• 1991 yılında beşiktaşın galatasarayı 1-0 yendiği bir maçın ardından boynundaki juventus kaşkolu yüzünden linç edilen beşiktaş taraftarı. o sıralarda italyada çalışan bir mühendis olan oktay izin için türkiyeye gelmiş, maçın ardından iki arkadaşıyla birlikte gezerken, boynundaki juventus atkısı yüzünden 30-35 kişilik bir galatasaraylı grubun saldırısına uğramıştı. (bkz: haznedar)

    boynundaki atkıdan çekilip yerde sürüklenen oktay bu sırada kafasına aldığı sopa ve tekme darbeleri ile hayatını kaybeder. olayın failleri yakalandı mı bilmiyorum ama bir hafta sonraki galatasaray-bakırköy maçında aynı ekip ali samiyende yerini almıştı

    bu olaydan 1 hafta sonra uğur dündar'ın hodri meydan programında bu olayın üstüne gidilerek, 3 büyük kulübün fanatik taraftarları hakkında kapsamlı bir program yapılır. eğitim durumları, işleri, nerden beslendikleri vs vs.
    bu program türkiyedeki tribün terörü hakkında ilk kapsamlı araştırma sayılabilir.
  • tribün (dergi) kasım 2001 sayı : 3
    çarşı röpartajı
    o röpartajdan bi-iki bölüm..

    inci baba'ya (selim abi) soruyor..

    -unutamadığın bir olay var mı o dönemlerden ?

    -unutmadığım , keşke olmasaydı diyeceğim tek olay oktay'ın öldürülmesidir herhalde. yılını hatırlamıyorum, 1992'ydi galiba. biz galatasaraylılarla ali sami yendeki maçtan sonra şişli camiinin karşısındaki sokakta randevulaşmıştık. biz gittik , nereden baksanız 200-300 kişiyiz. 45 dakika falan bekledik galatasaraylıları. polisler geldi bizi dağıtmaya çalıştı, aşağı yolladı bizi. biz aşağıya indik ama hemen geri döndük. bir yarım saat 45 dakika da öyle bekledik. çünkü hesaplıyoruz, o saate kadar gelmeleri lazım. ali sami yenin çok yakınındayız çünkü. baktık gelen yok, ayrıldık. meğer galatasaraylılar grup halinde stattan çıkmışlar, durakta otobüs bekleyen bir kardeşimizi boynunda kaşkol var diye dövmeye başlamışlar. öyle bir iki kişi değil yani, 25-30 kişi girişmişler arkadaşa. kardeşimizi orada kaybetmişiz. yanlış yapıldı, kahpelik yapıldı. tek başına duran adama o kadar adam girişilmez.
    tek adamı azat et , bir işin varsa gel şişliye paylaşalım kozlarımızı. o çok gücüme gitti. keşke olmasaydı. hala çok üzülürüm. ama haber gelmemişti bize. gelseydi başka olurdu.

    -daha sonra konuştunuz mu galatasaraylılarla bunu ?

    -özür olsa ne olur ki ? cinayet işlenmiş. o çocuğun annesine ve ailesine yazık. kahpece gitti. galatasaraylılar daha sonra inönüdeki bir kaç maça korkarak geldiler. istesek misilleme yapardık, biz de tek başına maça gelenin üzerine saldırırdık. ama bize yakışmaz. bizim kitabımızda yazmaz öyle şey...

    (forzadan...)
  • yıl oldu 2012 ama hala bu olaydan ders alamamış olanlarımız var.

    evet bir galatasaray taraftarı olarak acının rengi yok diyebilirim ama çok yakinen tanık olduğum bir olay da var ki bu da bana insanlıktan çıkmanın rengi olmadığını gösterdi.

    mühendis oktay'ın hikayesini bilmezdim. okudum ve öğrendim.

    aklıma ilk gelen daha çok taze yaşamış olduğum bir olaydı.

    peşinen söyleyeyim ki bu anlattıklarım ne zamanında yapılmış olanı affettirir ne de siz de yapıyorsunuz ya anlamındadır.

    bu sezon inönü stadında oynanan 3-3 lük biten maçı beşiktaş tribinünde izlemiştim.
    abim ve babam beşiktaşlıdır. ben ise galatasaraylıyım.

    ali sami yen stadı yıkılmadan önce en son oynanan beypazarı şekerspor maçını stadyumda izlemiştim.
    bu sezon da inönü stadı yıkılmadan son defa gidip dünya gözüyle bir maç seyretmek istedim.

    çok da sırıtmamak için üzerimde beyaz bir tişört altımda lacivert bir kot pantolon ile gittim.
    cebimdeki bozuk para ile siyah beyaz ve kırmızı renklerden oluşan örgülerden aldım ve bileğime doladım.

    bostancı'da oturduğumdan maç biter bitmez kadıköy'e direkt olarak geçen motorlardan birine bindim. içeride çok sayıda beşiktaş taraftarı vardı.
    kadıköy'e vardık ve minibüslere doğru yürüyordum.
    kadıköy'deki haldun taner sahnesinin köşesinden bir ses yükseldi. "her yerde beşiktaş ulan her yerde beşiktaş".
    sesin olduğu yere yaklaştığımda gördüğüm manzara karşısında kayıtsız kalamadım.
    yaklaşık 20-30 kadar beşiktaş taraftarı galatasaray formalı bir kişiyi itip kakıyor. boğazına yapışıyor, formasını çıkarttırıyordu.

    renkdaşım olduğundan mı yoksa haksızlığa uğrayan birisi olduğundan mı bilmem hemen yanına gidip çocuğu aradan çektim ve uzaklaşmasını söyledim. kalabalığa da yaptıklarının ayıp olduğunu, bu kadar kişinin tek kişiye saldırmasının yanlış olduğunu söyledim ve çocuğun yanına doğru yürüdüm.

    bileğimde hala daha siyah beyaz kırmızı örgü var. saçım da hafiften biraz fazla kelcedir. arkamdan bir ses " o kel de galatasaraylı ".

    duymazdan geldim. devam ettim çocuk formasını çıkarmış atletle sokak ortasında belli belirsiz yürüyor. istersen taksi ya da dolmuşa bindireyim seni dedim. bir dakika dercesine eliyle işaret yaptı. kaldırımın köşesine oturdu ve başladı ağlamaya. zoruna gitmiş belli gururu incinmiş. yapılanlara karşılık da veremeyince siniri boşalmıştı. aradan bir iki dakika geçti arkadaşı olduğunu söyleyen biri geldi. ona emanet ettim ve evimin yolunu tuttum.

    bu hikayedeki kişinin oktaydan tek farkı dayaktan kurtulmuş olması ve ölmemesiydi.

    sanıyorum ki bir derbi maçı sonrası galatasaray atkı ya da formalı biri kadıköy ve bağdat caddesinden geçemez.
    bursaspor, galatasaray ya da fenerbahçe renklerini taşıyan biri çarşı içinden de rahatça geçemez.
    trabzonda da bir fenerbahçeli çok hoşgörüyle karşılanmaz.

    hala bunlar oluyorken, deplasman yasakları sürüyorken mühendis oktay abimiz kardeşimiz toprak altına girmiş de boşuna girmiş.
    hiç bir ders alamamışız. yazıklar olsun.

    oktay'ın ruhu şad olsun.
  • bu insanin olumu kadar tuyler urperten bir baska gercek te hala arkasindan besiktaslilik galatasaraylilik gibi etiketlerin arkasindan yorum yapilmasidir. bir sporsever insan, sadece boynunda sempatizani oldugu takimin atkisiyla diger takim taraftarlarinin arasina dusuyor ve olduruluyor!! butun bilincli sporseverlerin toplanip renk, takim ayrimi yapmadan lanetlemesi ve bu ayibin arkasindan sadece bir sporsever oldugu icin canina kiyilan insan icin yas tutmasi gerekir.. hala olumune sebep olan takim, taraftarlik kavramlari arkasindan olayi ayri ayri camialara maledip nefret tohumlari ekmeye devam etmek insanlik disidir.

    yok besiktas sehitiymis bu adam. besiktas nedir ki sehit oluyor insanlar, ugruna canlari aliniyor, oldurulesiye dovuluyorlar? spor klubu bu ya spor! spor nedir? spor baris dostluk ve kardesliktir diye biliyorduk..

    ardindan soyle yorumlar var: "bugün atkı takıp gezebiliyorsak zamanında atkı takıp yitip giden canlara borçluyuz bunu"

    neymis arkadas bu besiktas, galatasaraylilik? simdi bu insanlardan besiktasli olanlar internet forumlarinda 'vay kahpe cimbom', 'boyle serefsizlik olmaz' diye ofkelerini dile getirirken, tribunin onemli insanlari bile olayi yorumlarken "20-30 kisi bir adama girmek ayiptir, biz orda yuzlerce kisi bekliyorduk galatasaraylilari" diyorsa, bu noktada cok ciddi bir siddet ve vahset var demektir.

    besiktas'i sevmek besiktas'a ait olmayan herseyden nefret mi etmektir? besiktas'a olan sevgiyle mi yoksa digerlerine duydugu nefretle mi beslenir fanatikler? burada takimin besiktas olmasinin hic bir onemi yok, galatasaray, fenerbahce, o, bu, farketmez. sonucta hicbiri digerlerinden farkli bir insani boyut barindirmaz icinde, vay g.tveren bilmemnesporlular diye kendini besiktasa ait hisettigin ordamda cosarken, gundelik hayatinda is yaptigin adama vay galatasaraylisin, besiktaslisin, o zaman sen kessin namussuzsun seninle calismam arkadas mi diyorsun?

    sadece turkiyeye mahsus bi sacmalik degil bu butun dunyada var belki, sadece tuttugu takimin taraftari olmasiyla toplumda kendine bir rol bulabilen insanlarda gercekten akil almayacak boyutlarda sapkin dusunceler mevcut. belki topluluk psikolojisiyle tetikleniyor bir cogu..

    bir kisi de bu insanlik disi sekilde hayatini kaybeden insanin ailesine su besiktas'i galatasaray'i, bu insanin neden yasamadigini anlatsin. hadi ailesini gectim bana anlatsin. bu cinayeti isleyenler tek basina duran bu insana degil de gelip yuzlerce besiktasliyla meydan savasi yapsaydi orada olan ne olacakti, orada yarilan kafalar gozler, patlayan kafalar ne icin olacakti? biri bunlari anlatsin..

    artik futbolun topluluklarin istendigi gibi yonlendirilmesine, insanlari oyalayarak gercek hayata kayitsiz kalmalarini saglamaya yarayan bi cesit orta oyunu oldugu anlasilmali. memlekette o kadar cok (cogunlugu erkek) insan var ki, futboldan baska sosyal ortaminda konusacak bir konusu olmayan, tribunden baska hicbiyerde kendini onemli hissedemeyen.. futbol olmasa, gs, bjk, fb olmasa bugun is ortamlarinda erkekler konusacak konu bulamaz.

    adini hatirlayamadigim bir futbol blog'unda soyle birsey vardi: robbie fowler golunu attiginda liman iscilerine destek vermek icin formasinin altindan dockers yazan tshirt cikarir, ama bugun bir 3 buyuk oyuncusu formasinin altindan tuzla'da olen isciler icin bir tshirt cikarir mi?
  • bu arkadaşın, pırıl pırıl bir gencin, ölümünden sorumlu olanlar hala olaydan nemalanmaya çalışıyorlar ya, işte ben en çok buna yanıyorum.

    o 25-30 kişilik kahpe galatasaraylılar kadar, aynı grubu kavga için şişli camiisinin orada bekleyen beşiktaşlılar da suçludur benim gözümde. ölümün sorumlusu bu iki gruptur. ama her şeyde olduğu gibi bu ölüm üzerinden de nemalanmaya devam etmektedirler. ne de olsa türk halkı bu tür ajitasyonlara bayılır. hemen gaza gelir.

    neymiş; "siyah beyaz renklerle sarılsın naaşım, sana binlerce oktay fedadır beşiktaşım"mış. hasiktir ordan lan! sen git bu cümleyi oktay'ın annesine babasına söyle, kardeşine söyle. bakalım ne tepki alacaksın?!
  • forzabesiktas.com'dan alıntıdır. zamanında abilerden biri kaleme almış, o güne dair hatırası şu şekilde;

    sene 1991 aylardan aralık, daha dün gibi hatırlıyorum samiyen deplasmanı için evden çıkarken annemin arkamdan seslenişini "aman oğlum dikkat et kavgaya patırtıya bulaşma, bak havada soğuk karlarda erimedi hala"

    o zamanlar yarı yarıya tribünler. cep telefonu yok, biletler önceden alınmıyor ki yapalım maç öncesi barlarda sokaklarda makara. zaten maç gündüz maçı. arkadaşlarla mecidiyeköyde buluşacağım için direk stadyuma gidiyorum. heryer siyah beyaz buluşma noktasındna sonra soluğu samiyen'in gişesinde alıyoruz herkes gibi. kapalının dar yolundan geçtikden sonra içerdeyiz. kapalının yeni açık tarafına bakan köşedeyiz. arada güvenlik boşluğuna rağmen başlamış kar topu savaşı. eski açık savaşırken yeni açık ve kapalı tezahurat ile destek veriyor. eski açık dinlenirken bu seferde yeni açık başlıyor kar topu savaşına. herşey dozunda eğlence şeklinde geçiyor bir bakıma maç öncesi bekleme süresi.

    maç başlıyor ve maçın tek golünü bizim önümüzdeki kaleye ilk devrenin son dakikalarında doksana asarcasına turan atıyor. ikinci devrede gol çıkmayınca derbinin galibi biz oluyoruz. aynı anda açılıyor kapılar. mecidiyeköy sokakları doluyor stadyumdan çıkanlarla. önce durağa gidiyorum atlıyorum otobüse mutlu bir şekilde evime doğru çıkıyorum yola.

    akşam televizyon başında ana haberde alıyoruz ailecek kötü haberi. evet benim bindiğim otobüs durağında bekleyen juventus kaşkollu mühendis oktay abimizi linç etmişler hemde kahpece.. o an buz kesiyorum evdeki herkes donup kalıyor. belkide yanyana bekliyorduk otobüslerimizi olacaklardan habersiz. dilim tutuluyor rahmetli oktay'ımızın ailesini gösterirken televizyon, annesi ağlayarak odasını, çalışma masasını, duvarda duran posteri gösteriyor.

    aradan yıllar su gibi aktı ve geçti. dile kolay 17 sene. ama vefalı beşiktaşlı abilerimiz, akranlarımız ve kardeşlerimiz oktay'ımızı unutmadı ve unutulmayacak.

    ölüm yıldönümü yaklaşırken oktay abi'mizin acısını daha iyi anlıyoruz kalplerde. bir taraftarın değil bir beşiktaşlının değil insanlığın öldürülmesi, katledilmesidir bu olay.

    yazık lan, çok yazık. o sadece caddede yürüyen yalnız bir adamdı.

    tek suçu siyah beyaz bir atkıydı.

    ruhu şad olsun...
  • beşiktaş'ın ali ismail'i dir.

    sırf boynunda bir atkı var diye öldürüldü o çocuk, katilleri de baş tacı edildi rakibin tribünlerinde. türkiyede holigan spor taraftarının başlangıcı bence o gündür.

    kimse savunmaya kalkmasın sakın, provokasyon falan narası da analatmasın.
    ali ismail'i dövenlerde provoke etti falan demişlerdi hatırlatırım.
    zerre vicdanı olan bu adamın bu genç adamın katillerini savunmaz.
    galatasaray tribünü eğer temizlenmek istiyorsa önce bu adamın katillerine reis demekten vazgeçmelidir.

    atkısı emaneti, adı namusumuzdur.
    30 lu yaşlardadır 20 yıldır.
    kartaldır hem de en karasından, yaradır en kanayanından.
    oktay beşiktaştır.

    atkısı emanetimizdir.

    not: isterseniz yerin dibine sokun bu entry'i, ne yani iki karma için emanetimiz dediğimiz atkıyı, namusumuz dediğimiz ismi görmezden mi geleceğiz.
  • yaştaşım, meslektaşım, takımdaşım.

    ölümün takımı, rengi olmaz. ruhu şad olsun, toprağı bol olsun.

    onun üzerinden siyaset yapıp galatasaray camiasına çakmaya çalışan beşiktaşlısı da, "münferit olaydır her zaman olabilir siz olsanız öldürmezdiniz sanki" sığlığını yapan galatasaraylısı da şerefsizin önde gidenidir.

    önce insan olun sonra beşiktaşlı, galatasaraylı olun lan.
  • hayatını kaybetmesinin ardından beşiktaş, galatasaray ve fenerbahçe istanbul'da aralarında yıllardır süren tribün şiddetine ortak bir karar ile son vermişlerdir. bu üç takım arasında o olay sonrasında sağlanan ateşkes anlaşması aslında halen yürürlüktedir. bjk çarşı grubunun kendi içerisinde oturup intikam alınıp alınmayacağını tartıştığı, alınırsa bunun sonunun gelmeyeceği ve böyle bir karara destek verdiği yazılıp çizilmiştir. o zamanlar elbette internet gibi bir iletişim aracı olmadığı için yaşanan şiddeti şimdi sadece yaşayanların ağzından dinlerseniz öğrenebilirsiniz. vaktinde bu konular hakkında forzabesiktas'ta uzun uzun yazılmıştı. şimdi yaşananlar o zamanlar yaşananların yanında ancak "ufak çaplı arbede" seviyesinde kalabilir.
    mühendis oktay'ın vefatı ile türk tribün tarihinde bir dönem sona ermiştir. allah kendisine rahmet eylesin.
  • mühendis oktay namlı beşiktaş taraftarının bir grup galatasaray taraftarınca öldürülmesinden bir kaç sezon sonra yine bir galatasaray beşiktaş maçında acılar hala tazeyken ali sami yen stadında hoparlörlerle cenaze marşı yayınlanmıştır. bunun anlamı da kolayca tahmin edileceği üzere "ezeceğiz, geçeceğiz, öldüreceğiz, süründüreceğizdir." ister başkalarının acısına vurdumduymazlık deyin, ister ruhtan yoksunluk; galatasaray camiası o yıllardaki tiynetine yakışır davranmıştır.

    (bkz: arif erdem)
hesabın var mı? giriş yap