• herhangi bir şey onlara ya da onlar herhangi bir şeye çarptığında her iki tarafa da zarar gelmeyeceğini düşündüklerini düşünüyorum. ya onlar yanılıyor, ya da ben. gel gör ki momentumun korunumunu asla sadece momentumun korunumu değildir.
  • sene gecen sene. saatler aksam. rezalet bir maslak trafiği, vakitler az. 15 dakika içerisinde yetişmem gereken yere en iyi ihtimalle bir saatte varacağım. durum kritik bahane kabul etmiyor. bir baktım kaldırım kenarında bir moto kurye duruyor. durumu anlattım kaldırım yok, küfür konusunda hassasim, onu bunu ezmeden yetiştirir misin dedim, tamam dedi. bindim terkisine, millet mal gibi beklerken aralardan derelerden yetiştirdi beni.

    delikanlı çıktı, para da almıyor, kavga dövüş uygun bir miktar atesledim teşekkür ettim. bes dk da erken gelmiştim o arada da tozu toprağı temizledim ne stres kaldı ne bisey...
  • sürüş emniyetini bozup tehlike yaratıyorlar diye kızdığımız adamların içinden kahraman çıktı rıza baba.. depremden sonra organize olarak bölgeye kendi imkanları ile gidip oradaki otoritelerle koordineli bir biçimde yıkılan bölgelerdeki ulaşımı zor yerlere ihtiyaç malzemesi dağıtım faaliyetlerine destek oluyorlar.. hepsi bu ülkenin çocukları işte..

    ankaralı gönüllüler
    off-road kurye

    sağolsunlar, varolsunlar.. arada kızıyorduk kendilerine, haklarını da helal etsinler..
  • 15:25 - mobil uygulamadan sipariş alınan bir market deposunda kuryelik yapıyorum. evden çıkıp iş yerime varmam 3 dk sürüyor. depoya yaklaşırken kurye uygulamamı aktif hâle getirdim.

    15:30 - deponun resmi durumunda bazı karşılıklar olduğu için bazen benzini kendi cebimizden alıyoruz, sonradan hesaplaşıyoruz. depo sorumlusu ile mahsuplaştık. önceki günden cebimde kalan benzin fişini verdim, whatsapp mesajlarına bakıp karışıklığı giderdik. yoksa cebimden 80 liralık benzin almış olacaktım.

    15:40 - hesaplaşma sonrası havaya bakıyorum. üç tarafı dağlarla çevrili bir ege ilçesindeyiz. parça parça bulutlar var, bazen güneşin önünü kesiyor. kavurucu sıcaklar beni baya kavurduğu için akşam vardiyasında çalışmayı seviyorum yaz aylarında.

    15:45 - geçen aylara göre sipariş sayımız düşük. öğlenleri sakin oluyor. sipariş gelmesini beklerken ekşide takılıyorum, sallama çay eşliğinde kabuklu fındık çatırdatıyorum.

    15:56 - ilk siparişim geldi. 3 adet 5 lt su + 4'lü kola ve abur cuburlar. fiziksel anlamda en çok zorlandığım şey, 3 tane beş litrelik suyu bir elimde tutarak yüksek kata çıkmak. şişelerin sapları zorluyor parmaklarımı.

    16:34 - mesaiye başlayalı bir saat oldu, ikinci siparişimden döndüm. sakinlik devam ediyor.

    16:53 - bazı müşteriler uygulama konumdan adres ayarlarken fark etmiyor, yanlış kaydediyor. konumun ayarladığının altına yazarak da giriyor. birbirine benzeyen iki adres oluşuyor. bazen iki yan sokak yer alıyor, bazen iki karşı bina. müşteriye telefon açmamız gerekebiliyor. genellikle konumdan ayarladığı değil, yazdığı doğru oluyor. biçim ve imla farklılığından robotun ve insanın yazdığı ayırt edilebiliyor

    17:00 - müşteri siparişini verdikten yaklaşık 10 dakika sonra adresindeyim. fakat telefona ve zile cevap vermiyor. normalde yapmadığım bir şey yaptım, karşı komşusunun ziline bastım. balkondan bakan komşuya durumu açıkladım. ben bir bakayım diyerek daire kapısını çalmaya gitti. hırsızlık olayları arttığı için apartman kapısını emin olmadan açmak istemiyor bazı insanlar. zaten çoğu apartman kapısında "lütfen kapıyı açık bırakmayınız" şeklinde yazı var.
    aslında şansımı zorlayıp yapmam gerekeni erteledim. daha önce 2-3 kere geldiğim bir müşteri olduğu için müşteri hizmetlerini arayıp siparişi iptal ettirmek istemedim.
    karşı komşusu balkondan tekrar baktı ve evde yoklarmış dedi. müşteri hizmetlerini aradım. müşteri hizmetleri de müşteriyi iki kez aradı. onlar aradığında 850'li numara gözükmüyor. o yüzden müşterilerin açma ihtimali daha yüksek telefonu. ve mh de iptal öncesinde emin olmak istiyor. ikinci cevapsız aramadan sonra mh tam da iptal tuşuna basıyordu ki apartman içinden başka bir komşu apartman kapısını açtı. ben de mh'ye iptal etmeye gerek kalmadı dedim. poşetleri müşterinin daire kapısının önüne koydum ve müşteri hizmetleri de o şekilde kayıt oluşturduğunu söyledi. depocuya göre gereksiz yoruyorum kendimi. ama sürecin tamamlanması için elimden geleni yapmış olmak beni ferah tutuyor.

    17:30 - sabahçı arkadaşın vardiyası bitti. üçüncü kurye de izinli olduğu için tek başımayım artık.

    18:00 - eşimin verdiği sipariş sistemden benim üzerime düştü. iş yeri şehir dışında dağın başında olduğundan götüremiyorum. mesai bitiminde eve götüreceğim. poşetten bir kek alıp sallama çay ile yedim sonrasında hareketlilik başladı. git gellerin arasında artık boş vakit yok. öğlen tek siparişle giderken artık 2-4 sipariş ile çıkıyorum.

    18:55 - gittiğim adresteki müşterinin zilinde isim yazmıyordu. yukarı çıktığımda zile bastınız mı diye sordu. hangi zil olduğunu bilmediğim için basmadığımı açıkladım. zilinde isim yazmadığınu söyledi. sanırım uygulamada gözüken soyadı baş harfine bakıp, diğer zillerin o harfle başlamadığını fark edip basmam gerekiyordu. müşteri, daha sonra en kısa zamanda isim yazacağını söyledi. vedalaştık. iki gün sonra aynı adrese gittiğimde isim hala yazılmamıştı. fakat alıştığım için de direkt basıyorum. o da anlıyorlar artık deyip muhtemelen isim yazmayacak. (bir hafta sonra gittiğimde de yazılmamıştı. ben müşteriden ümidi kestim. o ise zili isimsiz de olsa kapısının bulunduğuna inandı.)

    19:05 - mesaisi biten eşim eve varmış ve yemek hazırlıklarına başlamış.

    19:10 - bol kedili bir apartmana geldim. bazılarının duruşu çok hoşuma gitti ve fotoğrafını çekmek istedim. ben fotoğrafı çekerken arkamdan bir hanımefendi yaklaştı ve şüpheli bir sesle, "hayırdır bir problem mi var?" diye sordu. fotoğrafını çekmeye değer bir manzara olduğunu söyledim. hanımefendinin şüpheli yüz ifadesi, yerini gülümsemeye bıraktı. kedilere mama verip apartmana alıştıran kendisiymiş. bazı komşular bundan şikayetçi olmuş. benim de bu yüzden fotoğraf çektiğimi zannetmiş. iyi akşamlar deyip yolumuza devam ettik.

    19:15 - bazen yüksek katlarda oturan müşteriler sepet sallamak istiyor. sallamadan önce de soruyor.
    - sepet sallasam olur mu?
    bu sorunun cevabının hayır olduğu bir seçenek düşünemiyorum. hemen hemen bütün kuryeler sepet sallanmasından hoşlanır. keşke bütün müşteriler sizin gibi olsa diyerek teşekkür ediyorum.

    19:20 - poşetleri acele ile alıp çıktığım için poşetlerin yanındaki 5 litrelik 2 tane suyu fark etmedim. müşteriye adresin yakınlarından geçerken bırakacağımı söyledim. poşetin içerisinde bir buçuk litrelik su olduğu için anlayış gösterdi, teklifimi kabul etti. birkaç saat idare edebilirmiş.

    19:30 - eşim mesajı üzerine eve yemeğe geldim. dışarıdan yemek yemeyi pek sevmiyorum. hem böyle daha tasarruflu oluyor hem de sevdiğim insanla bir öğün daha beraber yemek yemiş oluyorum.

    20:20 - adliye lojmanlarında oturan, sürekli sipariş veren savcı bir müşterimiz var. geçenlerde yan blokta oturan bir hakim adresini yanlış yazdığından adresleri karıştırdım. siparişi savcının annesine teslim etmiştim. geri almak için gittiğimizde evlerinde yoktular. şimdiki gidişimde 4 tane 5'lik suyun da bulunduğu yanlış siparişi geri verdi. şanslıyım ki az önce suları unuttuğum müşterinin evinin o taraftan geçiyorum.

    20:27 - depoya döndüğümde 6 tane sipariş vardı. sistem biri hariç beşini verdi. ben güzergahım olduğu için o kalan bir taneyi de aldım ve daha fazla gecikmeye sebep olmamak için sistemin bana çizdiği rotayı değil de kendi rotama göre hareket ettim. bu değişiklik, önce sipariş veren müşterinin teslim süresini biraz uzatsa da toplamda süre tasarrufu sağlıyor. sıralamada araya soktuğum ıssız muhitteki adese gittiğimde müşteri, motorun sesini duysa gerek benim zile basmama gerek kalmadan apartman kapısını açtı. diğer siparişleri teslim edip depoya vardığımda müşterinin zile basma seçeneğini işaretlediğini gördüm. sanırım bebekleri uyanmasın diye işaretledi. zil çalma seçeneğini işaretlediği halde veya diğer restoranlardan not ettirdiklerinde kurye bazen unutup zile basabiliyor. bundan emin olmak isteyen müşteriler motor sesine duyarlı halde bekliyor, balkondan pencereden zile basmayın diye sesleniyor.

    21:34 - 6 bloklu yeni yapılmış bir siteye siparişe gittim. mimarî harikası sitenin otoparkından bazı bloklarına direk çıkış yok. g blok'a ulaşmak için a blok bodrum katından yukarı çıkıp, zemin kattan blok dışına geçip, yan tarafındaki g blok kapısına ancak ulaşabilirsiniz. siparişi teslim edip geri döndüğümde a blok apartman kapısının kapanmamış olması gerekiyor. geçenlerde başıma geldi. o esnada başka bir blok sakini içeri giriyordu ben de onunla beraber girmiş oldum. yoksa site dışına çık, otoparka gir, yürü de yürü, salak salak işler....

    21:45 - bazen aynı adrese birden sipariş verilmiş oluyor ama uygulama bunu bize teker teker gösteriyor. bazen bilgisayar ekranındaki isimlerden duruma uyandığımız oluyor. fakat farklı isimlerden verildiğinde göremeyebiliyoruz. bu yüzden apartmana tekrar in çık yapmamız gerekiyor. bazen müşterinin birkaç dk farkla verdiği ikinci sipariş sonraki tura kalıyor. böyle durumlarda mahçup olan müşteriler oluyor. geçenlerde ergen bir genç, üçüncü siparişe gittiğimde kibarca sormama rağmen değerlendirmeye 1 puan verdi.

    22:30 - bazı apartmanların bina numarası yok. yan binaya baktığımda karanlıkta görülmeyebiliyor. böyle durumlarda tahmin ettiğim apartmana giren bina sakinlerine numarayı soruyorum. 13-14 yaşlarındaki kız doğru yerde olduğumu söyledi sonradan yanlarına gelen babasına kapının kenarını işaret ederek,
    - numara levhasını şuraya taksak olmaz mı?
    diye sordu. babası da kızının tavsiyesine uydu. kızın bu düşünceli davranışı hoşuma gitti.

    22.40 - son müşterilerimden biri geçen günlerde iki kere üst üste yanlış adres vermişti. ve telefon çağrıma cevap vermemişti.
    aynı akşam iki kez üst üste müşteri hizmetlerini arayıp siparişi iptal ettirmiştim. bugün üçüncü gidişimde yine adres yanlıştı fakat telefonu açtı ve kapısına çıkabildim. uygulamadan adresi ayarlayamadığını anlattı, bizim düzeltmemizi istedi. ben de telefonumu çıkarıp uygulamayı açtım ve doğru adresi nasıl kaydedeceğini gösterdim. sonraki siparişinde doğru yazacağını umuyorum. yazamazsa diğer kurye arkadaşların sorun yaşanmaması için whatsapp grubuna doğrusunu yazacağım. bizi vakit kayıplarından kurtarıyor.

    23:30 - öğlen kavurucu sıcağın altında çalışırken ferahlık getirdi diye sevindiğim bulutlar gecenin ilerleyen saatlerinde sağanak yağmura dönüştü.
    bazı müşteriler yağmurda sipariş götürdüğümüz için mahçup oluyor. şimdiki müşterim de evin çocuğunu aşağıya doğru göndermiş merdivenlerde orta katta buluşmuş olduk. binadan çıkınca motorum çalışmadı. depoya 600mt mesafedeyim. elimde itmeye başladım. son 200mt'de yanımda bisikletli biri belirdi. yol ayrımına kadar beni 100mt kadar arkamdan itti. bir sipariş daha vardı bagajda. depoya ulaşınca diğer motoru alıp son siparişimi teslim ettim ve mesaimi tamamladım. 45 adet sipariş ile günü tamamladım. yağmurluk kalitesiz olduğu için iç çamaşırıma kadar ıslanmışım. çok uzun sürmediği için tahammül edilebilir bir durumdu.

    00:05 - eve vardığımda eşim mahzun karşıladı. yağmur yağınca benim için üzülüyor. ona sarılmadan önce duş aldım. sonra bir şeyler içtik ve uyuduk.
  • yaklaşık 1 aydır yaptığım iş. bir yazar arkadaşa mesaj atarken aklıma geldi başlık, bir kaç kelam da ben edeyim istedim.

    öncelikle yukarıda da bahsedildiği gibi, tatlı su motorcuları ortadan kaybolunca sadece biz kalırız. utanmadan kulübünün ceketini giymiş havalı havalı yürüyen bu kardeşlere bir gün soracam motorunuz nerede diye. üşüme konusunda sıkıntı yok, gerekli ekipmanı giyince üşümüyorsun ama buzlanma kötü işte en çok ondan tırsıyorum.

    trafikte nasıl olduğumuza gelince bizi eleştirmeden önce arabacılar kendilerine baksınlar. siz bi düzgün olun sonra gelip eleştirirsiniz bizi. adam ışıkların 10 metre önüne park yapar, arkasından 10 kere selektör yaparsın sağa geçmez, seni göre göre yola çıkar sonra moto kuryeler çok rerörö sen nesin peki?

    diğer konu da güvenlik, benim çalıştığım yerde sigorta girişi olmadan işe çıkamadım. ehliyet olmadan çalışma gibi bir şey zaten söz konusu dahi değil. ekipmanları iş yeri karşıladı ve tamlar. kalitesinden o kadar emin değilim, umarım test etmek durumunda kalmam. işe başlarken şöyle bir güvenli sürüş eğitimi gibi bir şey olsa süper olurdu ama yok. bu arada motorların bakımları mütemadiyen yapılıyor ve kış lastiği takıldı.

    müşterilere gelince, yüzüne dahi bakmayını yok değil ama çok az yüzde 1 - 2 dolaylarında. genelde herkes iyi çalışmalar, kolay gelsin vs diyor. bu aralar havalar çok soğuduğu için kusura bakma tarzında konuşanlar bile oldu. çoğunlukla üniversite öğrencisi olan gençlere hizmet veren bir yerde çalışıyorum bunu söylemek çok acı ama bu gençlerin önemli bir çoğunluğu adres yazmaktan aciz. burayı okuyorsan güzel kardeşim o kapı numarasını boşu boşuna vermediler apartmanına onu yaz ve seninle karşılaşınca kusura bakma ama sövüyorum.

    eyyorlamam bu kadar.
  • hiç gocunmadan rorrrrr diye kaldırıma dalarlar. laf söylenmeye gelmez kostümlerine güvendikleri için hemen motordan inip kavgaya hazırdırlar. üzerlerindeki kask ve kalın kıyafetler yüzünden bunları dövmek hemen hemen imkansızdır.

    şerit üzerinde giderler. ani şerit değiştirirler. trafikte arabaları sağdan geçerler. eğer tehlikeli biçimde yaklaşırsanız sizi suçlarlar. vukuatları saymakla bitmez.

    benim en çok korktuğum, kaldırıma fırladıklarında kalabalık arasında bir çocuğa zarar vermeleri. sebebi, burası türkiye olduğu için böyle bir trajedi yaşanmadan ve haber bültenlerinde bangır bangır ''bakın bakın, kaldırıma fırlayan motorlu kurye çocuğu nasıl ezdi'' gibisinden haberler yapılmadan bunlara önlem alınmayacak olmasıdır.
  • #149405179 değerli üstadımın da belirttiği üzere.

    ayrıca istanbul keşmekeşinde tacizcisinden, dayakçısına, trafik canavarından, arsızına, hırsızına kadar direkt müdahale ettiklerine bizzat şahit olduğum meslek grubu. (böyle olmaması lazım elbet ama böyle)

    memleket mad-max'e döndü resmen. sokaktaki manyakları, pizza taşıyan gençler dizginliyor. al sana post apokaliptik aroma. yargıç dredd akıllı olsun diye de bağlıyorum.
  • karda, yağmurda, çamurda ya da kavurucu sıcakta, belgeleri gitmesi gereken yere 1 saatte taşıyan, şirketler için cok önemli insanlardır. bazıları cok karizmatiktir, özgür bi işleri olduğuna inanırlar.
  • neden örgütlenmediklerini merak ettiğim kişilerdir, hoş birbirlerine yardımı esirgemezler ama bu kadar zor şartlarda da çalışmayın be kardeşim
  • bunlarin cogunun a... dedirten kuryeler. bunlara yemek servisi yapan komancileri de ekleyin. sanki ata biniyor serefsiz vahsi batida. sagdan, soldan, kaldirimdan gecmeler. gecen bir tanesi pat diye sikisik trafikte aralardan gecerken carpti arkadan bana, bir de yok bir sey diye gecti gitti. indim baktim tamponu cizip goturmus. sinirden ne yapacagimi sasirdim oracikta. arkasindan yakalayip yakasindan cekip indirsem; yakalayamadim, aralardan kacip gitti. kisaca bunlarin alayi anasi babasi belli olmayan kisilerdir. cok nadir isini duzgun yapanlari ayir, gerisi bes para etmez adamlar. altindaki motoru at sanan cakma komanciler.

    not: ben de motosiklet kullandim 2 sene kadar. ailemin baskisiyla istemeye istemeye biraktim. simdi imkanim olsa direk tekrar arabayi satip motosiklet alirim, o derece seviyorum 2 tekeri, ama bu adamlar motosiklet surucusu degil, baska bir klasman.
hesabın var mı? giriş yap