinmezlik içinde oradan oraya savruluşunu da eş zamanlı olarak izlenir ve sürekleyici kılmıştı. evet sürekli bir soru işareti, "noluyo serhat ya" hissi kaplıyor sizi. hatta saçma teoriler peşinde de koşuyorsunuz ama filmlerin ne anlatmak istediğini çözmeye çalışmaktan, alt metin aramaktan, bunları yaparken kafa yormaktan zevk almıyorsanız ya da izlerken bunları yapmak istemiyorsanız "kapat la kapat" diyip gideceğiniz bir film mother. peki bu filmi rezalet yapar mı gerçekten?

    --- spoiler ---

    son yarım saat kala konuyu çakınca bambaşka bir kimliğe büründü film. her detayın nasıl özenle yerleştirildiğini, her hareket ve eşyanın birer metafor olduğunu fark ediyorsunuz ve tekrar tekrar düşünüyorsunuz. o açıdan bakınca tekrar okunabilir ve zihinde bıraktıklarıyla tekrar izlenebilir bir film.

    ayrıca tüm bir yaratılış, evren, tanrı, din, doğa ve dünya tarihi hikayesini 2 saate ve tek bir mekana sığdırmak gerçekten müthiş bir beceri ve cesaret ister. bravo!
    --- spoiler ---
  • mother!

    aranofsky'nin son filmi izlemesi zor bir film, ama sadece sondaki şok edici sahne sebebiyle değil, ilk on beş dakika içerisinde zaten tuhaf şeyler oluyor ve galiba yaşlılarla çekişlmiş bir çeşit funny games izleyeceğiz diye bekliyoruz ama öyle değil elbette. film ilerledikçe gerçek olduğunu düşündüğümüz şeyler yerini belirsizliğe bırakıyor, asla ne olup bittiğinden emin olamıyoruz, gördüğümüz tek şey evin giderek kalabalıklaşması. son yarım saatte gerçek anlamda kıyamet koptuğunda ise artık filmin bize ne anlattığını bir şekilde anlamaya başlıyoruz: aslında bize anlatılan şey, isa'nın başına gelenler, tanrıyla hastalıklı bir ilişki kuran dindarlar ve daha da önemlisi yaratıp yok etmekten, kendine hastalıklı bir bağlılıkla yaşayan kullarıyla bu hastalıklı ilişkiyi sürdürmekten haz alan son derece uysal ve canayakın, psikopat bir tanrı. bu tanrı sözde sevgiyi önemseyen ve ondan bir yuva kuran bir yaratıcı gibi görünüyor, ama oradan kendi egosunun övüldüğü, övülmekten haz alan, sayılarını çoğalttığı ve yuvanın her yerini sahte sevgilerle dolup taşıran bir baba figürüne dönüşüyor sonuçta. kıyamet kopup da herşey yerle bir olduğunda ise helâk ettiği insanlardan o sevgiyi alıp yeniden merak ederek bir kez daha herşeyi baştan başlatan bir deneyci, merak duygusu tatmin olmayan bir bilim adamı ya da hasta ve takıntılı bir adam gibi.

    filmin tamamındaki atmosferi ürkütücü bulduğumu söylemem gerek, ancak son yarım saat cehennemin kendisi gibi; tükenmek bilmeyen ses, hareketi bitmeyen kamera, giderek daha korkutucu karanlıklar ve renk karmaşası arasında yuvanın cehenneme dönüşü ve kıyametin kopuşunu izliyoruz. ken russell'ın the devils filmi hariç ilk kez böyle bir eser izliyorum. şaşırtıcı bir eser olduğunu söyleyebilirim.
302 entry daha
hesabın var mı? giriş yap