• yeni milli piyade tüfeğimiz. ar-ge'sinin başındaki ekibi tebrik etmek gerek.

    türk silahlı kuvvetlerinin üç nesildir üstün atış gücü doktrinine yaklaşımında özellikle operasyonel seviyede müttefiki olan nato ülkeleriyle çözemediği bir tür uyuşmazlığı var. nato 1965'lerden başlayarak intermediate cartridge dedikleri az barut alan az tepen, düşük kalibre çekirdekli ve hafif mermileri (5.56x45mm nato) standardizasyon anlaşması stanag'a -biraz da amerikan baskısıyla- entegre etmiş. bugün daha büyük 7.62x51mm (halk arasında bilinen adıyla g3 mermisi) mermileri keskin nişancı platformlarına (dmr ve sniper) iteleyerek kullanımını epey azaltmıştır.

    nato'nın 5.56'ya geçerken türkiye'ye yaptığı baskı da az buz değildir. bu da onlarca yıl sürmüştür. amerikan anlayışında soğuk savaşta türkiye rusya tarafından saldırıya uğradığında nato güneydoğu cephesinde lojistik incelemelerde %90 üstü miktarlarda 7.62mm mermi kullanılıyor olacaktır. ittifakın başka her yerinde ise kullanılan merminin ekseriyeti 5.56'dır. bu da her yerde yukarı bir seyir izlerken türkiye'de yerinde sayar. nihayetinde avrupa'ya yapılan yığınaklar açısından bir tür dengesizlik olacağı öngörüldüğünden, türkiye'nin hızlı sevk edilen kolorduları olduğundan (nrdc-t) bunların başka ülkelerde de kullanılabileceği öngörüldüğünden -ve oralarda ikincil önemdeki 7.62 yığınaklarını ve lojistik planlarını etkileyebileceğinden, g3 tüfeğini bir türlü bırakamayan türkiye'ye baskı da gitgide artmıştır.

    bu baskı 1999 - 2003 arasında iyice ayyuka çıkınca silahlı kuvvetler gönülsüz de olsa bir g3 muadili 5.56 silah bulmaya çalışacak, g3'ün yapımcısı firmanın ( heckler & koch ) aynı g3 gibi yaptığı hk-33 silahıyla bu boşluk doldurulmaya çalışılacak ve en az bir 10-12 yıl boyunca ileri hat birliklerine dağıtımı yapılan bu hk-33'ler ile hem nato'nun gönlü alınmış olacak, hem de bir tür saha testi yaptırılmış olacaktı.

    ilk geldiği yıllarda hk-33'ün sevilmeyeceği düşünülmüyordu. daha hafifti, daha iyi yapılmıştı, daha çok mermi alıyordu, daha az tepiyordu. onun dışında g3 kasasındaydı. herşeyi aynıydı. silahı değiştirince erlere ekstra bir eğitim vermek gerekmiyordu. ama tsk pkk'ya karşı kullandığı hk-33 geri bildirimlerine bakınca önce genel bir memnuniyetsizliğin farkına vardı. genelde materyale aşağıdan yukarı yapılan bir negatif geri bildirim varsa biz ilk kötü üretime, saha koşullarına uygunsuzluğa, tozda suda çalışma toleranslarının kötülüğüne bakarız. hk-33 öyle aman aman kötü bir silah değildi. askerin derdi 5.56mm mermilerleydi.

    burada bir parantez açarsak 5.56mm intermediate cartridge felsefesinin merkezinde olduğu için bu mermileri kullanan bir silahlı kuvvetin genel kurmayı, operasyonel çatışmaları 0-300 metre arasında bekliyordur. yani hk-33 ile m-16 ile şehir çatışmalarında, yakın mesafede vuku bulan çatışmalarda, sık ormanlık arazide işinizi görürsünüz. ama menzil daha ilerisinde etkisiz kalmaktadır. son 40 yıllık tsk operasyonel anlayışında ise düşman 0-800 metre arasındadır. 7.62x51mm mermilerle -yani g3 ile- bu operasyonel açıklığın 600 metresi korunabilmektedir. tabii 600-800 metreye g3'le nişan alıp vuracak babayiğit bu ülkede henüz çıkmamıştır ama nihayetinde denk getirdi mi götürecek ekipman da askerin elindedir. güneydoğu dağları ve geniş açıklıklarıyla yüksek kalibre mermiyi kayıran bir arazidir. yani tsk 7.62mm mermiye ve g3 tüfeğine sadece sevdiğinden değil bir yerde ihtiyacından da bağlıdır. nato'nun direktifi ile kendi ihtiyacı orada çatışmaktadır. hk-33'e bu yüzden herkes burun kıvırmıştır. 2006 yılında elazığ kırsalındaki iki örnekte 5.56mm ile vurulup koşmaya devam edebilen terör örgütü mensupları falan vardır. "vuruyoruz yine düşmüyorlar" çok tehlikeli bir dedikodudur. askerin tüfeğine olan saygısını zorlar.

    o yüzden türkiye askeri tarihte küçük ama yine de önemli bir parantez açmış ve intermediate cartridge doktrinini deneyip beğenmeyip gerisin geriye 7.62x51mm'ye genel dağıtım seviyesinde dönüş yapan dünyada ilk ordu olmuştur. ilk kez nato veya rus ekseninde bir silahlı kuvvetler, "ihtiyacımız bu kardeşim s.rim çayocağını" diyerek müttefiklerine ve büyük abisi amerikaya olmaz diyebilmiştir. kitabın küçük kurallarından birkaçı baştan yazılmak zorunda kalmıştır. aferindir.

    mpt-76 teknik özelliklerine gelirsek silah ar-15/m16 dipçik yay sistemi, aşağıya katlanıp açılan yine ar serisi alt/üst mekanizma gibi stereotip özelliklere sahiptir. bu yüzden yana katlanan silahı karabin haline getiren dipçikler falan mpt'de görülmez. teleskopik öne arkaya katlanıp açılan m4 tipi modüler tasarımlar görülmektedir. silahın en ama en büyük artısı hk-417'den arak kısa vuruş piston / short stroke piston sistemidir. m-16 ailesinde namlu gazları gerisin geriye 30cm tüple mekanizmaya iletilirken (ve barut çamuru yüzünden temizliği bir değişikken) bunu 70 yıldır düzeltmeyi bir türlü becerememişlerdir. g3 üreticisi alman heckler & koch firması m-16 tasarımının en büyük eksiğini namlu dibine bir piston koyarak çözmüştür. bu sistemde namlu dibinden alınan gaz mekanizmaya döneceği yerde mekanizmaya bağlı icra pistonunu itekleyip 3 santim kadar bir mesafede kundak başından hiç bir yeri kirletmeden çıkıp gitmektedir. mpt-76 bu yüzden m-16 ve m4'ten daha az bakım gerektiren bir dizayndır. araklayacağı etkileneceği patenti bu yüzden kale kalıp mühendisleri çok doğru seçmiştir. ar-ge'yi yapan ekibi bilgisayar oyunlarından değil modern silah sanayi felsefesini falan araştırmalarından dolayı kutlamak gerekir.

    mpt kesinlikle hafif değildir (4.1 kg) ama elinizdeki 20/30 mermi alan 7.62 bir tüfekse ödeyeceğiniz bedel de ağırlıktır.

    mpt-76'da modülerlik g3'ün birkaç nesil üzerindedir. silahın üstü altı yanı her tarafı şahsileştirmeye olanak sağlayan picattiny raylarıyla doludur. kundağa tutamak, tepeye lazer dot, olmadı 3x dürbün, olmadı taşıma kundağı ne istenirse eklenebiliyor.

    gez ve arpacık sistemi bizim eski g1/fn fal modellerini andırsa da belçika stili diopter gez kullanılmış. yuvarlak arpacık ise tekerleğin icadından sonra en faydalı şeylerden biridir. o da var. diopter gez alışması biraz zaman alsa da göz hizasını yükselttiği için ayakta atışı falan çok rahat. gayet başarılı. üstelik bunlar da modüler, gezi söküp arpacığı öne yatırıp lazer optik kullanabiliyorsunuz.

    "nato testlerinin hepsini geçti başka kimse geçemedi" diye bir furyadır gidiyor ama o "test" lerin bazıları stanag compatibility form. organizasyonda birbirine uyumlu ekipman kullanma takıntı derecesinde yüksek olduğundan onun pimi, bunun şarjörü diğerine ne derece uyabiliyor diye gereksiz testler de var. hk-417 şarjörü falan takılıyor herhalde o yüzden test geçmiş dememek lazım. ama tabii kumda suda çamurdaki drain testlerinde de çok başarılı. nitekim sürpriz değil. mekanizmanın model alındığı hk-416/6 o testten geçiyorsa sizinki de geçer, farklı bir şey yok.

    geri tepme için de adil olacaksanız 5.56 tüfeklerle değil diğer 7.62 tüfeklerle kıyaslayacaksınız. ayakta bir m14 bir g3 deneyip gidip mpt-76 ateş edeceksiniz. kontrollü otomatik 7.62 atışını mpt hariç diğerleriyle yapamazsınız. üstüne mpt-76 bu kontrolü 700rpm hızında sağlıyor. daha düşük rpm g3 ile gidin ayakta bir seri ateş edin bakın beşinci merminiz nereye gitmiş. nitekim otomatik atış 7.62 tüfeğin yapım felsefesine aykırıdır. ama işte son çare diye gerekirse mpt ile yapabiliyorsunuz.

    modüler tutamağın altından çıkan çatalayak pek olmamış gibi sanki. bilemedim.

    m-16 tipi forward assist ile ilgili operasyonel düzeyde biraz sıkıntı var. askerlere bunu "sessiz kurma kolu" diye öğretmişler. yanlış. forward assist öncelikle mekanizma fişek yatağına oturdu mu diye kontrol aparatıdır. oturmadıysa üç kere basarsınız girer. bizde herkes jöh'e bağlamış ağızlarında rambo bıçağı tüfeği sessiz kurup buna basıyorlar. yepisyeni tüfeğe tutukluk yaptırıyorsunuz.

    onun haricinde herkes çok memnun. ama bu memnuniyetin de önemli bir oranı sanırsam "çoh güzel alet" tandanslı kurtlar vadisi estetiği merakından geliyor. biraz mantıklı oturup bakıldığında bence zorunlu askerlik sürdüğü sürece genel olarak orduya dağıtılabilecek bir şey değil. bireysel verimi atış yüzdelerini tabii ki artırır ama astarı yüzünden de pahalıya gelir. uzmanların da deyişiyle acemi birliğinde yeni gelmiş kiti çantadan çıkarıp 5 günlük ere verirseniz çalarlar bunları o yüzden ikincil kademe birliklerde g3'e talim aynen devam ediyor.
  • gazetelerdeki yorumlara ve eksisozlukteki entrylerin bazilarina bakacak olursak insanlarin sebepsizce yerin dibine soktugu piyade tufegidir. yok sunun kopyasiymis, yok bunun kopyasiymis, yok bu yuzyilda bununla mi ovunecekmisiz, vs. vs.

    buyrun alman yapimi stg-44:
    https://www.google.com/…g44-rifles%252f%3b650%3b233

    bu da ak-47:
    https://www.google.com/…wiki%252fak-47%3b2365%3b854

    bu da stg-44 hakkindaki wikipedia sayfasi:
    http://en.wikipedia.org/wiki/stg_44

    eger usenmeyip wikipedia sayfasini okursaniz ak-47'nin stg-44'un tasarimindan buyuk olcude etkilendigini ancak mekanik sisteminin oldukca ozgun oldugunu ogrenirsiniz. gelelim mpt-76'ya. bir insan bu tufegin dayanikli, isabetli, ya da mekanik sisteminin ozgun olup olmadigini bilmeden sadece dis gorunusunden kolpa oldugu sonucuna variyorsa ya allame-i cihandir, ya da pek cok insanda var olan "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma" durtusune yenik dusmustur.
  • * nasıl çalışır: short stroke gas operation
    yukarıda adı geçen stg44 ve ak-47 long stroke gas operation esası ile çalışırlar. short stoke piyasada olmasına rağmen modern olarak 70'lerde görülmeye başlanmış, günümüzde ise yaygınlaşmıştır.

    avantajları: long stroke'a göre basınçlı gazın havaya salınması sayesinde tüfeğin ömrünü uzatması ve daha az bakım gerektirmesi. hareket eden kütlenin daha az olması sayesinde isabetliliğin ve hakimiyetin artması.
    (g3ye göre) dezavantajları: (hem short hem long stroke) gas operation g3'nin icra mekanizmasına (roller delayed blowback) göre nispeten daha düşük isabetliliğe ve daha yüksek ağırlığa sahiptir.
    kullanılan diğer tüfekler: m14, g36, fn scar, fn f2000, hk 416/*

    * nasıl çalışır: buffer tube ile
    mpt-76'nın tasarlandığı platform olan hk416/7, ar-10 temelleri üzerinden tasarlandığı için, buffer tube kullanırlar.
    tüfek icrası sonucu mekanizma, gövdenin arkasındaki (dipçik kolu) buffer tube'da bulunan icra yayı tarafından ileri itilir. icra yayı benzer diğer tüfek tasarımlarına göre daha büyük ve ağır, mekanizma geri seyahat mesafesi daha fazladır.

    avantajları: isabetliliği arttırır, geri tepmeyi azaltır. mekanizma geri hareket mesafesi uzadığından sarsıntıyı azaltır.
    dezavantajları: buffer tube icranın bir parçası olduğundan dolayı gövdede bulunak zorundadır ve bu yüzden ar-10 platformu tüfeklerde katlanır veya kapanır dipçik kullanılamaz. bu duruma tek seçenek olarak belirli bir mesafede gezen dipçik üretilmiştir ve sıklıkla kullanılmaktadır.

    * mühimmat: 7.62x51mm nato.
    5.56mm ve türevi hafif mühimmat ve çerçevesindeki dönüşüm, ordumuz tarafından kısmen de olsa uygulanmış ve çeşitli durumlarda başarılı görülmüştür. ancak arazi koşulları ve temas mesafelerinin/şekillerinin ortalaması, mühimmat ihtiyacının doğrudan belirlemektedir. 2000'lerden sonra amerikan ordusunun, bilhassa müdahale ettiği bölgenin yapısından kaynaklanan talebi, 7.62x51mm mühimmat ve alakalı silahların, daha sık kullanılması yönündedir. dolayısıyla herhangi bir mühimmat türünün, gelişmişlik veya takvim yılıyla eşleştirilebilmesi mümkün değildir.

    avantajları: nispeten daha yüksek durdurucu ve öldürücü güç.
    dezavantajları: yüksek mühimmat ağırlığı, uzun vadede intikal sürecini zorlaştırması
    kullanılan tüfekler: dünyada, büyük oranda ana muhabere tüfeklerinde tercih edilmemekte ancak artan bir sıklıkla tim içerisindeki takviye unsurlar tarafından kullanılmaktadır.

    * bolt group: rotary, 6 lugs.
    bolt face'in dönerek namluya kilitlenmesini sağlar. bilinen en kararlı kilitlenme sistemidir.

    avantajları: isabetliliği arttırır.
    dezavantajları: namlu ve bolt group maliyetini arttırır. bu parçaların tasarımı ve imalatında daha hassas mühendislik ve işçilik gerektirir.
    kullanılan tüfekler: ar-10 & ar-15 ve türevleri (m16 & m4 serisi), ak-47 (1 lug), m1 garand

    * imal edildiği malzeme: alüminyum (gövde, el kundağı)
    tüfeğin daha hafif olmasını sağlamaktadır.
    avantajları: mpt-76'nın g3'den daha fazla hareketli aksama sahip olmasına rağmen, bildirildiği üzere (iki tüfek de boş 4.1kg) g3 ile aynı ağırlıkta olabilmesinin sebebi kullanılan alüminyum malzemedir.
    dezavantajları: alüminyum, ateşli silahlar için sac şeklinde işlenebilmesi mümkün değildir. hk416/7 dolayısıyla mpt-76, ar-10 tasarımına dayanmaktadır ve bu tasarımın gövdeleri çelikten imal edilen tüfeklere göre daha fazla makine tarafından daha uzun sürede işlenirler.
    savaşlar uzadığında, arkasındaki ekonomileri zorlarlar ve bu da diğer seçeneklerin devreye girmesine yol açar. amerika 2. dünya savaşında boşuna m3a1a geçmemiş veya nazi almanyası işe stamped steel sheet ile üretilen makineli tüfek ve tabancalarla başlamamıştır. ayrıca ordunun silahlandırılma süresi de önemlidir, bu nedenle alüminyum malzemeden üretilen tüfekler nispeten dezavantajlı durumdadırlar. ar-10 platformunun bilhassa alüminyumdan üretilmesinin başlıca sebebi ise, yaygın metal işleme makineleriyle üretilebiliyor olmasıdır. dolayısıyla seferberlik durumunda ülkenin her yerindeki tezgahlar tüfek üretimine dahil edilebilirler. sac çelik ise, seri imalata uygundur ve bükülmesi (daha doğrusu stamping işlemi) için kalıba gereksinim duyarlar. aciliyet durumunda bu kalıbın dağıtılması ve üretilmesi, ayrıca kalıbı basacak pres makinesinin uygunluğu sorun olacaktır. bu nedenle bu imalat, sayılı tesislerde yapılmaya daha müsaittir ki günümüzde bu silah fabrikasının açık hedef olmasına yol açabilir.
    kısaca, alüminyum kendi avantaj ve dezavantajlarına sahiptir ve günümüz söz konusu olduğunda, metal işleme tezgahlarının yaygınlığı düşünüldüğünde, dezavantaj kısmında belirtmeme rağmen avantaj olacaktır.
    kullanılan tüfekler: modern silahların büyük bir kısmı.

    * namlu: polygonal rifled
    h&k zaten bu namluları modern çağda kullanmasıyla meşhurdur.

    avantajları: kısaca daha yüksek isabet ve daha uzun ömür.
    dezavantajları: kurşun çekirdek ile kullanılmaması gerektiğini biliyoruz şimdilik
    kullanılan silahlar: günümüzde tabancalarda tüfeklerden daha yaygın şekilde kullanılmaktadır ancak bunu tercih olarak değerlendiremeyiz.

    * bakım kolaylığı ve gereken sıklık: basit ve sık.
    ar-10 gövdeleri üst ve alt olmak üzere birbirlerine crosspin vasıtasıyla tutturulmuştur. öndeki crosspin sayesinde, gövdeleri tamamen ayırmadan basit bakım yapmak mümkündür. hk416/7'de tüfeğin namlularının kolayca çıkartılabilecek şekilde tasarlandığını biliyoruz ancak bu açıdan mpt-76 için elimde veri yok.

    avantajları: acil ve olağan bakım sürelerinin azaltılması.
    dezavantajları: pistonlu olduğundan bakım süreci bir parça daha zor ve hassastır.

    * donatım arabirimi: ris
    günümüzde tek başına en geçerli donatım arabirimi olmayı başarmıştır.

    avantajları: çok yönlülük, kullanım kolaylığı.
    dezavantajları: elde bulunan h&k claw arabirimi optikler ile kullanılamaz
    kullanılan tüfekler: 90'ların sonundan itibaren pazarda esas halindedir.

    sonuç:
    hk416/7, ar-10 ve türevleri platformuna getirilmiş en verimli seçeneklerden birisidir. diğer gas piston operated ar-15 tasarımlarında bulunmayan buffer tube'un bu ailede kullanılmasının sebebi, hk416'nın amerikan ordusuna, üst gövde olarak sunulmuş olmasıdır, böylelikle alt gövde maliyetlerinden tasarruf edilebilektedir. buna karşılık, hem amerikan donanması hem de norveç gibi büyük bir modernizasyon yapan ülkeler, tüfeği bütün olarak satın almayı tercih etmiş ve kullanmaktadır.

    7.62x51mm mühimmatın tercihi, modernizasyonu toplu şekilde ve muhtemelen kısa vadede sadece bir defa yapacak bir ülke için isabetli karardır. unutulmaması gereken nokta, mpt-76'nın bir tüfek ailesi olması ve 5.56mm sürümünün de imalata hazır olduğudur. dolayısıyla bu yönde toplu bir geçiş olması durumunda, atıcılar tüfekle önceden oluşmuş bir tanışıklığa sahip olacaktır.

    genel olarak üst maddelerde tartışılan hususlarda olumlu taraflar üstün görünmekte, mpt tüfek ailesine geçiş, başarılı bir tercihtir.

    ayrıca en çok merak edilen husus: ne kadar kopya ve taklit olduğu

    * tüfeklerin icra mekanizmalarının taklidi olmaz. hangisi en verimli ve en uygunsa o tercih edilir.

    * mühimmat olarak bilhassa son 15 yılda önemli gelişmeler yaşanmıştır ve yenilikçi bir ara tüfek mühimmatı (bkz: intermediate cartridge) çeşitli avantajlar sağlayabilecek de olsa, nato kapsamında kalınması gerektiği ve mühimmatta nato sınırlamaları olduğunu hatırlamak gerekir. şimdilik mühimmatta taklit olmaz diyerek bırakabiliriz.

    * tüfek gövde olarak daha önce geçişi planlanan hk416/7 ailesine benzemektedir. 10 defa belirttiğim gibi bu aile ar-10 tasarımına uyularak ortaya çıkartılmıştır ve kullanım kolaylığı ile modülerlik esaslarına dayanır. günümüzde pazardaki diğer tüfeklerin tasarımına bakıldığında ar-10 etkisinin (haklı şekilde) yaygınlığının çok yüksek seviyede olduğu rahatça görülebilir. dolayısıyla mpt-76'nın bu açıdan eleştirilmesi yanlıştır.
  • "şu 5,56 adamı yaralamak içindir" efsanesini hayırlısıyla debunk etmeme sebep olan tüfektir. mpt-76'nın 7,62 kullanmasının sebebi tamamen ülkenin coğrafi şartlarıyla alakalıdır.

    5,56'lık mühimmat da süpersonik ve gayet etkili bir mühimmattır. 200 metre menzilde kemikleri delip geçebilir. oldukça öldürücüdür yani. ancak etkili menzili 350-400 metre olarak söylense de sahadaki tecrübe 250m gibi bir rakamın daha uygun olacağını söylüyor. ben söylemiyorum, amerikalı, ırak ve afganistan tecrübesi olan askerler söylüyor. internette milyonlarca sayfa bilgi bulabilirsiniz.

    nato'nun ilk standartlaştırma programlarından birisi mühimmat için yapılmıştı. ancak hem işin aceleye gelmesi hem de amerikalıların bir nevi "bizim borumuz öter" politikası yüzünden amerikalıların full power cartridge dedikleri, kendi standartları olan 7,62x51, nato standardı olarak belirlendi. fakat soğuk savaş döneminde gerek 2. dünya savaşı sonrası edinilen tecrübeler gerek kore ve vietnam savaşlarında edinilen tecrübeler, savaş doktrinini oldukça değiştirdi. avrupa'nın savunulması konusunda normandiya çıkarması ve sonrasındaki deneyimlerini esas alan nato, sovyet askeri makinasının çok kısa sürede kuzey avrupa düzlüklerine akacağını hesapladığından, sovyet ilerlemesini durdurmak için almanya'nın oldukça yoğun yerleşime sahip olan batısında bir savunma hattı tahayyül etmişti. aynı normandiya çıkarmasında olduğu gibi, nüfusun yoğun olduğu bu bölgelerde çatışma menzilleri sıklıkla el bombası menziline eşitti. 7.62 gibi bir mermiyi atabilecek ağır ve uzun namlulu tüfeklerin hareket kabiliyetini oldukça kötü etkilediğini tecrübe ederek yaşayan müttefikler, kısa sürede almanların yaptığı gibi makinalı tabancaların sahada daha fazla kullanılmasını sağlayarak ve hava üstünlüğü ile topçu ateş gücündeki ezici farkı kullanarak bunun üstesinden gelmişti. bu noktada almanlar ise durumu oldukça iyi analiz ederek, çatışmaların genelinin sürdüğü 100-200 metre menzilli alanlarda oldukça zayıf kalan makinalı tabancaların kompakt yapısını bir orta mühimmatla birleştirerek şu andaki saldırı tüfeklerinin atası olan stg. 44'ü geliştirmişlerdi. ama yetmedi tabi ki.

    7,62 kore'de nispeten geçerliliğini korumuş olsa da abd vietnam savaşına girdiğinde kompakt kalashnikov tüfeklerle silahlanmış, oldukça hareketli gerilla birliklerine karşı battle rifle olarak adlandırılan m-14 ve ar-10 türevleri olan m-16 tüfekleri oldukça sorunlu silahlar olarak amerikanın sahadaki kayıplarının bir çoğunun sorumlusu oldu. hızlı bir şekilde sahadaki gereksinimlere uygun olarak geliştirilen 5,56'lık mühimmat, daha kompakt tasarımlı ar-15 platformuyla kısa sürede amerikalı askerlerin istediği performansı gösterdi.

    soğuk savaş doktrinlerine göre şekillenen bu yeni nato standartı, sadece amerikalıların deneyimlerine dayandığı ve avrupa ve güneydoğu asya gibi asıl çatışmanın beklendiği alanlardaki coğrafi koşulları göz önüne aldıkları için 5,56 yerleşti.

    peki nato'da herkes mi 5,56'ya geçti? hayır elbette. özellikle oldukça seyrek nüfusa sahip, kilometrelerce bomboş araziler ve oldukça çetin dağlarla çevrili norveç hiçbir zaman 5,56'yı standart olarak uygulamadı. çünkü, 5,56'lık fişek, norveç coğrafyası için oldukça güçsüzdü. norveç gibi bir coğrafyada çatışmaların menzili oldukça uzar. aynı coğrafyanın bir benzeri de bizim doğu ve güney doğu anadoluda var. askerlerimiz, sahada pkk'ya karşı edindikleri tecrübenin üzerinden 7,62'lik mühimmatın daha uygun olduğunu malesef kan dökerek gördüler. çünkü türkiye 5,56 standardına geçmeye çalıştı. çok büyük bir fiyaskoyla sonuçlanan 5,56'lık g-33 deneyimi, sahada karşılaştıkları menzil içerisinde 5,56'nın ne kadar güçsüz ve verimsiz olduğunu ortaya çıkardı.

    benzer bir deneyimi afganistan'da yaşayan amerikalılar, tehdit algısındaki değişim ve savaş doktrininin değişmesiyle birlikte artık çatışmaları avrupa'da değil afrika, ortadoğu ve iran-afganistan dağları gibi nüfusun seyrek olduğu ve çatışma menzillerinin arttığı alanlarda bekliyor. bu yüzden amerikalılar 5,56'yı da terk ediyorlar. yeni mühimmat olarak belirlenen 6,5 grendel standardı, tam da bu saha deneyimlerinden süzülen bilgiler ile geliştirildi.

    mpt-76, bizim coğrafyamızın gereklerine uygun olarak, beklenen çatışma menzilinin gerektirdiği güce sahip olduğu ve hali hazırda bu mühimmat hakkında 60 yıllık bir bilgi birikimi oluştuğu - için 7,62'lik mühimmaı merkeze alınarak tasarlandı. türkiye coğrafyası, daha yakın çatışma menzilini öngören bir doktrin gerektirseydi, türk ordusu zaten 5,56'ya geçmişti.

    son olarak, "guns don't kill, people do" diyen gerizekalılara karşın tüm silahların, hatta 2,7'lik kolibrinin bile gerekli şartları sağladığında öldürücü olduğunu söyleyerek bu entryi de burada bitiriyoruz.
  • üretimine sevinmek için tayyipçi olma şartı olmayan milli silah.

    avusturya'nın falan kendini bir bok sanıp 'türklere tüfek vermek yok' diyerek askeri ambargo uyguladığı düşünülürse ülkemiz için ne kadar gerekli olduğu anlaşılabilir.
  • ısin uzmanlari tarafindan su an icin dunyanin en iyisi oldugu ifade edilen piyade tufegi. bizden bir sey olmaz anlayisini yikip yetenekli insanlarin onu acilinca cok iyi urunler ortaya koyabiliyoruz.
  • kıskandığım tüfektir. bu tüfekle askerlik yapmayı isterdim.
  • seri üretim anlaşması sürecine gelmeden önce tüfekte herhangi bir değişiklik yapılmış mı diye merak ederek ilgili fotoğraflar tarandığında, bilhassa broşürde, yeni detayların aktarılmış olması sevindiricidir.

    broşürde iddia edildiğine göre, free floating ve cold hammered namlu kullanması merak uyandırıcıdır. h&kun cold hammered namlu ile meşhur olduğu malum, ancak bu namluların hangi ülkede üretileceği muamma. bu iki gelişmiş/ideal namlu özelliğine rağmen, 4 moa gibi gerçekçi bir isabetlilik oranı açıklandığına göre, bir kısım medyanın "dünyanın en isabetli tüfeği" şeklinde saçma başlıklar atması duracaktır.

    anlaşılan şarjörün base plate'ini g36de gördüğümüz tasarıma yaklaştırmışlar. bu da şarjörün yelek cebinden çekilişini kolaylaştıracaktır. başka faydaları da olabilir, şahsen çatışma ve intikal eylemlerini gerçekleştirmediğimden yorum yapamayacağım.

    mpt76'ya özgü taşıma kolu hala mevcut. herhangi bir optik nişangah kullanıldığında, bu parçanın üst rayda kapladığı alan düşünülürse, söküleceğini tahmin edebiliriz. ancak buna rağmen neden üst yüzeyinde yedek nişangah olduğunu anlamak çok zor. ancak kendisi hızlı-çıkartılabilir (vidasız) şekilde tasarlanmış. much appreciate.

    taşıma kolunun değil ama tüfeğin kendi mekanik nişangahlarına bir eleştiri getirmek gerekirse, yahu güzelim drum sightın ne kusuru vardı. hele picatinny sürümü de varken. ön nişangahın ise katlanabilir olduğunu görebiliyoruz. bu da, tabii ki iyi bir şey.

    bu arada broşürdeki arka nişangahın oyuklu bölümünün atıcı yerine namluya bakıyor olmasının yanlış olduğunu belirteyim. ilginç, tüfek omuzlamış herkes bunu tahmin edebilir, fotoğraf için düzgün şekilde takabilirdi. belki de iki tarafı da oyukludur, bilemedim.
  • bir haber - https://www.youtube.com/watch?v=ngkrrbiwghw

    bu da amerikalı bir uzmanın yaptığı deneme ve tanıtım - https://www.youtube.com/watch?v=-xv9rbe8iwi
  • şu zaman kadar 45bin sipariş mke kale kalıp ve sarsılmaza verilmiş olan tüfek.
    işin asıl zor kısmı burası. testi geçen tüfekler mock-up olup elde özene bezene bir işçilikle yapılmıştı. şimdi bir üretim hattında seri olarak üretilecekler. üç firmanın ürettikleri farklı farklı olabileceği gibi aynı fabrikanın değişik partilerindeki tüfeklerde kalite olarak farklı olabilecektir. tüfeğin başarısı da sanayimizin bu başarısına bağlı.
hesabın var mı? giriş yap