• yeğenim tiyatro alanında yüksek lisans yapıyor. izne memlekete geldi, sohbet ediyoruz. saat gece 3. bu iyice mayıştı, bense bi galon çay içtiğimden şu moddayım. konuyu onun ilgi-uzmanlık alanına çekeyim de açılsın diye zapladım: "senin tez konun neaa?"

    - off teyze boşver
    - ya hadi anlat
    - :((( işte klasik tiyatroyla kıntempırıri pöformınsı yaratım süreci açısından kıyaslıyorum.
    - (bi bok anlamıyorum haliyle) nasıl mesela hangi başlıklar??
    - yani işte klasik tiyatroda metin var kıntempırıride yok
    - doğaçlama mı yani
    - ya uf... kıntempırıri pöğformıns danslı olabilir, beden dili falan yani tanımlayamıyorum boşver işte yaa!!
    - tanımlayamadığın bi şey hakkında tez mi yazıyosun, anlamam diye anlatmaya mı üşeniyosun:(( (80'ler duvarlarındaki ağlayan çocuk posteri gibi bak)
    - yok yani hayır uf yani o tanımlanamaz
    - oha matrix gibi bi şey yani (ben feci gaza geldim bu arada, harbiden merak ediyorum)
    - ya yok teyze uf yani wikiye bile girsen ilk cümle tanımını yapmak zordur der
    - ok bi tane örnek ver o zaman
    - offf... abromoviç diye bi kadın var, onun bi oyunu var mesela işte herkes geliyo bunu dürtüklüyo mıncıklıyo bilmem ne.......
    - hmm... şimdi sen bunu klasik tiyatroyla nası kıyaslıyosun peki
    - yaratım süreci açısından
    - yani mesela nesini
    - yaratım sürecini
    - yani yaratım süreci derken?
    pikeyi tepesine çekip götünü dönüp uyur!

    lafa gelince mühendis çokbilmişliği, mühendis kibri diye yeri göğü inletirsiniz, yok mühendislerin sanattan anlamaması, yok mühendis kafa sikmesi... ama beşeri bilimcisi sanatçısı koy hepsini aynı kefeye, bunlardaki ukalalığın binde biri yok mühendislerde. bir değil iki değil... edebiyatçısına yapıştım, dil bilimcisine yapıştım, felsefecisine sosyoloğuna yapıştım, al bu tiyatrocusu... öğrenmek istiyorum soruyorum, paso bi bunlar derin mevzular, sana uzak anlamazsın tripleri, paso bi yorma o güzel aklını sen gel başka şey konuşalım havaları... ne olm bu!!! beni sabah 4'te dürte dürte uyandırıp tezini anlatsana dese biri, "amanın yeni bilgiye aç genç dimağ gelmiş" diyerek saniyesinde yataktan fırlar, 4 dakika sonra elde kağıt kalem, allam kütleyi, enerjiyi ve momentumu koru diye başlamış çat çat reaksiyon difüzyon denklemi yazıyor olurdum:(
  • bir müdür ve bir mühendis fikrasini buraya girmenin tam sirasi sanirsam

    bir müdür bir gün şehrin üzerinde balonla gezmeye karar verir. bir balon ayarlar, pusulasını ve haritasını alıp yükselir ve şehrin üzerinde gökdelenlerin arasında gezinmeye baslar. aradan bir-iki saat gecer ve ters bir rüzgar eser ve bu esnada pusulasını düşürür. pusulasız haritasını okuyamayan müdür kaybolur. bir saat öyle dolaştıktan sonra bir gökdelenin tepesinde bir adam görür ve alçalıp sormaya karar verir:
    müdür: pardon...hişş birader, pardon...nerdeyim ben?
    adam: yerden 300 metre yukarda, bir balonun içindesiniz.
    müdür: (durur) ...sen mühendismisin?
    adam: (şaşkın) evet de, nerden bildiniz?
    müdür: (gevrek gevrek sırıtarak) verdiğiniz bilgi kesinlikle doğru ama hiç bir işime yaramıyor da ondan...
    adam: (kaşlar çatık) peki siz müdür müsünüz?
    müdür: (bu sefer o şaşkın) e.evet..de nerden anladınız?
    adam: (gevrek gevrek sırıtma sırası onda) burnunuza kadar boka batmışsınız ama suçu bana atıyorsunuz!!..
  • teessüf ederim... (bkz: onyargi)
  • bilgiden değil mantıktan gelir. zira mühendis bilmediği bir konuda da gayet üretkendir.
  • katünün mühendislikte adı geçen bir üniversite olduğunu öğrenmemize neden olan başlık. (bkz: ay ben gülerim)
  • mezun olduğu mesleğini yapmamaya (kısa bir denemenin ardından) on yıl önce karar vermiş bir bilgisayar mühendisi (i.t.ü.) olarak fikrim şu:
    sadece mühendislerin değil, hiçbir meslek erbabının insan içine çıktığı vakit çok bilmişlik yapmaya hakkı yoktur...
    sahip olduğun o manyak bilgilerle karşındaki insanın ihtiyaçları ve istekleri arasında bir ortak zemin tanımlayamıyorsan, hikayesin demektir...
    mesela java ile applet yazarken volatile değişken tanımlayabilmek üstün bir yetenektir, tamam, ama herhangi bir sohbet anında muhattabın olan insana bu işin faydasını anlatmaya çabalarken pozitif enerji yayamıyorsan, o harika software'i sen değil bir başkası yazsa da olur demektir...
    insan kendini sadece gerektiği kadar önemsemelidir, daha fazla değil...
  • analitik dusunme yetenegi yoksunlarinin sigindiklari liman. (bkz: muhendis olamama ezikligi)
  • mesele şu ki, mühendise sorduğunuz sorunun cevabını genel olarak teknik nedenleri vb. de içerecek şekilde alırsınız. bunun nedeni da bunları soru soran şahsa tamamen aktarmayan mühendis kişisinin, kendisini cevap vermemiş veyahut da eksik, yanlış cevap vermiş sayacak olmasıdır. ömrünün kayda değer bir kısmını her sorulan şeyi sayfalarca farklı şekillerde ispat etmeye ve reel bir kök nedene dayandırmaya; en küçük hesap değişikliğini bile (emniyet, ergonomi, ekonomi, estetik) sayfalarca swot analizi ile anlatmaya vakfetmiş insandan beklenebilecke normal bir davranıştır. çoğu tanıdığım mühendis kendisine eğer teknik bir soru sorulmuşsa, soran kişiyi aydınlatmayı kendine görev bilir, dünyaya faydalı olabilmek ( evini geçindirmek vb. gibi yaşamsal konuların dışında) vizyonları dahilindedir. bu nedenle de bizim genel olarak az bilen çok konuşan kişilerden teşekkül serin toplumumuz tarafından yanlış anlaşılmaya her zaman müsaittirler.
  • bu kadar issiz isletmeci, iktisatci, matematikci varken bile bankalarda financial statement'lari cozmekte muhendisler tercih ediliyorsa bu demektir ki bu cok bilmislik de haklilar. cok biliyorlar...
  • (bkz: proud of it)
hesabın var mı? giriş yap