• bilmediğim ve okumayacağım yazar... yüz yıllık sokağa çıkma yasağı uygulansa bile...

    benim önerim samim kocagöz - izmir'in içinde.

    tam bugünlerin kitabı.
  • yine insanların, büyük yazarların ne yazdığına, nasıl düşündürdüğüne bakılmadan ekşi'nin hiç bir haltı beğenmeyen insanları buraya gelmiş. kardeşim azıcık fikir, azıcık düşünme rica ediyorum lütfen bu ülkenin bakanı önerdiyse vardır bir hikmet deyip okusanız da artık şu kutuplaşmaları bıraksanız
  • aslen erzincanlıdır, uzun hikaye adlı romanı sinemaya uyarlanmıştı. ben de sinemada izlemiştim.
  • hikayelerini okumaya gerek olmadan sadece haftada bir yenişafak adlı kağıtlarda yazdığı köşe yazılarından yola çıkarak kim olduğunu anlayabilirsiniz.
    üşenmedim yenişafak'ın websitesinden tahammül edebildiğim kadar okudum.

    mesela tam bir köy ve anadolu çocuğu ama yaptığı osmanlı saray güzellemeleri çok ilginç.

    yahu sen gariban bir köy çocuğu değil misin? cumhuriyet ve devrimler sayesinde coğrafyanın koşulları değişmiş ve senin onlarca kitabın basılmış ve bir yayınevinin/derginin yöneticiliğini bile yapmışsın. saray güzellemesi, mimari güzelleme yapacağına bir düşünsene... ama idrak yolları oraya kadar.

    cumhuriyet dönemi sağcı güzellemelerini almış baştacı etmiş. iyi etsin dursun.

    19 ocak 2011'deki köşe yazısında vermiş gazı. bu sağcılar harbiden işi biliyor. zaten kendisi de reddetmiyor, vatan-millet-sakarya denince ben varım diyor. bazı köşe yazılarında bunu da dile getirmiş. o köşe yazısında kurduğu cümlelerin hepsi "olumlu cümle". yani olumsuzluk anlamı taşımayan cümleler. yalnız tek bir cümlede "değil" geçiyor ve kullandığı olumsuzlama, yazının içinde cart diye sırıtıyor. parlıyor. olumsuzlama yaptığı tek şey nutuk. sanki bana derviş. yazdığı yazıda edebi içerik falan yok, bamgüm sağcı cenaha gaz veriyor mehmet şevki eygi gibi. buyurun okuyun. "değillenen" ve olumsuzlanan tek şey "nutuk". ve bu adam köyden, anadolu köylüsünden, garibanlıktan, fakirlik edebiyatından ekmek yiyen biri. köşe yazısı şu;
    https://www.yenisafak.com/…mustafakutlu/vatan-25752

    köşe yazılarında "bir gecede cahil kaldık dilimiz yasaklandı" argümanı sürekli var zaten. bir de matbaanın geç gelişini, aynen murat bardakçı'nın, ilber ortaylı'nın dediği gibi anlatıyor. okuyan yoktu ki matbaa bize neylesin diyor... islam, matbaanın geç gelişinin nedeni değildi diyor. haklı tamam da, halkı cahil bırakan, halkı yolunacak kaz gibi gören, halkın sırtından geçinen, vergi toplayıp keyf-i sefa süren ben miydim? matbaa istemeyen, kitap okumak istemeyen halkı ben mi ürettim? halka "sen tarla sür, bana vergi ver; 6 minareli cami yaptırayım, köşk yaptırayım, şehzademe altın dökeyim, askerlere meydanda altın savurayım" diyen ben miyim? halkı okumak istemeyen, okusa da anlamayan bir tarım ve vergi yığınına dönüştüren hanedanın kendisi değil midir? bunlara gelince hıkmık. ama çok güzel camiler var, ama çok güzel saraylar var, halkı kucaklar gibi kolonları var. hee halkı kucakladıkları için o kolonları öyle yapmışlar zaten. seni-beni kucakladıkları için. sen erzincan'ın köyünden çıkmış adamsın. yakışıyor mu sana, halkın kanını emen aileye "atalarım" demek? padişah senin atan mı? ciddi misin?

    kuştan börtü böcekten, aşktan hayallerden, ara sıra metrobüsten fakirlikten bahseden biri. kitaplarını okumaya lüzum görmedim. köşe yazılarını okuyun ne olduğunu anlayacaksınız.

    not: bir tane kitabını bile okumadım. köşe yazılarını okuyarak nefret ettim. webde hepsi var. buyurun okuyun.
  • inancından, siyasi görüşünden, yaşam tarzından azade bir şekilde ortalama bir yazardır ki buna kanaat getirmek için yazın alanında uzman olmanıza dahi gerek yok. edebi yönden kıyaslamayı da geçtim tolstoy ile aynı cümlede geçmesi dahi cürümdür ama bakanın bu tavsiyeyi hangi saikle verdiği malum zaten; kendi mahallesinden bir ismi onore etmek istemiş. tolstoy'u, tüm eserlerini toplasan tolstoy'un yazdığı tek bir paragraf etmeyecek biriyle kıyaslayamak o kişiyi olduğundan daha da aciz bir hale sokar. güneşli havada fener yakmaktan farksız bu kıyaslamadan ötürü bakan beyi esefle kınıyor ve hiç olmazsa "insana ne kadar toprak lazım" öyküsünü okumasını tavsiye ediyorum. kutlu'nun yüz yıl yaşasa erişemeyeceği dehanın ve yeteneğin izlerini orada bulur belki. bak düşündükçe sinir oluyorum bari tanpınar deseydiniz, gene denk değil ama en azından gülünç olmazdı.
  • cumhurbaşkanlığı ve dahi bir çok ödül alan mustafa kutlu'dan değil de, onunla aynı adı taşıyan başka bir yazardan, ortaokul mezunu biri olan mustafa kutlu dan bahsedeceğim size. kendisi "bir et yemeği bir de şiir yazmayı" çok severmiş. çocukluğundan bu yana yazdığı şiirleri köyünden onu sevenler para / sponsor toplayarak "kutlu söz selam" adlı eserde toplayıp, paylaşmışlar. ortaya çok güzel bir eser çıkmış. şiir sevenler nette bulabilir, bende buldum, okudum, beğendim. hatta kendimi tutamadım, bir blog yazısı yazdım, bir video da ekledim.

    (bkz: kutlu söz selam)
  • kitapları son derece güzel, 9. sınıf ortalarında edebiyat öğretmenin sayesinde keşfettim bu yazarı ve ilk okuduğum kitabı sadece 4 saatte bitirdim. güzel, akıcı,sade bir anlatımı var. uzun hikaye ile başlamanızı tavsiye ederim.
  • "ben de adalet fikri o kadar kuvvetliydi ki az kalsın kendimi sosyalizme kaptıracaktım"
  • bu arkadaşı öven eksi sözlük yazarlarının türkçelerine bakarak neden okunmaması gereken biri olduğunu anlayabilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap