• bir kış akşamüstüsü karasal iklimin hazırladığı bir masalı yaşadım. kar günlerdir yağıyordu; sular donmuş, elektrik kesilmiş, sabit telefon hatları işlemez hale gelmiş, evdeki mumlar bile tükenmişti. kar altında, beyaz örtünün tesirinde köyün çarşısına doğru yürümeye başlamıştım. havanın rengini ve kokusunu alabildiğim yıllardı. gün ışığı azaldıkça kar hızlanıyor; gri, pembe ve beyaz iç içe geçiyordu. adımladıkça çıkan sesleri dinliyordum. çocuk zihninin berraklığı ve ferahlığına sahiptim. bakkalları tek tek dolaştım, bakkallarda dahi mum kalmamıştı. eve döndüm, geceyi karın aydınlığında geçirdik. bir kış gecesi hayatımın en güzel anlarını yaşadım. şimdi o kar, ev ve çocukluğum yok. sadece hatıraları var. zemheri ve mum yok, kuru ve ılık bir ocak ayı var.
  • bu izlandalı ekibin müziğinin üzerimde nasıl bir etki yarattığını anlatmam zor. buz ülkesinden çıkan hemen hemen her grubun/şarkıcının*** sahip olduğu kırılgan atmosferi öyle başarı ile yaratıyorlar ki, ne zaman yatağıma uzanıp gözlerimi kapayarak onları dinlesem “ölene kadar dinleyebilirim bunu” diyorum. üstelik huzur verici olmakla birlikte karanlık bir müzik yapıyorlar. dehşet verici bir olay karşısında bile soğukkanlılıklarını gizleyen insanları anımsatıyorlar. genellikle müziğin arkasına yerleştirdikleri ses efektleri o denli yerli yerinde ve başarılı oluyor ki, gözünüzün önünde pek çok kare canlanıyor. genelde tam olarak bir sınıfa sokmak zor bu kareleri. insanların rüyalarının çok az bir kısmını hatırlıyor olmasına şöyle bir neden göstermiş derler freud abi: genellikle insanoğlu rüyasında gördüğü pek az şeyi gerçek dünyadaki cisimlere benzetebilir. işte bu nedenle dehşet içinde uyandığımız bir kabusu birine anlattığımızda tüm ürkütücülüğünü kaybeder. bizi aslında dehşete düşüren hatırlayamadığımız şekli olmayan kısımlardır. bence mum’un müziği bunu öyle güzel başarıyor ki, gözümün önünde canlanan karlı dağlar, çam ormanları, deniz fenerleri, terkedilmiş köyler gibi sahneler hariç diğer gördüklerimi anlatamıyorum. her şey hem bir kabus gibi hem de uyanmak istemeyeceğiniz tatlı bir rüya gibi. finally we are one, küçükken okuduğum ve etkilendiğim karlar kraliçesi’nden sonra dinlediğim en karlı ve ürkütücü masal. üstelik sözleri yok şarkıların genelde, olanlar da anlaşılmıyor. yesterday was dramatic today is ok ise çok daha inorganik ve ritmik, ama masalsı atmosferinden hiçbir şey kaybetmiyor. nereye doğru gittiğini bilmediğiniz bir tren yolculuğu var bu sefer. karlı bir dağa doğru çıkarken dışarıyı izliyorsunuz, bir süre sonra trende uyuyakalıyor ve bir sonraki şarkıda da trende olduğunuzu bilerek uyanmanın hüznünü yaşıyorsunuz. bu albümdeki elektronik tutkusu, diğer albümlere göre biraz ötede olsa da, ben grubun en iyi iki albümü olduğunu düşündüğüm bu finally we are one ve yesterday was dramatic’i birbirinden ayırmıyorum. ikisini üstüste dinlediğinizde aradaki farkı bulmakta zorlanabilirsiniz. aynı org iskeleti, akordeon sosu, seslerin ve cızırtıların sentezi. ama grubun müziğine kulağınız alıştıkça hem bu iki albümün hikayelerinin farkını ayırt etmeye başlıyorsunuz, hem de grubun diğer albümleri ile aralarında belirgin bir fark olduğunu görüyorsunuz. şimdilik son albümleri summer make gold her ne kadar mükemmel bir albüm olsa da, diğer iki albüm kadar hayalgücü vadetmedi bana. bu nedenle ilk zamanlar çok fazla dinlemişsem de zamanla dönüp dinleme isteği uyandırmadı. vokallerin bu kadar belirgin olması onları ülkelerindeki diğer ekiplerden ayıran bir özelliğin ortadan kalkmasına neden olmuş. tabi grubun hakkını yememek lazım, ne sigur ros benzetmesini hakediyorlar (sigur ros ayrı şahane bir gruptur elbette), ne de klasik vokal bazlı şarkılar yaptıkları söylenebilir. kemanlar da vokal de yerli yerinde ama biraz modifiye edilmiş halde. melek şeytan karışımı varlıklar söylüyor sanki şarkıları, kemanlar da bildiğiniz gibi çalınmamış. cesurca dokunup geçiyorlar. bu ancak albümü dinlemiş birinin anlayabileceği bir durum herhalde. çünkü mum’un ne müziği ne de atmosferi benzetilecek bir referans noktası bulamıyorum. artık gözümde kesinleşmiş şey ise, bu grubun gerçekten ne yapmak istediğini çok iyi bildiği ve bunu yaparken de eşsiz bir yoldan ilerlediği. şu an arka fonda çalmaya devam ederken, hala gözlerimi kapatıp hayallere dalıyor ve ölene dek bu grubu dinleyebileceğimi düşünüyorum.
  • mùm hem bir annedir hem de bir kızkardeş. sizin başınızı okşar, masallar anlatır, ce e yapar, yanında olduğunda o rahat hissedersiniz. kendi hayal ürünü olan ıvır zıvırlardan bahseder, onunla oynamanız için şebeklik yapar, küçük değilim diye zırlarken kardeşiniz güldürür sizi. ama malesef annenin ve kız kardeşin bulunduğu konum bunlarla sınırlı değil. anne size masal anlatırken dünyadan da uzaklaştırmaya çalışır, ya da anneniz kötü bir haber aldığında sizinle oynayamayacak duruma gelir, siz de kötü birşeyler olduğunu hissedersiniz. aynı zamanda kız kardeşiniz de camdan sarkar ya da taburenin üzerinde şekerlere uzanmaya çalışır sizin ödünüzü patlatır, ya da yolda karşıdan karşıya geçerken bakkala giderken siz onu izlerken. malesef bu duygular size verdikleri onlar tarafından saf bir sevgiyken, dış etkenler işin içine girdiğinde herşey hüzün dolu anlara dönüşebilir. siz de küçüklük-büyüklük, saflık-deneyim arasında gidip gelirsiniz.
  • "sen içimdeki küçük mum hala sönmedin yanıyor musun?"
    mum; dilek dilemektir, hayaller kurup mutlu olmaktır, umutlanmaktır.
  • 4 yaşlarındayken afiyetle yediğim nesne.
  • anlamı ağırdır. kalbi yorar, yollar çetin; çünkü:

    http://www.youtube.com/watch?v=kt_li-whcii [andrey tarkovski, nostalghia'dan]

    pasolini'nin şahinler ve serçeler'de dediği gibi:

    imandır bizim böyle bilinmeyen yollarda ilerlememizi sağlayan.
  • son dönem türkiye'de üretilen ürünlerin kalitesinin iyice düştüğünü en iyi şekilde anlatan şey. eskiden bi bok olmazdı bunnara. şimdi oda sıcaklığında hemen yamulup sabah ereksiyonu görmemiş çüke dönüyolar. bu yüsden de buzdolabında korunuyolar. (bakkaldakiler tabi, afilli olanlarından bahsetmiyom)
  • sessiz titrek i$ik.
  • thule musik'den piayasa cikan yesterday was dramatic today is ok albümleriyle tanima firsatini buldugum, izlandali minimalist müzik sanatcilari.
    bir de finally we are no one isimli albümleri vardir.

    sigur ros sevenler haliyle sever diye tahmin etmekteyim.
  • zümrüdüanka gibi kendinden yenisini yaratanı da var olan, artık süs mü desem ne desem bilemediğim eskilerin aydınlatma aracıdır kendisi.
hesabın var mı? giriş yap