• bagdat caddesi'nde bir ki$ ak$ami. cinnete ramak kalmis, insanlarin evlerine dogru kosturduklari saatler. pizzaci cocugun sikisik trafikte bacagina hafif bir dokundurdugu genc bayan ayagi kopmus gibi cigliklar atiyor. halbuki bacagindaki ince corap dahi kacmamis.

    bir kalabalik toplaniyor. genc pizzaciyi azarlayanlar, tartaklayanlar var. önce sinirlenen, sonra kalabaliktan korkan genc, bayani taksi ile hastaneye götürmeyi teklif ediyor. o karisiklikta olayla hicbir alakasi olmayan baska bir genc 3 metre kadar uzaktan kosarak geliyor, kalabaliga dalip pizzaci cocugun suratina yumrugunu yapistiriveriyor. karincalar gibi dalgalaniyor kalabalik.

    buradan sonrasini agir cekimde gördüm: pizzaci cocuk elindeki motorsiklet kaskini ba$inin üstüne kaldiriyor, kendisine vuran cocugun kafasina öyle bir indiriyor ki kask paramparca dagilip dört biryana saciliveriyor!

    -sessizlik-

    diger gencin jöleli saclari bile bozulmuyor! araya girenler gencleri ayiriyor. alakasiz genci kiz arkadasi alip kenara götürüyor histerik cigliklar esliginde. motorsikletli pizzacinin yanina yaklasip fisildiyorum: "bu kücük kaza galiba senin hayatini kurtardi.."

    jöleli sactan mi böyle oldu, yoksa genc cok mu ta$ kafaliydi bilmem. ama sanirim kafayi korumak icin icad edilmis bir kaskin betona degil bir kafaya, 120 km süratle degil, insan gücüyle vurularak patlamasi o gün bana hayatimizin kaskin ucuzunu alacak kadar ucuz olmadigini ögretti. aman diyim.
  • ingiltere'de güzel bir uygulama var bununla ilgili.

    kask takmak motorsiklet sürücülerine yasalarla zorunlu kılındığı için devlet kasklardan vergi almıyor.

    yani üstüne ekstra bir maliyet bindirmediği için kasklara ulaşımınızı kolaylaştırıyor ve daha sağlam kaskları alabilmenizi de teşvik ediyor.

    (bkz: gelişmiş ülke)
  • bundan yaklaşık bir ay önce küçükyalı e5'te dört bir yanı şantiye şehrim sayesinde toz ile kaplı asfalt yüzeyinin, artık tropiğe dönüşen istanbul ikliminin getirdiği anlık yağmurlarla az biraz ıslanıp çamurumsu bir tabakaya dönüşüp en kral lastiğe "aman" dedirtecek hale geldiği dakikalarda, bir dangozun üzerime kırmasından kurtulmaya çalışırken frene dokunmamla kendimi yerde yüz üstü sürüklenirken bulmam arasında geçen birkaç saniye içerisinde façayı kurtarmış motosiklet ekipmanı. eldiven, mont ve dizlik şeklinde tam zırhlı olduğum için 50 km/s ile düşüp 8-10 metre sürüklenmeme rağmen hiçbir yerime bir şey olmadı, resmen moto gp pilotları gibi motoru yerden kaldırıp devam ettim.

    kaskın* sol tarafının çene kısmı ve vizörü çizildi, ki bu tam değil yarım kask kullanıyor olsam suratımın bir kısmını asfalta bırakacağım anlamına geliyor. arada çok sıcak diye taktığım bi yarım kask da var, direkt gözümün görmeyeceği bir yere koydum, düştüğümden beri takmıyorum, takmam da.
  • motosiklet sürcüsünün en önemli ekipmanıdır. bu yüzden hem kaskı, hem de bedenin seçerken dikkat etmek gerekir.

    internetten veya bir bayide sadece dış görünüşüne aşık olup kask almak pek doğru değildir. her ne kadar bedeninizi bilseniz bile, kask üreticilerinin değişik kıtalara veya ülkelere dağıttıkları kaskların ölçülerinde oynamalar olmaktadır. kask giyilmeli, ağırlığı hissedilmeli, görüş açıları ve boyun hareketleri kontrol edilmeli ve mümkünse test edilmelidir.

    kask almaya gittiğinizde, unutmayın manavda karpuz seçmiyorsunuz. kaskların üzerine tok tok vurup, sesleri dinlemek ve ufak ufak havaya atıp tutumak hiç bir işe yaramayacağı gibi, satış görevlisini de sinir edecektir.

    doğru kask, giydiğinizde kafanızı biraz sıkacak şekilde olmalıdır. zira siz o kaskı sürekli olarak giydikçe, içindeki sünger tabaka esneyip, kafanızın şekline uyacak ve rahatlayacaktır. çok zor giyebildiğiniz ve kafanızı patlatacak gibi sıkan veya çok olay giyilip, kafanızın üzerinde dört dönen kaskların ölçüleri doğru değildir. satın alacağınız kaskın "kendisini" deneyerek alın. örneğin stoklarında yok diye, bir markanın çene açılır modelini deneyip, full face modelinde aynı ölçüde kask sipariş etmeyin. küçük olacaktır.

    en sık rastlanılan çene bağları, birbirine geçme kilitli ve double d ring'dir. sırt cantalarının omuz askılarının boylarını ayarlamak için bulunan aparata benzeyen bir sistemle kilitlenen dd ring, en sağlam ve kolay ayarlanabilen bağ tipidir. çene bağını kapatmadan veya ayarlamadan kapatarak yola çıkmak, kasksız motosiklete binmekle birdir. her ne kadar kask kafanıza tam oturuyorsa da, eğer bağlı değilse, ufak bir şokta kafanızdan ayrılması veya dönmesi gayet kolaydır. bağı çok sıkı kapatarak da, kafatasınıza fazla baskı uygulatırsınız ve bu da yarım saatlik bir sürüş sonrasında sancı olarak kendini hissettirmeye başlar. sağlam ama rahat olmalıdır.

    balaklava veya bandana giymek de hem hijyen, hem de askın ömrünü arttırmak için önemlidir. kaskın içini kaplayan sünger tabaka, direkt tere maruz kalınca, zamalar kötü kokmaya başlar ve çabuk yıpranır. zamanla kaskınızın kafanıza büyük geldiğini düşünüyorsanız, sünger tabakanın ilk günkü gibi sert halinden eser kalmadığındandır. kaskı değiştime vakti gelmiştir.

    çoğu kaskın kullanma kılavuzunda da belirtildiği gibi, kaska boynuz, dinozor sırtı, spoiler gibi eklemeler yapmak veya orjinalinden başka renk ve desenlere boyatıp modifiye etmek de yanlıştır. aldığınız kask neyse, kullanacağınız da odur.

    kaskınıza gözünüz gibi bakın. düşebilme ihtimali olan yerlerde (özellikle motosikletin üstünde) sağlam bağlı bir şekilde durmayacaksa, kaskınızı yere koyun. bir kere yere düşen kask için her zaman pert oldu denemezse de; pert olup olmadığını anlamanın kolay bir yolu olmadığı için, düşürmemeye bakın. kaskınızı kafanızdan çıkardığınızda kılıfına koyun, öyle taşıyın. emin olun, dirseğinizde taşığınız veya cep telefonu gibi masaya yatırdığınız kaskınızla hiç de havalı görünmüyorsunuz. kaskınız, sadece onu taktığınızda güzel gözükür.

    son olarak, kaskınızı paylaşmayın ve kask, motosiklet nedir bilmeyen insanların bulunduğu ortamlarda saklı ve gizli tutun.
  • " koşarak gidebileceğin süratten hızlı gidiyosan kask takmalısın ! "

    format1 2007
  • motosiklet kullananların kullanması trafik kanunlarınca zorunlu tutulduğu kafayı darbelerden koruyan harika nesnedir. kanunlar umrunda değilse, hayatını önemsemiyorsan (illa kazadan sonra ölmek zorunda değilsin, hayatının kalanını bitkisel hayatta ya da tamamen felçli geçirmen de söz konusu) ve sen öldüğünde arkandan ağlıycak kimse yoksa o zaman takmadığında kimsenin bir şey dememesi de olasıdır. fakat "ben bilmem kaç yıllık sürücüyüm, harika bir tekniğim var, mümkün değil düşmem" diye kendini kandırıyorsan, o kısmı geçecen güzel arkadaşım çünkü her motorcu öyle ya da böle düşer. düşüncede her seferinde kesin olacak diye bir kural olmasa da kafan yeren çarpar. hızla kafan yere çarparsa kafan kırılır. olayın ciddiyetini daha iyi anlatmak için, var gücünüzle koşarak duvara kafa attığınızı hayal edin. şimdi motor üstündeki hızınızla kafanızı duvara çarptığınızı hayal edin, tebrikler kaskın önemini anladınız.

    sanılanın aksine kask sadece sizi kazalarda korumaz, hareket halindeyken, yüzünüze çarpacak sineklerden tutun, yanınızdan geçen arabanın yüzünüze fırlatacağı mıcır taşlarından da korur*. vizörünüzün açılır kapanır olmasının sebebi ise hareket halindeyken nefes alın diye değil, durduğunuzda açıp rahatsızlık çekmemeniz içindir, aklınız bi kenarında olsun, yoksa yolda açık vizörle giderken gözünüze kaçacak bir sinek, sürüş keyfinizin içine edeceğinin garantisidir.

    her ne kadar full face (tamamen kapalı), flip up (çene kısmı yukarı doğru açılır yüzünüzün tamamı açıkta kalır) ve half face (sadece vizor ve tepe koruması vardır) gibi kasklar olsa da, en güvenilir olanı full face tabir edilenidir. diğer kask tiplerin yüz üstü düşme durumlarında epey canınızı sıkacaktır.

    kask alacağınız zaman, bir yerde mezurayla kafanızın çapını şakak hizasından ölçün, çünkü kask bedenleri bu çaptan belirlenir ve her markanın beden aralıkları farklıdır. kaskı almadan önce satıcıdan üretim tarihini öğrenin. eğer size bu konuda bir bilgi veremiyorsa ya da üretim tarihi bir seneden eskiyse o kaskı almayın. kaskı denemek için başınıza geçirdiğinizde, ellerinizle kaskı kafanıza sabitleyip başınızı sağa sola çevirmeyi deneyin. eğer başınız kaskın içinde oynuyorsa o kask size büyüktür. daha sonra işaret parmağınızı alnınızdan içeri doğru sokmaya çalışın, eğer işaret parmağnızın ikinci boğumdan daha fazlası kasktan içeri giriyorsa o kask size uygun değildir. aynı şekilde yine işaret parmağınızı ensenizden içeri doğru sokmaya çalışın ve yine işaret parmağınızın ikinci boğumdan daha fazlası içeri giriyorsa o kask yine size göre değildir.

    bir kask sizi bir kez beladan korur. kazadan sonra kaskın görevi biter ve yeri çöptür. bu yüzden kazada olmayın yüksek bir yerden düşen kask pert olmuş kabul edilir ve kullanılması tavsiye edilmez. fakat bir kaskın pert olup olmadığını anlamak pek mümkün değildir, bu yüzden kaskın durumu içinize sinmiyorsa değiştirmeniz gerekmektedir. ayrıca pahalı kaskların ucuzlara göre daha konforlu ve kullanışlı olduğu doğrudur fakat daha güvenli olup olmadığı belli olmayabilir, o yüzden bilindik kaskları almaya gayret edin ya da kaskı almadan önce o marka hakkında internette yapabildiğiniz kadar araştırma yapın.

    birde "abi ne kaskı ya, motosiklet özgürlük, gerek yok bu korumalara falan" diyen tipler vardır. bunlar kazadan sonra başkalarına muhtaç hale gelince ortada herhangi bir özgürlüğün kalmıycağından habersiz tiplerdir. bilgilendirme konusunda şansınızı deniyin ama fazla da umutlu olmayın.
  • "imaj hiçbirşeydir, susuzluk herşey" sloganından yola çıkarak;

    "kask hiçbirşeydir, dikkatli kullanmak herşey" söylemine varabiliriz.

    kask taktınız diye ölmiyceksiniz diye bi şey yok. gayet kolay ölebilirsiniz. önce akıllı olun. kaburgaları omurgasına yapışmış birini kask falan kurtarmaz.

    - - - alkol kaskı nötralize eder. - - -

    ve ayrıca kask denen şey "ben scooter kullanıyorum, yavaş gidiyorum, bana yeter" ve /veya "ben caddelerde yarışacak değilim" denerek alınan o çorba kasesi değildir. . . orası burası açılıp katlanan -bilmem ne olan- , çene bölümü olmayan ve bu gibi oyuncaklar kask değildir.

    iyi bir kask alma sebebiniz ; "caddelerde yarışacak olmanız" değil ; önünüzdeki taksinin şöförünün birazdan -seyir halinde iken- kapısını tükürmek için açma ve sizin oraya çarpma ihtimalinizdir.
  • kimi chopper'ci arkadaslarin sissy bar tamamlayici, kimi -genellikle speed'ci- arkadaslarin ise dirsek korumasi olarak kullandiklari aparat. tamam terletir, saçınızı da mahveder, ama kafatasiniz da size lazim be birader...
  • hayatımı kurtaran ekipman.

    kavşağa yaklaşırken kırmızı idi yavaşladım, sonra kırmızı sarı birlikte yandı, iki şeritli yolda en sağda yeşil yanınca gazladım. meğer göremediğim, kendince, daha sarı yandı yahu geçerim herhalde diye kırmızıda geçen bir station taunus'a sağ ön kapıdan yaklaşık 25-30 km ile vurdum.

    taunus'un sağ ön kapısı dağıldığı gibi motorun gidon, fren kolu, vitesi ve ayak basma yerleri taunus'u arka bagaja kadar dağıttı. kafamı kaskla birlikte tavanına vurup yamulttum. motor bir tarafa, kask bir tarafa, ben bir tarafa, taunus bir tarafa savrulduk. kask çarpmanın etkisiyle kafamdan fırlamasına rağmen beni korudu, kendi de yumurta kabuğu gibi çatladı, ucuz bir kasktı.

    yol geçiş hakkı bana ait olmasına rağmen, bu kadar yavaş bir çarpmada dahi, bu kadar büyük bir hasar ihtimaline karşı kesinlikle takınız, taktırınız. kaliteli olmasında da büyük fayda var tabi.

    olayın vehameti açısından: sene 1979 kimsenin kasktan haberi olmadığı zamanlar, motor honda 125, yer izmir bayramyeri.
  • çene açılır kasklara karşı yapılan uyarılar daha çok kaskın az koruyacağından değil, çene açık kullanımda oluşacak bir kazada yok yere çeneyi darbeye maruz bıracak olmasından kaynaklanıyor. bence hiç gerek yok, kask alırken tam koruma sağlamasına dikkat etmek lazım.
    miğfer şeklindeki "şapkalara" ise değinmiyorum bile. belki kuş pislemesine karşı bir koruma sağlıyorlardır.
hesabın var mı? giriş yap