• münazara kazanmanın en pratik yolu, agitasyon ağırlıklı konudan çok konunun tartışana yüklenmektir.kişiler ve algılarıyla kafayı bozarsanız, savunmaya geçmekten size saldırıda bulunamazlar.
    fikrilerini değil kendilerini savunurular ve voila!
    kazandınız.
    oh la la da diyesim geldi.
  • bilimsel tartışma. yalnız, benzeri anlamlara sahip mübahase ve münakaşa arasında fark şudur. mübahase, taraf olmaksızın bir konuda söyleşmektir. mübahasede, herkes aynı minvalde düşünebilir. münazarada farklı fikirlerin (nazariyelerin) olması gerekir ancak seviyeli tartışma vardır ve taraflar belli konularda uzlaşabilir. münakaşa ise, iki tarafın taviz vermeden, uzlaşma kaygısı olmadan fikri mücadelesi hatta kavgasıdır.

    ingilizce karşılığı ile:

    münakaşa, quarrel, controversy'dir. mübahase discussion'dır. münazara debate'dir.
  • ortaokulda yaptığımız zamanlarda aslında ne kadar komik göründüğümüzü öğretmen olunca fark ettiğim tartışma yöntemlerinden biri. her iki taraf da savunduğu görüşü tüm itirazlara rağmen korusun; mantıksal bir tutarsızlık ve çelişki içermeden birbirleri ile tartışsınlar, araştırsınlar, topluluk önünde konuşma kabiliyetleri gelişsin filan dedik ama aralarını açtık çocukların iyi mi. hırs küpü olup çıktılar, münazara sonrasında çıkışta görüşücez filan dediler birbirlerine girdiler resmen:

    söz konusu "dünya dışındaki başka bir gezegende hayat vardır veya yoktur" konulu münazara etkinliğimizde ağızlı türkçesiyle "uzaylılar yoktur." tezini savunan türkmen öğrencimden geliyor:

    -uzaylılar var diyirsiniz ya tamam o zaman açıklayın bakalım, madem uzaylılar var, bu uzaylılar uzayda ne yiyir he daş mı yiyir? ne yiyir bana bunu açıklayın önce!!
  • ikiser kisilik dort takimla yapilir. takimlar: hukumet acilis, muhalefet acilis, hukumet kapanis ve muhalefet kapanis olarak adlandirilir.
    verilen onermeyi (orn: eksi sozluk turk ahlak yapisina uygun degildir.) hukumet acilis takiminin birinci konusmacisi (bkz: basbakan) tanimlar ve onermeyi nitelendirir. cesitli tezlerle destekler. yapilan tanim cok onemlidir. onerme daraltilir ve muhalefetin argumanlari alassagi edilebilir. ornegin neydi onermemiz; eksi sozluk turk ahlak yapisina uygun degildir. bunun tanimini basbakan;
    "arkadaslarim eksi sozluk turk ahlak yapisina uygun degildir, cunku genc arkadaslarimiz bilgisayarin basindan kalkmayarak ata sporumuz olan ciriti ihmal etmektedirler" olarak yaparsa, muhalefet ve hukumetin diger kanadi eksi sozlugun cirite zararlarini tartisirlar. muhalefetin bu konuda ne soyleyebilecegini bilemem ama zor olur sanirim.
    muhalefet baskani ise konusmasini bu dogrultuda anti tezler ve yeni alternatifler sunarak yapmalidir. ornegin:
    "arkadaslarim eksi sozluk turk ahlak yapisina kesinlikle uygundur hele hele cirit sporunu yuceltebilecek yegane paltformlardan biridir. cunku eksi sozlukte cirit basligi altinda sayisiz entry bulunmaktadir ve snefruadli sozluk userinin girdigi entry ciriti cok iyi anlatabilen bir aciklamadir. ayrica sozluk platformunda kimi zaman yapilan zirvelere eksi sozluk erzurum cirit zirvesi katilacak ve suserlerin ciritle icli disli olmasi saglanacaktir."
    dikkat ederseniz karsi cikti ve destekledi.
    ayrica biraz once 9 olan entry sayisini sayisiz olarak nitelendirdim. bu tarz sayilar kullanmak juriyi etkiler. eger dokuz deseydi munazir juri etkilenmeyebilirdi.
    hukumet kapanis konusmacilari, tanimi degistirmeden sadece biraz acarak hukumet acilisi destekler.
    muhalefet kapanis ise son konusmayi yaparken muhalefetin urettigi tezleri biraz daha genisletir ve destekler ama asla yeni bir tez uretemez.
    gerek hukumetin gerekse muhalefetin acilis ve kapanis takimlarinin da birbirleriyle rakip oldugunu unutmamak gerekir. bu durumu koalisyon taraflari olarak betimleyebiliriz.
    konusmalar yedi dakika olarak yapilir. ilk bir dakika ve son bir dakika haricindeki bes dakikada karsi taraflar konusmaciya soru sorabilirler. bunu yaparken ayaga kalkip "soz istiyorum" ya da " hede hodo konusu hakkinda" demek zorundadirlar. soru soranlara soz hakki verip vermemek konusmacinin elindedir. ideal soz hakki verme sayisi ikidir. soru soran kisinin suresi ise on bes saniyedir.
    yedi dakika suresi bittigi zaman bir zil calar konusmaci konusmasini surdurebilir. fakat bu yirmi saniyeyi gecemez. gecerse konusmaci sozle uyarilir. onu da kaale almazsa -ki ben karsilasmadim ama- sanirim dovulerek kursuden indirilir.
    juri uyelerinin puanlama yapilirken dikkat ettigi bir cok sey vardir:
    vucut dili, konusma estetigi, konuyu tanimlama ve destekleme, goz koordinasyonu, konusmaya baslarken kullandigi kelimeler (sayin juri ueleri, sayin hukumet kaniadi ve sayin muhalefet kanadi gibi) vs...
  • internetin tüm pornosu icinde, tüm eglencesi icinde munazara ile ilgili bir site olmasini istiyorum ben deliler gibi.. insanlar girsinler kayit yaptirsinlar.. sonrasinda multiplayer bir sekilde munazara musabakalari yapilsin, site dahilindeki bir chat mekanizmasindan veyahut maille, veyahut msn üzerinden bir yerden.. boylelikle eglenelim, tartisma kültürü edinelim, aksi fikirleri savunmayi da bilelim.. girsinler insanlar kayit olsunlar, bir tane munazara konusu bulsunlar, sonra baskasi da o konuyu sectiginde, sistem karsi tarafi ve gorusu savunacak tarafi otomatik olarak benimsesin.. bataga, tavlaya kod yazmaya ugrasan beyinler, munazara için de kodlar yazsinlar.. keske olsa boyle bir halt.. feci eksikligini cekmekteyim.. münazara yapmak istiyorum bazen saatlerce.. sahne tozunu yutmak gibi bir seymis eninde sonunda munazara.. bir kere damarlarinda hissedince salak sacma seyleri savunmayi, sonrasinda özlüyormussun..

    kisiler kendi görüslerini soylemek yerine, kendi gorusu olmayanlari da savunmayi ogrensinler.. bu baglamda saygiyi sey etsinler.. münazara.com olur falan olur filan olur.. ama sonucta süpper olur gibi geliyor..
  • hayatımda karşı olduğum bir düşünceyi savunmama neden olmuş ender zamanlardan birisinin ana teması olan lise, dil anlatım dersi etkinliği.
    konu ötenazinin yasallaştırılmasıydı. ve ben buna katıldığım halde ötenazi yasallaşmamalı tarafındaydım. yanımda ise dünyadan habersiz, sırf karşı gruptaki kıza gıcıklık olsun diye mevzuya katılmış teknolojiden anlayan tip ve sınıfın imamı olabilecek kadar dinden bahseden, ironik metalci tip vardı. ikisi de hazırlıksızdı ve ben de karşı grup en yakın arkadaşlarımdan oluştuğundan ve bu görüşü savunmadığımdan hazırlanmamıştım. münazara karşı grubun argümanları sunması ve bizim onlara spontane cevaplar vermemizle ilerledi. bu cevapların bir kısmı teknoloji manyağının gıcık olduğu kıza sataşmaları, metalci imamın vaazları ve benim yaşam hakkı vs. saçmalamalarımdan oluşuyordu. karşı grup konuşurken ciddiyete bürünen sınıf bize sıra gelince gülmekten kırılıyordu. ne mi oldu peki? biz kazandık. sınıfın ve jürinin tamamının oyuyla. buradan çıkardığım dersse; azıcık hitabet yeteneği, din ve halkın sempatisiyle bu ülkede her şeyi elde edebileceğimdi.
  • üniversite kulüplerinin çatısı altında yapılan münazaranın, yani ingiliz parlamenter stili olarak geçen ve dünya üniversitelerinin de yaptığı münazaranın, çok rekabetçi bir noktaya geldiği doğrudur. ancak bu rekabetçilik ve kazanma hırsı hiçbir zaman insanların normal hayatlarında uzlaşma alışkanlıklarını yitirmesine yol açmaz, açmamalıdır. en fazla insanların inandıkları fikirleri daha iyi ve ikna edici şekilde savunmalarına, karşı taraftan mantıklı, nedenselliği olan çürütmeler yemeyip, argümanlar duymadıkça da o fikirleri terk etmemesine yol açar.

    münazara maçı yaparken savunduğun fikri terk etmemen gerektiği bir gerçektir. ancak bu maçta kalır. en nihayetinde münazara bir meclis simülasyonudur. zaten taraflar tamamen şans eseri dağıtıldığı için inandığının tam aksi bir görüşü de ateşli bir şekilde savunman gerekebilir.

    dolayısıyla insanları uzlaşma zemininden uzaklaştırdığı bu yüzden de eğitim için zararlı olduğu tezi bir yana, insanlara hiç düşünmedikleri konularda, hiç düşünmedikleri tarafların fikirlerini gösterdiği için uzlaşmaya fersah fersah yaklaştırır. zihin açar, çoğu şeyin bir anti-tezinin ya da çürütmesinin olabildiğini gösterir. (hatta inandıkları fikirlere sıkı sıkıya bağlı birçok insanı münazara kulübünde geçirdikleri birkaç yıl sonunda ortaya çekmesi çok fazla görülen bir olaydır, tabii bu ne kadar iyi ne kadar kötü tartışılır)

    tartışma kültürü kazandırması, adam gibi tartışılan ve anlatılan her fikre saygı gösterilmesi gerekliliğini öğretmesinden hiç bahsetmiyorum bile.

    sonuç olarak, "yoğurt siyah mıdır beyaz mıdır" "tarım mı endüstri mi" gibi saçma sapan konular ve formatlar terk edildiği takdirde ilköğretimden itibaren ders olarak bile konabilecek bir kültürdür. bence üniversite öğrencilerinin - hele ki sosyal bilim okuyorsa - okullarındaki münazara kulüplerine uğramadan mezun olmamaları gerekir.
  • en sevmediğim lise geleneğidir. haksız olabilirim ama hemen vurmayın. bir dinleyin. benim münazaraya dair hatırladığım bize "haksız olan fikri bile öyle bir savunursun ki karşı tarafı ikna/alt edersin" gibi bir şeyler vardı. insanlar inanmadığı şeyler savunmak için kavga edecek noktaya geliyorlardı. bu nedir arkadaş? yanlış fikri savunmak? çirkeflik mi öğretiyoruz çocuklara? ya da inanmadığı fikri savunmak, bu da siyasete giriş 101 falan herhalde? ben bugün yetişkin insanların eleştiriye bu derece tahammülsüz olmasını bu münazara kültürüne bağlıyorum açıkçası. daha doğrusu bunu münazaradan öğrenmiyorlar aslında, münazara bizim milli karakterimize feci uygun bir faaliyet. adam haksız ama eleştirdiğin an, haksız olduğunu da bile bile, canhıraş bir şekilde savunuyor haksız fikrini. önce bi otur düşün ya "haklı mıyım haksız mıyım?" diye. haksız isen "eyvallah haksızmışım" diyecek olgunluk olsun. yok abi ben bu olgunluğu çok çok az insanda gördüm. münazarayı bırakın, belli ki o doğuştan geliyor, empati öğretin çocuklara. haksızsa "haksızım, pardon" demenin ayıp olmadığın öğretin. fikir değiştirmenin anormal olmadığını, karakterin değişime ve gelişime her zaman açık olduğunu öğretin. azıcık olgunlaşıp büyümeyi başarsınlar. memleket koca bir münazara sahnesi, herkes de liseli amk. yemin ederim konuşmayı bile bırakacağım yakında. ağzımı açtığıma değmiyor bazen, açtığım gibi kapatıyorum.
  • tartışma esnasında tamamen münasip yerlerinizden uydurduğunuz bir bilgiyle "efendim malezyadaki cambridge üniversitesinde yapılan bir bilimsel araştırmaya göre..." şeklinde başlayan cümleler kurabilir ya da "isviçreli bilim adamları salatalığın keyif veren uçucu bir madde olduğunu kanıtlamışlardır" naralarıyla fantastik iddialarda bulunabilirsiniz... bu tip şeyler mübahtır münazarada.
  • kişinin perspektifini kesinlikle çok geliştiren aktivite. meseleyi inanmak ya da inanmamak bağlamında değerlendirmezseniz, bir konuya bütün olası yönlerden bakabilme yeteneği kazandırır insanlara. insanın bir konuyu hem pozitif hem negatif yönden ele alabilmesi zaten bir fikre saplanıp onu körü körüne savunmasından çok daha etik ve başarılı bir yaklaşımdır. bunu "inanmadığın bir fikri savunma, sahtekarlık" olarak yorumlamamak gerek, herkes "benim fikrim %100 doğru olmayabilir mi acaba?" ya da "bu adamlar bu fikri neden savunuyor" diye düşünebilseydi daha makul ve objektif fikirlerin ortaya çıkma olasılığı artardı.
hesabın var mı? giriş yap