aynı isimde "müslüm" başlığı da var
  • muslum gurses dinlemedim denk gelmedikçe. arabeks ile hiç aram olmamasina ragmen filmi sevdim. film olmamis diyenler nerede yasiyor ne filmler izliyor merak ediyorum. en iyi turk filmlerinden biri olmus diyebilirim.

    fimden cikinca hayat hikayesini arasirdim merak edip. dram fazla olmus diyenlere lafim, eksik bile yazmislar. muhterem nur un durumunu katmamislar. camiye birakilmis kimse almayinca teyzesi bakmis. 12 yasinda tecavuze ugramis. 14 yasinda da enistesinin tacizine...

    elestirmek kolay tabi ama emege saygi duymali. hayatina yakin bir uyarlama. bence gidin izleyin derim. sahsen ben sarkilarini dinlemeyen biri olarak cok sevdim. hatta yarin bir iki sarkisini acip dinlemeye karar verdim. bir de bu dusunceyle dinleyeyim dedim.

    filme giderseniz hemen cikmayin. o ailesi ile olan fotonun gercegini gosteriyorlar ve tabi baksa fotolar..

    tanim : ne hayatlar var.. bunlar sadece duyduklarimizdan bir kaci..
  • bugün gittim efsane bir film ilk yarısında herkes ağlıyordu ama sonu biraz hızlı geçmişler. tek kelimeyle harika herkese tavsiye ederim.
  • ben de (bkz: timuçin esen)’in oyunculuğunu beğendim ve orijinal müzikler kullanılsa çok daha iyi olacağını düşünüyorum. (nedenini de merak ediyorum.)

    hikaye genel olarak güzel kurulmuş, dramatik yapısı da yerinde. ancak bazı önemli olaylar çok sıradanmış gibi geçiştirilmiş. örneğin morg olayı. çok daha iyi yansıtılabilirdi diye düşünüyorum.

    gerçek konser kesitleri kullanılamaz mıydı sorusunu da sormadan edemiyorum. bari fotoğrafları orijinal kullansaydınız. (birçok holivut biyografi yapımında örnekleri var.)

    son olarak sözüm sana eyyy türk sinema izleyicisi:

    1.balgamını çekme, aksırma tarzında bir sıkıntın varsa sinemaya gelme. başkalarını da bir düşün.
    2.konser kayıtlarının orijinalleri (!!) youtube adlı mecrada varken, sinemada video çekmek nedir? evinde misin be damına koduğum?! bu nasıl bir öküzlük, bu nasıl bir rahatlık???
    3.film esnasında flaşla (evet flaşla) fotoğraf çekmek nedir? manyak mısınız amk? aynı kadın -evet- 3 kere aynı işlemi farklı zamanlarda gerçekleştirdi ve bunu hiç garipsemedi. gerçekten ilginç.
    4. film esnasında tespih çekmek nedir birader?

    (1. ve 4. maddelerin kahramanı babayiğit yanımda oturmakta idi...)
  • çok başarılı bir iş çıkarılmış. ilk yarıda anneli sahneler insanın içini dağlıyor. insan neden alkolik olur sorusuna yanıt filmin içinde. müslüm baba hakkında bilmediğim çok şey varmış. ne dertler görmüş o koca yürek. genç öldü diye düşünüyordum ama izlerken 60 sene iyi dayanmış diye düşündüm.
    hele o aşk ! o nasıl bir sevgiymiş ! keşke hepimize nasip olsa. zerrin tekindor hissettirdi bize müthiş oyunculuğuyla bu aşkın yüceliğini .
    müzikler 10 numara. timuçin esen kendi seslendirmiş. ali ekber çiçek’in haydar haydar’ ı aldı götürdü zaten .
    ‘hayat güzeldi ama zordu’ . nur içinde yat güzel insan.
  • film çekim,oyunculuk açısından çok güzel olmuş bazı sahnelerde keşke gerçek ses olsaydı diye düşündüm fakat bu haliyle bile babanın hikayesini milyonlara ulaştırmayı 9/10 puanla hak ediyor.1 puanda son bölümde çok hızlı geçilmiş film uzasaydı da müslüm babanın daha çok hikayesini izleseydik keşke...

    nur içinde uyu müslüm baba...
  • 90’larda konserine giderken, kasetlerini alırken müslüm babanın, ne kroluğumuz ne varoşluğumuz kalırdı.
    gel gör ki bugunlerde elitist tayfa sahiplenmiş filmini izleyip showunu yapıyor. popcu sarkici bozuntulari parcalarini coverlayıp youtubeda ergen tayfaya sevdiriyor kendini. kıymetini bilemediler baba.
    vasiyetin üzerine filmini izlemeyeceğim, biz seni çok eskiden sevdik.

    edit: baba gitmeyeceğim dedim ama dayanamadım gittim, affet. hem de iki kez. isyankar çalarken yığıldım koltuğa elim ayağım tutmadı resmen. hele o son konser kısmında beyaz takımınla sahneye girişin gözlerimi doldurdu.
    bana kalırsa turkiyede hayatı film yapılacak hiç bir sanatçı bu kadar ilgi görmeyecek. muazzam olmuş.
  • arabesk dinleyicisi değilim. müslümcü hiç değilim. hakkında pek bilgi sahibi de değil(d)im. son yıllarındaki tarzını beğeniyordum o kadar. *

    ama filmde anlatılan karakteri ve yaşadığı hayat ciğerimi dağladı. adam ömrü boyunca resmen tanrının orantısız gücüne maruz kalmış. göğsüme öküz oturdu. umarım artık huzurdan ibaret başka bi boyutta yaşıyordur. diyeceklerim bu kadar. 7/10
  • yönetmenlik, kurgu ve film müzikleri konusunda batırmış; oyunculuklar, kostümler, dekor, makyaj, müslüm gürses’in kendi şarkıları ve senaryo itibariyle oldukça güzel bir film.

    hikaye gerçek olamayacak kadar korkunç ve çok sert. müslüm gürses’in evliya misali tertemiz kalbini şoklar içerisinde izliyorsunuz.

    (bkz: timuçin esen) gerçekten şahane bir performans sergilemiş ve karakterine muhteşem detaylar eklemiş.

    filmde müslüm gürses’in kendi sesinden şarkıların olması gerektiğini savunan insanları asla anlayamadım. bu bir belgesel değil ve şarkıları elbette ki karaktere hayat veren kişi seslendirecekti. bu iş çok da güzel kotarılmış bence.

    filmin sonundaki açıklamalar ve ek görüntüler neydi allah aşkına? zannedersin lise dersi için sunum hazırlıyorsun, slayta yazılar eklemişsin. biz türkler bu leşlikleri ne zaman bırakacağız, hiç umutlu değilim.

    --- spoiler ---

    timuçin esen’in; bahtiyarla istanbul’a gideceğini açıkladığı sahnede, muhterem’i sahnede birlikte şarkı söylemeye ikna ettiği sahnede ve ‘hikayeyi anlatabildik mi?’ repliğinde çok kıymetli oyunculuk anları vardı.

    müslüm gürses’in sahnede bıçaklandığını bilmiyordum. akıl alır gibi değil. bir sanat eserinde görsem ‘ohaaa, inanılmaz bir detay, gerçek sanat!!!’ diye nitelendireceğim fikri adam eyleme dökmüş. birini sırf sevginden bıçaklamak nedir ya? bu nasıl bir saykoluk seviyesi. ve bu gerçekten olmuş. manyak bir kafa. peki müslüm gürses’in tepkisi? melek misin be adam!

    filme dair beni en çok rahatsız eden şeylerden biri de müslüm gürses’in babası gibi baba olmaktan korktuğu için çocuk sahibi olmadığı algısını yaratmaya çalışması oldu. bu saçma kanıya nereden varılmış acaba? bu adam, evlendiği kadın belli bir yaşın üzerinde olduğu ve menopoza girdiği için çocuk sahibi olamamış. böyle bir kadınla birlikte olmayı tercih etmiş. ortada bir seçim var ve gerçek bir fedakarlık söz konusu. sanatçıyı bu fedakarlığı için takdir etmek dururken gidip de ajitasyon yaratmak amacıyla ‘o babası gibi olmaktan korktu, o yüzden hiç çocuğu olmadı’ demek çok çiğ.

    --- spoiler ---

    neyse film fena değil; izleyin bence.
  • su gunlerde izlenilecek en iyi film. bunu begenmeyen acsin fox tv de yasak elma izlesin. filme yapilmis en abartı yorum da 'izleyen şükran ovali sütten kesildi' oldu.
    neyse gidin izleyin gözünüz ciksin honkurmekten, cunku o psikoloji ile gidiyorsunuz.

    filme gelince timucin esen gibi bir adam nasil muslum gurses olabilir bi yere kadar olabilir diyorsak o kadar olmus iste. abarti yok. sonucta boyle bir hayata empati yapamazsin. guzel is.

    muslum babaci olmayan populer kulturculer elestirilmis. arkadasim zaten hala kendini jiletleyip muslum dinleyen kalmadigina gore biraz arabesk seven adam muslum babaya saygi duyar filme kosa kosa gider bunu elestirmeyin bir zahmet. babayi canli dinlemedik,konserinde kendimizi jiletlemedik diye hayatindan etkilenmeyecek miyiz yani. neyse.
    ozet gecmek gerekirse 'babalarin babasi' nin da dedigi gibi:

    --- spoiler ---

    herkes cennette doğar bazilari cehennemde buyur
    --- spoiler ---
  • bu filmi muhterem nur izledi mi ya da izleyecek mi merak ediyorum. insan böyle bir filme nasıl dayanabilir?

    --- spoiler ---

    hayat nasıl bu kadar acımasız olabiliyor? ya da bir baba nasıl bu kadar aşağılık olabiliyor? ve aşk! aşk, bu kadar kötülüğün üstesinden nasıl gelebiliyor? film bitince aklımda dönüp durdu bu sorular.

    oyunculuklar, kurgu, hikaye umrumda değil bu film için. yaşadığım keder, boğazıma oturan yumru ve dökülen gözyaşlarım benim için yeterli. yaşananların gerçek olması, müslüm baba’nın artık hayatta olmaması, muhterem nur’un şimdiki yalnızlığı yüreğimi sıkıştırıp bıraktı. sahneler, şarkılar, diyaloglar oldukça anlamlıydı. özellikle bir sahne vardı ki bana bir anımı hatırlattı.

    timuçin esen gerçekten başarılıydı. insanlarla diyaloğu sınırlı olan bir karakterin duygularını ekrana yansıtabilmek, seyirciye aktarabilmek çok zor bir durum olsa gerek. acıyı, nefreti, çaresizliği, aşkı, pişmanlığı ve diğer bütün duyguları hissedebildim. kelimeler azdı ama bakışı, duruşu neler neler anlattı.

    aylar önce fragmanı izlediğimde büyük bir heyecan duymuştum. o heyecan yerini kedere bıraktı şimdi. “hayat zordu ama güzeldi” senin için ve “cehennemi yaşadın” belki bu hayatta. umarım gittiğin yer cennet bahçelerinden biridir müslüm baba.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap