• yeni safak'in kurmak uzere oldugu atr adli haber kanalinin basindaki isim, basarili bir adam oldugu soyleniyor
  • kuresel isinma konulu iskele sancak programinda ,bakani neresinden yalasam diye sasiran ,sunamayan adam.
  • 1966 trabzon dogumludur, gazi iibf mezunudur.
  • yeni şafak gazetesi, bir televizyon kanalı kurma fikrinden vazgeçince, hükümetin elindeki hazır bir medya kuruluşunun başına geçirilmesi daha uygun görülmüş olan, açık oturum programlarının müdavimi bir gazeteci ve köşe yazarı. (bkz: starrider)
  • kanal 24'ün seçim özel yayınında pek tarafsız! yorumlarını hayretle izlediğim, dinlediğim şahsiyet. seçim zaferinden sonra tayyip erdoğan'ın açıklamalarını "olağanüstü bir konuşma", "mükemmel bir yaklaşım" şeklinde değerlendiren; yorumlarını neredeyse "pek de şahane, pek de mükemmel bir değerlendirme, aman da benim başbakanım" cıvıklığında sergileyen gazeteci. kendine has olağanüstü nesnel bakış açısıyla, akp ne eylerse güzel eyler mesajını vermiştir.
    bir de hala üstüne basa basa tarafsızız diyorlarmış.
    (bkz: yersen)
  • içi boş, gereksiz yazılarından sıkıldığım şahsiyet.
    tanımak için star gazetesindeki yazılarının birkaçına bakmanın yeterli olacağı lüzumsuz gazeteci.

    30.12.2007 tarihli star gazetesinde benazir butto'nun ardından yazdıklarıyla bir kez daha kendisi hakkında yanılmadığımı kanıtlamıştır. "kadını öldürmek" başlıklı yazısında anlattığı şundan ibaret: benazir butto öldü gitti, lakin o her şeyden önce bir kadındı. hiç unutmam bir gün benazir butto'yla havaalanında karşılaşmıştık. yanında da paketler vardı. muhtemelen benazir hanım kapalıçarşı'dan alışveriş yapmıştı. butto kadınca bir sabırsızlıkla satın aldıklarını görmek istiyordu. bir ara sohbet ederken eli yanlışlıkla porselen hediyeliklere çarpıverdi. ‘ayyy...’ diye bir çığlık attı butto ve ardından yine yüzüne kadınca bir üzüntü perdesi indi. dünyanın tanıdığı bir liderdi ama sıradan şeyler karşısında herkes kadar insan, bütün hemcinsleri kadar kadındı. bir lider bir başbakan ama geçin bunları bir kadın öldürüldü"

    şimdi öncelikle kadın olmanın kıstası, kırılan porselenlerin ardından üzülmek değildir. islam ülkelerinin ilk kadın başbakanı olmuş birini kadınca üzüntüleriyle ve porselenleriyle hatırlayabilmek, yalnızca karaalioğlu hazretlerine özgü sanırım.

    misal, karaalioğlu terki diyar eylese bir gün (ki kötülere bir şeycik olmaz ama misal işte) ve tutup bendeniz bir köşe işgal etsem. olmadı kassam, çok çalışsam, süper methiyeler düzsem iktidara da, bir yayın grubunun icra kurulunun ta en tepesine kuruluversem ve şöyle bir yazı çiziktiriversem ne olur:

    “rahmetli karaalioğlu şöyle insandı, böyle insandı. çalıştı çabaladı, birilerine yarandı yaranamadı. ostim tv'lerden star medya grup başkanlığına geldi. onunki bir başarı hikayesiydi falan filan (ve süsleyici daha birkaç kelam). bir gün yolda karşılaştıydık. karısı etrafa baktı diye mi kızmıştı nedir, sokak ortasında bir "höyt" dediydi karısına. korktum, tıstım. erkekçe bir sert ifade yerleşmişti gözlerine. kıskanan bir erkekti o sevgili okuyucular. medya grup başkanıydı falan ama hemcinsleri kadar kıskanç, sıradan tepkiler veren bir erkekti.”

    mübalağa mı? sanmam. bu adam bu yazısıyla işte böyle demiş sayılır.
    oysa bunları mı konuşmak gerekir suikast sonucu ölen bir liderin (ve evet karaalioğlu bir “kadın” liderin) ardından.

    bence daha anlamlı bir şeyler yazmak gerekir. ille de konu sıkıntısı içindeyim veya ille de güncel olaylar üzerine yazacağım diye kasılıyorsa. ama karaalioğlu için zor tabii, sürekli tayyip erdoğan övgüleriyle de geçmez ki günler.

    en son yazılarında da günceli takip etmek üzere erdoğan'ın alevi politikalarından söz etmiş. tutamamış yine kendini, tarafsız yorumlar yapmış.

    "başbakan’ın o iftara katılması cesur ve olumlu bir harekettir. kesinlikle iyi niyetli bir adımdır. erdoğan’ın gözü alevi oylarında değildir; onları asimile etmek gibi bir niyeti de yoktur. ülkenin kronik problemlerinin hallolmasını istemekte; bunun için bir zemin yaratmaya çalışmaktadır, o kadar." diye buyurmuş.

    yine daha önceki bir yazısında da demiş ki: "başbakan erdoğan’ın 5 kasım’da beyaz saray’da abd başkanı bush’la yaptığı görüşme yeni dönemin start'ıdır. türkiye cumhurbaşkanı da muhatabıyla ortadoğu siyasetini konuşmakta, birlikte ufuk turu yapmaktadır. "

    amanın da ne güzel şeyler oluyormuş ülkede yahu. uyuyormuşuz biz.

    bir diğer yazısında şöyle demiş. buyuralım burdan yakalım: "son zamanların fotoğraflarına bakın ‘devletin zirvesi’nin verdiği fotoğraf daha mütebessim, daha mesafesiz ve daha içtendir"

    kendisinin ve bağlı olduğu kuruluşun da gayet bağımsız olduğunu sıkça ifade eden karaalioğlu, ne hikmetse hükümet ne yapsa beğenmiş, ipe sapa gelmez yazılarla köşesinden sinsi sinsi tebessüm etmiş durmuştur.

    hayır bir kere doğru düzgün nesnel değerlendirmeler yaptığı bir yazı okusam (olmaz ya hani olsa keşke) şaşırsam, hayretlere gark olsam, atsam kırsam en kıymetli porselenlerimi de sonra kadınca üzüntüler içinde yine ‘kadınca’ ağlasam ağlasam...

    o ve onun gibiler iktidarı şad etmeyi görev bilmekten vazgeçmedikçe kütahya porselenler, güral porselenler topunun kafasında patlasa. hayat bayram olsa...
  • sozlukteki arkadaşlarına hakkında yazılan yazıları zamanın otesinde entry kusagına yolamak icin yogun caba harcatan kuresel ısınmaya çare olarak nukleer santral yapalım diyen kişilik
  • hükumet yanlısı, 29.09.2007 tarihli küresel ısınma konulu programda ,küresel ısınmaya karsı nükleer santral yaptıralım diyebilen, zannımca nükleer çekirdek yutması gereken gazteci.
  • haberturk basın klübünde ibrahim kaloğlu, gün saza ve hüsamettin cindoruk'un dediklerine doğru düzgün cevap veremeden araya girip laf karıştırmaya çalışan insan evladı. okumam kendisini bilmem de ama sadece savunmak için savunduğunu, kraldan çok kralcı olduğunu düşündüğüm insan. ayrıca bu kadar deneyimli işini bilen insanların yanında saçma sorular sormasıyla beni bile güldürmüştür..
hesabın var mı? giriş yap