muhiddin raif yengin
-
divan şiirinin son temsilcilerinden. can veren, hayat bahşeden, dirilten anlamlarına gelen "muhyi" mahlasını kullanmış, edebiyat çevrelerinde ise "zamanın nailisi" diye ünlenmiştir. harbiye mektebi mezunu, öğretmen, şair ve yazardır.
son devir osmanlı kültür muhitinde yetişmiş, cumhuriyet devrine tanıklık etmiş bu üretken kalem, hünerini dünya edebiyatından yaptığı çevrilerle tercümanlıkta da göstermiştir. eski rubailerim isimli eseri, muhtelif dergilerdeki çalışmalarının bir araya getirilmesiyle oluşmuştur.
peyam-ı sabah dergisinde, "edebiyatta üslub" başlıklı yazısında, "hiç bir ferdin düşünceleri –durup dururken- başkasınca ma‘lûm olmaz, onları üslûb anlaşılacak şekilde arz u teşhîr eder. onları tecsîm ü teşkîl eyleyen, onlara ifâza-i hüsn eden, nüfûz u tesîr veren üslûbdur", satırlarıyla edebi üsluba dair esaslı bir bakış açısı ortaya koymuştur. leziz anlatımını bozmamak için aynen alıntıladığım bu satırları, "hiç bir ferdin düşünceleri durup dururken başkaları tarafından bilinebilir hale gelemez. üslup o ifadeleri, herkes tarafından anlaşılabilir ve görülür hale getirir. onlara hayatiyet kazandırıp cisimleştiren, güzelleştirip feyizlendiren, etkileyici bir güç haline getirerek yaygınlık kazandıran derinliği veren şey üsluptur" şeklinde günümüz için uyarlayabiliriz.
yaşadığı devirde itibar gören muhyiddin raif yengin'in vefatının ardından yazılan manzumelerde yer alan aşağıdaki beyit, divan şiirindeki özel konumunu vurgulamaktadır;
"söndü osmanlı şi‘rinin nûru
nârına yandı ilm ile irfân"
entry'i hazırlarken yararlandığım ve muhyiddin raif yengin hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyen okuyucu için kaynak
ilave
elem geçer amma hakikat öyle değil isimli nefis eserinin en güzel icralarından biri. -
1880-1955* yıllarında yaşamış bir türk şair. bahriye mektebi mezunu bir asker. şiirleri servet-i fünun, tercüman-ı hakikat, resmili gazete, aşiyan, malumat, terakki gibi gazete ve dergilerde yer almış. eski rubailerim adıyla bütün şiirlerinin toplandığı bir kitabı mevcut imiş.
ben kendisini "elem geçer dedik amma hakikat öyle değil" isimli güzide şarkının güftekârı olarak tanıdım. bahsi geçen şiir şöyledir:
elem geçer dedik amma hakikât öyle değil
zevâli yok gâm-ı aşkın bu mihnet öyle değil
hudûtsuz düvel olmaz fakat senin hüsnün
hudûda sığmıyor aslâ bu devlet öyle değil
olur mu hiç gîrân ey ser piyâle nûş-i cemâl
humârı olmaz o câmın o işret öyle değil
kopunca bir teli bağlansa da düğümlü kalır
dokunma gönlüme şart-ı muhabbet öyle değil
zamân gelir bıkılır mâhlardan ey mûhyî
fakat o mihre doyulmaz o âfet öyle değil
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap