• küçük bir taşra şehriyken bir bok yapmayı beceremeyen, eline yüzüne götüne bulaştıran belediyenin bu durumda ne halt yiyeceği merak konusudur
  • olmayan belediye..ha alınacak harçtır, kesilecek makbuzdur, gereksiz park çiçek böcek işleri ıvırdır zıvırdır bunlarda varlar canım
    işin komik tarafı oldukça zengin olan ama gezmeyen görmeyen ufku dar yerel halkın bu durumdan çok memnun olması..bokun içinde yaşıyorsunuz ulan
  • görünce dayanamadım, önce bir (bkz: #24408282). sonra, öyle bir belediye ki bu yıllardır doğal gaz getirecek muğla'ya, ama mazeretleri hazır, iktidar yeterli desteği sağlamıyormuşmuş da falan da filan da. gaz gelene kadar otur kendin halledebileceğin sorunlarla ilgilen. bir evliya var emir beyazıt diye, hatta merkezdeki koskoca mahalleye onun adı verilmiş. fakat mezarı perişan, daracık bir sokağın hemen kenarında kaldırımın üstünde, etrafını pislik götürüyor, resmen ayak altında kalmış. yazıktır günahtır. kılınızı kıpırdatın biraz, o yumuşak koltuklardan 5 dakika da olsa kalkın da bakımsız bir kasabadan farksız il merkezinin içler acısı halini iyice görün.
  • her gün düzenli olarak telefonuma mesaj gönderen, güne şu tarz mesajlarla başlamama sebep olan belediye;

    "hemşerimiz 1944 doğumlu mehmet x vefat etmiştir. 05.01.2012 günü akyol camiinde öğle namazından sonra şehir yeni mezarlığına defnedilecektir."

    her sabah uyanır uyanmaz ölümü, hayatı, yaşamın anlamsızlığını, kuşları, böcekleri falan sorgular oldum, allahım ya nolur bu gece kimse ölmesin. :((

    ayrıca; (bkz: muğla/@bezdim)
  • bugün itibariyle idari hayatına başlamış tüzel kişilik.
  • varlığından haberdar olmanın neredeyse imkansız olduğu belediye. merkezdeki kaldırımları yenilemeleri bile neredeyse 1,5-2 ay sürüyor. kötekli'nin yolları zaten malum. bodrum, marmaris, fethiye, milas gibi illerini çıkartırsak köhne bir yer gibi kalır.
  • heykele bakan atatürk ilkokulu'nun arkasındaki tiyatro salonunu belediye bürolarına çevirmeyi başarmış chp'li belediye.

    çok güzel bir tiyatro salonu idi orası.

    üstelik yüksek tavanlı bir yeri nasıl kıyıp, belediye memurlarına bölerek vermeyi başardılar bilemedim.

    bakmaya da dayanamayacağım için içeri girmedim.

    .

    edit: tenkitime bir yazarımız mesajla "(...) düğerek yolu üzerindeki kültür merkezi yapılınca (...) bahsettiğiniz yer de artık daha iyileri olduğu için eskisi gibi önemli bir işleve sahip değil bence. ama yine de bürolara dönüştürülmesi tartışılabilir tabi. ama eleştirmeden önce bahsettiğim hususları dikkate almakta fayda var" diyerek belediyeyi biraz savunmuş.

    haklı gibi görünüyor. ama:

    1. daha iyisi yapılınca eski tiyatro salonu kapatılmalı mı?

    2. eskisi şehrin gerçekten merkezinde idi. yenisi düğerek köyü yolunda ve belli yaşın üstünde hiç kimsenin otomobili yoksa kolay kolay gideceği bir yerde değil. resmen şehir dışı orası.

    evet, yenisinde tiyatro da seyrettim. ama, iktidarların yönettiği özel idarenin de oyununa gelmiş belediye. mesela özel idareye geçen birçok yer var büyükşehir olurken. bunların hiçbirini belediyeye tahsis etmiyor da, tiyatroyu yık kendine büro yap diye belediyeye veriyor.

    böylece memurlarına büro yapan belediye farkında olmadan, valiliğin aracılığıyla "tiyatro yıkan chp'li belediye" oluyor. biraz zekâ lütfen.

    (aklıma nedense, karayollarının köprülü kavşak yapmak için, yalova'daki ağaçları chp'li belediye başkanına katlettirmesi ve reis-i cumhur'un her gün "yalova'da ağaçlar kesilirken neredeydiniz eyyy geziciler" demesi geldi nedense ve apansız.)

    eski bir tiyatrocu olarak tiyatro binası konusunda hassasım.

    gene de, en iyi altinci adam'a fikirlerimi daha da açmama neden olduğu çin teşekkür etmeliyim.

    (not: çocukluğumda bir tiyatro binası daha vardı sahnesi küçücük. askeri mahfel. oraya hiç girilmiyor artık. askerler de bunu yasaklamış iyi mi?)
  • belediyenin "z" sinden anlamayan şey, belediye değil, şey. doğuyu beğenmezler ama valla gitsinler görsünler iktidarın oralarda nasıl belediyecilik yaptığını. lan bizim köy bile, köy diyorum daha gelişmiş. tabi tatil yerlerine para akıtmaktan, turistlere yaranmaya çalışmaktan yerliyi unutmuşlar. ama bu insanlar da hala oy veriyor, enteresan. o kadar mı saygınız yok nan kendinize. e bunlar da belli ki, iki onuncu yıl marşı, atatürk resmi ile kandırıp oyları alıp oturuyorlar aşağı. kurban derisi toplayan araba onuncu yıl marşı çalıyor ya asdasfdlfşi. çok gülecem size, eğlenicem baya bu saçmalıklara, hatta insanlara anlatıp günlerini neşelendiricem.

    müstahak size!
  • mesele ne iktidar meselesi ne de muhalefet meselesi. mesele bizim insanlarımızın belediye diye 'kişi' değil 'parti' seçmeleri. ki bu da neredeyse tüm illerde ilçelerde karşımıza çıkan bir durum. kimisi seçtiği adamın adını daha belkide ilk defa oy pusulasında görür ama x partisi olduğu için tercihi zaten bellidir. özellikle belli bölgeler vardır siyasi görüşü bölgesel olarak bellidir ve yıllardır o siyasi görüşteki adaylar belediye başkanı olur. hayır arkadaşım karşı siyasi görüşteki parti hiç mi düzgün aday çıkaramıyor ? ya da senin görüşündeki partinin adayları hep bal kaymak mı ?
    işte tüm bu anlattıklarıma örnek bir şehir muğla.
    öğrenci olarak geldiğim 6 yıl önce ilk anda şehrin girişindeki tabelada 61 bin nüfusu 610bin sanan, nereye düştüğünün zamanla farkına varan bir öğrenci.. bir il merkezi maksimum kaç ilçesinden daha küçük olabilir ?
    düşündüğüm zaman 6 yıl önce otobüsten ilk indiğim gün ve bugünüm arasında halkın işine yarayan tek bir faaliyetleri bile direk aklıma gelmiyor. muğla 6 yıl öncen nasılsa şimdide hemen hemen aynı . ama hala kazanan aynı adam aynı parti.
    dediğim gibi mesele ne parti meselesi ne de aday meselesi. mesele başka çoğu durumda da farkedilebileceği gibi 'kafatascılığı' meselesi. mesele halk.. mesele (belkide) sensin..
hesabın var mı? giriş yap