• kontenjanlarin da azaltilmasi ile birlikte destekledigim fikirdir.
    bizde malesef ehliyet gibi diploma da bir vatandaslik hakki olarak goruluyor, hayir bunlar belli bilgi ve yaklasimlar kazanilip, sonrasinda kazanilan belgeler, hak degil.
  • zorlaştırma demeyelim de yetkinleştirilmelidir.

    laboratuvar görmeden, neredeyse barajı geçen adamın mühendislik kazanıp yata yata mühendis olduğu ülkemizde mühendisler çoğu zaman kendi işini yapamıyor. yapanların da çoğu tecrübesiz diye düşük ücretlerle başlıyor. eskiden 19 üniversite vardı, şimdi de o 19 dan mezun olanlar düzgün iş bulabiliyor, torpilleri yoksa diğerleri ya imza gerektiren sektörlerde diplomasını kiralıyor ya da bankacı vs olup eğitim aldığı branşlardan bambaşka şeylere yöneliyorlar.
  • kesinlikle katıldığım önerme. boş mühendis yetiştirmektense az ama bilgili mühendis yetiştirmek yegdir.

    efendim yıl 2012, ben okula 3 sene boyunca gitmediğimden ziyadesiyle uzatmışım ve kendimden 4 yaş küçüklerle ders alıyorum. bana baya abla diye hitap ediyorlar falan.

    neyse, hoca tahtaya bir dikdörtgen çizdi, yanına da a x b=20 yazdı. sınıftan biri elini kaldırıp, "hocam bu 20 nereden geldi?" diye sordu ey sözlük! hocanın o anki bana dönerek attığı çaresiz bakışları hiç unutamam.

    bu çocuk, sadece 1 matematik netiyle mühendislik fakültesi kazanmış. bu çocuk proje yapıp, bina yapacak. bu çocuk üniversiteye gelmiş ama daha dikdörtgen alanını bilmiyor.

    sonuç olarak, mühendislik fakülteleri gerçekten zorlaştırılmalı. girilmesi de, okuması da.
  • iyi ve eğitimi zor bir okulun mühendislik fakültesinden mezun oldum. yok yine de yeterli değil. bir şeyler eksik ya da yanlış yapılıyor. kalabalık sınıflarda eğitim almaktan mı, hocaların cok zorlamasından mı bilmiyorum ama yine de kötü. zaten mezun olduktan sonra "ben buradan mezun olduktan sonra kendimi yine yetersiz hissediyorsam bu ülkeden ümit yok" demiştim; ki doğru, öyle yani. iyi zor filan değil olay bence, az sayıda öğrenciye kaliteli eğitim. hem teorik hem uygulama açısından yeterli düzeyde kaliteli bir eğitim. bu da bizim ülkemizde mevcut değil maalesef.
  • başlığı açan arkadaşın derdi piyasada çok mühendislik mezunu olması mı, yoksa bazı fakültelerin zorluk seviyesinin düşük olması mı? onu çözemedim. ben okurken gayet zordu. piyasada çok mühendis varsa bunun nedeni gereğinden fazla fakülte olmasıdır. her önüne gelen özel üniversite açtığı sürece, devletimizde her ile bir üniversite mantığını sürdürdüğü sürece bu sorunda çözülmez.
    zorluğu arttırmanın ne fark yaratacağını da anlamadım. zor olursa adam daha çok çalışır. 2 değil 3 sene uzatır yine o diplomayı alır. en kötü basar parayı yine o diplomayı alır.
    ben şahsen okuldaki derslerimde öğrendiğim bilgilerin çok az miktarını kullanıyorum. ders zorluğunun arttırılmasının mezun kalitesini yükselteceğine bu yüzden inanmıyorum.
  • sadece anadolu üniversitelerinde değil tüm üniversitelerde zorlaştırılması gerektiğini düşünüyorum. belki itü gibi üniversitelerde daha zor bir eğitim olabilir ama insanlar 30 yaşında mezun oluyor diye eğitimin zor olduğu anlamı değil öğrencinin çalışmıyor veya kapasitesinin mühendis olmaya yetmiyor olduğu anlamına geldiğini gösteriyor. mühendislik emek ister. şu an itüde insanlar yata yata mühendis oluyorlar. mühendisin matematiği adı gibi bilmesi gerekirken matematik adına içi boş 3-4 ders veriliyor.
  • elektrik- elektronik, makine gibi sadece mühendislik branşlarında değil, bütün bölümlerde açık ara en zor bölümler olduğunu söyleyen hem yurtiçinde hem yurtdışında binlerce uzmanın görüşüne ve makalelere rağmen bu bölümlerin de zorlaştırılmasını isteyen akıl fukarasının beyanı. bunun daha zoru yok neyi zorlaştıracaksın? yine bu kişiler bir elektromanyetik, anten, rf ve termodinamik derslerini görseler bu derslerden değil geçmek bölümde daha ne kadar kalırlar bu da son derece muamma.

    öte yandan türkiye de mühendislik fakültelerinin en büyük sorunu her üniversitenin 150 tane mühendislik bölümü açması ve saçma sapan bölümlerde ve üniversitelerde mühendislik eğitiminin verildiğini sanılması. ayrıca bu kadroda bulunan sözde eğitimcilerin de durumu yine içler acısıdır. bu durum sadece mühendislik ismine değil, bu baba bölümlere ve buralarda okuyan kişilere de son derece zarar vermekte olup kalitesiz insanların ve mühendislerin yetişmesine sebep olmaktadır. devlet bu durumu ciddi bir şekilde kontrol altına almadığı ve bölümleri sınırlandırmadığı sürece hele bir de teknoloji ve icadın fazla olmadığı ülkede bu durum daha çok konuşulacak ve sorun haline gelecektir.
  • alternatif fikir olarak, eğitim illa kitlesel olacaksa, fundamentals of engineering sınavı benzeri bir sınav da mühendis unvanı almak için ön şart olarak koyulabilir. vaktinde tmmob öğrenci komisyonlarında bu tarz girişimlere, ne olduğunu anlamadan karşı çıkmıştım. oysa ki, bizim gibi kalabalık bir ülkede seçme-elemenin sürekli olması liyakatı kısmen arttırıcı etki yapacaktır. atılan her adımda yeniden sınanmak toplumumuza iyi gelecektir.
  • yıl olmuş 2019, hala daha eğitim problemimizin öğrencinin kafasının içine zorla bilgiyi sokmak, daha fazla sokmak olduğunu düşünenler var.

    eğitim sisteminin öncelikli hedefi öğrencinin bir şeyler öğrenebilme, araştırabilme altyapısını oluşturmak olmalıdır. hazır bilgiyi öğrenciye dayamakla ona birşey katmış olmuyorsun, bu şekilde ancak ve ancak ezberlenmiş katalog bilgiler ile motomot kesit hesabı yapan mühendisler elde edersin. ama o mühendis dünyayı tanımaz, bilimin gelişimini anlamaz, e=mc2'nin ne demek istediğinden bihaber yüz binlerce mühendisin olur. oysa gelişmiş ülkelerde bu kadar bilim cahili mühendis bulamazsın. mühendis dediğin insanın bilimsel altyapısı daha sağlam olur.

    insan ne yaparsa kendisi yapar, bu hep böyleydi belki ama özellikle bu çağda insanın tek ihtiyacı olan şey doğru yönlendirilmek, yoksa bilgi her yerde var. kimse kafasının içine zorla bilgi sokulmasına muhtaç değil, ama araştırmaya teşvik edilmeye, öğrenmeye yönlendirilmeye, yani tetiklenmeye muhtaç. senin üniversitelerin kaynak perçin hesabı üzerinde çok fazla durmak yerine daha temel konular üzerinde durup öğrencinin bilimsel altyapısını geliştirmeli. bunu sağladıktan sonra o altyapıdaki insan öğrenme ve araştırma tekniklerini de kavradığına göre kaynak hesabını her yerde kendi başına da anlayabilir, sorun keşke o olsa..
  • zorlaştırması değil de layiginin verilmesi diyebiliriz. 99 depremi öncesi kocaeliden mezun bir makinacı olarak bizzat dersime giren 8 adet profesor-ki 5 tanesi dunya literaturunde olan hocalardi- iken simdi okuldan disariya cikmamis sinif arkadaslarim docent oldular. birkac yila profesor olacaklar. dememno ki muhendis sanayiden yetisir, muhendisi yetistirecek hoca sanayide bulunmus olmalidir.

    not sanayiden kasıt çalışma alanıdır, inşaatcı için saniyeci,endüstri için işletme düşürülebilir.
hesabın var mı? giriş yap