• bir kandilde (güneş ) hapsolmuş enerjinin açığa çıkıp ışığa dönüşerek yeryüzünde hayatı başlattığı , en büyüğün en küçüğe kadar var olduğu,en küçük hücreden güneş sistemine kadar var oluşun temel döngüsünün aslında dansdan çok dua olan semahlarla stilize edildiği , evrenin yaradan ve yaratılan diye ikiye ayırdığımızda yaratılış'ı ve evreni anlyamayacağımızı aslında yaradan ve yaratılanın bir olduğunu , ilahi yaşamın hükmü gereği yaradan'dan gelenin yaradan'a döneceği , herşeyin aslında rucu edeceği , ayin-i cem'in ilk iki bölümünde (çerağ uyarma ve tevhid) ritüeller, semahlar ve deyişlerle anlatıldığı ifade edilmeye çalışılır.
    aleviler geçmişte yürüttükleri ayin-i cemler'de, ayin- i cem'in sonuna doğru ışıkları (çerağları ) kısa bir süre için söndürüp sonra tekrar yakıyorlardı.hariciler tarafından ipe sapa gelmez iftiralarla horlanan bu ritüel asılsız ve sonu gelmez iftiralar yüzünden ayin-i cem'den çıkarıldı.işıkların kısa süreli söndürülmesi ,dünyanın o felaket döneminde karanlıkta kalmasının anlatımıydı.işık ile laranlığın çekişmesini ve ışığın galip gelerek insanlığı ve yeryüzündeki yaşamı tekrar aydınlatmasını ifade bakımından çok önemliydi.
  • ayin i cem'in süresini belirleyen cümledir. eskiden cem başlangıcında kandil yakılır ve kandilin sönme süresine bağlı olarak ibadet devam ederdi, sonrasında ise dedecemaati "bitti" diyerek dağıtırdı.

    yıllar süresince kandil işlevini mumlar aldı ve neyin ne halt olduğunu bilmeyenlerin, daha doğrusu beyni ile değil uçkuru ile düşünenlerin arasında bambaşka bir anlam kazandı*...
  • şehir efsanesidir ..
    alevi bir arkadaşım* anlatmıştı bir zaman :..
    osmanlı zamanında alevilerin ( toplu ) ibadetleri yasakmış , sık sık cem evlerine baskınlar düzenlerlermiş . akşamları ibadet ettiklerinde bir kişi baskın ihimaline karşı dışarıda bekletilirmiş . baskını yapıcak o devrin zabitleri gelince hemen içeriye haber salınıp mumlar söndürülürmüş . dolayısıyla gelen zabit cem evini karanlık görünce gidermiş . fakat civar evler aklı devamlı uçkurunda gezen insan güruhlarını barındırdığından olsa gerek cem evlerindeki görülen bu ışık sönme hedesi sebebiyle türlü fantezilere gark olmuşlar ve bir deli bir kuyuya taş atmış , aradan yıllar yıllar geçmiş , binlerce-milyonlarca akıllı çıkaramamış ..
    gökten üç elma düşmüş ..
    üçü de hala bu konuyu anlamayan zavallıların başına ..
  • anlata anlata bitiremediğimiz yüce türk budunun yedi düvele emsal hoşgörüsünün ironik tezahürü...
  • toplumsal ön yargının don pisliğidir. her gün birlikte yaşadığımız, savaşlarda aynı mevziyi paylaştığımız kardeşlerimize atılan boktur. bunu hala devam ettiren bizden olmamalıdır. dile dolamak ayıptır... cehennemlik günahtır.
  • ırkçılığın efsaneler üzerinden inşa edildiğinin kanıtıdır. insan vicdanı çıplak şiddeti ve aleni servet transferini tekbaşına kabul edemez. bu sebeple hedef seçilen halk veya kişiler hakkında ilk önce gerçekdışı, özellikle toplumdaki tabulara gönderme yapan, toplumun kendini temiz tutma reaksiyonunu harekete geçirecek ırkçı efsaneler üretilir. şüphesiz bunların mağduru genellikle cinsel, dinsel, ırksal azınlıklardır. dünyanın her yerinde bu böyle olduğu gibi, osmanlı'da ve türkiye'de de böyle olmuş, aleviler, ermeniler, kürtler vs. gibi guruplar bu efsaneler üzerinden göçürülmüşlerdir. çare geçmişle yüzleşmek, azınlık kavramının her an bizi de kapsayabileceğini, ırkçılığın her an bize karşı da kullanılabileceğini görmek ve şüphesiz alevi kardeşlerimizden mumsöndü ve alevi katiamları için özür dilemektir. ben başlayayım. özür dilerim kardeşlerim. yaptığım için değil ama, yapamadıklarım ve sırtımı döndüğüm her bir kötülük için...
  • kendi anasını, bacısını bile şeytan gibi görebilen, öz kız çocuğuna dokunduğunda bile abdesti bozulan karanlık, iğrenç bir zihniyetin ürünüdür.
  • kıçından uydurmanın en güzel örneğidir...

    ben bu tür dinsiz imansız uydurmalar yapan zihniyeti her görüşümde; kurtuluş savaşı sırasında atatürk ve yandaşlarına karşı yapmadığı ibnelik ve hainlik kalmayan uyruğu türk olan dönmeleri hatırlıyorum...
    o günlerde olanlar bugün daha çok konuda olmak üzere aynıyla vaki...

    sönen mumlar münasip yerlerinize girsin...
  • boş boş oturan, oturmaktan sıkılıp oturma organına düşünmeyi öğreten kişilerin uydurduğu laf.

    sadece laf, gerisi boş.
  • (bkz: şevket kazan)
hesabın var mı? giriş yap