• "vahdettin düşmana karşı direnerek, savaşarak değil, özellikle ingilizlerin bir dediğini iki etmeyerek saltanatını; tacını ve tahtını koruyacağını düşünüyordu. nitekim “kaderimi allah'tan sonra ingiltere'ye bıraktım” diyordu. “ingiliz milletine kuvvetli sevgi ve hayranlık duygularımı kırım savaşı'nda ingilizlerin müttefiki olan babam sultan abdülmecit'ten miras aldım” diyordu. vahdettin, bırakın düşmana karşı direnmek için “milli kuvvet hazırlamayı”, milli kuvvetleri yok etmek için ingiliz altınlarıyla paralı bir ihanet ordusu (hilafet ordusu) kurup milli kuvvetlere saldırtacaktı. milli kuvvetlerin büyümesini önlemek için anadolu'ya nasihat heyetleri gönderecekti.
    ayrıca bizzat vahdettin, 1923'te mekke'de yayımladığı beyannamesinde, “mustafa kemal'i anadolu'ya gönderen kabineye uydum” diyerek atatürk'ü anadolu'ya kendisinin değil, hükümetin gönderdiğini; kendisinin bu karara uyduğunu belirtecekti."

    burdan bile hainlere pay çıkarmaya çalışmak nasıl bir hayal ürünüdür? boşuna uğraşmayın burdan size bir şey çıkmaz. idam cezası veren aynı hükümet değil mi? milli mücadele aleyhinde fetva yayınlayan aynı istanbul hükümeti ve padişah değil mi? bari şu bayram günü boş ağzınızı kapatın. bu nasıl bir nankörlüktür ya? elinde avcunda bir şey kalmamış bir milletle bağımsızlık mücadelesine giriyorsun cepheden cepheye sonra birkaç cahil cühela hala padişah diye ağlıyor burda.

    https://www.sozcu.com.tr/…r-neden-gonderdi-1862129/

    vahdettin'in abd başkanı'na yalvardığı mektubu da şuraya ekleyelim: http://blog.milliyet.com.tr/…up/blog/?blogno=393416
  • bu yaziyı cok oteledim cunku baya zamanimi alacakti ve aldi da. bir hayli uzun oldu ama konuyu net sekilde anlattigimi dusunuyorum.

    bir kere baslik komple tarihi carpitma , yalan olmasa bile dezenformasyon muzır nesriyat. gelin birlikte acalim dosyayi birlikte karar verelim kim hakli haksiz.

    bu konuyu ele alabilmemiz once filmi biraz geriye sarmamiz lazim.mustafa kemal pasa ve vahdettin arasindaki iliski 1917 de daha vahdettin tahta cikmadan once basliyor.

    aralik 1917 de alman imparatoru kayzer ii. wilhelm osmanli padisahi mehmet resad i ulkesine davet eder. bu davet bir nevi iade i ziyaret tadindadir cunku kayzer wilhelm bu davetten 2 ay once ekim 1917 ortalarinda istanbul u ziyaret etmistir. bu ziyaretin goruntulerini trt 2 de yayinlanan tarihin ruhu isimli belgeselin 15. bolumunde izleyebilirsiniz. tarihin ruhu - kayzer wilhelm in ziyareti

    neyse efendim , kayzer bizim padisahi davet etmesine eder fakat yasli padisah bu uzun ve yorucu seyahati gerceklestiremeyecek kadar hastadir (bkz: prostat) . bu yuzden padisahi temsilen onun yerine almanya seyahatine veliaht sehzade vahdettin in gonderilmesine karar verilir.

    ote tarafta ise mirliva mustafa kemal pasa 37 yaslarinda genc ve canakkale cephesinde kazandigi sohretle herkes tarafindan taninan ve bilinen yetenekli bir subaydir. ancak kendisi o siralarda bulundugu suriye cephesinden yani yildirim ordulari denen 7. ordudan , ordu komutani falkenhein ile anlasamadigi icin istifayi cakmis ve istanbul a donmustur. tabi boyle sohretli ve genc bir pasa nin savas tum siddetiyle devam ederken istanbul da bos bos dolasmasi soylentilere ve fisildasmalara yol acacagindan enver pasa nin aklina vahdettin le birlikte seyahate gondermek gelir .

    boylece enver pasa bir tas iki kus vuracak , hem mustafa kemal pasayi istanbuldan uzaklastiracak hem de almanya da gorecekleriyle , alman - turk ittifakina sicak bakmayan ve alman maresallerin savasi idare sekillerini begenmeyen mustafa kemal pasa yi da ikna edebilecegini dusunmektedir.

    vahdettin ve mustafa kemal pasa ilk kez bu seyahatin hazirliklari icin 13 aralik 1917 de karsilasirlar. 15 aralik ta ise almanya ya yola cikarlar.

    ataturk vahdettin le olan ilk karsilasmalarinda onu , " zavalli , bedbaht , merhamete muhtac " olarak tanimlar ve " bu zavalli yarin padisah olacak bundan memleket icin ne beklenebilir ki ? " der.

    15 aralik ta m.kemal pasa tren gardan kalkar ve bir sure sonra vahdettin m.kemal pasayi yanina cagirtir. pasa da gelecegin padisahini yakindan taniyacagi icin memnun olur ve gider. odada vahdettin pasaya , sizi tanimiyordum. aslinda anafartalarda ve ariburnunda onemli isler yapmis bir pasasiniz . gazetelerde isminizi sikca duydum. beraber seyahat edecegimiz icin cok memnunum der. sohbetin sonunda ataturk kendi odasina gectiginde vahdettin le ilgili dusunceleri bir nebze degisir. daha onceki ebleh gorunusunun altinda istanbul da dikkat cekmemek amaci oldugunu ve memleketin disina cikinca gercek kendi kimligine kavustugunu dusunur ve " ben bu adama ulkenin zor durumunu anlatabilir , yapilacak isler icin faliyete gecirebilirim " der.

    ziyaret sirasinda bir ara yabanci gazetecilere mulakat verilir ve pasa da veliahtin verdigi cevaplari pek makul bulur. sonrasinda yalniz kaldiklari bir anda vahdettin pasaya , ne yapmaliyim diye sorar. pasa da osmanli tarihindeki ornekler sizi korkutabilir bunda haklisiniz ancak simdi size bir sey soyleyecegim ve kabul ederseniz hayatimi size ortak edecegim der.

    - burda ( almanya da ) gordunuz ki hanedan ailesinin hepsinin bir isi vardir. siz de uzak kalmayin. istanbul a donunce bir ordunun kumandanligini isteyin bende sizin kurmay baskani niz olurum.

    vahdettin , bana bu gorevi vermezler deyince , pasa siz isteyin der , cevap olarak vahdettin dusunuruz der ve yola devam ederler.

    daha sonralari vahdettin anilarinda bu geziye dair ; m. kemal pasayi parlak bir zekaya sahip , yukseklere cikma tutkusu olan ve enver pasa ya sinirsiz nefret duyan biri olarak tanimlar.

    bu seyahat 21 gun surer ve istanbul a donerler. ancak donuste m.kemal pasa hastalanir (bkz: böbrek iltihabı) ve once viyana ya ordan da kaplicalariyla unlu karlsbad a gecer. vahdettin in tahta cikis haberini burada alir.

    3 temmuz 1918 de abisi mehmet resad vefat edince tahta vahdettin cikar. yine tarihin ruhu belgeselinde kendisinin kilic alayinin goruntuleri mevcuttur. son kilic alayi

    m.kemal pasa ise vahdettin in tahta gectigini 5 temmuz da karlsbad da yanina gelen izmir li bir ahbabindan ogrenir ve derhal bir tebrik telgrafi ceker. sonrasinda ise gelen emirle 2 agustos ta istanbul a doner. 5 agustos ta ise vahdettin in karsisina cikar. sarayda nazikce kabul edilir ve hatta vahdettin pasaya sigara ikram eder.

    daha sonra ise ona , islerin kotu gittigini , baskumandanligi enver pasadan alip ( enver pasa baskumandan vekiliydi ) bizzat ustlenmesini ve kendisini de kurmay baskani yapmasini soyler. vahdettin orduda sizin gibi dusunen baskalari da var mi der , pasada vardir der ve vahdettin dusunelim deyip konuyu kapatir , gorusme sona erer.

    bundan sonra 9 agustos ta ve takip eden gunlerde bi kac kez daha gorusurler ancak hep sonucsuz kalir. en sonunda vahdettin , iyi hos konusuyoruz da benim oncelikli hedefim istanbulu doyurmaktir halk actir minvalinden bir seyler soyler. pasa da bunu halkin destegini kazanmak olarak algilar . dogru dusunuyorsunuz ancak sadece istanbul la olmaz vatanin geri kalani da tehlikede gibisinden laflar eder. bunun uzerine vahdettin ben talat ve enver pasa ile gorustum gerekli tedbirler alinacak der. yani kisacasi ataturk e sen hayirdir demeye getirmektedir. oysaki bir kac ay onceki seyahatte vahdettin hem talat hem de enver pasa icin son derece olumsuz konusmus memleketi mahvedeceklerini soylemistir.

    ikili arasinda gorusmeler boylece sona erer. burada vahdettin acisindan bakilinca belki de ya yani bir enver yaratmak istememis ya da m.kemal pasanin hirsindan ve israrindan cekinmis olabilir. ataturk tarafindan bakilinca ise bir kac ay once baska seyler anlatan birinin bu kadar cabuk fikir degistirmesi ve olaylari anlama kabiliyetinin dusuklugu kendisinden umidi kesmesine sebep olmustur diyebiliriz.

    nihayetinde unlu bir pasanin istanbul da zirt pirt padisahla gorusuyor olmasi bazilarinin zoruna gitmis olacak ki m.kemal pasa suriye ye tayin edilir. tayin emrini bizzat vahdettin bir cuma selamligi sonrasi verir. tayin edildigi yer ise bir kac ay once istifa ettigi 7. ordudur ancak falkenhein gitmis yerine liman von sanders gelmistir.

    m.kemal pasa tayinin enver pasa tarafindan padisaha bizzat yaptirildigini biliyor olacak ki , ayni gun cuma selamliginda karsilastiklarinda enver pasaya

    "- bravo , tebrik ederim basardiniz . " demis ve enver pasa sadece biyik altindan gulmekle yetinmistir.

    m.kemal pasa gorev yerine gider gitmesine ancak oradaki durum artik onlenemez bir geri cekilme halini almistir. 1 ekim de şam , 26 ekim de halep duser ve nihayetinde 30 ekim de mondros mütarekesi imzalanir ve savas sona erer. bu arada 22 eylul de m.kemal pasa padisahin fahri yaveri unvanini kazanir.

    o siralarda ise istanbul cok karisiktir. savas kaybedilmis ve ittihat ve terakkihukumeti dusmek uzeredir. halep in dusmesinden 2 hafta evvel m.kemal pasa istanbul a bir telgraf cekerek yeni hukumetin izzet pasa tarafindan kurulmasini kendisinin de bu hukumette harbiye naziri olarak gorevlendirilmesini istedigini belirtir ve telgrafi padisahin basyaveri naci bey e yollar.

    izzet pasa hukumeti kurar kurmasina ama harbiye nazirligini da kendisi ustlenir ve m.kemal pasaya bir telgraf cekip " baristan sonra , dusunuruz bir seyler ." deyip basindan savar. pasa cevap olarak " barisa kadar zor gunler gecirecegiz , bu zamanlarda memlekete faydam olur diyerek bu gorevi istemistim , baris kazanilinca bu gorevi benden daha iyi yapacak cok adam bulunur. ayrica baris zamaninda da birlikte calismamizin zorunlu olacagini dusunmuyorum . " diyerek , beni istemeyeni ben hic istemem minvalinde bir telgraf ceker.

    devaminda pasa nin komuta ettigi yildirim ordulari lagvedilir ki zaten sadece ismi ordudur geriye bir sey kalmamistir ve pasa da 13 kasim da istanbul a doner. iste o unlu sozu (bkz: geldikleri gibi giderler) bogazda demirleyen dusman gemilerini gordugunde soylemistir.

    burada yeri gelmisken hemen belirtmek gerekir ki vahdettin yillar sonra hatiralarinda bu kotu sondan mondros u imzalayan ve ilerde ankara hukumetinde bulunacak rauf orbay ve suriye den geri cekilen m.kemal pasayi da sorumlu tutacaktir. oysaki ataturk sam a vardiginda zaten osmanli ordulari yenilmis ve toroslara dogru geri cekilmekte olan ve askeri bir hukmu kalmamis bir topluluktan ibarettir.

    isgal doneminde ise vahdettin in temel politikasi atalarindan ona miras kalan ingilizle dost fransizla yakin ol siyasetidir. yani memleketin tum kaderini yabancilarin dudaklarinin arasina ve ellerine birakmak demektir. o donemki devlet adamlarinin dusunce yapisini incelerseniz bir cogunun ,fakir ve bitik turk milletinin bir bagimsizlik savasi verip kazanmasinin mumkun olmadigi ve batili devletlerle yakin kalarak en nihayetinde ingiliz veya amerikan manda ve himaye sine girerek bir sure belki 10 belki 20 yil boyle devam ederek sonunda elde kalan razi olmak gerektigini dusunduklerini gorursunuz. hatta milli mucadelenin baslangic asamalarinda duzenlenen kongrelerde bile manda ve himaye savunucularini gormek mumkundur.

    aslinda bunu cok garipsememek gerekir cunku hakikaten eger cidden kendinizi 1919 yilinda objektif olarak dusunurseniz o durumda bir ulkenin bu denli buyuk isgalin altindan kalkip bagimsizligina kavusmasi mumkun olamayacak kadar buyuk ve absurd bir olaydir.

    iste ataturk un buyuklugu de kuskusuz buradan gelmektedir. ortada ordu , silah , para , nitelikli insan gucu , lojistik malzeme vb. hic bir sey yokken doguda ermenileri , guneyde fransizlari , batida yunan ve italyanlari , istanbul da ingilizleri , icerde ise bilimum vatan hainilerini , ermeni ve rum cetelerini falan yenmek imkansizin da otesinde bir durumdur.

    neyse devam edelim biz. burada az once de yazdigim uzere memleketin kurtulusu falan vahdettin in zerre umurunda degildir. onun ve hukumetin tum amaci istanbul u elde tutabilmektir. zaten gerisi yani anadolu bir avuc kırac topraktan ibarettir. istanbul kaldigi surece devlette yani saltanatta kalmaya devam edecektir. iste ankara ve istanbul hukumetleri arasindaki temel fark budur. bir taraf memleketin kurtulusunu misak-i milli cercevesinde goruyor otekisi ise memleti istanbul dan ibaret saniyordu.

    2 kasimda ittihat ve terakki nin lider kadrosu alman denizaltilarina binip topuklayinca ulkede bir devir sona ermis ve yeni bir hukumet kurmak gerekmistir. m.kemal pasa da cepheden donmus ve siyasi arenada yerini almistir. ona gore hukumeti tevfik degil izzet pasa kurmalidir ve kendisi de harbiye naziri olarak kabinede yer almalidir. cunku meclis cogunlugu liderleri kacmista olsa halen ittihatcilardadir ve buna dayanarak hukumet izzet pasa tarafindan kurulmalidir. pasa , hukumetin guven oylamasi yapilacagi gun mecliste kabul oyu verilmemesi icin bir cok vekille gorusur ve ikna etmeye calisir ama hem savasin kaybedilmesi hem de padisahin istegi uzere tevfik pasa hukumeti guven oyu alir.

    pasa da son care olarak vahdettin in karsisina cikmak ister ancak vahdettin ona nerdeyse bir hafta sonrasina cuma selamligi sirasinda randevu verir. kisacasi is isten gecmektedir. 22 kasim da cuma selamliginda m.kemal pasa ve vahdettin gorusur . pasa uzun uzadiya durumu anlatir izah eder . en sonunda vahdettin beklenmedik sekilde ;

    - orduda kumandanlar seni cok severler. bana teminat verebilir misin ki onlardan bana zarar gelmeyecek ?

    tabi m.kemal pasa boyle bi soru karsisinda amiyane tabirle dumura ugrar ve ben daha yeni geldim boyle bir sey varsa bile benim haberim yok der. vahdettin de cevap olarak sadece bugunden degil gelecekten de bahsediyorum der.

    yani vahdettin demek istemektedir ki , ben ilerde bi takim sacmaliklar yapabilirim. sen ve milliyetci subay arkadaslarin ilerde beni bu yuzden devirmeye kalkar misiniz ?

    boylece bir gorusme daha sonucsuz kalir ve taraflar ayrilir. 21 aralik 1918 de son osmanli meclis- i mebusan i kapatilir. m.kemal pasa once pera palas a ordan da simdi muze olan şisli de ki evine tasinir.

    bu arada takvimler ilerlemis yil 1919 olmus ve nihayetinde tarihimizde hain olarak olarak bilinen bir baskasi damat ferit pasa o gunlerde sadrazam olarak tarih sahnesine cikmistir. damat ferit pasa vahdettinin ablasi mediha sultan in ikinci kocasi dir ve damatligi buradan gelmektedir. tarihi kayitlara bakilirsa baslangicta vahdettin in bir cok kez damat ferit ten hoslanmadigi ancak ferit pasa nin ingilizler le olan iliskilerinden dolayi sadrazam yapildigi bilinmektedir. oysaki ferit pasa nin ingilizlerin gozundeki degeri yalova kaymakami ndan hallice olup pek dikkate alinan biri olmamistir.

    4 mart 1919 da ferit pasa ilk hukumetini kurar ve goreve baslar. 14 mayis gunu ise telefonla ingiliz yuksek komiseri izmir in isgalini pasaya teblig eder. anlatilana gore ferit pasa haberi alinca yaklasik 1.5 saat baygin halde kalmistir.

    izmir in de isgaliyle birlikte artik memleketi kurtarcak bir yol araniyordu. aslinda tam olarak memleketi kurtarmakta denemez buna. baris anlasmasi sartlarini hafifletmek amaciyla anadolu da henuz terhis edilmemis birliklerin basina basarili guclu bir general gondermek denebilir. cunku osmanli hukumetinin ve padisahinin memleketi kurtarmaktan anladigi sey sudur ki ; ingiliz himayesinde belli bir sure gecirerek en azindan yunanlilardan ve diger irili ufakli ( kürt ,ermeni , rum ) cetelerden kurtulmak ve ilerde sularin durulmasiyla ingilizlerin cekip gitmesini ummak ve ne kurtarirsak kardir prensibini benimsemek.

    iste yillardir tartisilan m.kemal pasayi anadolu ya vahdettin mi gonderdi sorusunun cevabi burada gizlidir .

    1919 mart inda bir gece , istanbul erenköy de bir koskte ordunun ileri gelenleri bir toplanti yaparlar. bu toplantinin amaci , anadolu ya kim gonderilecek , ne sifatla ne yetkilerle gonderilecek ve yapacagi mucadelenin icerigi ne olacak ?

    bu toplantida cikan sonuca gore anadolu hareketinin basina nuri pasa yani meshur enver pasanin kardesi nuri killigil secilmisti. bunun da sebebi 1918 in son aylarinda kafkas islam ordusuadi altindaki birliklerle baku yu kurtarmasiydi. ancak toplantinin sonlarina yetisen bir miralay refet bey (bkz: refet bele) bu karara karsi cikip , daha basarili biri bulunabilir , mesela m.kemal pasa olabilir , arkasinda canakkale mudaafasi vardir ve hala hatirlardadir der ve heyet yeniden uzun tartismalardan sonra hareketin liderligine mustafa kemal pasayi uygun bulur.

    alinan karar sadrazama bir liste halinde iletilir. en basa mustafa kemal pasanin ismi alta da diger konusulan isimler , karsilarina da sakincalari yazilir. mustafa kemal pasanin karsisinda ise sadece bir menfi oy vardir o da harbiye naziri şakir pasa ya aittir. mustafa kemal in isminin karsisina kirmizi kalemle " en iyi askerimizdir ama cumhuriyetci olduguna yonelik soylentiler vardir " yazar.

    listeyi alan sadrazam damat ferit vahdettin in yanina gider ve askerler mustafa kemal pasayi istiyor der. vahdettin bu listeyi yalnizca ablasi mediha sultan in oglu yani yegeni sami beye gosterir. sami bey de ona "enver i dusunun , hangisi daha iyi asker ? ayrica cumhuriyetci oldugunu soyluyorlar hanedaninizi dusunun " der. ancak vahdettin istesede istemese de eski yol arkadasina izin verir kagidi imzalar ve şoyle der ; " bu adam bir is yapacak. "

    iste bugun konusulan butun meselenin ozu buradan ve birazdan devam edecegimiz saraydaki bulusmalarindan kaynaklaniyor.

    devam edelim , karari m.kemal e bildirme gorevi yine sami bey e dusmus ve hatta sami bey e gore m.kemal pasa nin ilk onceleri anadolu ya gecmek yerine kalip harbiye naziri olarak mucadeleyi istanbul da baslatmanin ve surdurmenin daha etkili oldugunu dusunmus ancak bir sekilde ikna edilmistir. ancak bu tabii sadece vahdettin in yegeni sami bey in iddiasidir.

    "peki bu liste nerede ?" diyecek olursaniz , vahdettin yillar sonra san remo ya surgune gittiginde beraberinde goturdugu bir cok evraki ilerde benimle birlikte calisanlarin basina is gelir diye şominede imha etmistir.

    6 mayista harbiye naziri sakir pasa , m.kemal pasa ya goreviyle ilgili talimatnamesini resmi olarak teblig etti ve gorevi basladi. bu herhalde bir askere osmanli tarihinde verilmis en genis yetkileri iceren bir belge olabilir cunku bu yetkilerle birlikte , m.kemal pasa sorumlu oldugu bolgelerde sadece askerlere degil sivil yoneticilere de her emri verebilecek hatta onlarin yerlerini de degistirebilecekti. şoyle bi tarihe bakilirsa sultan suleyman in unlu sadrazami pargali ibrahim pasa ve koprululer ailesine mensup sadrazamlara verilen yetkilere benzeyen bir gorevlendirme oldugu soylenebilir.

    simdi bir de vahdettin in m.kemal pasa ya altin maltin verdigini anlatiyorlar bir de oraya deginelim ki kulliyen yalandir. hatta m.kemal pasa 13 mayis ta harbiye bakanligina bir yazi yazarak , yerinin sabit degil gezici olacagindan 3 aylik karargah tahsisatinin pesin verilmesini , ayrica beklenmedik gelismeler icin bir miktar para odenmesini ve iki de binek otomobil verilmesini istemis ve bu islerin 1 haftadan uzun zamandir halledilmemesinden dolayi duydugu uzuntuyu bildirmistir. yanisi ortada oyle ne çil çil altinlar ne mucevherler vardir. adamin yol tahsisatini bile bin turlu guclukle vermisler. hatta bu altinin miktarinin 40 bin altin oldugunu da bazi fesliler falan yazmisti zamaninda. bir kere bir altinin 8 gram oldugu dusunulurse 8 × 40 000 = 320 kg. yapar. 320 kiloluk bir hazinenin tasindigi sandiginda ingilizler tarafindan farkedilmeden tasinmasi haliyle imkansizdir. ayrica 320 kg altin bugunun parasiyla yaklasik 150 milyon lira yapiyor vahdettin in ve devletin oyle bi parasi olsa once borclarini oderlerdi. tam bir masal , uydurma.

    ataturk e yapilan ve bilinen tek resmi odeme harbiye nezaretinin verdigi 1000 liradir. samsun da ve daha sonrasinda cekilen cileler bu entrynin konusu olmadigi icin burayi es geciyorum. ancak bir gun onlari da yazarsak o binlerce altin hikayesinin ne sacma oldugunu goreceksiniz.

    simdi gelelim bir de bir takim soysuzlarin , m.kemal pasa yi ingilizlerin anadoluya gonderdigi iddiasina. buna dayanak olarak sunduklari sey de ataturk un ingilizlerden aldigi vize kagidi. o donemde ingiliz donanmasi resmen olmasa da fiili olarak karadeniz i isgal atinda tuttugu icin deniz yoluyla bir yerden bi yere gitmek icin ingiliz isgal komiserinden vize aliyordunuz oyle caninizin istedigi gibi binip gidemezdiniz. hatta vizeyi veren ingiliz yuzbasi baslangicta bunu imzalamak istememis ve " onume turklerin en yetenekli 35 subayinin bulundugu bir vize listesi geldi. imzalamak istemedim ancak yuksek komiser in bizzat emriyle izni vermek zorunda kaldim. cunku ingiliz yuksek komiserligine m.kemal ve yanindakilerin anadolu da ingiliz ve yunan isgaline karsi olusacak bir hareketi engelleme goreviyle gonderildigi ve padisahin bu heyete cok guvendigi soylenmisti. " demistir.

    ve nihayet zurnanin zirt dedigi o unlu bulusmaya geliyoruz. 15 mayis gunu m.kemal pasa yildiz sarayinin kutuphanesinde vahdettin le bir gorusme yapar. kendi agzindan m.kemal pasa şoyle anlatiyor ;

    " yildiz sarayinin ufak bir odasinda , diz dize denebilecek kadar yakinlikta vahdettin le gorustuk. saginda dirsegini bir kitaba dayamis. salonun bogaza bakan penceresinde gordugumuz manzara su ; birbirine paralel hatta duran ve sanki toplari saraya cevrilmis dusman zirhlilari. vahdettin hic unutmayacagim su sozlerle konusmaya basladi ;

    - pasa pasa. simdiye kadar cok hizmet ettin. yaptiklarin bu kitaba ( dirseginin altindaki ) girmistir. tarihe gecmistir. bunlari unutun . asil simdi yapacagin hizmet hepsinden muhim olabilir. pasa , devleti kurtarabilirsin.

    bu sozlerin uzerine hayrete dustum. acaba vahdettin benimle samimi mi konusuyor ? o ki yabanci devletlerin en ufak temsilcisiyle bile gorusup tahtini ve saltanatini kurtarmaya calisiyordu. acaba yaptiklarindan pisman miydi ? aldatildigini mi anlamisti ? fakat bu tahminle bir baska sohbet acmayi tehlikeli gordum ve basit cevaplar verdim.

    ancak hala kafamdaki belirsizligi cozmeye calisiyordum. cok iyi tanidigim , veliahtligindan beri dusuncelerini ve sahtekarliklarini bildigim adamdan nasil boyle asil bir hareket bekleyebilirdim. memleketi kurtarmak lazimdi ve bunu ben yapabilirmisim. vahdettin demek istiyordu ki hic bir kuvvetimiz yoktur. tek dayanagimiz istanbul a hakim olan isgalcilerin siyasetine uymaktir. benim gorevim ise onlarin isteklerini uygulamaktan ibarettir. eger onlari memnun eder , memleketin geriye kalanini da bu siyasetin dogru olduguna ikna eder ve karsi cikan turkleri cezalandirirsam vahdettin in isteklerini yerine getirmis olacaktim.

    -merak etmeyiniz efendim . istek ve goruslerinizi anladim. emriniz olursa hemen hareket edecegim ve sozlerinizi bir an olsun unutmayacagim. o da bana muvaffak ol dedi ve ayrildim. "

    odadan ciktiktan sonra saraydan ayrilmaya hazirlanirken padisahin yaveri naci pasa , m.kemal e vahdettin in isminin bas harfleri kazili bir saat hediye etti ve zat-i sahanenin hatirasidir dedi.

    ertesi gun 16 mayis ta cuma selamliginda vahdettin ve m.kemal pasa son kez gorustu. odada 4 kisi vardi , basyaver avni pasa , vahdettin , m.kemal pasa ve sadrazam damat ferid. m.kemal pasa orada masanin uzerinde bulunan kuran uzerine el basarak hukumet ve padisah tarafindan kendisine verilen teftis gorevini ( kendisi 9. ordu mufettisi olarak gidiyordu ) sadakatle yerine getirecegine dair yemin etti ve ayrildi.

    ilerleyen yillarda ataturk hakkinda " yeminini tutmadi " gibi zirvalar atip tutanlarin bahsettigi yeminde iste budur.

    m.kemal pasa ingilizlerin dikkatini cekmemek amaciyla ugurlamaya gelenleri kabul etmedi. şişli de ki suan muze olan eve gidip annesi kiz kardesiyle vedalasti. once galata ya oradan da bir motorla nihayet kiz kulesi aciklarinda bekleyen bandirma vapuruna cikti.

    sonuc olarak ; ataturk un anlattiklarini ve tum bu uzuuunnn hikayeyi degerlendirecek olursak , vahdettin in ve osmanli hukumetinin ilerleyen donemlerde de yaptiklari ( m.kemal ve arkadaslarini giyaben idama mahkum etmek , hilafet ordusu kurup ustlerine salmak , dinsiz ilan etmek ) goz onune alinirsa m.kemal pasanin hukumet ve vahdettin tarafindan anadoluya gonderilme amacinin , mondros un unlu 7. maddesine dayanilarak istanbul un resmen isgal edilip turklerin elinden alinmasina ve saltanatin son bulmasina engel olmak amaciyla anadolu da meydana gelebilecek bir karsi hareketi engellemek gorevi oldugu acikca gorulebilir.

    bu cok nettir.

    ote yandan henuz baris anlasmasi da ortada olmadigindan anadolu da bir kac yetenekli subayin ve eli silah tutan bir kac bin askerin bulunmasi istanbul hukumetinin elini bir miktar guclendirecektir. yani ataturk un anadoluya gonderilmesi en azindan istanbul hukumeti ve vahdettin icin memleketi kurtarma amaci tasimiyordu.

    veya onlar icin memleketi kurtarmak demek , ingilizlerin suyuna gidip himayeleri altinda kalmak , olabilirse yunanlilari ve diger cetecileri saf disi birakabilmekti.

    amaclari hic bir zaman ataturk un ve arkadaslarinin kafasina koydugu tam bagimsizlik olmadi.
  • hani mustafa kemal ingiliz ajanı idi ?? o halde vahdettin de mi ingiliz ajanı oluyor ?? madem vahdettin ingiliz ajanı niye hain diye itiraz ediyorsunuz.

    t: bir tür islamcı zırvasıdır.
  • üst edit: başlık başa kalmış. hatırladığım kadarıyla yazar arkadaşın paylaştığı haberde, kendisini hala sultan zanneden bir kişinin mustafa kemal atatürk'e özellike ''mustafa kemal'' diye hitap etmesi ve malum şeyleri zırvalaması üzerine yazılmıştır. bu malum güruhun (bkz: mustafa kemal atatürk)'e neden özellikle mustafa kemal dediğini bilenler bilir. ''atatürk'' ten rahatsızlar ve türk milletinin kalbinden söküp atamıyorlar bir türlü, tek dertleri bu. o yüzden dillerine almak istemiyorlar, hazmedemiyorlar ''atatürk'' soyadını.
    olayın özeti budur.

    öncelikle mustafa kemal değil, (bkz: mustafa kemal atatürk)
    sizin kulunuz yok artık karşınızda, bu ülkenin kurucu liderine usullere ve kanunlara uygun şekilde hitap edeceksiniz.

    dedeciğine gelince, diyelim senin dediğin gibi oldu ve mustafa kemal atatürk'ü anadolu'ya o gönderdi direnişi örgütlemesi için.
    o zaman neden mustafa kemal atatürk'ün idam fetvasına cevaz verdi? neden direniş yapanları kafir diye yaftalamaya kalktı? direnişçilerin ailelerini perişan etti?
    bunu yaparsa ingiliz'ler onu idam mı ederdi? hanedanı bitirirler miydi?
    eğer senin deden canı pahasına mustafa kemal atatürk'ün arkasında dursaydı, direnişi destekleseydi ve bu yolla şehit olsaydı, bu millet hanedanı hak ettiği yerde tutar baş tacı ederdi. ama senin deden tahtı için bu vatana ihanet etti.

    edit-1: bu da vahdettin'in abd başkanına yalvarış mektubudur. insan geçmişinden utanır be, gidip conilerden medet umuyorsun. sayfa no:52

    edit-3: gezgin asosyal adlı çaylak yazar yeni link göndermiş, teşekkürler.sayfa no:52

    edit-2: link-1

    link-2
  • vahdettin'in bundan haberi var mi?

    ulan isinize gelince ataturk ajan, isinize gelince vahdettin gonderdi.

    isinize geldigi gun hepiniz ataturkcu olursunuz, bu kadar karektersizsiniz.
  • bir zamanlar böyle bir söylem sahibinin totosundan kan alırlardı.
    şimdi ise ortalık cahillere kaldı.
    "okumuş nesil istemiyoruz" demeleri tam da bu yüzden.
  • trollük bir yere kadar kabul edilebilir. sonuçta kimisi bu şekilde hayatını kazanıyor ama vatan hainliği seviyesine de çıkarmamak lazım.

    -özetle- gerçek olan olay şu;

    -ingilizler anadoluda terhis olmamış askeri birliklerin terhis edilmesini talep ettiği için bu amaçla mustafa kemal atatürk anadoluya gönderildi.

    -zaten gitmek isteyen mustafa kemal atatürk görevi kabul etti.

    -atatürk ün milli mücadeleyi başlatması üzerine önce geri çağrıldı ardından hakkında idam kararı verildi.

    -milli mücadeleye karşı olarak padişah tarafından kuva-yı inzibatiye kuruldu ve milli mücadeleye karşı kullanıldı.

    -milli mücadele kazanılınca padişah işgalcilerle beraber ülkeyi terketti.

    -o zaman ki mandacıların torunları ekşi sözlükte yazar oldu. yalan yanlış başlık açmaya başladı.

    https://www.youtube.com/watch?v=aqtq-ooe3qe
  • o zamanlar adı mustafa kemal paşa. köy köy, bucak bucak efsanesi anlatılır. padişahın adını bilmez halk, hatta peygamberin kim sorusuna (bkz: suyu arayan adam) bile cevap veremiyorlar ama herkes mustafa kemal paşa adını ezbere biliyor. bu adamla savaşanın yenilmeyeceğini, hatta mustafa kemal paşa ölümsüz diye söylentiler bile yayılıyor. daha bandırma vapuruna binmeden önce mustafa kemal'in hayaleti anadolu'da dolaşmaya başlıyor.

    adam çatır çatır memleketi örgütledi, ingilizlerin gözünü korkutup kaçırdı. devlet-i ebed müddet yerine bize ilelebet payidar bir cumhuriyet bıraktı.

    kansız köpekler hala padişah şöyle, yok padişah böyle diye ortalıkta dolaşıyor. 21. yy'a girdik, artık neyin padişahı, neyin kralı anlamıyorum.
  • sizler atatürk’ü samsun’a kimin gönderdiğini tartışa durun; atatürk vahdettin’i vatanı peşkeş çektiği ingiliz’in kayığına bindirip gödereli bir asır oldu.

    siz şimdi o kayıktakileri savunursanız; derleeer, binmeseniz de bindi derler.
  • harbiye nezaretinin namzet eylemesiyle, sadrazam damat ferit paşa'nın oluruyla padişah fermanıyla gitmiştir.

    anadolu ve trakya ahalisinin yaşadığı mezalim ve işkence vahdettin'in umrunda bile değildi. daha doğrusu gençliğinden beri abdülhamit dönemindeki yaşanan acı yenilgiler, büyük kayıplar, anayurda göçen türkler hep alışık olduğu şeylerdi. yılgınlık adamın hayatında vardı. bu kurtuluşu hayal edebilecek bir dinamizm için de çok yaşlıydı.

    bir paşa* fırsatını yakaladı. gitti. şartları olgunlaştırdı. başardı. kazandı. adını tarihe yazdırdı. sonuçta tarihi kazananlar yazar. bu kadar basit. başaramasaydı; yunan bayrağı altında, asi bir generalmiş diyecektik.

    ama başardı. tarih yazdı.
hesabın var mı? giriş yap