• 1980 yılında odtü’ye metalurji mühendisliği bölümünü kazanarak girer. aynı zamanda izmir’de amatör dansçılık yapmaktadır o yıllarda ama inanın izmir’in en iyilerindendir. okulun hazırlık sınıfındayken daha ilk ayın sonunda bir kız arkadaşı elinde bir gazete kupürü ile çıkagelir, o’na bu gazete kupürünü gösterir. kupürde coşkun evcim’e (coşkun evcim dans grubu) mim dansçısı aramaktadır yazar.
    o zamanlar mim dansı diye bir şey vardı mimikleri kuvvetli olan, robot dansı yapabilen, pandomim yapabilen, kukla dansı yapabilen yetenekli dansçıların yapabildiği dönemin popüler dans çeşidiydi. şimdilerde kukla dansı diye bir şey yok ama o zamanlar pek bir meşhurdu. velhasıl coşkun evcim’le bağlantı sağlar ve o seçmelere girer. hatta o yarışmada erol köse’de vardır ama kazanamamıştır yarışmayı. yarışmaya 40 kişi katılır ama bir tek murat akkaya kazanır yarışmayı. nedeni ise hangi figürü gösterdiler ise anında istenilen figürü yapmıştır. hatta sorarlar kendisine profesyonel misin diye cevabı hayır olur ben amatörüm. neyse genç murat gruba dansçı olarak katılır. ilk önce komik dansçıdır grupta ama aradan 15 gün geçer geçmez evet derler haydi şimdi televizyona (trt)’ye çıkma zamanı. http://www.trtarsiv.com/…m-dans-grubu-nun-gosterisi sonra bilfiil iki yıl boyunca grupta çok tecrübe kazanır. sonraları erol köse kursiyeri olmuştur akkaya’nın. daha sonraları bir izmirli genç ve yetenekli dansçı daha katılacaktır murat akkaya’nın tavsiyesiyle 1982 de hakan rullas gruba dahil olmuştur, hakan odtü fizik bölümündedir. ancak olaylar 1983 yılında başka bir boyuta evrilir. murat 1983’te coşkun evcim dans grubuyla tartışıp ayrılır, ardından hakan’da ayrılır gruptan. ancak ikisinin de beklemediği hamle erol köse’den gelir ve kursiyer erol o boşlukta bir yolunu bulup televizyona çıkar çünkü kendisi her girdiği ortamda bir şekilde kendini sevdiren bir kişidir . yani bir nev-i roller değişir. murat ve hakan izmir’de, erol ise televizyonda. aslında kader ağlarını örmüştür bile sadece bu gençler olayın pek farkında değillerdir. işte ne olduysa bundan sonra oluyor, her şey 1984 te murat ile hakan’ın ankara dönüşü otobüste sabaha karşı 5’te yaptıkları şakalarla başlıyor. işte otobüs şoförü teybe kaseti koyar. çalan şarkı özdemir erdoğan’ın “sevdim seni bir kere başkasını sevemem deli diyorlar bana” kısmını duydukları an’da ikisi o anda birden birbirlerine bakıp m.f.ö’ün “deli deli kulakları küpeli” kısmını söylerler.
    işte o an aslında komedi dans grubu doğmuş olur ve otobüs muavinin bu gençleri otobüsten atmasına ramak kalmıştır ama bir şekilde yolculuğu sağ salim tamamlamayı başarırlar.
    mimik yapıları birbirlerine uygundur ki zaten yakın arkadaştırlar, aynı frekans, aynı şeylere gülmebilen sıkı arkadaşlığın hediyesi olsa gerek, belki de sırf bu ayrıntı yüzünden arkadaştırlar. izmir’e döner dönmez o zamanın karşıyaka’sında elif sinemasının altındaki pasajda stüdyo vals isimli kaset-plak kayıt stüdyosuna giderler. o yıllarda anonslu anonssuz şarkı listeleri stüdyoya verilir ve stüdyoda dj o şarkıları kasetlere kaydederdi. ibo müzik tutkunu iyi bir dj. dir . projelerini anlatırlar hemen kağıt üstünde uygun şarkıları bulurlar, ibo’da heyecanlı bir şekilde şarkıları temin eder. hep birlikte şarkıların başını sonunu keserek şovda kullanılacak hale getirirler. ama öyle gaza gelirler ki ilk kayıt tam 6 saat sürer ve ibo zuladan iki tane efekt plağı çıkarır şovu süsler. hatta ilk kaydın bir kopyası hala ibo’da mecuttur ama bu sahne şovu için çok uzundur. kaderin bir cilvesi olarak bir zamanlar her yaz izmir’de enternasyonal fuarı olurdu. çevre illerden ve yurtdışından turistler ziyarete gelir eğlenirlerdi. ülkeleri tanıtan onları bizlere anlatan pavyon ismi verilmiş yerleri vardı. tüm gazinolar açıktı ve o yılların tüm ünlüleri fuara gelir sahneye çıkarlardı. 1984 yazında coşkun evcim de fuara, fuar açık havaya gelir. asıl film tam da burda başlıyor. fuarda dans yarışması düzenleniyor ve coşkun evcim jürilerin arasında . bizim iki kafadar murat ve hakan biz de gidelim bir merhaba diyelim ne olur ki ? sonuçta bizim de emeğimiz var o grupta; derler ve sabah saatlerinde gidip bulurlar coşkun evcim’i, merhabalaşırlar. laf arasında “bizim şovumuz var derler ve kayıtları dinletirler. coşkun evcim dinledikten sonra uzun olmuş kısaltın gelin, bizim de yarışma arasında bugün burada şovumuz arasında sahneye çıkın renk katın der.
    dünyada ve türkiye’de hiç ama hiç kimse o tarihi güne kadar böyle bir şov izlememiştir.
    şovu kısaltarak , kısa bir versiyon yapıp fuar açık havaya geri dönerler. o gün
    açık havada en az 6000 kişilik seyirci vardır ve dans yarışması yapılmaktadır. jüriler arasında
    tolga han, ibrahim tatlıses ve dönemin birçok ünlü ismi var. yarışma başlar, yarışmacılar yeteneklerini sergilerler . jüri karar vermek için bir araya toplanır ve oylama sırasında seyirci oyalansın diye coşkun evcim, murat ve hakan’a dönerek hadi sahneye şovunuzu yapın der. bu arada izleyicilerin arasında çoğu nato’da görevli, izmir’de konuşlu genellikle asker 2000 amerikalı da vardır. bu ikili sahneye çıkar ve izleyicilerin şaşkın bakışları arasında şovlarını yaparlar. orada ki istisnasız herkes hayatlarında ilk kez böyle garip, komik , karışık, absürt bir şey görürler ve zamana şahitlik ederler. izleyiciler tezahüratlarıyla fuar açık havayı inletirler. insan sesleri ve alkışlarıyla adeta yıkılır ortalık. bu iki genç adam başarmışlardır bu işi, sahneye çıkarken hınca hınç dolu insan kalabalığının yarattığı heyecandan ölürlerken yaptıkları güzel işten dolayı çok mutludurlar aslında. milletin alkışları arasında sahneden inip, kulise doğru yürürlerken coşkun evcim ikilinin kollarına girer ve sahneye geri döndürüp daha fazla alkış almalarını sağlar. ancak coşkun evcim sahnede bu ikilinin aslında ankara’lı olduğunu ve kendi grubunda çalıştığını söyleyerek kendine pay çıkarmaya çalışır. 1985 yılında coşkun evcim siroz hastalığından dolayı rahmetli olur. ölüm sebebi bilinenin aksine alkol değil şeker kaynaklı hepatit b’ dir. bir oturuşta 2 tepsi baklava yiyebilen adamdır ve sırf bu şeker yüzünden siroz olmuştur. neyse kuliste bizim çocuklara ankara’ya gelince hemen yanıma gelin der ve
    artık trt ekranlarında kendi şovlarında dans ikilisi vardır, murat akkaya ve hakan rullas. grubun ismi ve yaptıkları şovun adı “komedi dans” olur.
    her hafta düzenli olarak televizyona şov hazırlarlar , müzikleri coşkun evcim yapar. hatta bir tanesinde kendilerini şöhrete ulaştıran, komedi dans’ın temellerinin atıldığı o otobüs yolculuğu hikayesi de işlenmiştir. trt’de bu şovları çeken yönetmen ise aslında diğer bütün özel eğlence programları trt'de erşan başbuğ tarafından yapılırdı. herkesi meşhur eden o adam kişidir erşan başbuğ. bizden size isimli programı çekmiştir yıllarca. günümüzün ünlü klip yönetmeni kemal başbuğ’un da babasıdır. gelelim erol köse’nin gruba dahil olmasına.
    liseden atılacak olan kemal’e ( kemal başbuğ) erol köse ne yapıp, edip sağlık raporu alıyor. bunun karşılığı olarak ta erşan başbuğ’da oğlunun eğitim hayatına katkıda bulunan erol’a bir şey ister misin? diye soruyor. erol tereddütsüz erşan başbuğ’a rica ediyor; beni murat ve hakan’ın grubuna dahil et diyor. işte o gün erşan başbuğ stüdyoya gelir murat ve hakan’ın hazırladıkları şovun provasını izler sonra erol köseyi çağırır ve murat ile hakan’a dönerek aranıza erol’u da alın hem sempatik hem de doğulu türküleri ona yaptırtın der ve coşkun evcim bunu mecburen kabul eder. artık 3 kişi olmuşlardır. murat, hakan ve erol yani kısaca komedi dans üçlüsü. sonrasında coşkun evcim rahmetli olunca trt’de (bizden size)’de üçlü olarak sahne almaya başlar ilk bağımsız şovları ocak 1986 ocak ortalarında yayınlandı ve bu genç adamlar artık çok ünlü olmuşlardı. 1986 yılının haziran ayında istanbul’lu gazino patron ve menajerleri iş teklifinde bulunurlar. sonrası malum 1987-88 arası ahmet kaya’nın bir şarkısı yüzünden trt boykot eder grubu. ancak yine de açıklamakta fayda var; grubun ismini komedi dans üçlüsü olarak koyan isim babası çeşme festivalinde karşılaştıkları sezen aksu’nun menajeri mustafa oğuz’dur. çeşme’deki şovdan sonra gruba beyaz bir zarf verir içinde şov için anlaştıkları para, zarfın dışında da komedi dans üçlüsü yazmaktadır ve bu da tüm grup elemanlarını inanılmaz mutlu eden bir an’dır.
    1989 yılında çeşitli sebeplerden dolayı grup dağılır hakan rullas ile erol köse bir kaç eleman değiştirerek devam ederler.1 yıl sonra da erol ile hakan’da yollarını ayırırlar.
    erol hakandan ayrıldığı zaman allak bullak şov isimli komedi kaset serisini 1 den 5 e kadar yapar ve çok da başarılı olmuştur bundan sonra prodüktörlüğe soyunmuştur erol 1992 yılında murat’ın askerliğinin bitmesine yakın murat’ı bulur ve kaset işi var, tekrar birleşelim der.
    projenin ismi “tekrar birleştik wanted”tır. albüm yeterli ilgiyi görmüyor, fazla satmıyor. kasetin hit parçaları 1 ay boyunca ulusal televizyonlarda dönse bile istenilen satış rakamını bulamıyor. ve hikaye bu son can çekişme ile 1993 te sona ermiştir. geriye “ali deli veli” ,“ kim bu akıllı deli” ve “ biz doğarken gülmüşüz” adlı tam 3 tane film kalmıştır, komedi dans üçlüsü adı altında ve bir sürü de hatıra. ardından erol köse prodüktörlüğe hakan rullas istanbul’da prodüksiyon işlerine ağırlık verir . murat akkaya ise izmir’e döner ve kendi kurduğu grup’la sahne almaya başlar.
hesabın var mı? giriş yap