• bir kimse kural dışı bir fiili bilerek irâdî olarak işlerse, ama o fiili işlemesinin makûl ve mâzur görülebilecek bir sebebi varsa, o kişinin kural dışı fiiline müsamaha gösterilir. müsamahanın hoşgörüden farkı şuradadır: müsamahayı icap ettiren durumda bir kimse kural dışı fiili irâdi olarak, bilerek icra etmiştir. ama bunun için mazur görülecek bir sebebi vardır. hoşgörüde ise nâhoş fiil, tamamen irâde hâricidir.
  • tam karşılığı hoşgörüdür. arapça'da, cömertlik iyilikseverlik anlamına gelen semahatten türemiştir. tolerans bu kelimeye yakın anlamlı da olsa birebir eş anlamlısı değildir. zira, severek ve isteyerek kabul etme tolerans'ta olmaz, tolerans hoşlanmadan katlanma, benimsenmeyen bir eksikliği görmemezlikten gelme, istemeden de olsa sorumluluğu yüklenme anlamına gelir. toleransın tam karşılığı tahammüldür.
  • her şeyi anlayışla karşılama, tolerans.
    (bkz: hoşgörü)
  • bu yerinde ve zamanında gösterildiğinde; gösterilenin ilgili konu hakkında bilinçlenmesi gibi bir sonuç çıktığı taktirde, pozitif sonuçlara gebe. yoksa abuse edilmesi gayet kolaydır ve gösterilene abuse kapısının her zaman açık bırakılması eylemin doğası gereği. sonuçta karar onun ve doğruyu seçmek ya da seçmemek onun elinde.

    gösteren için uzun vadede her zaman kazançlıdır.
  • bazıları bu kelimenin karşılığını hoşgörü olarak tanımlar ancak müsamaha kökünde karşılıklılığı barındırır. hoşgörü daha çok üstten bakışı, tek başlılığı içerir.

    eş anlamlısı olarak hoşgörünün kullanılmaması gereken kelimedir.
  • aynı hatayı yapmakta ısrar etmek eylemini gerçekleştiren kişilere karşı sessiz kalabilme yetisini gösterebilmektir. sabrın sınırı varsa müsamahanın da kotası var :/
  • unutulan kelimelerden biri. günlük hayatımızda artık pek kullanmıyoruz.

    kötülük öyle bir sardı ki dünyamızı, müsamaha'nın zıttı olarak bir sözcük bile kullanmıyoruz; kurşun, satır, pala, döner bıçağı daha etkili geliyor galiba.

    "gidip direkt vurdum abi" şeklinde karşıt anlamı da mevcut ne yazık, ne hazin...
  • bu kelimenin kökenini eli açıklık/cömertlik manasına gelen "semahat" olarak vermişler ama ben dinleme manasına gelen "sem/sema" ve hatta "semah" olduğunu düşünüyorum. "dinledim, anladım, hoş gördüm" gibi.*
  • "burada, ninemi -yani büyükbabamın dördüncü haremini- boşuna yadetmiyorum. (...) çünkü ninemin sevgi, şefkat ve müsamaha mihverine girdiğim andan itibaren her arzu ve hevesimin, akla hayale sığmaz her fantezimin hemen yerine getirilmesine karşı bu dünyada imkansız diye bir şey kalmazdı." yakup kadri karaosmanoğlu - anamın kitabı
  • görmezlikten gelme, hoş görme, göz yumma.
hesabın var mı? giriş yap