• bir rahip,bir ayyas bir de mühendis giyotine idam edileceklermiş.önce rahip gelmiş.rahip yüzüstü ölmek istediğini,ölürken yüzünün tanrıya dönük olmasını söylemiş.kabul etmişler.rahibi yatırıp giyotini bırakmışlar ama bıcak tam rahibin boynunda durmuş.bunu tanrıdan bir işaret olarak kabul etmişler ve rahibi azad etmişler.
    sıra ayyasa gelmiş.o da aynı sekilde sırtüstü ölmek istediğini sölemiş.adamı sırtüstü yatırıp giyotini bırakmışlar ve aynı şey yine tekrarlanmış.bıcak tam adamın boynunda durmuş.bunu da tanrıdan bir işaret sayıp,onu da azad etmişler.
    son olarak mühendis gelmiş.o da sırt üstü ölmek istediğini sölemiş.sırt üstü yatırmışlar tam bıcagı bırakacakları sırada mühendis bağırmış:
    -durun durun!bıcaktaki problemi buldum..
  • bir makina, bir elektronik bir de bilgisayar muhendisi otomobil ile yolculuk ediyorlarmis. otomobil issiz bir yolda ariza yapmis. makina muhendisi atlamis;
    -kesin motordandir ben bir bakayim.
    orasina burasına bakmis motorun, ama bir ise yaramamis.
    ardindan elektronik muhendisinin aklina sorunun elektrik aksamindan olabilecegi gelmis. oda uzunca bir sure kurcalamis arabanin biyerlerini ama nafile. sonunda kimsenin yapacak biseyi kalmayinca bilgisayar muhendisi caresiz bir ifadeyle;
    - bence bi inip tekrar binelim...
  • bir matematikçi, bir fizikçi ve bir mühendisin önüne küçük turuncu zıplayan birer top koyup onlara bu topların hacimlerini ölçmelerini istemişler.

    matematikçi düşünmüş, bir mezura yardımıyla, küçük turuncu zıplayan topun yarıçapını bulmuş, ordan hacim formülünden hacmini hesaplamış.

    fizikçi düşünmüş, sonuna kadar dolu bir bardak su istemiş ve içine küçük turuncu zıplayan topu atmış. taşan suyun ağırlığını tartmış, ve ardından hacmini bulmuş.

    mühendis küçük turuncu zıplayan topa bakmış ve "bana küçük turuncu zıplayan top katoloğunu verir misiniz?" demiş...
  • (bkz: #10601069)
  • adamın biri bir gün yolda giderken bir kurbağa görür ve kurbağa dile gelir: 'ben aslında bir insanım, eğer beni bir kere öpersen çok güzel bir prenses haline gelirim.' adam kurbağayı eline alır ve cebine koyar. kurbağa tekrar dile gelir. -' eğer beni öpersen çok güzel bir prenses olacağım' yeniden cebine koyar. kurbağa yalvarmaya başlar: -'eğer beni öper ve güzel bir prenses haline çevirirsen seninle bir hafta kalırım ve istediğin her şeyi yaparım' adam tekrar kurbağayı çıkarır, şöyle bir bakar ve gülümseyerek cebine koyar. sonunda kurbağa dayanamaz--
    'senin neyin var? sana çok güzel bir prenses olduğumu ve beni öpersen 1 hafta seninle kalıp istediğin her şeyi yapacağımı soyledim. neden beni öpmüyorsun?'
    sonunda adam konuşur- 'bak, ben bir mühendisim. kızlarla uğraşacak vaktim yok, fakat konuşan bir kurbağa çok ilginç geliyor.'
  • bazıları her ne kadar komik olsa da, fıkrayı dinledikten sonra davut güloğlu ile beraber katula katula gülsem de, günlük hayatta fıkrada anlatılanın aynısını yapıyor olmam ile beni benden alan, bana hayatı sorgulatan fıkralardır..

    mesala günlük hayatta aynısını uyguladığım mühendis fıkralarından birisini örnek verelim;

    --- spoiler ---

    bir mühendis uçakla seyahat edeceği zaman çantasında mutlaka bir tane bomba taşırmış.. bir gün bunu farketmişler ve sebebini sormuşlar mühendise..
    o da durumu şöyle açıklamış;

    - bir uçakta bir tane bomba bulunma olasılığı (bkz: olasılık) hesaplarıma göre 1/1000'dir.. ancak 2 tane bomba bulunma olasılığı da 1/1000 x 1/1000 yani 1/1000000 'dur.. ben yanımda her zaman bir bomba taşıyarak, uçakta ciddi bir terörist bomba bulunma olasılığını 1/1000'den 1/1000000 'a düşürüyorum..

    --- spoiler ---

    ehh, şimdi bu fıkrayı okuyan bir insan "hay aptal seni ahahaha" diye gülebilir.. ki ben de öyle yapmıştım ilk okuduğumda (bkz: bilim ve teknik dergisi)..
    ancak insanın bu mühendis aptallığını günlük hayatta kendisinin de yaptığını yakalaması fıkradan daha komik oluyor..

    mesala bir eşyanız çalınmıştır.. "ehh bir kere eşya çalındı, aynı kişinin iki kere eşyasının çalınma olasılığı, hiç eşyası çalınmamış birisinin hırsızlığa uğrama ihtimalinin karesi kadardır.. nasolsa bir kere hırsızlığa maruz kaldım, artık eşyalarımı daha rahatça ortada bırakabilirim".. evet cidden farkında olmadan bunu uyguluyorum günlerdir.. evet sayısal zeka karakterliyim.. evet obsesifim..

    veya bir kere trafik kazası geçirmişsinizdir.. "bir kere trafik kazası geçirmiş insanın ikinci kere trafik kazası geçirme olasılığı, hiç trafik kazası geçirmemiş insanın trafik kazası geçirme olasılığının karesidir" diyerek trafikte artık daha rahat, yaldır yaldır, daha dikkatsiz gezmeye başlıyorum.. çünkü bir kere kaza geçirdim ve ilerideki hayatımı matematiksel sigortaya aldım * * *
  • muhendis yeni bisikletiyle fizikci arkadasinin yanina gider.
    fizikci: bu bisikleti nerden buldun?
    muhendis: dun bir parkta oturuyordum, bir kiz geldi yanima bu bisikletle. bisikletten inip ustunde ne varsa cikardi, karsimda cirilciplak durup, "istedigini al" dedi. ben de bisikleti alip ayrildim.
    fizikci: dogru secim yapmissin, elbiseleri sana uymayabilirdi.
  • fıkra değil yaşanmış bir hikaye,
    reaktör tasarımı dersi final- voltmetre şöyle yükselmiş , basınç şunu gösteriyor, çıkış şu durumda falan tam bir felaket senaryosu - soru; mühendis bu durumda ne yapar?
    cevap- mühendis telaşlanır.
    sonuç: cevap sahibi bugün çok başarılı bir borsacı
  • ölçüm hassasiyeti ve belirsizlik konularında bir alman bir türk bir arap atıp tutuyorlarmış. iş iddiaya varmış.
    (bkz: bak biliyosanız anlatmıyım),

    alman demiş ki bahse girerim şu ırmağın debisi ikibin ton/saat'tir... ve eklemiş artı eksi 3 litre/saniye.

    türk araya girmiş: ne diyon lan denişik tam 8800 gpm'dir (ingilizin köpeğiymiş ondan gpm kullanmış),

    sonra arap sazı almış eline "gelsem gelseeeem(olsa olsa) sekiz cerre(kazan) üç tas". asfhdfsahdsahf
    gülün piçler.
hesabın var mı? giriş yap