• (bkz: deniz salyası)

    sebebini iklim değişikliklerine, küresel ısınmaya bağlayanlar var piyasada. kuyruklu yalandır.

    ana sebebi 1989'da bedrettin dalan ile başlayan (haliç'i temizlemek için haliç'in pisliğini marmara denizi diplerine göndermek) ve günümüze dek devam eden derin deniz deşarjıdır.

    şimdi hemen cehape zihniyeti diye sayıklayan aptallar olacaktır, olmasın. nurettin sözen ile devam eden ve sonrasında akp yönetiminde olan belediyelerce artarak kullanımı devam eden sistemdir. konunun siyasi görüşle de ilgisi yoktur. asıl konu on yıllardır yatırım yapılmayıp öldürülen marmara denizi ile ilgilidir.

    marmara denizi'nin yer yer 1200 metrelere varan derinliği var fakat son ölçümlemelere göre tüm deniz 25 metre olarak ölçülüyor. sebep; müsilaj. yüzeyde görülen buz dağı'nın görünen yüzü yani. asıl bela dipte.

    kirlilikten şimdilik etkilenen fitoplankton'lar. bu planktonun kırılmasıyla denize yayılan yapışkan şey bu gördüğümüz. fitoplankton dediğimiz şeyi de kötü bir şey zannetmeyin, oksijen üreten gayet yararlı bir plankton kendisi ancak o da bu kirliliğe dayanamayarak bu hale geldi. ve maalesef ki bunlar daha iyi günlerimiz. etkilenecek diğer mikro organizmaların sebep olabileceği şeyler çok şeye gebe. örneğin 3-6 metre uzunluğunda köpükleşmeye hazır olmalıyız gelecekte.

    düşünün; 1989'dan beri her tuvalete gidip sifonu çektiğinizde, her temizlik yaptığınızda, her yıkandığınızda kullandığınız sular marmara'nın derinlerine salındı. bizden uzak olursa deniz temizler diye düşündüler. düşünmedikleri günden güne artan nüfusu olan bir şehir, kıyısında yüzlerce atık bırakan fabrikaydı.

    bu kadar pisliği yıllarca önce artımasız, sonra ön arıtmayla derin denizlere gönderirseniz uzun vadede karşılaşacağınız manzara budur.

    bu yazı yazılırken de hala sadece istanbul'da bulunan 13 arıtma tesisinden geçen sular derin denizlere verilmeye devam ediyor.

    ve kimse çıkıp tek kelime etmiyor.
  • bitkinin özel müsilaj hücrelerinde bulunan, suda şişerek visköz, kolloidal çözelti meydana getiren maddelerdir ve zamklar gibi yapışıcı değillerdir.. laksatif ve yumuşatıcı etki gösterirler..
  • mesleki veya özel ilgi alanım olmamasına rağmen izlediğim videolar ve konferans sonucunda akla gelen soruları kısaca yanıtlamak istedim. internet haberlerinde ve youtube videolarında bile yalan yanlış cümleler kurulup kafa karışıklığına neden oluyorlar. yanlışlarım varsa düzeltmeye de açığım, umarım faydalı olur.

    1-müsilaj ne? daha doğrusu bu fitoplanktonların salgıladığı müsilaj ne?

    müsilaj mikro algler olarak da anılan, fitoplanktonların yani mikrobiyolojik bitkiciklerin stres koşulları oluştuğunda yani ölümleri yaklaştığında kendilerini korumak için salgıladıkları polisakkarit yapılı bir madde.

    2- peki neden şimdi ortaya çıktı?
    çünkü deniz aşırı besin yüklendi. hem besin açısından yüksek besinli ortam oluştu, hem de küresel ısınma nedeniyle 2-3 derece deniz suyu sıcaklığı da arttığından dolayı bir anda çok uygun koşullar oluştuğu için aşırı çoğaldılar. aşırı çoğalınca aslında çok fazla olan besini de bir anda tükettiler. besin maddelerinin tekrar denizde yerini alabilme süresine fırsat kalmadı.

    örneğin; 1 kişi günde 1 ekmek yese, 10 kişi 100 ekmeği 10 günde yer. 100 kişi 100 ekmeği 1 günde yer. sonra aç kalırlar. bu eve günde 10 ekmek gelse 10 kişi hiç ekmeksiz kalmadan yaşayabilir ama 100 kişi yaşayamaz.

    3- peki bu besin maddesi çok arttığından fitoplanktonlar da arttı, bu fitoplanktonları yiyen balıklar neden çoğalıp bunları azaltmadı? çünkü aşırı avlanmadan dolayı denizde yeterli balık yok, denizdeki kirlilik nedeniyle oksijen seviyesi de düşük ondan dolayı da balık az.

    bir de bu çok çoğalıp, yemek kalmadığından çok cenaze veren fitoplanktonlar ve bunların ölmeden salgıladıkları müsilaj artıklarını parçalayan bakteriler oksijenli solunum yapıyorlar. ciddi anlamda oksijeni de onlar kullandığından oksijen seviyesi daha da düşüyor.

    diğer yandan bu madde deniz dibindeki sabit deniz bitkilerinin de üzerlerini kapladığından, bu bitkiler ölüyor ya da yeterli oksijen üretemiyor. denizin ışık geçirgenliği azaldığından da deniz bitkilerinin fotosentez yapımı azalıyor.

    bir sonraki maddede söyleyeceğim etkiden ötürü deniz yüzeyi de köpüklü bir madde ile kaplandığından güneş ışığı etkisi de azalıyor, yani yine fotosentez azalıyor.

    4- müsilaj denizin dibindeki mi, denizde yüzen ipliksi burgulu yapı mı yoksa deniz yüzeyindeki şerbetsi köpüklü yapı mı? veya hepsine mi müsilaj diyoruz?

    müsilaj serbest halde deniz yüzeyinden aşağı doğru 30 metre civarında süzülüyor. sahile yakın yerlerde dibe çöküyor, bu şekilde deniz tabanındaki canlılığı olumsuz etkiliyor. denizin yüzeyinden alt kısmına doğru değişen seviyelerde havada yoğun bir geçiş katmanı gibi birikip, yalancı taban oluşturuyor. bu balıkların göç hareketlerini, yumurtlama karakterlerini vs. de olumsuz etkiliyebiliyor.

    yani yüzeydeki köpüklü yapı hariç diğer ipliksi sümüksü yapıya fitoplankton salgısı olan müsilaj diyebiliriz. denizdeki kirli görüntüyü oluşturan anormal görüntülü yapı içinde sadece müsilaj yok. müsilaj ile birlikte fitolankton ile beslenen etçil planktonlar, müsilaj üstüne kümelenen diğer mikrobiyal canlılar yani genellikle bakteriler, çürümesi başlamış müsilajı ayrıştıran bakteriler ile birlikte, deniz içinde organik bir çorba gibi bir yapı oluşturuyorlar.

    ölü planktonlar,beslenme artıkları ve çürümesi devam eden müsilajlar ise deniz yüzeyine çıkıp, koku ve görüntü kirliliği yaratıyorlar. rüzgarın etkisi ile doğal olarak kıyılarda, özellikle koylarda birikiyorlar.

    5- insan sağlığına olumsuz etkisi var mı? müsilaj yapısının kendisinin, insan sağlığına, özellikle ilk akla gelen şekilde cilde olumsuz bir etkisi yok. fakat bakteriyel parçalanma yoğunluğundan ve sirkülasyon azaldığından mikrobik canlılar daha fazla olabileceğinden, dolaylı olarak insan sağlığını olumsuz etkileyebilir.

    6- kanalizsyon atıklarının denize verilme yoğunluğu azaltılırsa bu olağan dışı durum doğal olarak da tekrardan gerçekleşir mi?

    hayır. bu kadar yoğun bir seviyede gerçekleşmez.

    7- marmadan başka bize yakın bir denizde, bu seviyede bir müsilaj sorunu görülmüş mü?

    evet, yunanistan ile italya arasındaki adriyatik denizinde bazı koylarda 1800'lerden beri görülüyormuş. sebebi kapalı bir deniz olması, yoğun nufusa bağlı yoğun deniz kirliliği, yetersiz oksijene, yoğun avlanmadan ötürü balık varlığının azalması ve bu olayın gerçekleşmesi için ideal sıcaklıkta olması.

    8- bu konuda ne yapabiliriz?
    haziran 2021'de marmara denizi bir kriz geçirdi ve şimdilik yüzeyler temizlenme sürecine girdi sayılır, müsilajın fazlası ise üst akıntı ile yaklaşık 15 metre boyuna şerit halinde ege'ye doğru aktığı söyleniyor.

    ömrümün bir kısmı kocaeli bir kısmı çanakkale'de geçti. körfezde dahi ben küçükken pırıl pırıl denize girdiğimiz zamanları hatırlıyorum. şimdi ise çanakkale'nin cam gibi denizi bile bu sorun ile karşı karşıya. deniz kendini onarıyor, yeter ki yeterli zaman verilsin ve verilen zarar azaltılsın. umuyorum ki gerekli tedbirler alınır da böyle sorunları bir daha yaşamayız. en azından çevre konusunda bu pis denizi gördüğümüzde şahıs olarak farkındalığımız artar.

    bu konuda ne yapabiliriz sorusuna gelirsek, doğanın bir parçası olduğumuzu tekrardan hatırlayarak, çevre sorunlarını dile getirenlere bir omuz vererek destek olabiliriz.
  • bunca pisliği, çürümüşlüğü kaldırmayıp midesi bozulan, ishal olan denizin isyanı.

    artık denizi seyrederken hayallere değil, pislik dolu gerçekliğe dalıp gidiyor insan. her açıdan sapır sapır dökülen ülkemizin çürümüşlüğünü, önünde meditasyon yaptığımız, romantikleştiğimiz deniz isyan edercesine dipten dışa, yüzeye vuruyor. artık pislikleri saklayacak yerim kalmadı, ölüyorum diyerek yüzümüze kusuyor. görün diyor. hadi eyleme geçin. bir şeyler yapın, diyor. isyan eden denize kulak vermezsek çok yakında elimizde ne varsa hepsi çürüyecek. insanın çürümüşlüğünün dışavurumunun önüne geçilemeyecek.

    görsel

    marmarada ölüm
  • 'tekirdağ'da son bir hafta içinde 'çevre izni belgesi' olmadan faaliyet gösteren 5 fabrika, toplam 450 bin lira ceza uygulanarak kapatıldı. çevre ve şehircilik il müdürü kaan sinan tohumcu, çevreyi kirleten tesislere yönelik çalışmaların aralıksız sürdürdüğünü belirtti.'
    (bkz: https://www.birgun.net/…-5-fabrika-kapatildi-349268)

    denetim yapılınca bı şeyler duzelecek yani. yapilabiliyomus da... ama marmara öldükten sonra.
    ergene ve marmara'nın canına okuyan kaç tesis, kanalizasyon aktarımı var, biliyordunuz ve yıllarca müdahale etmediniz. gereken önlemleri almadınız.

    şimdi de yine tum suçlu olduğunuz konularda olduğu gibi algılara oynayıp, çarpıtma yaparak utanmazca muhalefeti sucluyorsunuz.
  • tübitak "müsilaj araştırmaları" konulu proje çağrısını duyurmuştur.

    1 ay önce başlanan denizden müsilaj çekme işlemi bitti ve şimdi gerçekten asıl nedene inmeye karar verdiklerini gösteriyor bizlere bu duyuru. müsilaj bitmedi bunu hepimiz biliyoruz. sadece oluşum hızını tetikleyen faktörleri seyrelttiler ama hala derinlerde etkisini devam ettiriyor.

    toplanan müsilaj miktarlarının en doğru verisine buradan erişilirken vatandaşın erişimine açık olmaması durumu şaibeli kılıyor.

    müsilajla mücadele kapsamındaki çalışmalar ve sonuçları hakkındaki raporlamayı buradan inceleyebilirsiniz. 8 temmuz itibariyle müsilajın görülmediği belirtilmiştir.

    araştırma başlıkları:
    - müsilajın biyoçeşitliliğe etkilerinin araştırılması ve restorasyon çalışmalar
    - müsilajın oluşum mekanizmalarının ortaya çıkarılması/müsilajı tetikleyen faktörlerin açığa çıkarılması
    - denizel ortama girecek kirletici miktarının azaltılması ve izleme ve takip sistemlerinin oluşturulması
    - müsilajın mekanik/biyoteknolojik yöntemlerle bertarafı ve değerlendirilmesi
    - müsilajın halk sağlığına etkileri
    - müsilajın sosyoekonomik etkilerinin analizi

    hazırlanacak projeler için üst limit 300 bin lira olarak belirlenmiş ve süresi en fazla 9 ay olmak üzere destekleneceği açıklanmıştır.

    tübitak duyurusu
    proje detayları
  • istanbul teknik üniversitesi öğretim üyeleri tarafından, müsilaj oluşumu ve sebep olduğu zararlarla ilgili analiz modelleri ve itü uydu haberleşme ve uzaktan algılama merkezi (uhuzam) tarafından sağlanan uydu görüntüleri ile desteklenen raporda 33 maddeden oluşan çözüm önerileri yayınlamıştır.

    rapor oldukça detaylı hazırlanmıştır. bakanlığın hazırlamış olduğu marmara denizi koruma eylem planı'ndan daha etkili bir yaklaşımla çözüm önerileri sunulmuştur.

    incelemek isteyenler için: itü müsilaj sorunu raporu
  • "... bu maddeyi oluşturan ana unsurlar proteinler, karbonhidratlar ve yağlardır. bu madde mikroorganizmaların kendisi değil, salgılarıdır. elbette müsilaj içinde mikroorganizmalar da yaşamaktadır. aslında müsilaj, marmara denizi’nde gördüğümüz dengesizlik bir yana, ekosistem ve canlı biyolojisi için önemli bir salgıdır...

    normalde bir ekosistemde fitoplankton denilen mikroorganizmaların sayısı, fitoplanktonların erişebildiği besinler ve onları tüketen hayvanların sağlığı ile dengelenmiş haldedir; dolayısıyla deniz içerisinde müsilaj çoğu zaman gözle görülebilecek boyutlarda değildir.

    ancak aşırı avlanma, deniz kirliliği, küresel ısınma gibi faktörler deniz ekosistemini bozduğunda, fitoplanktonların sayısı hızlanarak artabilir ve aşırı fitoplankton üretimi, bu mikroorganizmaların vücudunu kaplayan salgının miktarının da aşırı yükselmesine neden olur ve deniz yüzeyinin, hatta yüzeyin onlarca metre altına kadar bu salgıyla kaplanmasına neden olabilir. bu, deniz ve okyanus yaşantısı için ölümcül olabilir; çünkü denizlerdeki oksijen oranlarını düşürür, güneş ışınlarının denizin derinliklerine ulaşmasını engeller ve ekosistemin daha da bozulmasına neden olur... "

    kaynak evrim ağacı
  • gemlik körfezi can çekişiyor, deniz salyası sorunu gittikçe büyüyor ve denizin üstünü oldukça kalın bir tabaka olarak kaplıyor. gemlik körfezinde musilaj sorunu tehlike sınırını aştı bir facia ile karşı karşıyayız.
  • denizin yüzeyinin temizlenmesi ile unutulmaya başlanmıştır ancak dipler, deniz yaşamı ne durumdadır acaba.. çevre ve şehircilik bakan yardımcısı dün yaptığı açıklamada 'müsilaj şu anda sıfıra yakin' dedi, biraz yine üstü kapalı şekilde yüzey kast ediliyor gibi. bandırma on yedi eylül üniversitesi denizcilik fakültesi dekanı prof. dr. mustafa sarı'nin belirttiğine göre ise, denizin yüzeyinden 7 metre derinliğe kadar olan kısımda hafiflemiş, 7 metre ile 30 metre arasında ise ilk patladığından daha vahim durumdaymis musilaj. ilgili haber için tik

    dün bakanlıktan yapilan açıklama yine de umut verdi, biyolojik arıtma ile en kısa zamanda çözülür umarım bu iş.
hesabın var mı? giriş yap