• karakter sınırı nedeniyle genelleme yaptık ama yaşadığım çevrelerde çoğunlukla muhafazakarlarda gördüğüm durum. aynı apartmanda yaşıyorsun, yanından geçerken kafasını eğer suratına bakmaz selam vermeyi geçtim. apartman kapısından çıkarken sizi farkettiği halde kapıyı tutmaz. asansöre binmeyin diye kapıyı hemen kapatmaya çalışır. ki bu insanların bazıları öğretmen. kendisi yapmazken çocuklara bu nezaket ve görgü kurallarını nasıl anlatıyorlar acaba.
  • sonuna kadar katıldığım yorum. bir de bunların metro insanı versiyonu var ki çok fena.
  • herkes seninle muhatap olmak zorunda aynı asansöre binmek ve yarım metre yanından yürümek zorunda değil belki sorun sendedir .
  • bizim apartmanda da tam tersi oluyor. istatistik bilimi bunu açıklasın.
  • genellememek koşuluyla, önemli bir kesim muhafazakar kitle için kesinlikle doğru ve yerinde bir tespittir.

    sosyal bir ortamda nasıl davranılacağını bilmezler ve işin aslı, bırakın sosyal ortamı, tek başlarına ve doğa ile başbaşa iken bile nasıl davranacaklarını bilmezler.

    ne yazık ki aynı doğrultuda riyakardırlar.

    mesela;
    "kıyamet kopuyor dahi olsa ağaç dikin" hadisini dillerinden düşürmezler ama her fırsatta ağaç katliamı yaparlar. bir ağaca nasıl davranması gerektiğini bilmezler mesela. doğanın, onların hizmetine yaratıldığına iman ederler çünkü.

    "hayvanlar tanrı'nın sessiz kullarıdır" hadisini dillerinden düşürmezler ama her fırsatta hayvanların yaşam alanlarını yok ederler. bir hayvana nasıl davranması gerektiğini bilmezler mesela. hayvanların, onların hizmetine yaratıldığına iman ederler çünkü.

    "yaradılanı sev yaradandan ötürü" sözünü dillerinden düşürmezler ama her fırsatta kendilerinden olmayan herkese kin kusarlar. insana, sırf insan olduğu için değer vermesi gerektiğini bilmezler. kendilerinden olmayanların, onların hizmetine yaratıldığına iman ederler çünkü.

    doğru düzgün bir tartışma-fikir alış-verişi kültürü yoktur bunlarda. çünkü bunu zayıflık olarak görürler. muhatabı kim olursa olsun bağırmayı, üstelemeyi zafer kazanmak olarak algılarlar. bir tartışma adabına sahip değillerdir.

    yeme içme kültürü de yoktur bunlarda. tam bir kasabalıdırlar. yiyebileceği-yiyemeyeceği ne varsa sofrada görmek ister. önce gözü doysun ister, çünkü açlık fıtratında vardır bunların. "bir lokma, bir hırka" sözünü diline dolar, peygamberinin sadece bir hırkasının olmasıyla övünür ama "iyi de, ulan ben peygamber değilim ki bir hırka ile yetineyim" diye düşünür ve gösteriş meraklısıdır. "müslüman erkek, fakirler gocunmasın diye altın takmaz" diye inanır ve her evli erkeğe de bunu öğütler. ama her fırsatta aldığı arsaları, kazandığı ihaleleri, bindiği arabaları, dolandırdığı müşterileri ballandıra ballandıra anlatır.

    velhasıl sizler de tanıyorsunuz bu muhafazakarları. hepsi birer şark kurnazıdır. dini dibini sıyırana kadar sömürürler. ayakta ve hayatta kalmalarının tek nedeni de, din ile sömürülmeye gönüllü ve ilk fırsatta bu tipe dönüşecek olan alt tabaka cahillerdir.

    bu tip muhafazakarlar, edep erkan bilen muhafazakarlar için katlanılamazdır, bilirim. garibim onlar da belki "bizdendir" diyerek, belki de "aman hiç bulaşmayayım" diyerek ses etmezler pek.
  • katıldığım tespittir.
    ınsan ayırmıyorum ama genel olarak gözlem yapıldığında özellikle muhafazakarim diyenler bu gruba girmektedir.
    mesela, bu kişiler evini temiz tutup, asla dışarıyı, sokağı, ya da çevresini düşünmez. bir piknik yapar, tüm pisliğini çöpünü ardında bırakıp gider. asla umursamaz. bu tipler sadece kendi başlarını sıkıştığında, kurban rolüne girip dini de kullanarak istediklerini elde ederler.
  • muhafazakarların değil de dincilerin görgü kurallarından yoksun olduğunu gördük.

    bu kadar içi boş zenginleşmenin getirisi görgüsüzlük olur.
hesabın var mı? giriş yap