• döneminde harf devrimi, ücretsiz herkesin yararlanabileceği eğitim ve okullarda kullanılan kitapların ücretsiz dağıtılması için devlet matbaası açılan milli eğitim bakanımız.
  • altay spor kulübünün kurucusudur.
  • bakanlığı sırasında birçok yenilik yapılmış eski milli eğitim bakanı. 1928'de harflerin kabulü bunların en başındadır. çevresindeki öğretmenlerin kendisi hakkında oldukça müspet sözleri vardır. öğretmenlere oldukça sıcak yaklaşan, kendilerini motive edecek sözler söyleyen, bir arkadaş gibi yaklaşarak "arkadaşım" "sevgili meslektaşım" diyen ve mektup sonlarında "şefkatle kucaklayarak..." diye bitiren, sevgisini saklamayan bir kişidir.

    öğretmenlere ülkücülüğünün sembolü olan bir rozet göndermiştir. öğretmenler bu rozeti hiç çıkarmadan gururla taşımışlardır. bu rozetlerin bir anlamı şudur: haziran ve eylül aylarında iskele ve istasyonlarda vapur ve tren saatlerinde yakası rozetli ve kırmızı kurdeleli bir öğretmen bulunur, yolcular içerisinde aynı işaretli birini görünce alır, yatacak, yiyecek ihtiyaçlarını en iyi biçimde sağlamasına yardım eder. böylece öğretmenler arasında, tanışma ve dayanışma gelişmiş olurdu.
  • iddia:
    kur'an-ı tarihe gömmek isteyen bakan'ın ibretlik ölümü !..
    "rahmetli babam o zamanlar konya’nın tek gazetesi olan “babalık” gazetesinin başyazarı idi. ondan işittiğim şu olayı aynen naklediyorum:“devrin ilk maarif vekillerinden (milli
    eğitim bakanı) necati konya’ya gelmiş ve latin harflerinin üstünlüğünü(!) anlatmak üzere bir konferans düzenlemişti. şehrin her tarafına yapıştırılan ilanlarda:“eski harflerle birlikte kur’an’ı da tarihe gömdük” yazıyor ve konferansın ertesi gün saat 10'da verileceği belirtiliyordu.

    akşam, mükellef bir ziyafet verildi. yemekten sonra bay necati, ani bir apandist krizine yakalandı ve hemen hastahaneye kaldırılarak ameliyat edildi. gösterilen itinayı anlatmaya lüzum yok, bütün hastahane hatta konya ayakta idi. bay necati kurtulmuş, fakat ne çare ki haddini aşarak kur’an’a dil uzatmıştı.

    gece yarısı, imkansız denebilecek bir şey oldu ve bay necati’nin yatağı yan demirinden kırıldı. hasta yere düşmüş ve ameliyat yeri patlamıştı. ertesi gün saat 10'da, yani konferansın yapılacağı bildirilen saatte öldü!..
    onk. dr. haluk nurbaki zafer dergisi, sayı 213, 1994

    olayın gerçek hali:
    “eğitim bakanı mustafa necati bey 1 ocak 1929 günü 35 yaşında ankara’da ölür. 29 aralık 1928 cumartesi günü hastalanan m. necati’ye yapılan konsültasyonlarda akut apandisit tanısı konmuş, acil ameliyat önerilmiş, ancak hasta ve ailesi istanbul’dan gelecek hekimleri beklemeyi yeğlemişlerdir. hasta durumunun ağırlaşması üzerine ankara’daki hekimler tarafından 31 aralık 1928 sabahı özel sıhhat yurdu’nda ameliyat edilmiştir. ameliyat sonrası durumu giderek bozulan hasta 1 ocak 1929 salı günü saat onbir buçukta kaybedilir. .

    bir insanın babasının yalancı olması ne kadar kötü;
    evlat zat haklı yahu...
    babası na inanmayacak da kime inanacak?..
    zavallı çocuk...
    neyse ona babasının bir yalancı olduğunu söyleyemeyelim bari, yoksa üzüntüsünden kahrolur bu çocuk!..
  • bugün talihsiz ölümünün 88. yıldönümü olan devrimci bakan.

    şeref yoksunu kimselerin uyduruk iddiaları kendisinin değerini asla düşüremeyecektir.
  • eski milli eğitim bakanlarımızdan, 1894'te izmir'de doğmuş, 1929'da ankara'da 35 yaşında ölmüştür. validebağdaki prevantoryumun, (sonradan senatoryum olan kurum) kurucusudur. günümüzde validebağ öğretmenler hastanesi ve validebağ öğretmen evi olarak kullanılan validebağ'da ismi huzurevinde yaşamaktadır: mustafa necati bey huzurevi

    http://www.ata.boun.edu.tr/…/mustafa_necati_bey.htm

    normal koşullarda bey, hanım gibi hitaplar resmi isimlerde kendilerine yer bulamasalar da, mustafa necati bey bakan olduğundan olsa gerek, hemen tüm kaynaklarda "bey" hitabıyla beraber anılmıştır. yoksa mustafa necati demek daha doğru olurdu zat-ı muhtereme
  • harf devrimi sırasında etkin bir rol oynayan eğitimci.
  • "mukavemeti müselleha gerekir" sözünü 1919'da maşatlık meydanında toplanan izmirlilere ikinci söyleyen kişidir.

    ilkini mustafa kemal 1918'de çukurova'nın işgali üzerine, sonuncusunu da rauf denktaş türklere karşı katliam hareketine başlayan rumlar için söylemiştir.

    mukavameti müselleha: silahlı direniş demektir.

    ruhu şad olsun.
  • ögretmenligi meslek haline getiren adamdir. ayni zaman da milli egitim bakanligi yaptigi donemde talim ve terbiye kurulu'nun acilmasina vesile olmustur. ogretmenlere (bkz: john dewey)in "demokrasi ve egitim" kitabini ucretsiz olarak dagitmis ve okumalarini istemistir. atatürk'ün de egitim alaninda en fazla inandigi kisidir.
hesabın var mı? giriş yap